ŞİFALI DUALARIN EBCED SIRRI
ÖNSÜZ
Selamünaleyküm Sevgili Okuyucularım İkinci kitabımla sizlerle bir arada olmaktan büyük mutluluk içerisindeyim. Bir önceki kitabımda Ebced ve Cifir ilmini ele almıştım. Bu Kitabımızda Şifalı Duaların Ebced sırlarını ele alacağım. Bu güne kadar bir çok dua kitabı yazılmış . O dua kitaplarının içinde Vefkler , Tılsımlar , Şekiller ve sayılar mevcuttu. İnsanların çoğu bunları okuyor ama bunların ne anlama geldiğini bilmiyorlardı onun için ben bu sayıların , Vefklerin Tılsımların Ebced ilmiyle bağlantılı olduğunu hissediyordum. Arapçayı tam bilemediğim için bu sırlara vakıf olmam mümkün değildi. Bir çok hocaya danıştım onlarda dediler ki bu çok zor bir ilim bunu bizde bilemeyiz. Bunun üzerine Allaha yalvardım ! Allahım bu sırları bana ilham et veya bunlara bir şekilde vakıf olayım dedim.Çünkü Allah her duaya icabet eder. Ve Kuran’da kullarına benden isteyin vereyim demiş . Bende rabbimden ilim istedim ve bu ilim bana verildi. Daha sonra bu bilgileri derin ilim adamalarına istişare ettim ve hayretler içinde beni tasdik ettiler. Benim amacım insanlara bana verilen bu ilmi bilgiler sayesinde faydalı olmaktır ve sırrı çözülmeyen vefkleri , tılsımları çözüp insanlara doğru bilgiyi ulaştırmaktır.Dileğim odur ki bizim bu bilgilerimiz sayesinde nice insan şifa bulsun ve bize dua etsinler. Çünkü Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: (Hayru Nas Men Yenfau Nas ) yani İnsanların en hayırlısı insanlara en faydalı olanıdır.’’ Bizimde amacımız insanlara faydalı olup hayırlı insanların içine girmektir. Biz bu hizmeti yaparken elbette bize karşı çıkacak kişiler , münkirler olacaktır. Onlar bilsin ki onların bize karşı çıkmaları bizi yolumuzdan alı koymayacaktır. Kişinin münkirinin olması ayrı bir sevaptır. Çünkü Peygamber As’a tebeiyettir. Çünkü onun ve yolunda giden bütün Sahabelerin , Evliyaların ilada münkirleri(karşı çıkanları) olmuştur. Bizde aynı yolda gitmek istediğimiz için bizimde münkirlerimiz olacakatır.Biz mukafatımızı Allah’tan isteriz. Onun için onun emrine göre hareket edeceğiz gerisi beyhude. Biz herkese açığız . kiyaptan anlamadığınız herhangi bir konu olursa veya uygulamak istediğiniz bir dua olursa bize danışın yardımcı olacağız. Çünkü bilgiyi ana kaynaktan almak başkadır. Dileğim Allah’tan insanlar bu kitaptan çok bilgilensinler ve şifa bulsunlar ve bize dua etsinler.
Recep Kaplan
Meşhur Dualar Ve Ebced Sırları
Tehlikelerden Kazadan Beladan Koruma
Koruyucu Dualar
1. Ayetel Kürsi
Bu ismi hemen hemen herkes bilir ve kişiyi bir takım tehlikelerden koruyan dua olduğunu herkes bilir ama bunun ebced ilmindeki sırını fazla kimse bilmez. Bu sırrı bilmedikleri içinde en etkili olmasını sağlayamıyorlar. Biz Şimdi bu sırı çözüyoruz: İşte çözüm : Ayetel kürsi kelimesinin anlamı çünkü bu ayette kürsüden bahsedilmektedir. Onun için kürsi diyorlar. Kürsi kelimesinin ebced ilminde ki değeri 290 eder.Demek ki bu ayetin sırrı 290 dır . Bu koruyucu duayı kim 290 defa okursa veya yazarsa en kuvetli şekilde onu korur. İmkan varsa Arapça yzılması daha iyi olur olmazsa Türkçede yazıla bilir. İşte ayetin Arapça ve altında da Türçe okunuşu ve Meali:
(Bakara Suresi 255. ayet)
اللّهُ لاَ إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ مَن ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلاَّ بِإِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِّنْ عِلْمِهِ إِلاَّ بِمَا شَاء وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَلاَ يَؤُودُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ
Okunuşu |
Allahü la ilahe illa hüvel hayyül kayyum, la te'huzühu sinetüv vela nevm, lehu ma fis semavati ve ma fil ard, men zellezi yeşfeu indehu illa bi iznih, ya'lemü ma beyne eydihim ve ma halfehüm, ve al yühiytune bi şey'im min ilmihi illa bi ma şa', vesia kürsiyyühüs semavati vel ard, ve la yeudühu hifzuhüma, ve hüvel aliyyül aziym |
Diyanet Açıklamalı |
Allah, O'ndan başka ilah yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür. |
Birde bu ayet 49 kelimedir. Dolayısıyla 49 formülüde vardır. Onu birazdan açıklayacağız.
Bu ayetin 4 lü formülü de vardır. كُرْسِيّ Kürsi kelimesi harflidir. Bu ayetin bir 1 li formülü vardır. Çünkü kürsi kelimesi bir yerde geçmektedir.
Bu ayetin 255 li formülüde vardır. Çünkü bu ayet Bakara süresinin 255. ayetidir.
Bu ayetin birde 3 lü formülü vardır . Çünkü kürsi kelimesinden sonra 3 tane zamir Allah’a havale ediliyor.
Şimdi formüllere geçiyoruz . İşte formüller :
290 Formülü
İnsan hayatında bu ayeti bir defa 290 defa okusa veya yeni doğan bir çocuk üzerine 290 defa bu ayet okunsa veya bir kağıda 290 defa yazılsa ve o kağıdı üzerinde taşırsa bu onu her türlü korkudan ,kazadan , beladan korur . Ve o kişi kazayla ölmeyecektir.
255 formülü
Eğer bir kişi Bakara süresini 255. ayete kadar okursa ve bu 255. ayeti de 4 defa tekrarlarsa bir yıl boyunca her türlü kötülüktün , kazadan , beladan kurtulur ve rızkı o yıl bol olur işlerinde bayağı yükselme olur.
49 formülü
Eğer bir kişi ayda bir defa bu ayeti su üzerine 49 defa okuyup o suyun bir kısmını içerse ve bir kısmıylada elini yüzünü yıkarsa o su bir ay boyunca o şahsı her türlü kötülükten , kazadan , cinlerden , beladan korur.
4 formülü
Eğer bu ayet 4 defa yazılıp yeni doğum yapmış bir kadına verilip kadın üzerinde taşırsa o kadını artık hiçbir şey korkutamaz. Veya doğumdan önce bu ayet 4 defa bir kağıda yazılıp o kağıdın suyu eritilip o sudan o kadın içerse doğum sancısı fazla sürmez rahat bir şekilde çocuğu doğurur.
3 formülü
Eğer bir kişi günde bir defa veya tehlikeli bir durumda bu ayeti 3 defa okuyup üzerine üflerse o gün korunur ve o tehlikeden korunur.
1formülü
Eğer bir kişi uyumadan önce bu ayeti bir defa okursa uykuda artık korkmaz ve rahat uyur. Çünkü cinler bazı insanlara uykuda musallat olurlar. Yani sizin anlayacağınız Ayetel Kürsi’ nin ömürde bir kere denenecek formülü var , yılda bir kere denenecek formülü var , ayda bir kere denecek formülü var ,günde bir kere denenecek formülü var ve her ihtiyaç esnasında denenecek formülü var. Yani fiziki hayatımızda ki ekmek gibidir.
Büyülerden Ve Nazarlardan Korunma
2. FELAK VE NAS SÜRELERİ
Bu iki sureye Muavvizeteyn yani koruyucu sureler denir. Çünkü bu iki sure insanı nazardan ve büyüden korur . Bu surelerin iniş sebepleri Medine de Yahudi Lübeyt ve kızı Peygamberimize büyü yaparlar ve hz. Peygamber as. 2 ay yatakta yatar sonra Cebrail bu iki sureyi vahye der ve hz. Peygambere as. yapılan büyünün bir kuyuda olduğunu söyler büyü bir 11 düğümle bir yay üzerine yapılmış onu getirirler efendimiz as her bir ayeti okuduğunda bir düğüm açılır ve bu 11 düğüm açılır. Ve efendimiz as birden iyleşir.
Bu sureye neden Felak suresi diyorlar? Çünkü surenin ilk ayetinde Rab kelimesi Felak ‘a izafe edilmiştir . Allah Felakın Rabbi diye anlatılmıştır. Felak Sabahın aydınlığı demek.
Diğer sureye de Nas demelerinin nedeni çünkü Rab kelimesi Nas’a izafe edilmiştir.Nas İnsan anlamındadır.Allah İnsanların Rabbi diye bu surede anlatılmıştır.Felak suresinde büyülerden , nazarlardan,tehlikelerden korunmak anlatılırken , Nas suresinde Şeytanların şerrinden korunmak anlatılmıştır.Dolayısıyla bu iki sure birbirinin tamamlayıcısı hükmündedirler. Yani biri diğerisiz olamaz. Şimdi bu iki surenin Arapça yazılışı ,Türkçe okunuşu , ve meallarini açıklıyoruz:
Felak suresi Arapçası
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ
قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ
مِن شَرِّ مَا خَلَقَ
وَمِن شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ
وَمِن شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِ
وَمِن شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ
Okunuş |
Bismillahirrahmanirrahim |
Okunuş |
Kul e'uzü birabbilfelak |
Okunuş |
Minşerri ma halak |
Okunuş |
Ve min şerri ğasikin iza vekab |
Okunuş |
Ve min şerrinneffasati fiyl'ukad |
Okunuş |
Ve min şerri hasidin iza hased |
Açıklaması: Felâk Sûresi Medine döneminde inmiştir. 5 âyettir. Felâk, sabah aydınlığı demektir.
Bismillâhirrahmânirrahîm. 1,2,3,4,5. De ki: “Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım.”
Nas suresi Arapçası
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ
قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ
مَلِكِ النَّاسِ
إِلَهِ النَّاسِ
مِن شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِ
الَّذِي يُوَسْوِسُ فِي صُدُورِ النَّاسِ
مِنَ الْجِنَّةِ وَ النَّاسِ
Okunuş |
Bismillahirrahmanirrahim |
Okunuş |
Kul e'uzü birabbinnas |
Okunuş |
Melikinnas |
Okunuş |
İlahinnas |
Okunuş |
Min şerrilvesvasil hannas |
Okunuş |
Elleziy yüvesvisü fiysudurinnas |
Okunuş |
Minel cinnetivennas |
Açıklaması Nâs Sûresi Medine döneminde inmiştir. 6 âyettir. Nâs, insanlar demektir.
Bismillâhirrahmânirrahîm. 1,2,3,4,5,6. De ki: “Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlâh’ına sığınırım.”
Şimdi bu iki surenin Ebced ilmindeki sırlarına geçiyoruz.Felak فَلَقِ
Kelimesinin ebcet değeri f 80+L30+k 100= 210 eder. Nas نَّاسِ kelimesinin ebcet değeri n 50+a 1+s 60= 111 eder. Bu iki sonucu topluyoruz çünkü bu iki sure biri diğeri olmadan olamaz. 210 +111=321 ve bu iki surenin 321 li formülünü buluyoruz.
Birde bu iki surenin 227 li formülü var. Çünkü bu iki sure 113. ve 114 surelerdir. Dolayısıyla bu ikisini topladığımızda 227 eder .
Bir de 11 li formülü vardır . Çünkü bu iki sure 11 ayettir.
Birde 6 lı formül vardır . Çünkü felak kelimesi 1 yerde nas kelimesi 5 yerde toplam 6 yerde geçmektedir.
Birde 2 li formül vardır . Çünkü rab kelimesi 2 yerde geçmektedir.
Şimdi formüllere geçiyoruz:
1.formül eğer bir kişi hayatında bir defa 321 kere bu iki sureyi okusa veya yeni doğan bir çocuk için okunsa o kişi ömür boyu nazarda ve büyüden korunur. Veya Nazar veya büyülenmiş bir kişi için bu kadar adet bir suyun üstüne okunup o sudan bir kısmını içse ve geri kalan kısmıyla yıkansa o kişi iyleşir.
2. formül eğer bir kişi yıla bir defa 227 kere bu iki sureyi okuyup üzerine üfürürse o yıl içinde o kişi bütün nazarlardan ve büyülerden korunur.
3. formül eğer bir kişi her 11 bir günde bir defa 11 kere bu iki sureyi okusa o kişi o günler içerisinde bütün nazarlardan büyülerden korunur.
4. formül eğer bir kişi sabah 3 kere akşam kere bu iki sureyi okusa günde toplam 6 defa o kişi o gün içinde kendini bütün nazarlardan ve büyülerden korur.
Düşük Yapan Kadının Düşükten kurtulması için
5. formül eğer bir kadın hamile kalsa ve hep düşük yapsa düşüğü engellemek için bu iki sure aşağıda yazacağımız bazı ayetlerle beraber iki defa bir kağıda yazılacak ve o kağıdı hamilelik başlangıcından doğuma kadar kadın üzerinde taşıyacak. Doğumdan 40. güne kadar bu sefer çocuk üzerinde taşıyacak. Bu sebeple kadın düşük yapmaktan kurtulacak. İşte yazılacak dualar:
Arapçası
هُنَالِكَ دَعَا زَكَرِيَّا رَبَّهُ قَالَ رَبِّ هَبْ لِي مِن لَّدُنْكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةً إِنَّكَ سَمِيعُ الدُّعَاء
فَنَادَتْهُ الْمَلآئِكَةُ وَهُوَ قَائِمٌ يُصَلِّي فِي الْمِحْرَابِ أَنَّ اللّهَ يُبَشِّرُكَ بِيَحْيَـى مُصَدِّقًا بِكَلِمَةٍ مِّنَ اللّهِ وَسَيِّدًا وَحَصُورًا وَنَبِيًّا مِّنَ الصَّالِحِينَ
قَالَ رَبِّ أَنَّىَ يَكُونُ لِي غُلاَمٌ وَقَدْ بَلَغَنِيَ الْكِبَرُ وَامْرَأَتِي عَاقِرٌ قَالَ كَذَلِكَ اللّهُ يَفْعَلُ مَا يَشَاء
قَالَ رَبِّ اجْعَل لِّيَ آيَةً قَالَ آيَتُكَ أَلاَّ تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ إِلاَّ رَمْزًا وَاذْكُر رَّبَّكَ كَثِيرًا وَسَبِّحْ بِالْعَشِيِّ وَالإِبْكَارِ
كهيعص
ذِكْرُ رَحْمَةِ رَبِّكَ عَبْدَهُ زَكَرِيَّا
إِذْ نَادَى رَبَّهُ نِدَاء خَفِيًّا
قَالَ رَبِّ إِنِّي وَهَنَ الْعَظْمُ مِنِّي وَاشْتَعَلَ الرَّأْسُ شَيْبًا وَلَمْ أَكُن بِدُعَائِكَ رَبِّ شَقِيًّا
وَإِنِّي خِفْتُ الْمَوَالِيَ مِن وَرَائِي وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا فَهَبْ لِي مِن لَّدُنكَ وَلِيًّا
يَرِثُنِي وَيَرِثُ مِنْ آلِ يَعْقُوبَ وَاجْعَلْهُ رَبِّ رَضِيًّا
يَا زَكَرِيَّا إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَامٍ اسْمُهُ يَحْيَى لَمْ نَجْعَل لَّهُ مِن قَبْلُ سَمِيًّا
قَالَ رَبِّ أَنَّى يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا وَقَدْ بَلَغْتُ مِنَ الْكِبَرِ عِتِيًّا
قَالَ كَذَلِكَ قَالَ رَبُّكَ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ وَقَدْ خَلَقْتُكَ مِن قَبْلُ وَلَمْ تَكُ شَيْئًا
قَالَ رَبِّ اجْعَل لِّي آيَةً قَالَ آيَتُكَ أَلَّا تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلَاثَ لَيَالٍ سَوِيًّا
فَخَرَجَ عَلَى قَوْمِهِ مِنَ الْمِحْرَابِ فَأَوْحَى إِلَيْهِمْ أَن سَبِّحُوا بُكْرَةً وَعَشِيًّا
يَا يَحْيَى خُذِ الْكِتَابَ بِقُوَّةٍ وَآتَيْنَاهُ الْحُكْمَ صَبِيًّا
وَحَنَانًا مِّن لَّدُنَّا وَزَكَاةً وَكَانَ تَقِيًّا
وَبَرًّا بِوَالِدَيْهِ وَلَمْ يَكُن جَبَّارًا عَصِيًّا
وَسَلَامٌ عَلَيْهِ يَوْمَ وُلِدَ وَيَوْمَ يَمُوتُ وَيَوْمَ يُبْعَثُ حَيًّا
وَلَقَدْ جَاءتْ رُسُلُنَا إِبْرَاهِيمَ بِالْبُـشْرَى قَالُواْ سَلاَمًا قَالَ سَلاَمٌ فَمَا لَبِثَ أَن جَاء بِعِجْلٍ حَنِيذٍ
فَلَمَّا رَأَى أَيْدِيَهُمْ لاَ تَصِلُ إِلَيْهِ نَكِرَهُمْ وَأَوْجَسَ مِنْهُمْ خِيفَةً قَالُواْ لاَ تَخَفْ إِنَّا أُرْسِلْنَا إِلَى قَوْمِ لُوطٍ
وَامْرَأَتُهُ قَآئِمَةٌ فَضَحِكَتْ فَبَشَّرْنَاهَا بِإِسْحَقَ وَمِن وَرَاء إِسْحَقَ يَعْقُوبَ
قَالَتْ يَا وَيْلَتَى أَأَلِدُ وَأَنَاْ عَجُوزٌ وَهَـذَا بَعْلِي شَيْخًا إِنَّ هَـذَا لَشَيْءٌ عَجِيبٌ
قَالُواْ أَتَعْجَبِينَ مِنْ أَمْرِ اللّهِ رَحْمَتُ اللّهِ وَبَرَكَاتُهُ عَلَيْكُمْ أَهْلَ الْبَيْتِ إِنَّهُ حَمِيدٌ مَّجِيدٌ
فَلَمَّا ذَهَبَ عَنْ إِبْرَاهِيمَ الرَّوْعُ وَجَاءتْهُ الْبُشْرَى يُجَادِلُنَا فِي قَوْمِ لُوطٍ
إِنَّ إِبْرَاهِيمَ لَحَلِيمٌ أَوَّاهٌ مُّنِيبٌ
يَا إِبْرَاهِيمُ أَعْرِضْ عَنْ هَذَا إِنَّهُ قَدْ جَاء أَمْرُ رَبِّكَ وَإِنَّهُمْ آتِيهِمْ عَذَابٌ غَيْرُ مَرْدُودٍ
وَإِنَّ مِن شِيعَتِهِ لَإِبْرَاهِيمَ
إِذْ جَاء رَبَّهُ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ
إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ مَاذَا تَعْبُدُونَ
أَئِفْكًا آلِهَةً دُونَ اللَّهِ تُرِيدُونَ
فَمَا ظَنُّكُم بِرَبِّ الْعَالَمِينَ
فَنَظَرَ نَظْرَةً فِي النُّجُومِ
فَقَالَ إِنِّي سَقِيمٌ
فَتَوَلَّوْا عَنْهُ مُدْبِرِينَ
فَرَاغَ إِلَى آلِهَتِهِمْ فَقَالَ أَلَا تَأْكُلُونَ
مَا لَكُمْ لَا تَنطِقُون
َفَرَاغَ عَلَيْهِمْ ضَرْبًا بِالْيَمِينِ
فَأَقْبَلُوا إِلَيْهِ يَزِفُّونَ
قَالَ أَتَعْبُدُونَ مَا تَنْحِتُونَ
وَاللَّهُ خَلَقَكُمْ وَمَا تَعْمَلُونَ
قَالُوا ابْنُوا لَهُ بُنْيَانًا فَأَلْقُوهُ فِي الْجَحِيمِ
فَأَرَادُوا بِهِ كَيْدًا فَجَعَلْنَاهُمُ الْأَسْفَلِينَ
وَقَالَ إِنِّي ذَاهِبٌ إِلَى رَبِّي سَيَهْدِينِ
رَبِّ هَبْ لِي مِنَ الصَّالِحِينَ
فَبَشَّرْنَاهُ بِغُلَامٍ حَلِيمٍ
فَلَمَّا بَلَغَ مَعَهُ السَّعْيَ قَالَ يَا بُنَيَّ إِنِّي أَرَى فِي الْمَنَامِ أَنِّي أَذْبَحُكَ فَانظُرْ مَاذَا تَرَى قَالَ يَا أَبَتِ افْعَلْ مَا تُؤْمَرُ سَتَجِدُنِي إِن شَاء اللَّهُ مِنَ الصَّابِرِينَ
فَلَمَّا أَسْلَمَا وَتَلَّهُ لِلْجَبِينِ
وَنَادَيْنَاهُ أَنْ يَا إِبْرَاهِيمُ
قَدْ صَدَّقْتَ الرُّؤْيَا إِنَّا كَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ
إِنَّ هَذَا لَهُوَ الْبَلَاء الْمُبِينُ
وَفَدَيْنَاهُ بِذِبْحٍ عَظِيمٍ
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْآخِرِينَ
سَلَامٌ عَلَى إِبْرَاهِيمَ
كَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ
إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنِينَ
وَبَشَّرْنَاهُ بِإِسْحَقَ نَبِيًّا مِّنَ الصَّالِحِينَ
وَبَارَكْنَا عَلَيْهِ وَعَلَى إِسْحَقَ وَمِن ذُرِّيَّتِهِمَا مُحْسِنٌ وَظَالِمٌ لِّنَفْسِهِ مُبِينٌ
Ayetlerin Latin harfleriyle okunuşu şöyledir:
Hünalike dea zekeriyya rabbeh, kale rabbi heb li mil ledünke zürriyyeten tayyibeh, inneke semiud düa' |
Fe nadethül melaiketü ve hüve kaimüy yüsalli fil mihrabi ennellahe yübeşşiruke bi yahya müsaddikam bi kelimetim minellahi ve seyyidev ve hasurav ve nebiyyem mines salihiyn |
Kale rabbi enna yekunü li ğulamüv ve kad beleğaniyel kiberu vemraeti akir, kale kezalikellahü yef'alü ma yeşa' |
Kale rabbic'al li ayeh, kale ayetüke ella tükellimen nase selasete eyyamin illa ramza, vezkür rabbeke kesirav ve sebbih bil aşiyyi vel ibkar |
Kef ha ya ayn sad |
Zikru rahmeti rabbike abdehu zekeriyya |
İz nada rabbehu nidaen hafiyya |
Kale rabbi inni vehenel azmü minni veştealer ra'sü şeybev ve lem eküm bi düaike rabbi şekiyya |
Ve inni hiftül mevaliye miv verai ve kanetimraeti akiran feheb li mil ledünke veliyya |
Yerisüni ve yerisü min ali ya'kube vec'alhü rabbi radiyya |
Ya zekeriyya inna nübeşşiruke bi ğulaminismühu yahya lem nec'al lehu min kablü semiyya |
Kale rabbi enna yekunü li ğulamüv ve kanetimraeti akirav ve kad belağtü minel kiberi itiyya |
Kale kezalik kale rabbüke hüve aleyye heyyinüv ve kad halaktüke min kablü ve lem tekü şey'a |
Kale rabbic'al li ayeh kale ayetüke ella tükellimen nase selase leyalin seviyya |
Fe harace ala kavmihi minel mihrabi fe evha ileyhim en sebbihu bükratev ve aşiyya |
Ya yahya huzil kitabe bi kuvveh ve ateynahül hukme abiyya |
Ve hananem mil ledünna ve zekah ve kane tekiyya |
Ve berram bi valideyhi ve lem yekün cebbaran asiyya |
Ve selamün aleyhi yevme vülide ve yevme yemutü ve yevme yüb'asü hayya |
Ve le kad cet rusülüna ibrahime bil büşra kalu selama kale selamün fe ma lebise en cae bi iclin haniz |
Felemma raa eydiyehüm la tesilu ileyhi nekirahüm ve evcese minhüm hiyfeh kalu la tehaf inna ürsilna ila kavmi lut |
Vemraetühu kaimetün fe dahiket fe beşşernaha bi ishaka ve miv verai ishaka ya'kub |
Kalet ya veyleta e elidü ve ene acuzüv ve haza ba'li şeyha inne haza le şey'ün acib |
Kalu e ta'cebine min emrillahi rahmetüllahi ve berakatühu aleykum ehlel beyv innehu hamidüm mecid |
Femma zehebe an ibrahimer rav'u ve caethül büşra yücadilüna fi kavmi lut |
İnne ibrahime le halimün evvahüm münib |
Ya ibrahimü a'rid an haza innehu kad cae emru rabbik ve innehüm atihüm azabün ğayru merdud |
Ve inne min şiatihi le ibrahim |
İz cae rabbehu bi kalbin selim |
İz kale li ebihi ve kavmihi maza ta'büdun |
E ifken aliheten dunellahi türidun |
Fe ma zannüküm bi rabbil alemin |
Fe nezara nazraten fin nücum |
Fe kale inni sekiym |
Fe tevellev anhü müdbirin |
Ferağa ila alihetihim fe kale e ela te'külun |
Ma leküm la tentikun |
Ferağa aleyhim darbem bil yemin |
Fe akbelu ileyhi yeziffun |
Kale e ta'büdune ma tenhitun |
Vallahü halekkkaküm ve ma ta'melun |
Kalübnu lehu bünyanen fe elkuhü fil cehiym |
Fe eradü bihi keyden fe cealnahümül esfelin |
Ve kale inni zahibün ila rabbi seyehdin |
Rabbi heb li mines salihiyn |
Fe beşşernahü bi ğulamin halim |
Felemma beleğa meahüs sa'ye kale ya büneyye inni era fil menami enni ezbehuke fenzur maza tera kale ya ebetif'al ma tü'meru setecidüni in şaellahü mines sabirin |
Felemma eslema ve tellehu lil cebin |
Ve nadeynahü ey ya ibrahim |
Kad saddakter rü'ya inna kezalike neczil muhsinin |
İnne haza le hüvel belaül mübin |
Ve fedeynahü bi zibhin aziym |
Ve terakna aleyhi fil ahirin |
Selamün ala ibrahim |
Kezalike neczil muhsinin |
İnnehu min ibadinel mü'minin |
Ve beşşernahü bi ishaka nebiyyem mines salihiyn |
Ve barakna aleyhi ve ala ishak ve min zürriyyetihima muhsinüv ve zalimül li nefsihi mübin |
Çocuk Sahibi Olmanın Sırları:
Kurana göre çacuk sahibi olmaları tıbben mümkün olmadığı halde Allah’a dua edip çocuk sahibi olan iki peygamber vardır.Zekeriya as. ve İbrahim as . Onun bu konudaki ebcet sırrı bu iki imsiden çıkar.Ebcet sırrına geçmeden önce olayın Kurandaki anlatımını inceliyoruz. İşte Kuran’da bu olayla ilgili anlatılan.
Zekeriya peygamber Allah’a dua
etmiş hanımı akim yani çocuk doğurmayan olduğu halde ve kendisi yaşlı olduğu halde Allah ona Yahya isminde bir evlat vermiş . İşte Zekeriya peygamberin duasıyla ilgili ayetler :
Ali İmran 38. Orada Zekeriya Rabbine dua etti: “Rabbim! Bana katından temiz bir nesil bahşet. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin” dedi.
39. Zekeriya mabedde namaz kılarken melekler ona, “Allah sana, kendisinden gelen bir kelimeyi (İsa’yı) doğrulayıcı, efendi, nefsine hâkim ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya’yı müjdeler” diye seslendiler.
40. Zekeriya, “Ey Rabbim! Bana ihtiyarlık gelip çatmış iken ve karım da kısır iken benim nasıl çocuğum olabilir?” dedi. Allah, “Öyledir, ama Allah dilediğini yapar” dedi.
41. Zekeriya, “Rabbim! (çocuğum olacağına dair) bana bir alâmet ver” dedi. Allah da şöyle dedi: “Senin için alâmet, insanlarla üç gün konuşamaman, ancak işaretleşebilmendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et.”
Meryem
1. Kâf Hâ Yâ Ayn Sâd
2. Bu, Rabbinin, Zekeriya kuluna olan merhametinin anılmasıdır.
3. Hani o, Rabbine gizli bir sesle yalvarmıştı.
4. O, şöyle demişti: “Rabbim! Şüphesiz kemiklerim gevşedi. Saçım sakalım ağardı. Sana yaptığım dualarda (cevapsız bırakılarak) hiç mahrum olmadım.”
5,6. “Gerçek şu ki ben, benden sonra gelecek akrabalarım(ın isyankâr olmaların)dan korkuyorum. Karım ise kısırdır. Bana kendi tarafından; bana ve Yakub hanedanına varis olacak bir çocuk bağışla ve onu hoşnutluğuna ulaşmış bir kimse kıl!”
7. (Allah, şöyle dedi:) “Ey Zekeriyya! Haberin olsun ki biz sana Yahya adlı bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce onun adını kimseye vermedik.”
8. Zekeriyya, “Rabbim!” “Hanımım kısır ve ben de ihtiyarlığın son noktasına ulaşmış iken, benim nasıl çocuğum olur?” dedi.
9. (Vahiy meleği) dedi ki: Evet, öyle. (Ancak) Rabbin diyor ki: “Bu, bana göre kolaydır. Nitekim daha önce, hiçbir şey değil iken seni de yarattım.
10. Zekeriyya, “Rabbim, öyleyse bana (çocuğumun olacağına) bir işaret ver”, dedi. Allah da, “Senin işaretin, sapasağlam olduğun hâlde insanlarla (üç gün) üç gece konuşamamandır” dedi.
11. Derken Zekeriya ibadet yerinden halkının karşısına çıktı. (Konuşmak istedi, konuşamadı) ve onlara “Sabah akşam Allah’ı tespih edin” diye işaret etti.
12,13,14. (Yahya, dünyaya gelip büyüyünce onu peygamber yaptık ve kendisine) “Ey Yahya, kitaba sımsıkı sarıl” dedik. Biz, ona daha çocuk iken hikmet ve katımızdan kalp yumuşaklığı ve ruh temizliği vermiştik. O, Allah’tan sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi.
15. Doğduğu gün, öleceği gün ve diriltileceği gün ona selâm olsun!
Evet işte gördüğünüz gibi Zekeriya peygamberin dua edip dua sayesinde Allahın ona erkek evlat verdiği Kuran’da yukarıda zikrettiğimiz ayetlerde açıklanmıştır. Bu bizim için çocuğu olmayanlar için bir örnektir. Çocuk sahibi olmaları adete göre mümkün olmayanların asla umutsuzluğa kapılmamaları lazım . Çünkü Allah kadiri külli şeydir. Zekeriya peygamber gibi İbrahim peygamberde yaşlı olduğu halde Allah’a dua etmiş ve Allah ona İsmail’i ve İshak’ı vermiş . İşte İbrahim As . ile ilgili ayetler:
Hud
69. Andolsun, elçilerimiz (melekler), İbrahim’e müjde getirip “Selâm sana!” dediler. O, “Size de selâm” dedi ve kızartılmış bir buzağı getirmekte gecikmedi.
70. Ellerini yemeğe uzatmadıklarını görünce, onları yadırgadı ve onlardan dolayı içinde bir korku duydu. Dediler ki: “Korkma, çünkü biz Lût kavmine gönderildik.”
71. İbrahim’in karısı ayakta idi. (Bu sözleri duyunca) güldü. Ona da İshak’ı müjdeledik; İshak’ın arkasından da Yakûb’u.
72. Karısı, “Vay başıma gelenler! Ben bir kocakarı ve bu kocam da bir ihtiyar iken çocuk mu doğuracağım? Gerçekten bu, çok şaşılacak bir şey!” dedi.
73. Melekler, “Allah’ın emrine mi şaşıyorsun? Allah’ın rahmeti ve bereketi size olsun ey (peygamber ocağının) ev halkı! Şüphesiz O, övülmeye lâyıktır, şanı yücedir.” dediler.
74. İbrahim’in korkusu gidip, kendisine müjde gelince Lût kavmi hakkında bizim (elçilerimiz)le tartışmaya başladı.
75. Çünkü İbrahim çok içli ve Allah’a yönelen bir kimseydi.
76. Elçilerimiz, “Ey İbrahim bundan vazgeç! Çünkü Rabbinin emri kesin olarak gelmiştir. Şüphesiz onlara geri döndürülemeyecek bir azap gelecektir” dediler.
Saffat süresi 83.. Şüphesiz İbrahim de O’nun taraftarlarından idi.
84. Hani o, Rabbine temiz bir kalple gelmişti.
85. Hani babasına ve kavmine şöyle demişti: “Siz neye tapıyorsunuz?”
86. “Allah’ı bırakıp da birtakım uydurma ilâhlar mı istiyorsunuz?”
87. “O hâlde, âlemlerin Rabbi hakkında görüşünüz nedir?”
88,89. İbrahim, yıldızlara baktı ve “Ben hastayım” dedi.
90. Bunun üzerine arkalarını dönüp ondan uzaklaştılar.
91. İbrahim, onların putlarının tarafına gizlice gitti ve şöyle dedi: “Yemez misiniz?”
92. “Ne diye konuşmuyorsunuz?”
93. Derken üzerlerine yürüyüp onlara güçlü bir darbe indirdi.
94. Kavmi (telaş içinde) koşarak ona doğru geldi.
95. İbrahim, şöyle dedi: “Yonttuğunuz putlara mı tapıyorsunuz?”
96. “Oysa Allah sizi de, yaptığınız şeyleri de yaratmıştır.”
97. Kavmi, “Onun için bir bina yapın, (içinde ateş yakın) ve onu ateşe atın” dedi.
98. Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de onları en alçak kimseler kıldık.
99. İbrahim, şöyle dedi: “Ben Rabbime (O’nun emrettiği yere) gideceğim. O, bana yol gösterecektir.”
100. “Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla.”
101. Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik.
102. Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi.
103,104. Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: “Ey İbrahim!”
105. “Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız.”
106. “Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır.”
107. Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık.
108. Sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık.
109. İbrahim’e selâm olsun.
110. İyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız.
111. Çünkü o mü’min kullarımızdandı.
112. Biz onu salihlerden bir peygamber olarak İshak ile de müjdeledik.
113. Onu da İshak’ı da uğurlu kıldık. Her ikisinin nesillerinden iyilik yapanlar da vardı, kendine apaçık zulmedenler de.
Evet işte gördüğünüz gibi Allah İsmail ve İshak’ı İbrahim as’a vermiş.İbrahim As da eşi de çocuk sahibi olmaktan umutsuzlarmış Allah onlara çocuk vermiş ve insanlara bir örnek olarak Kuran’da göstermiş.
Çocuk Sahibi Olma Duasının Ebcet Sırrı
Bu dua da 2 peygamberden bahsedilmektedir.Zekeriya, İbrahim . Dolayısıyla ebcet sırrı bu isimlerde gizlidir. Bunu açığa çıkardıktan sonra aynı şekilde uygulanacak. Zekeriya زَكَرِيَّا kelimesinin ebcet değeri z7+k 20+r 200+y 10+y 10+ a 1=248 eder.
İbrahim إِبْرَاهِيمَ kelimesinin İ 1+b 2+r 200+A 1+h 5+y 10+m 40=259
248+259=507
Bunun tek formülü var oda 507 li formüldür.
Uygulama:
Eğer bir kadın ve erkeğin çocuğu olmuyorsa ve çocuk sahibi olmak istiyorlarsa şunu yapacaklar. Bir kova yağmur suyu toplayacaklar ondan sonra o suyun üzerine aşağıda yazacağımız duayı 507 defa biri okuyacak ve bir hafta boyunca sabah ve akşam o karı koca o sudan içecekler o esnada ilişkiye girmeyecekler. Bir hafta olduktan sonra ilişkiye girecekler Allah’ın izniyle çocuk sahibi olurlar.İşte suyun üzerine 507 defa okunacak dua:
هُنَالِكَ دَعَا زَكَرِيَّا رَبَّهُ قَالَ رَبِّ هَبْ لِي مِن لَّدُنْكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةً إِنَّكَ سَمِيعُ الدُّعَاء
فَنَادَتْهُ الْمَلآئِكَةُ وَهُوَ قَائِمٌ يُصَلِّي فِي الْمِحْرَابِ أَنَّ اللّهَ يُبَشِّرُكَ بِيَحْيَـى مُصَدِّقًا بِكَلِمَةٍ مِّنَ اللّهِ وَسَيِّدًا وَحَصُورًا وَنَبِيًّا مِّنَ الصَّالِحِينَ
قَالَ رَبِّ أَنَّىَ يَكُونُ لِي غُلاَمٌ وَقَدْ بَلَغَنِيَ الْكِبَرُ وَامْرَأَتِي عَاقِرٌ قَالَ كَذَلِكَ اللّهُ يَفْعَلُ مَا يَشَاء
قَالَ رَبِّ اجْعَل لِّيَ آيَةً قَالَ آيَتُكَ أَلاَّ تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ إِلاَّ رَمْزًا وَاذْكُر رَّبَّكَ كَثِيرًا وَسَبِّحْ بِالْعَشِيِّ وَالإِبْكَارِ
كهيعص
ذِكْرُ رَحْمَةِ رَبِّكَ عَبْدَهُ زَكَرِيَّا
إِذْ نَادَى رَبَّهُ نِدَاء خَفِيًّا
قَالَ رَبِّ إِنِّي وَهَنَ الْعَظْمُ مِنِّي وَاشْتَعَلَ الرَّأْسُ شَيْبًا وَلَمْ أَكُن بِدُعَائِكَ رَبِّ شَقِيًّا
وَإِنِّي خِفْتُ الْمَوَالِيَ مِن وَرَائِي وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا فَهَبْ لِي مِن لَّدُنكَ وَلِيًّا
يَرِثُنِي وَيَرِثُ مِنْ آلِ يَعْقُوبَ وَاجْعَلْهُ رَبِّ رَضِيًّا
يَا زَكَرِيَّا إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَامٍ اسْمُهُ يَحْيَى لَمْ نَجْعَل لَّهُ مِن قَبْلُ سَمِيًّا
قَالَ رَبِّ أَنَّى يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا وَقَدْ بَلَغْتُ مِنَ الْكِبَرِ عِتِيًّا
قَالَ كَذَلِكَ قَالَ رَبُّكَ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ وَقَدْ خَلَقْتُكَ مِن قَبْلُ وَلَمْ تَكُ شَيْئًا
قَالَ رَبِّ اجْعَل لِّي آيَةً قَالَ آيَتُكَ أَلَّا تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلَاثَ لَيَالٍ سَوِيًّا
فَخَرَجَ عَلَى قَوْمِهِ مِنَ الْمِحْرَابِ فَأَوْحَى إِلَيْهِمْ أَن سَبِّحُوا بُكْرَةً وَعَشِيًّا
يَا يَحْيَى خُذِ الْكِتَابَ بِقُوَّةٍ وَآتَيْنَاهُ الْحُكْمَ صَبِيًّا
وَحَنَانًا مِّن لَّدُنَّا وَزَكَاةً وَكَانَ تَقِيًّا
وَبَرًّا بِوَالِدَيْهِ وَلَمْ يَكُن جَبَّارًا عَصِيًّا
وَسَلَامٌ عَلَيْهِ يَوْمَ وُلِدَ وَيَوْمَ يَمُوتُ وَيَوْمَ يُبْعَثُ حَيًّا
وَلَقَدْ جَاءتْ رُسُلُنَا إِبْرَاهِيمَ بِالْبُـشْرَى قَالُواْ سَلاَمًا قَالَ سَلاَمٌ فَمَا لَبِثَ أَن جَاء بِعِجْلٍ حَنِيذٍ
فَلَمَّا رَأَى أَيْدِيَهُمْ لاَ تَصِلُ إِلَيْهِ نَكِرَهُمْ وَأَوْجَسَ مِنْهُمْ خِيفَةً قَالُواْ لاَ تَخَفْ إِنَّا أُرْسِلْنَا إِلَى قَوْمِ لُوطٍ
وَامْرَأَتُهُ قَآئِمَةٌ فَضَحِكَتْ فَبَشَّرْنَاهَا بِإِسْحَقَ وَمِن وَرَاء إِسْحَقَ يَعْقُوبَ
قَالَتْ يَا وَيْلَتَى أَأَلِدُ وَأَنَاْ عَجُوزٌ وَهَـذَا بَعْلِي شَيْخًا إِنَّ هَـذَا لَشَيْءٌ عَجِيبٌ
قَالُواْ أَتَعْجَبِينَ مِنْ أَمْرِ اللّهِ رَحْمَتُ اللّهِ وَبَرَكَاتُهُ عَلَيْكُمْ أَهْلَ الْبَيْتِ إِنَّهُ حَمِيدٌ مَّجِيدٌ
فَلَمَّا ذَهَبَ عَنْ إِبْرَاهِيمَ الرَّوْعُ وَجَاءتْهُ الْبُشْرَى يُجَادِلُنَا فِي قَوْمِ لُوطٍ
إِنَّ إِبْرَاهِيمَ لَحَلِيمٌ أَوَّاهٌ مُّنِيبٌ
يَا إِبْرَاهِيمُ أَعْرِضْ عَنْ هَذَا إِنَّهُ قَدْ جَاء أَمْرُ رَبِّكَ وَإِنَّهُمْ آتِيهِمْ عَذَابٌ غَيْرُ مَرْدُودٍ
وَإِنَّ مِن شِيعَتِهِ لَإِبْرَاهِيمَ
إِذْ جَاء رَبَّهُ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ
إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ مَاذَا تَعْبُدُونَ
أَئِفْكًا آلِهَةً دُونَ اللَّهِ تُرِيدُونَ
فَمَا ظَنُّكُم بِرَبِّ الْعَالَمِينَ
فَنَظَرَ نَظْرَةً فِي النُّجُومِ
فَقَالَ إِنِّي سَقِيمٌ
فَتَوَلَّوْا عَنْهُ مُدْبِرِينَ
فَرَاغَ إِلَى آلِهَتِهِمْ فَقَالَ أَلَا تَأْكُلُونَ
مَا لَكُمْ لَا تَنطِقُون
َفَرَاغَ عَلَيْهِمْ ضَرْبًا بِالْيَمِينِ
فَأَقْبَلُوا إِلَيْهِ يَزِفُّونَ
قَالَ أَتَعْبُدُونَ مَا تَنْحِتُونَ
وَاللَّهُ خَلَقَكُمْ وَمَا تَعْمَلُونَ
قَالُوا ابْنُوا لَهُ بُنْيَانًا فَأَلْقُوهُ فِي الْجَحِيمِ
فَأَرَادُوا بِهِ كَيْدًا فَجَعَلْنَاهُمُ الْأَسْفَلِينَ
وَقَالَ إِنِّي ذَاهِبٌ إِلَى رَبِّي سَيَهْدِينِ
رَبِّ هَبْ لِي مِنَ الصَّالِحِينَ
فَبَشَّرْنَاهُ بِغُلَامٍ حَلِيمٍ
فَلَمَّا بَلَغَ مَعَهُ السَّعْيَ قَالَ يَا بُنَيَّ إِنِّي أَرَى فِي الْمَنَامِ أَنِّي أَذْبَحُكَ فَانظُرْ مَاذَا تَرَى قَالَ يَا أَبَتِ افْعَلْ مَا تُؤْمَرُ سَتَجِدُنِي إِن شَاء اللَّهُ مِنَ الصَّابِرِينَ
فَلَمَّا أَسْلَمَا وَتَلَّهُ لِلْجَبِينِ
وَنَادَيْنَاهُ أَنْ يَا إِبْرَاهِيمُ
قَدْ صَدَّقْتَ الرُّؤْيَا إِنَّا كَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ
إِنَّ هَذَا لَهُوَ الْبَلَاء الْمُبِينُ
وَفَدَيْنَاهُ بِذِبْحٍ عَظِيمٍ
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْآخِرِينَ
سَلَامٌ عَلَى إِبْرَاهِيمَ
كَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ
إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنِينَ
وَبَشَّرْنَاهُ بِإِسْحَقَ نَبِيًّا مِّنَ الصَّالِحِينَ
وَبَارَكْنَا عَلَيْهِ وَعَلَى إِسْحَقَ وَمِن ذُرِّيَّتِهِمَا مُحْسِنٌ وَظَالِمٌ لِّنَفْسِهِ مُبِينٌ
Ayetlerin Latin harfleriyle okunuşu şöyledir:
Hünalike dea zekeriyya rabbeh, kale rabbi heb li mil ledünke zürriyyeten tayyibeh, inneke semiud düa' |
Fe nadethül melaiketü ve hüve kaimüy yüsalli fil mihrabi ennellahe yübeşşiruke bi yahya müsaddikam bi kelimetim minellahi ve seyyidev ve hasurav ve nebiyyem mines salihiyn |
Kale rabbi enna yekunü li ğulamüv ve kad beleğaniyel kiberu vemraeti akir, kale kezalikellahü yef'alü ma yeşa' |
Kale rabbic'al li ayeh, kale ayetüke ella tükellimen nase selasete eyyamin illa ramza, vezkür rabbeke kesirav ve sebbih bil aşiyyi vel ibkar |
Kef ha ya ayn sad |
Zikru rahmeti rabbike abdehu zekeriyya |
İz nada rabbehu nidaen hafiyya |
Kale rabbi inni vehenel azmü minni veştealer ra'sü şeybev ve lem eküm bi düaike rabbi şekiyya |
Ve inni hiftül mevaliye miv verai ve kanetimraeti akiran feheb li mil ledünke veliyya |
Yerisüni ve yerisü min ali ya'kube vec'alhü rabbi radiyya |
Ya zekeriyya inna nübeşşiruke bi ğulaminismühu yahya lem nec'al lehu min kablü semiyya |
Kale rabbi enna yekunü li ğulamüv ve kanetimraeti akirav ve kad belağtü minel kiberi itiyya |
Kale kezalik kale rabbüke hüve aleyye heyyinüv ve kad halaktüke min kablü ve lem tekü şey'a |
Kale rabbic'al li ayeh kale ayetüke ella tükellimen nase selase leyalin seviyya |
Fe harace ala kavmihi minel mihrabi fe evha ileyhim en sebbihu bükratev ve aşiyya |
Ya yahya huzil kitabe bi kuvveh ve ateynahül hukme abiyya |
Ve hananem mil ledünna ve zekah ve kane tekiyya |
Ve berram bi valideyhi ve lem yekün cebbaran asiyya |
Ve selamün aleyhi yevme vülide ve yevme yemutü ve yevme yüb'asü hayya |
Ve le kad cet rusülüna ibrahime bil büşra kalu selama kale selamün fe ma lebise en cae bi iclin haniz |
Felemma raa eydiyehüm la tesilu ileyhi nekirahüm ve evcese minhüm hiyfeh kalu la tehaf inna ürsilna ila kavmi lut |
Vemraetühu kaimetün fe dahiket fe beşşernaha bi ishaka ve miv verai ishaka ya'kub |
Kalet ya veyleta e elidü ve ene acuzüv ve haza ba'li şeyha inne haza le şey'ün acib |
Kalu e ta'cebine min emrillahi rahmetüllahi ve berakatühu aleykum ehlel beyv innehu hamidüm mecid |
Femma zehebe an ibrahimer rav'u ve caethül büşra yücadilüna fi kavmi lut |
İnne ibrahime le halimün evvahüm münib |
Ya ibrahimü a'rid an haza innehu kad cae emru rabbik ve innehüm atihüm azabün ğayru merdud |
Ve inne min şiatihi le ibrahim |
İz cae rabbehu bi kalbin selim |
İz kale li ebihi ve kavmihi maza ta'büdun |
E ifken aliheten dunellahi türidun |
Fe ma zannüküm bi rabbil alemin |
Fe nezara nazraten fin nücum |
Fe kale inni sekiym |
Fe tevellev anhü müdbirin |
Ferağa ila alihetihim fe kale e ela te'külun |
Ma leküm la tentikun |
Ferağa aleyhim darbem bil yemin |
Fe akbelu ileyhi yeziffun |
Kale e ta'büdune ma tenhitun |
Vallahü halekkkaküm ve ma ta'melun |
Kalübnu lehu bünyanen fe elkuhü fil cehiym |
Fe eradü bihi keyden fe cealnahümül esfelin |
Ve kale inni zahibün ila rabbi seyehdin |
Rabbi heb li mines salihiyn |
Fe beşşernahü bi ğulamin halim |
Felemma beleğa meahüs sa'ye kale ya büneyye inni era fil menami enni ezbehuke fenzur maza tera kale ya ebetif'al ma tü'meru setecidüni in şaellahü mines sabirin |
Felemma eslema ve tellehu lil cebin |
Ve nadeynahü ey ya ibrahim |
Kad saddakter rü'ya inna kezalike neczil muhsinin |
İnne haza le hüvel belaül mübin |
Ve fedeynahü bi zibhin aziym |
Ve terakna aleyhi fil ahirin |
Selamün ala ibrahim |
Kezalike neczil muhsinin |
İnnehu min ibadinel mü'minin |
Ve beşşernahü bi ishaka nebiyyem mines salihiyn |
Ve barakna aleyhi ve ala ishak ve min zürriyyetihima muhsinüv ve zalimül li nefsihi mübin |
Rızk duasının Ebcet sırları
İnsan oğlunun rızkı dualar sayesinde açılır. Ve bollaşır. Ve tarihe dönüp baktığımızda mesela Karun çok fakirmiş Hz. Musa ona dua etmiş ve Karun dünyanın en zengin adamı olmuş. Demek ki dua sayesinde Dünya’nın en zengin adamı oluna bilir. Dolayısıyla kısmetin açılması rızkın bol olması dualar sayesinde mümkündür. Şimdi rızk duasının Ebcet sırrını açıklıyırom. Rızk رِزْقً kelimesinin ebcet değeri R 200+Z 7+K 100=307 eder.
Birde Rızk kelimesinin 125 li formülü var. Çünkü Rızk Kelimesi Kuran’da 125 yerde geçmektedir.
Bir de duanın 3 lü formülü var . Çünkü rızk kelimesi 3 harflidir.
Uygulama
1. Formül eğer bir kişi aşağıdaki duayı hayatında 1 kere 307 defa okursa o kişinin işleri iyi gider ve hep başarılı olur. Hayatta bir kere bile olsa 307 li formül uygulanmalı.
2. Formül yılda bir kere 125 defa aşağıdaki dua okunsa o yıl içinde sıkıntı çekilmez ve kişinin rızkı bol olur.
3.Formül eğer bir kişi ayda bir 3 defa bu duayı okusa o ay içinde işleri hep iyi gider. Yada önemli bir işi olursa o işin olumlu olması için 3 defa bu dua okunur.
Başka formül:
Ayrıca başka bir formülde var onu da aşağıda açıklayarak duayı yazıyoruz.
Eğer bir kişinin işleri ters gidiyorsa ve rızkı darsa veya işleri ters gidiyorsa ve bu durumdan kurtulmak istiyorsa şunu yapacak:Her gün sabahleyin işine gittiğinde 100 defa ya Fettah ya Rezzak diyecek ve bu şekilde işine başlayacak bir ay sonra o kişinin işleri rayına girecek ve o kişinin rızkında bolluk olacak. Birde aşağıdaki duayı bir kağıda yazıp üstünde taşırsa veya günde 1 kere okursa Allah’ın izniyle işlerinde başarılı olur ve rızkı bol olur. İşte rızk duası:
وَمَا بِكُم مِّن نِّعْمَةٍ فَمِنَ اللّهِ ثُمَّ إِذَا مَسَّكُمُ الضُّرُّ فَإِلَيْهِ تَجْأَرُون
َثُمَّ إِذَا كَشَفَ الضُّرَّ عَنكُمْ إِذَا فَرِيقٌ مِّنكُم بِرَبِّهِمْ يُشْرِكُونَ
لِيَكْفُرُواْ بِمَا آتَيْنَاهُمْ فَتَمَتَّعُواْ فَسَوْفَ تَعْلَمُونَ
وَيَجْعَلُونَ لِمَا لاَ يَعْلَمُونَ نَصِيبًا مِّمَّا رَزَقْنَاهُمْ تَاللّهِ لَتُسْأَلُنَّ عَمَّا كُنتُمْ تَفْتَرُونَ
وَيَجْعَلُونَ لِلّهِ الْبَنَاتِ سُبْحَانَهُ وَلَهُم مَّا يَشْتَهُونَ
وَيَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللّهِ مَا لاَ يَمْلِكُ لَهُمْ رِزْقًا مِّنَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ شَيْئًا وَلاَ يَسْتَطِيعُونَ
ضَرَبَ اللّهُ مَثَلاً عَبْدًا مَّمْلُوكًا لاَّ يَقْدِرُ عَلَى شَيْءٍ وَمَن رَّزَقْنَاهُ مِنَّا رِزْقًا حَسَنًا فَهُوَ يُنفِقُ مِنْهُ سِرًّا وَجَهْرًا هَلْ يَسْتَوُونَ الْحَمْدُ لِلّهِ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لاَ يَعْلَمُونَ
مَنْ عَمِلَ صَالِحًا مِّن ذَكَرٍ أَوْ أُنثَى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيَاةً طَيِّبَةً وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ أَجْرَهُم بِأَحْسَنِ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ
فَإِذَا قَرَأْتَ الْقُرْآنَ فَاسْتَعِذْ بِاللّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
شَاكِرًا لِّأَنْعُمِهِ اجْتَبَاهُ وَهَدَاهُ إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
وَآتَيْنَاهُ فِي الْدُّنْيَا حَسَنَةً وَإِنَّهُ فِي الآخِرَةِ لَمِنَ الصَّالِحِينَ
وَضَرَبَ اللّهُ مَثَلاً قَرْيَةً كَانَتْ آمِنَةً مُّطْمَئِنَّةً يَأْتِيهَا رِزْقُهَا رَغَدًا مِّن كُلِّ مَكَانٍ فَكَفَرَتْ بِأَنْعُمِ اللّهِ فَأَذَاقَهَا اللّهُ لِبَاسَ الْجُوعِ وَالْخَوْفِ بِمَا كَانُواْ يَصْنَعُونَ
أَلا إِنَّهُمْ يَثْنُونَ صُدُورَهُمْ لِيَسْتَخْفُواْ مِنْهُ أَلا حِينَ يَسْتَغْشُونَ ثِيَابَهُمْ يَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
وَمَا مِن دَآبَّةٍ فِي الأَرْضِ إِلاَّ عَلَى اللّهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَا كُلٌّ فِي كِتَابٍ مُّبِينٍ
وَهُوَ الَّذِي خَلَق السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ وَكَانَ عَرْشُهُ عَلَى الْمَاء لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلاً وَلَئِن قُلْتَ إِنَّكُم مَّبْعُوثُونَ مِن بَعْدِ الْمَوْتِ لَيَقُولَنَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ إِنْ هَـذَا إِلاَّ سِحْرٌ مُّبِينٌ
وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَنُبَوِّئَنَّهُم مِّنَ الْجَنَّةِ غُرَفًا تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا نِعْمَ أَجْرُ الْعَامِلِينَ
الَّذِينَ صَبَرُوا وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
وَكَأَيِّن مِن دَابَّةٍ لَا تَحْمِلُ رِزْقَهَا اللَّهُ يَرْزُقُهَا وَإِيَّاكُمْ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
قَالُواْ نُرِيدُ أَن نَّأْكُلَ مِنْهَا وَتَطْمَئِنَّ قُلُوبُنَا وَنَعْلَمَ أَن قَدْ صَدَقْتَنَا وَنَكُونَ عَلَيْهَا مِنَ الشَّاهِدِينَ
قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ اللَّهُمَّ رَبَّنَا أَنزِلْ عَلَيْنَا مَآئِدَةً مِّنَ السَّمَاء تَكُونُ لَنَا عِيداً لِّأَوَّلِنَا وَآخِرِنَا وَآيَةً مِّنكَ وَارْزُقْنَا وَأَنتَ خَيْرُ الرَّازِقِينَ
Ve ma büküm min ni'metin fe minellahi sümme iza messekümüd durru fe ileyhi tec'erun |
Sümme iza keşefed durra anküm iza ferikum minküm bi rabbihim yüşrikun (49.ayet secde ayetedir.) |
Li yekfüru bima ateynahüm fe temetteu fe sevfe ta'lemun |
Ve yec'alune li ma la ya7lemune nasiybem mimma razaknahüm tellahi le tüs'elünne amma küntüm tefterun |
Ve yec'alune lillahil benati sübhanehu ve lehüm ma yeştehun |
Ve ya'büdune min dunillahi ma la yemlikü lehüm rizskam mines semavati vel erdi şey'ev ve la yestetiy'un |
Darabellahü meselen abdem memlukel la yakdiru ala şey'iv ve mer razaknahü minna zirkan hasenen fe hüve yünfiku minhü sirrav ve cehra hel yestevun elhamdü lillah bel ekseruhüm la ya'lemun |
Men amile saliham min zekerin ev ünsa ve hüve mü'minün fe le nuhyiyennehu hayaten tayyibeh ve la necziyennehüm ecrahüm bi ahseni ma kanu ya'melun |
Fe iza kara'tel kur'ane festeiz billahi mineş şeytanir racim |
Şakiral li en'umih ictebahü ve hedahü ila siratim müstekiym |
Ve ateynahü fid dünya haseneh ve innehu fil ahirati le mines salihiyn |
Ve darabellahü meselen karyeten kanet aminetem mutmeinnetey ye'tiha rizkuha rağadem min külli mekanin fe keferat bi en'umillahi fe ezakahallahü libasel cui vel havfi bima kanu yasneun |
E la ninehüm yesunu sudurahüm li yestahfu minh e la hiyne yestağşune siyabehüm ya'lemü ma yüsirrune ve ma yu'linun innehu alimüm bi zatis sudur |
Ve ma min dabbetin fil erdi illa alellahi rizkuha ve ya'lemü müstekarraha ve müstevdeaha küllün fi kitabim mübin |
Ve hüvellezi halekas semavati vel erda fi sitteti eyyamiv ve kane arşühu alel mai li yeblüveküm eyyüküm ahsenü amela ve le in kulte inneküm meb'usune mim ba'dil mevti le yekulennellezine keferu in haza illa sihrum mübin |
Vellezine amenu ve amilus salihati le nübevviennehüm minel cenneti ğurafen tecri min tahtihel enharu halidine fiha ni'me ecrul amilin |
Ellezine saberu ve ala rabbihim yetevekkelun |
Ve keeyyim min dabbetil la tahmilü rizkahellahü yerzükuha ve iyyaküm ve hüves semiul alim |
Kalu nüridü en ne'küle minha ve tatmeinne kulubüna ve na'leme en kad sadaktena ve nekune aleyha mineş şahidin |
Kale iysebnü meryemellahümme rabbena enzil aleyna maidetem mines semai tekunü lena iydel li evvelina ve ahirina ve ayetem mink verzukna ve ente hayrir razikiyn |
Aşk ve Muhabbet Duasının Ebcet Sırrı
Önce aşkın İslam dinindeki yerini açıklayalım arkasından bu konudaki ebcet sırlarını açıklayıp uygulamaya geçeceğiz. İşte İslam dininin aşka yaklaşımı:
Peygamber efendimiz bir hadisinde şöyle buyurmuştur: (Men Aşaka ve afa mate mate şehiyden )’’Her kimi aşık olsa ve ifetti korusa ve ölse o kişi şehit olur.’’
Evet işte gördüğünüz gibi İslam dini aşkı ret etmiyor, kınamıyor, bilakis çok yüksek bir duygu olduğunu söylüyor. Ve aşıkları efendimiz sav.öldüklerinde şehitlerin mertebelerinde
Olacaklarına dair müjdelemiştir.Ama bir şartı var oda namusu iffeti korumaktır. Kuran bize Yusuf as. ile Züleyha’nın aşkından bahseder. Ve Züleyha’ nın aslında suçlu olmadığını ve aşk için öyle davrandığını söyler. İşte Yusuf ve Züleyha ile ilgili ayetler:
Yusuf Süresi:
21:Onu satın alan Mısırlı kişi, hanımına dedi ki: “Ona iyi bak. Belki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz.” İşte böylece biz Yûsuf’u o yere (Mısır’a) yerleştirdik ve ona (rüyadaki) olayların yorumunu öğretelim diye böyle yaptık. Allah, işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.
22:Olgunluk çağına erişince, ona hikmet ve ilim verdik. İşte biz, iyi davrananları böyle mükâfatlandırırız.
23:Evinde bulunduğu kadın (gönlünü ona kaptırıp) ondan arzuladığı şeyi elde etmek istedi ve kapıları kilitleyerek, “Haydi gelsene!” dedi. O ise, “Allah’a sığınırım, çünkü o (kocan) benim efendimdir, bana iyi baktı. Şüphesiz zalimler kurtuluşa eremezler” dedi.
24:Andolsun, kadın ona (göz koyup) istek duymuştu. Eğer Rabbinin delilini görmemiş olsaydı, Yûsuf da ona istek duyacaktı. Biz, ondan kötülüğü ve fuhşu uzaklaştırmak için işte böyle yaptık. Çünkü o, ihlâsa erdirilmiş kullarımızdandı.
25:İkisi de kapıya koştular. Kadın, Yûsuf’un gömleğini arkadan yırttı. Kapının yanında hanımın efendisine rastladılar. Kadın dedi ki: “Senin ailene kötülük yapmak isteyenin cezası, ancak zindana atılmak veya can yakıcı bir azaptır.”
26:Yûsuf, “O, benden arzusunu elde etmek istedi” dedi. Kadının ailesinden bir şahit de şöyle şahitlik etti: “Eğer onun gömleği önden yırtılmışsa, kadın doğru söylemiştir, o (Yûsuf) yalancılardandır.”
27:“Eğer gömleği arkadan yırtılmışsa, kadın yalan söylemiştir. O (Yûsuf) ise, doğru söyleyenlerdendir.”
28:Kadının kocası Yûsuf’un gömleğinin arkadan yırtıldığını görünce, dedi ki: “Şüphesiz bu, siz kadınların tuzağıdır. Şüphesiz sizin tuzağınız çok büyüktür.”
29:“Ey Yûsuf! Sen bundan sakın kimseye bahsetme. (Ey Kadın,) sen de günahının bağışlanmasını dile. Çünkü sen günah işleyenlerdensin.”
30:Şehirde birtakım kadınlar, “Aziz’in karısı, (hizmetçisi olan) delikanlısından murad almak istemiş. Ona olan aşkı yüreğine işlemiş. Şüphesiz biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz” dediler.
31:Kadın, bunların dedikodularını işitince haber gönderip onları çağırdı. (Ziyafet düzenleyip) onlar için oturup yaslanacakları yer hazırladı. Her birine birer de bıçak verdi ve Yûsuf’a, “Çık karşılarına” dedi. Kadınlar Yûsuf’u görünce, onu pek büyüttüler ve şaşkınlıkla ellerini kestiler. “Hâşâ! Allah için, bu bir insan değil, ancak şerefli bir melektir” dediler.
32:Bunun üzerine kadın onlara dedi ki: “İşte bu, beni hakkında kınadığınız kimsedir. Andolsun, ben ondan murad almak istedim. Fakat o, iffetinden dolayı bundan kaçındı. Andolsun, eğer emrettiğimi yapmazsa, mutlaka zindana atılacak ve zillete uğrayanlardan olacak.”
33:Yûsuf, “Ey Rabbim! Zindan bana, bunların beni dâvet ettiği şeyden daha sevimlidir. Onların tuzaklarını benden uzaklaştırmazsan, onlara meyleder ve cahillerden olurum” dedi.
34:Rabbi, onun duasını kabul etti ve kadınların tuzaklarını ondan uzaklaştırdı. Şüphesiz ki O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
35:Sonra onlar, Yûsuf’un suçsuzluğunu ortaya koyan delilleri gördükten sonra yine de mutlaka onu bir süre zindana atmayı uygun buldular.
49:“Sonra bunun ardından insanların yağmura kavuşacağı bir yıl gelecek. O zaman (bol rızka kavuşup) şıra ve yağ sıkacaklar.”
50:Kral, “Onu bana getirin” dedi. Elçi, Yûsuf’a gelince (Yûsuf) dedi ki: “Efendine dön de, ellerini kesen o kadınların derdi ne idi, diye sor. Şüphesiz Rabbim onların hilesini hakkıyla bilendir.”
51:Kral, kadınlara, “Yûsuf’tan murad almak istediğiniz zaman derdiniz ne idi?” dedi. Kadınlar, “Hâşâ! Allah için, biz onun bir kötülüğünü bilmiyoruz” dediler. Aziz’in karısı ise, “Şimdi gerçek ortaya çıktı. Ondan ben murad almak istedim. Şüphesiz Yûsuf doğru söyleyenlerdendir” dedi.
52:(Yûsuf), “Benim böyle yapmam, Aziz’in; yokluğunda, benim kendisine hainlik etmediğimi ve Allah’ın, hainlerin tuzaklarını başarıya ulaştırmayacağını bilmesi içindi” dedi.
53:“Ben nefsimi temize çıkarmam, çünkü Rabbimin merhamet ettiği hariç, nefis aşırı derecede kötülüğü emreder. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayandır, çok merhamet edendir” dedi.
54:Kral, “Onu bana getirin, onu özel olarak yanıma alayım”, dedi. Onunla konuşunca dedi ki: “Şüphesiz bugün sen yanımızda yüksek makam sahibi ve güvenilir bir kişisin.”
Evet işte gördüğünüz gibi Yusuf meselesinde Züleyha ona aşık olmuş ve Yusuf ‘u arzulamış ve halk aşkı anlayınca Yusuf’un güzelliği karşısında onu kınamaktan vazgeçmişler.
Dolayısıyla aşıklar kınanmaz. Ama Yusuf’ta onu sevdiği halde iffeti korumuş . 24. ayette Andolsun, kadın ona (göz koyup) istek duymuştu. Eğer Rabbinin delilini görmemiş olsaydı, Yûsuf da ona istek duyacaktı.denilmektedir. Burada Yusuf as. o na karşı duygulanmış fakat babasının şekli gözünün önüne gelmiş ve Yusuf as. utanmış ve iffetini korumuş . Yukarıdaki ayetler de Züleyha ona aşık olduğunu fakat Yusuf’un iffetini muhafaza ettiğini söyler ve kendisinin kınanmaması gerektiğini söyler. Demek ki gerçek aşkta iffeti korumak gerekir. Demek ki aşık olan insan aşkı uğruna yaptığı işlerde kınanmamalıdır. Çünkü aşk insanın aklını başından alır. Aşk sınır tanımaz. Aşk kural tanımaz. Dolayısıyla İslam tasavvufçularında aşk çok olmuş aşkları uğruna katlanmadıkları çile kalmamış ama kimse onları kınamamış . Mesela Şeyhi San’ani 7 yıl aşık olduğu kız uğruna Ermenistan’a gitmiş ve orada domuz çobanlığını yapmış. Ama kimse yaptığını sorgulamıyor.
Hülasa : İslam dini aşka töleransla yaklaşır . Aşka saygı duyar . Aşıkları yaptıkları işlerde kınamaz . Aşkın yüksek bir duygu olduğunu söyler.Ama Rahmani iffeti koruyan aşkın sakın bu aşk başka şeytani aşklarla karıştırılmasın.
Aşk ve Muhabbet Duasının Ebcet Sırrı
Evet işte gördüğünüz gibi Kuran’da bir tek Yusuf As ve Züleyha’nın aşkından bahsedilmektedir. Dolayısıyla Aşk ve Muhabbet konusundaki tek anahtar bu konudaki ayetlerdir. Yusuf يُوسُفُ kelimesinin Ebcetteki değeri Y 10+V 6+ S 60+F 80=156 eder. Aşk ve Muhabbet duasının 156lı bir formülü var.
Birde 20 li formülü var . Çünkü dua 20 ayetlidir.
Birde 12li formülü var. Çünkü Yusuf süresi 12. suredir.
Birde 4 lü formülü var. Çünkü Yusuf يُوسُفُ kelimesi 4 harflidir.
Uygulama
Eğer bir kişi herkes tarafından sevilmek ,sayılmak, hürmet gösterilmek istiyorsa aşağıdaki duayı 156 defa bir tabak bal üzerine okuyacak ve o balı 2 gün içinde yiyecek Allah’ın izniyle o kişi herkes tarafından sevilecek, sayılacak ve hürmet görecektir. Balın yerinde herhangi bir tatlıda olabilir.
2.Formül:
Eğer bir kadın veya bir erkek birine aşıksa ve onu kendine aşık etmek istiyorsa o kişi aşağıda ki duayı 20 kere 3 şeker üzerine okuyacak ve o şekerleri aşık olduğu kişiye yedirecek yediği an o kişide ona hemen aşık olacak .
3.Formül:
Eğer bir kişinin biriyle arası bozuksa ve onunla barışmak istiyorsa aşağıdaki duayı 12 defa bir suyun üstüne okuyacak ve suyun bir kısmını o kişiyi diğer kısmını kendisi içeçek. O iki kişinin arası düzelecektir.
4.Formül.
Eğer bir erkek veya kadın birini kendine aşık etmek isterse aşağıdaki duayı beyaz bir kağıda 4 defa yazacak ve üstünde taşıyacak o kişi ona aşık olacak.
İşte okunacak ve yazılacak dua
Arapçası
Yusuf Süresi 21-22-23-24-25-26-27-28-29-30-31-32-33-34-35-36-37-38-39-40
وَقَالَ الَّذِي اشْتَرَاهُ مِن مِّصْرَ لاِمْرَأَتِهِ أَكْرِمِي مَثْوَاهُ عَسَى أَن يَنفَعَنَا أَوْ نَتَّخِذَهُ وَلَدًا وَكَذَلِكَ مَكَّنِّا لِيُوسُفَ فِي الأَرْضِ وَلِنُعَلِّمَهُ مِن تَأْوِيلِ الأَحَادِيثِ وَاللّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَـكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ
وَلَمَّا بَلَغَ أَشُدَّهُ آتَيْنَاهُ حُكْمًا وَعِلْمًا وَكَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ
وَرَاوَدَتْهُ الَّتِي هُوَ فِي بَيْتِهَا عَن نَّفْسِهِ وَغَلَّقَتِ الأَبْوَابَ وَقَالَتْ هَيْتَ لَكَ قَالَ مَعَاذَ اللّهِ إِنَّهُ رَبِّي أَحْسَنَ مَثْوَايَ إِنَّهُ لاَ يُفْلِحُ الظَّالِمُونَ
وَلَقَدْ هَمَّتْ بِهِ وَهَمَّ بِهَا لَوْلا أَن رَّأَى بُرْهَانَ رَبِّهِ كَذَلِكَ لِنَصْرِفَ عَنْهُ السُّوءَ وَالْفَحْشَاء إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُخْلَصِينَ
وَاسُتَبَقَا الْبَابَ وَقَدَّتْ قَمِيصَهُ مِن دُبُرٍ وَأَلْفَيَا سَيِّدَهَا لَدَى الْبَابِ قَالَتْ مَا جَزَاء مَنْ أَرَادَ بِأَهْلِكَ سُوَءًا إِلاَّ أَن يُسْجَنَ أَوْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
قَالَ هِيَ رَاوَدَتْنِي عَن نَّفْسِي وَشَهِدَ شَاهِدٌ مِّنْ أَهْلِهَا إِن كَانَ قَمِيصُهُ قُدَّ مِن قُبُلٍ فَصَدَقَتْ وَهُوَ مِنَ الكَاذِبِينَ
وَإِنْ كَانَ قَمِيصُهُ قُدَّ مِن دُبُرٍ فَكَذَبَتْ وَهُوَ مِن الصَّادِقِينَ
فَلَمَّا رَأَى قَمِيصَهُ قُدَّ مِن دُبُرٍ قَالَ إِنَّهُ مِن كَيْدِكُنَّ إِنَّ كَيْدَكُنَّ عَظِيمٌ
يُوسُفُ أَعْرِضْ عَنْ هَـذَا وَاسْتَغْفِرِي لِذَنبِكِ إِنَّكِ كُنتِ مِنَ الْخَاطِئِينَ
وَقَالَ نِسْوَةٌ فِي الْمَدِينَةِ امْرَأَةُ الْعَزِيزِ تُرَاوِدُ فَتَاهَا عَن نَّفْسِهِ قَدْ شَغَفَهَا حُبًّا إِنَّا لَنَرَاهَا فِي ضَلاَلٍ مُّبِينٍ
فَلَمَّا سَمِعَتْ بِمَكْرِهِنَّ أَرْسَلَتْ إِلَيْهِنَّ وَأَعْتَدَتْ لَهُنَّ مُتَّكَأً وَآتَتْ كُلَّ وَاحِدَةٍ مِّنْهُنَّ سِكِّينًا وَقَالَتِ اخْرُجْ عَلَيْهِنَّ فَلَمَّا رَأَيْنَهُ أَكْبَرْنَهُ وَقَطَّعْنَ أَيْدِيَهُنَّ وَقُلْنَ حَاشَ لِلّهِ مَا هَـذَا بَشَرًا إِنْ هَـذَا إِلاَّ مَلَكٌ كَرِيمٌ
قَالَتْ فَذَلِكُنَّ الَّذِي لُمْتُنَّنِي فِيهِ وَلَقَدْ رَاوَدتُّهُ عَن نَّفْسِهِ فَاسَتَعْصَمَ وَلَئِن لَّمْ يَفْعَلْ مَا آمُرُهُ لَيُسْجَنَنَّ وَلَيَكُونًا مِّنَ الصَّاغِرِينَ
قَالَ رَبِّ السِّجْنُ أَحَبُّ إِلَيَّ مِمَّا يَدْعُونَنِي إِلَيْهِ وَإِلاَّ تَصْرِفْ عَنِّي كَيْدَهُنَّ أَصْبُ إِلَيْهِنَّ وَأَكُن مِّنَ الْجَاهِلِينَ
فَاسْتَجَابَ لَهُ رَبُّهُ فَصَرَفَ عَنْهُ كَيْدَهُنَّ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
ثُمَّ بَدَا لَهُم مِّن بَعْدِ مَا رَأَوُاْ الآيَاتِ لَيَسْجُنُنَّهُ حَتَّى حِينٍ
وَدَخَلَ مَعَهُ السِّجْنَ فَتَيَانَ قَالَ أَحَدُهُمَآ إِنِّي أَرَانِي أَعْصِرُ خَمْرًا وَقَالَ الآخَرُ إِنِّي أَرَانِي أَحْمِلُ فَوْقَ رَأْسِي خُبْزًا تَأْكُلُ الطَّيْرُ مِنْهُ نَبِّئْنَا بِتَأْوِيلِهِ إِنَّا نَرَاكَ مِنَ الْمُحْسِنِينَ
قَالَ لاَ يَأْتِيكُمَا طَعَامٌ تُرْزَقَانِهِ إِلاَّ نَبَّأْتُكُمَا بِتَأْوِيلِهِ قَبْلَ أَن يَأْتِيكُمَا ذَلِكُمَا مِمَّا عَلَّمَنِي رَبِّي إِنِّي تَرَكْتُ مِلَّةَ قَوْمٍ لاَّ يُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَهُم بِالآخِرَةِ هُمْ كَافِرُونَ
وَاتَّبَعْتُ مِلَّةَ آبَآئِـي إِبْرَاهِيمَ وَإِسْحَقَ وَيَعْقُوبَ مَا كَانَ لَنَا أَن نُّشْرِكَ بِاللّهِ مِن شَيْءٍ ذَلِكَ مِن فَضْلِ اللّهِ عَلَيْنَا وَعَلَى النَّاسِ وَلَـكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَشْكُرُونَ
يَا صَاحِبَيِ السِّجْنِ أَأَرْبَابٌ مُّتَفَرِّقُونَ خَيْرٌ أَمِ اللّهُ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ
مَا تَعْبُدُونَ مِن دُونِهِ إِلاَّ أَسْمَاء سَمَّيْتُمُوهَا أَنتُمْ وَآبَآؤُكُم مَّا أَنزَلَ اللّهُ بِهَا مِن سُلْطَانٍ إِنِ الْحُكْمُ إِلاَّ لِلّهِ أَمَرَ أَلاَّ تَعْبُدُواْ إِلاَّ إِيَّاهُ ذَلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ وَلَـكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ
Türkçe Okunuşu
Ve lemma beleğa eşüddehu ateynahü hukmev ve ilma ve kezalike neczil muhsinin
Ve ravedethülleti hüve fi beytiha an nefsihi ve ğallekatil ebvabe ve kalet heyte lek kale meazellahi innehu rabbi ahsene mesvay innehu la yüflihuz zalimun
Ve le kad hemmet bihi ve hemme biha lev la er raa bürhane rabbih kezalike li nasrife anhüs sue vel fahşa' innehu min ibadinel muhlesiyn
Vestebekal babe ve kaddet kamisahu min dübüriv ve elfeya seyyideha ledel bab kalet ma ceazü men erade bi ehlike suen illa ey yüscene ev azabün elim
Kale hiye ravedetni an nefsi ve şehide şahidüm min ehliha in kane kamisuhu kudde min kubulin fe sadekat ve hüve minel kazibin
Ve in kane kamisuhu kudde min dübürin fe kezebet ve hüve mines sadikiyn
Felemma raaa kamisahu kudde min dübürin kale innehu min keydikünn inne keydekünne aziym
Yusüfü a'rid an haza vestağfiri li zembik inneki künti minel hatiin
Ve kale nisvetün fil medinetimraetül azizi türavidü fetaha an nefsih kad şeğafeha hubba inna leneraha fi dalalim mübin
Felemma semiat bi mekrihinne erselet ileyhinne ve a'tedet lehünne müttekeev ve atet külla vahidetim minhünne sikkinev ve kaletihruc aleyhinn felemma raeynehu ekbernehu ve katta'ne eydiyehünne ve kulne haşe lillahi ma haza beşera in haza illa melekün kerim
Kalet fe zalikünnellezi lümtünneni fih ve le kad ravedtühu an nefsihi festa'sam ve leil lem yef'al ma amürruhu le yüscenenne ve leyekunem mines sağirin
Kale rabbis sicnü ehabbü ileyye mimma yed'uneni ileyh ve illa tasrif anni keydehünne asbü ileyhinne ve eküm minel cahilin
Festecabe lehu rabbühu fe sarafe anhü keydehünn innehu hüves semiul alim
Sümme beda lehüm mim ba'di ma raevül ayati le yescününnehu hatta hiyn
Ve dehale meahüs sicne feteyan kale ehadühüma inni erani a'siru hamra ve kalel aharu inni erani ahmilü fevka ra'si hubzen te'külüt tayru minh nebbi'na bi te'vilih inna nerake minel muhsinin
Kale la ye'tiküma taamün türzekanihi illa nebbe'tüküma bi te'vilihi kable ey ye'tiyeküma zaliküma mimma alemeni rabbi inni teraktü millete kavmil la yü'minune billahi ve hüm bil ahirati hüm bil ahirati hüm kafirun
Vetteba'tü millete abai ibrahime ve ishaka ve ya'kub ma kane lena en nüşrike billahi min şey' zalike min fadlillahi aleyna ve alen nasi ve lakinne ekseran nasi la yeşkürun
Ya sahibeyis sicni e erbabüm müteferrikune hayrun emillahül vahidül kahhar
Ma ta'büdune min dunihi illa esmaen semmeytümuha entüm ve abaüküm ma enzelellahü biha min sültan inil hukmü illa lillah emera ella ta'büdu illa iyyah zaliked dinül kayyimü ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun
İçkiyi ve Kumarı Bıraktırma Duasının Ebcet Sırları
İki ve Kumar İslam’ın büyük saydığı günahlardandır. Ve dolaylısıyla Kuran içki ve Kumarı yasaklıyor.Peygamberimiz As Hadislerinde ‘’içki kötülüklerin anasıdır ‘’diyor. Onun için içki bütün kötülüklere sebebiyet veriyor. Alkolik insanların içkiyi bırakmaları çok zor . Ancak dualar vasıtasıyla içkiyi ve kumarı bırakmak mümkündür.
İçki
Şimdi ebcet sırını açıklıyoruz.İçkiye Arapçada Hamr denir.Hamr خَمْرِ Kelimesinin Ebcet değeri H 600+M 40+R 200=840 eder.
Birde 6 lı formülü vardır . Çünkü Hamr (içki) Kuran’da 6 ayette geçmektedir.
Bir de 3lü formülü vardır. Çünkü Hamr خَمْرِ kelimesi 3 harflidir.
1. Formül:
Eğer bir kişi çok içki içiyorsa alkolik ise ve içkiyi bırakamıyorsa aşağıdaki duayı misk ve amberle bir kağıda yazacak ve aşağıdaki duayı 840 defa o kağıdın üstüne okuyacak ve o kağıdı suda eritecek ve o suyu içecek o zaman içkiyi bırakacak.
2.Formül:
Eğer bir kişi çok aşırı değil de normal alkolik ise ve kurtulmak istiyorsa aşağıdaki duayı bir sürahi su üstüne 6 defa okuyacak ve o suyu içecek ondan sonra içki içmeyecek.
3. Formül:
Eğer bir kişi arada sırada içki içiyorsa içkiyi görmediği zaman canı istemiyor ancak gördüğü zaman canı çekiyorsa o zaman aşağıdaki duayı 3 defa okuyacak üzerine üfleyecek o kişinin canı artık içki istemeyecek.
Kumar
Kumara Meysir denir . Meysir ْمَيْسِرِ kelimesinin Ebcet değeri M 40+Y 10+S 60 +R 200=310
Eğer bir kişi kumar oynuyorsa ve kumarı bırakamıyorsa aşağıdaki duayı 310 defa okuyacak kumarı bırakacaktır.
İşte içki ve kumarı bıraktıran dua
يَسْأَلُونَكَ عَنِ الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ قُلْ فِيهِمَا إِثْمٌ كَبِيرٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ وَإِثْمُهُمَآ أَكْبَرُ مِن نَّفْعِهِمَا وَيَسْأَلُونَكَ مَاذَا يُنفِقُونَ قُلِ الْعَفْوَ كَذَلِكَ يُبيِّنُ اللّهُ لَكُمُ الآيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَتَفَكَّرُونَ
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالأَنصَابُ وَالأَزْلاَمُ رِجْسٌ مِّنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
إِنَّمَا يُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَن يُوقِعَ بَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَاء فِي الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ وَيَصُدَّكُمْ عَن ذِكْرِ اللّهِ وَعَنِ الصَّلاَةِ فَهَلْ أَنتُم مُّنتَهُونَ
وَأَطِيعُواْ اللّهَ وَأَطِيعُواْ الرَّسُولَ وَاحْذَرُواْ فَإِن تَوَلَّيْتُمْ فَاعْلَمُواْ أَنَّمَا عَلَى رَسُولِنَا الْبَلاَغُ الْمُبِينُ
لَيْسَ عَلَى الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ جُنَاحٌ فِيمَا طَعِمُواْ إِذَا مَا اتَّقَواْ وَّآمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ ثُمَّ اتَّقَواْ وَّآمَنُواْ ثُمَّ اتَّقَواْ وَّأَحْسَنُواْ وَاللّهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ
Yes'eluneke anil hamri vel meysir, kul fihima imün kebiruv ve menafiu lin nasi ve ismühüma ekberu min nef'ihima, ve yes'eluneke maza yünfikun, kulil afv kezalike yübeyyinüllahü lekümül ayati lealleküm tetefekkerun |
Ya eyyühellezine amenu innemel hamru vel meysiru vel ensabü vel ezlamü ricsüm min ameliş şeytani fectenibuhü lealleküm tüflihun |
İnnema yüridüş şeytanü ey yukia beynekümül adavete vel bağdae fil hamri vel meysiri ve yesuddeküm an zikrillahi ve anis salah fe hel entüm müntehun |
Ve etiy'ullahe ve etiy'ur rasule vahzeru fe in tevelleytüm fa'lemu ennema ala rasulinel belağul mübin |
Leyse alellezine amenu ve amilus salihati cünahun fima taimu iza mettekav ve amenu ve amilus salihati sümmettekav ve amenu sümmettekav ve ahsenu vallahü yühabbül muhsinin |
Evlenme Duasının Ebcet Sırrı
Önce evliliğin Kuran’daki hükmünü inceleyelim sonra duanın sırrını açıklayalım. İşte Nikahın Kuran’da ki anlatımı:
Kuranı Kerimde Nikah maddesi 23 ayette geçmektedir. Bu ayetlerde kadın ve erkeğin arasında ki evlilik akdi anlamına gelen nikah bütün şartları ve yönleriyle Kuran’da açıklanmıştır. Nikah bir kadının sadece bir erkeğe ait olması ve erkeğin ona karşı sorumluluklarını yerine getirmesi için yapılan bir akit bir antlaşmadan ibarettir.Nikahta ensest yasası yani ailede ki yakınlarala evliliğin yasaklanması çok önemlidir. Nitekim Kuran bunu açıkça beyan etmiştir. İşte nikahı haram olan kişileri açıklayan ayet ve o ayetin değişik mealleri Nisa Suresi 22. (ayet)
وَلاَ تَنكِحُواْ مَا نَكَحَ آبَاؤُكُم مِّنَ النِّسَاء إِلاَّ مَا قَدْ سَلَفَ إِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَمَقْتًا وَسَاء سَبِيلاً
Ve la tenkihu ma nekeha abaüküm minen nisai illa ma kad selefv innehu kane fahişetev ve makta ve sae sebila |
Geçmişte olanlar bir yana, babalarınızın evlendiği kadınlarla evlenmeyin; çünkü bu bir hayasızlıktır, iğrenç bir şeydir ve kötü bir yoldur. |
(Nisa suresi 23. ayet)
حُرِّمَتْ عَلَيْكُمْ أُمَّهَاتُكُمْ وَبَنَاتُكُمْ وَأَخَوَاتُكُمْ وَعَمَّاتُكُمْ وَخَالاَتُكُمْ وَبَنَاتُ الأَخِ وَبَنَاتُ الأُخْتِ وَأُمَّهَاتُكُمُ اللاَّتِي أَرْضَعْنَكُمْ وَأَخَوَاتُكُم مِّنَ الرَّضَاعَةِ وَأُمَّهَاتُ نِسَآئِكُمْ وَرَبَائِبُكُمُ اللاَّتِي فِي حُجُورِكُم مِّن نِّسَآئِكُمُ اللاَّتِي دَخَلْتُم بِهِنَّ فَإِن لَّمْ تَكُونُواْ دَخَلْتُم بِهِنَّ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْكُمْ وَحَلاَئِلُ أَبْنَائِكُمُ الَّذِينَ مِنْ أَصْلاَبِكُمْ وَأَن تَجْمَعُواْ بَيْنَ الأُخْتَيْنِ إَلاَّ مَا قَدْ سَلَفَ إِنَّ اللّهَ كَانَ غَفُورًا رَّحِيمًا
Hurrimet aleyküm ümmehatüküm ve benatüküm ve ehavatüküm ve ammatüküm ve halatüküm ve benatül ehi ve benatül uhti ve ümmehatükümüllati erda'neküm ve ehavatüküm miner radaati ve ümmehatü nisaiküm ve rabaibükümüllati fi hucuriküm min nisaikümüllati dehatüm bihinne fe il lem tekunu dehaltüm bihinne fe la cünaha aleyküm ve halailü ebnaikümül lezine min aslabiküm ve ne tecmeu beynel uhteyni illa ma kad selef innellahe kane ğafurar rahiyma |
Analarınız, kızlarınız, kızkardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, kızkardeş kızları, sizi emziren analarınız, süt bacılarınız, eşlerinizin anaları, kendileriyle birleştiğiniz eşlerinizden olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız size haram kılındı. Eğer onlarla (nikâhlanıp da) henüz birleşmemişseniz kızlarını almanızda size bir mahzur yoktur. Kendi sulbünüzden olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi birden almak da size haram kılındı; ancak geçen geçmiştir. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir. |
Evet işte gördüğünüz gibi bütün tefsirlerde ayet aynı şekilde terceme edilmiştir.
Çünkü Kuran bu konuyu o kadar açık bir dille ifade ediyor ki burada yoruma yer bırakmamıştır. Çünkü ensest yasası Kuran bakımından çok önemlidir. Ensest yasası soylerın karışımını engeller. Zaten nikah gerçeği olmazsa insan soyları birbirine karışır. Ensest yasası akrabalık derecelerinin netleşmesini sağlar.
Evlenme Duasının Ebcet Sırrı
Evliliğe Kuran’da Nikah denir. Nikah نَكَحَ kelimesinin Ebcet değeri N 50+K 20+H 8=78 eder.
Birde 23 lü formülü var . Çünkü Nikah kelimesi Kuran’da 23 ayette geçmektedir.
Uygulama
1. Formül:
Eğer bir kişi her hangi biriyle evlenmek isterse aşağıdaki duayı bir sürahi süt üzerine 78 defa okuyacak ve o sütü 3 günde sabah akşam içecek . Allah’ın izniyle anında evlenecek birini bulur.bu uygulamayı kadın da erkekte aynı şekilde uygulaya bilir.
2.Formül:
Eğer bir kişi belli biriyle evlenmek isterse aşağıdaki duayı 23 defa bir tabak bal üzerine okuyacak ve o istediği kişiyle evelenecek.
İşte Evlilik Duası
وَإِنْ خِفْتُمْ أَلاَّ تُقْسِطُواْ فِي الْيَتَامَى فَانكِحُواْ مَا طَابَ لَكُم مِّنَ النِّسَاء مَثْنَى وَثُلاَثَ وَرُبَاعَ فَإِنْ خِفْتُمْ أَلاَّ تَعْدِلُواْ فَوَاحِدَةً أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ ذَلِكَ أَدْنَى أَلاَّ تَعُولُواْ
وَيَسْتَفْتُونَكَ فِي النِّسَاء قُلِ اللّهُ يُفْتِيكُمْ فِيهِنَّ وَمَا يُتْلَى عَلَيْكُمْ فِي الْكِتَابِ فِي يَتَامَى النِّسَاء الَّلاتِي لاَ تُؤْتُونَهُنَّ مَا كُتِبَ لَهُنَّ وَتَرْغَبُونَ أَن تَنكِحُوهُنَّ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الْوِلْدَانِ وَأَن تَقُومُواْ لِلْيَتَامَى بِالْقِسْطِ وَمَا تَفْعَلُواْ مِنْ خَيْرٍ فَإِنَّ اللّهَ كَانَ بِهِ عَلِيمًا
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا جَاءكُمُ الْمُؤْمِنَاتُ مُهَاجِرَاتٍ فَامْتَحِنُوهُنَّ اللَّهُ أَعْلَمُ بِإِيمَانِهِنَّ فَإِنْ عَلِمْتُمُوهُنَّ مُؤْمِنَاتٍ فَلَا تَرْجِعُوهُنَّ إِلَى الْكُفَّارِ لَا هُنَّ حِلٌّ لَّهُمْ وَلَا هُمْ يَحِلُّونَ لَهُنَّ وَآتُوهُم مَّا أَنفَقُوا وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ أَن تَنكِحُوهُنَّ إِذَا آتَيْتُمُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ وَلَا تُمْسِكُوا بِعِصَمِ الْكَوَافِرِ وَاسْأَلُوا مَا أَنفَقْتُمْ وَلْيَسْأَلُوا مَا أَنفَقُوا ذَلِكُمْ حُكْمُ اللَّهِ يَحْكُمُ بَيْنَكُمْ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
وَلاَ جُنَاحَ عَلَيْكُمْ فِيمَا عَرَّضْتُم بِهِ مِنْ خِطْبَةِ النِّسَاء أَوْ أَكْنَنتُمْ فِي أَنفُسِكُمْ عَلِمَ اللّهُ أَنَّكُمْ سَتَذْكُرُونَهُنَّ وَلَـكِن لاَّ تُوَاعِدُوهُنَّ سِرًّا إِلاَّ أَن تَقُولُواْ قَوْلاً مَّعْرُوفًا وَلاَ تَعْزِمُواْ عُقْدَةَ النِّكَاحِ حَتَّىَ يَبْلُغَ الْكِتَابُ أَجَلَهُ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ يَعْلَمُ مَا فِي أَنفُسِكُمْ فَاحْذَرُوهُ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ غَفُورٌ حَلِيمٌ
وَأَنكِحُوا الْأَيَامَى مِنكُمْ وَالصَّالِحِينَ مِنْ عِبَادِكُمْ وَإِمَائِكُمْ إِن يَكُونُوا فُقَرَاء يُغْنِهِمُ اللَّهُ مِن فَضْلِهِ وَاللَّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ
وَلْيَسْتَعْفِفِ الَّذِينَ لَا يَجِدُونَ نِكَاحًا حَتَّى يُغْنِيَهُمْ اللَّهُ مِن فَضْلِهِ وَالَّذِينَ يَبْتَغُونَ الْكِتَابَ مِمَّا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ فَكَاتِبُوهُمْ إِنْ عَلِمْتُمْ فِيهِمْ خَيْرًا وَآتُوهُم مِّن مَّالِ اللَّهِ الَّذِي آتَاكُمْ وَلَا تُكْرِهُوا فَتَيَاتِكُمْ عَلَى الْبِغَاء إِنْ أَرَدْنَ تَحَصُّنًا لِّتَبْتَغُوا عَرَضَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَمَن يُكْرِههُّنَّ فَإِنَّ اللَّهَ مِن بَعْدِ إِكْرَاهِهِنَّ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
وَلاَ تَنكِحُواْ الْمُشْرِكَاتِ حَتَّى يُؤْمِنَّ وَلأَمَةٌ مُّؤْمِنَةٌ خَيْرٌ مِّن مُّشْرِكَةٍ وَلَوْ أَعْجَبَتْكُمْ وَلاَ تُنكِحُواْ الْمُشِرِكِينَ حَتَّى يُؤْمِنُواْ وَلَعَبْدٌ مُّؤْمِنٌ خَيْرٌ مِّن مُّشْرِكٍ وَلَوْ أَعْجَبَكُمْ أُوْلَـئِكَ يَدْعُونَ إِلَى النَّارِ وَاللّهُ يَدْعُوَ إِلَى الْجَنَّةِ وَالْمَغْفِرَةِ بِإِذْنِهِ وَيُبَيِّنُ آيَاتِهِ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ
وَمَن لَّمْ يَسْتَطِعْ مِنكُمْ طَوْلاً أَن يَنكِحَ الْمُحْصَنَاتِ الْمُؤْمِنَاتِ فَمِن مِّا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُم مِّن فَتَيَاتِكُمُ الْمُؤْمِنَاتِ وَاللّهُ أَعْلَمُ بِإِيمَانِكُمْ بَعْضُكُم مِّن بَعْضٍ فَانكِحُوهُنَّ بِإِذْنِ أَهْلِهِنَّ وَآتُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ مُحْصَنَاتٍ غَيْرَ مُسَافِحَاتٍ وَلاَ مُتَّخِذَاتِ أَخْدَانٍ فَإِذَا أُحْصِنَّ فَإِنْ أَتَيْنَ بِفَاحِشَةٍ فَعَلَيْهِنَّ نِصْفُ مَا عَلَى الْمُحْصَنَاتِ مِنَ الْعَذَابِ ذَلِكَ لِمَنْ خَشِيَ الْعَنَتَ مِنْكُمْ وَأَن تَصْبِرُواْ خَيْرٌ لَّكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Ve in hiftüm illa tuksitu fil yetama fenkihu ma tabe leküm minen nisai mesna ve sülase ve ruba' fe in hiftüm ella ta'dilu fe vahideten ev ma leleket eymanüküm zalike edna ella teulu |
Ve yesteftuneke fin nisa' kulillahü yüftiküm fihinne ve ma yütla aleyküm fil kitabi fi yetamen nisaillati la tü'tunehünne ma kütibe lehünne ve terğabune en tenkihuhünne vel müstad'afine minel vildani ve en tekumu lil yetama bil kist ve ma tef'alu min hayrin fe inellahe kane bihi alima
|
Ya eyyuhelleziyne amenu iza caekumulmu'minatu muha ciratin femtehinuhunne allahu a'lemu biiymanihinne fein 'alimtumuhunne mu'minatin fela terci'uhunne ilelkuffari la hunne hillun lehum ve la hum yehillune lehunne ve atuhum ma enfeku ve la cunaha 'aleykum en tenkihuhunne iza ateytumuhunne ucurehunne ve la tumsiku bi'isamilkevafiri ves'elu ma enfaktum velyes&elu ma enfeku zalikum hukmullahi yahkumu beynekum vallahu 'aliymun hakuymun. |
Ve la cünaha aleyküm fima arradtüm bihi min hitbetin nisai ev eknentüm fi enfüsiküm, alimellahü enneküm se tezkürunehünne ve lakil la tüvaidulünne sirran illa en tekulu kavlem ma'rufa, ve la ta'zimu ukdetem nikahi hatta yeblüğal kitabü eceleh, va'lemu ennellahe ya'lemü ma fi enfüsiküm fahzeruh, va'lemu ennellahe ğafurun halim |
Ve enkihül eyama minküm ves salihiyne min ibadiküm ve imaiküm iy yekun fükarae yuğnihimüllahü min fadlih vallahü vasiun alim |
Vel yesta'fifillezine la yecidune nikahan hatta yuğniyehümüllahü min fadlih vellezine yebteğunel kitabe memma meleket eymanüküm fe katibuhüm in alimtüm fihim hayrav ve atuhüm mim malillahillezi ataküm ve la tükrihu fetaytiküm alel biğai in eradne tehassunel li tebteğu aradal hayatid dünya ve mey yükrihhünne fe innellahe mim ba'di ikrahihinne ğafurur rahiym |
Ve la tenkihul müşrikati hatta yü'minn, ve le emetüm mü'minetüm hayrum mim müşriketiv ve lev a'cebetküm, ve la tünkihul müşrikine hatta yü'minu, ve le abdüm mü'minün hayrum mim müşrikiv ve lev a'cebeküm, ülaike yed'une ilen nar, vallahü yed'u ilel cenneti vel mağfirati bi iznih, ve yübeyyinü ayatihi lin nasi leallehüm yetezekkerun |
Ve mel lem yesteti' minküm tavlen ey yenkihal muhsanatil mü'minati fe mim ma meleket eymaüküm min feteyatikümül mü'minat vellahü a'lemü bi imaniküm ba'duküm mim ba'd fenkihuhünne bi izni ehlihinne ve atuhünne ücurahünne bil ma'rufi muhsanatin ğayra müsafihativ ve la müttehizati ahdan fe iza uhsinne fe in eteyne bi fahişetin fe aleyhinne nisfü ma alel muhsanati minel azab zalike li men haşiyel anete minküm ve en tasbiru harul leküm vellahü ğafurur rahiym |
Mücadeleyi kazanma duasının Ebcet Sırrı
Duayla mücadeleyi ve ya savaşı kazanmak münkündür. Ve bu tarihte olmuştur. Nitekim Hz: Muhammed As dünyaya gelmeden öncede hak din üzerine olanlar Allah’ a dua ediyorlar dı ve her türlü mücadeleyi kazanıyorlardı. Ve Uhud savşında Allah resülünün duayla üstüne gelen müşrikleri dağıttığı sabittir. Bu bize bir örnektir byani herhangi bir mücadele kazanıla bilinir.
Şimdi ebcet sırrına geçiyoruz.
Mücadeleye Kuran’da cedel جَدَلً denir. Cedel جَدَلً kelimesinin Ebcet değeri C 3+ D 4 +L 30 =37 eder.
Birde 29 lu Formülü var. Çünkü bu konu 29 ayette geçmektedir.
Bir de 3 lü formülü var . Çünkü cedel جَدَلً kelimesi 3 harflidir.
Uygulama
1. Formül
Eğer bir kişi devamlı her türlü mücadele başarılı olmak istiyorsa aşağıdaki duayı 37 defa okuyacak ve artık bütün mücadelelerinde başarılı olacaktır.
2. Formül:
Eğer bir kişi için bir konu çok önemliyse ve o kununun başarıyla sonuçlanmasını istiyorsa o kişi 29 defa aşağıadaki duayı Cuma günü okuyacak ve o konu çözülecek.
3. Formül
Eğer bir kişiyi etkilemek isterseniz o kişinin yanına gittiğinizde 3 defa aşağıdaki duayı okursunuz ve o kişiyi etkilersiniz.
İşte mücadele duası
فَإِن تَوَلَّوْاْ فَقُلْ حَسْبِيَ اللّهُ لا إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ
وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ نُوحٍ إِذْ قَالَ لِقَوْمِهِ يَا قَوْمِ إِن كَانَ كَبُرَ عَلَيْكُم مَّقَامِي وَتَذْكِيرِي بِآيَاتِ اللّهِ فَعَلَى اللّهِ تَوَكَّلْتُ فَأَجْمِعُواْ أَمْرَكُمْ وَشُرَكَاءكُمْ ثُمَّ لاَ يَكُنْ أَمْرُكُمْ عَلَيْكُمْ غُمَّةً ثُمَّ اقْضُواْ إِلَيَّ وَلاَ تُنظِرُونِ
فَإِن تَوَلَّيْتُمْ فَمَا سَأَلْتُكُم مِّنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلاَّ عَلَى اللّهِ وَأُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْمُسْلِمِينَ
إِنِّي تَوَكَّلْتُ عَلَى اللّهِ رَبِّي وَرَبِّكُم مَّا مِن دَآبَّةٍ إِلاَّ هُوَ آخِذٌ بِنَاصِيَتِهَا إِنَّ رَبِّي عَلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
قَالَ يَا قَوْمِ أَرَأَيْتُمْ إِن كُنتُ عَلَىَ بَيِّنَةٍ مِّن رَّبِّي وَرَزَقَنِي مِنْهُ رِزْقًا حَسَنًا وَمَا أُرِيدُ أَنْ أُخَالِفَكُمْ إِلَى مَا أَنْهَاكُمْ عَنْهُ إِنْ أُرِيدُ إِلاَّ الإِصْلاَحَ مَا اسْتَطَعْتُ وَمَا تَوْفِيقِي إِلاَّ بِاللّهِ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَإِلَيْهِ أُنِيبُ
إِن يَنصُرْكُمُ اللّهُ فَلاَ غَالِبَ لَكُمْ وَإِن يَخْذُلْكُمْ فَمَن ذَا الَّذِي يَنصُرُكُم مِّن بَعْدِهِ وَعَلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكِّلِ الْمُؤْمِنُونَ
قَالَتْ لَهُمْ رُسُلُهُمْ إِن نَّحْنُ إِلاَّ بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ وَلَـكِنَّ اللّهَ يَمُنُّ عَلَى مَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ وَمَا كَانَ لَنَا أَن نَّأْتِيَكُم بِسُلْطَانٍ إِلاَّ بِإِذْنِ اللّهِ وَعلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
وَمَا لَنَا أَلاَّ نَتَوَكَّلَ عَلَى اللّهِ وَقَدْ هَدَانَا سُبُلَنَا وَلَنَصْبِرَنَّ عَلَى مَا آذَيْتُمُونَا وَعَلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُتَوَكِّلُونَ
الَّذِينَ صَبَرُواْ وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
إِنَّهُ لَيْسَ لَهُ سُلْطَانٌ عَلَى الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَإِذَا تُلِيَتْ عَلَيْهِمْ آيَاتُهُ زَادَتْهُمْ إِيمَانًا وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
وَمَن يَهْدِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِن مُّضِلٍّ أَلَيْسَ اللَّهُ بِعَزِيزٍ ذِي انتِقَامٍ
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ قُلْ أَفَرَأَيْتُم مَّا تَدْعُونَ مِن دُونِ اللَّهِ إِنْ أَرَادَنِيَ اللَّهُ بِضُرٍّ هَلْ هُنَّ كَاشِفَاتُ ضُرِّهِ أَوْ أَرَادَنِي بِرَحْمَةٍ هَلْ هُنَّ مُمْسِكَاتُ رَحْمَتِهِ قُلْ حَسْبِيَ اللَّهُ عَلَيْهِ يَتَوَكَّلُ الْمُتَوَكِّلُونَ
وَيُنَجِّي اللَّهُ الَّذِينَ اتَّقَوا بِمَفَازَتِهِمْ لَا يَمَسُّهُمُ السُّوءُ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
اللَّهُ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ وَكِيلٌ
Fe in tevellev fe kul hasbiyallahü la ilahe illa hu aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbül arşil aziym |
Vetlü aleyhim nebee nuh iz kale li kavmihi ya kavmi in kane kebüra aleyküm mekami ve tezkirii bi ayatillahi fe alellahi tevekkeltü fe ecmiu emraküm ve şürakaeküm sümme la yekün emruküm ve şürakaeküm sümme la yekün emruküm aleyküm ğummeten sümmakdu ileyye ve la tünzirun |
Fe in tevelleytüm fe ma seeltüküm mir ecrv in ecriye illa alellahi ve ümirtü en ekune minel müslimin |
İnni tevekkeltü alellahi rabbi ve rabbiküm ma min dabbetin illa hüve ahizüm binasiyetiha inne rabbi ala siratim müstekiym |
Kale ya kavmi eraeytüm in küntü ala beyyinetim mir rabbi ve razekani minhü rizkan hasena ve ma üridü en ühalifeküm ila ma enhaküm anh in üridü illel islaha mesteta't ve ma tevfikiy illa billah aleyhi tevekkeltü ve ileyhi ünib |
İy yensurkümüllahü fe la ğalibe leküm, ve iy yahzülküm fe min zellezi yensuruküm mim ba'dih, ve alellahi felyetevekkelil mü'minun |
Kalet lehüm rusülühüm in nahnü illa beşerum mislüküm ve lakinnellahe yemünnü ala mey yeşaü min ibadih ve ma kane lena en ne'tiyeküm bi sültanin illa bi iznillah ve alellahi fel yetevekkelil mü'minun |
Ve ma lena ella netevekkele alellahi ve kad hedana sübülena ve lenasbiranne ala ma azeytümuna ve alellahi fel yetevekkelil müteveklkilun |
Ellezine saberu ve ala rabbihim yetevekkelun |
İnnehu leyse lehu sültanün alellezine amenu ve ala rabbihim yetevekkelun |
İnnemel mü'minunellezine iza zükirallahü vecilet kulubühüm ve iza tüliyet aleyhim ayatühu zadethüm imanev ve ala rabbihim yetevekkelun |
Ve mey yehdillahü fema lehu mim müdill e leysellahü bi azizin zintikam |
Ve lein seeltehüm men halekas semavati vel erda le yekulünnellah kul eferaeytüm ma ted'une min dunillahi in eradeniyellahü bi durrin hel hünne kaşifatü durrihi ev eradeni bi rahmetin hel hünne mümsikatü rahmetih kul hasbiyellah aleyhi yetevekkelül mütevekkilun |
Ve yüneccillahüllezinettekav bi mefazetihim la yemessühümüs suü ve la hüm yahzenun |
Allahü haliku külli şey'iv ve hüve ala külli şey'iv vekil |
Çocukları Anne Babaya İtaat Ettirme Duasının Ebcet Sırrı
Anne babaya Kuran’da valideyn denilir.Kuran’ da Allah bu Hususta şöyle deniliyor:
(İsra Suresi 23. ayet)
Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine "of!" bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle.
(İsrâ Suresi 24. Ayet)
Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve: "Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et!" diyerek dua et.
(İsrâ Suresi 25. Ayet)
Rabbiniz sizin kalplerinizdekini çok iyi bilir. Eğer siz iyi olursanız, şunu bilin ki Allah, kötülükten yüz çevirerek tevbeye yönelenleri son derece bağışlayıcıdır.
(Bakara Suresi 83. Ayet)
Diyanet Açıklamalı |
Vaktiyle biz, İsrailoğullarından: Yalnızca Allah'a kulluk edeceksiniz, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz diye söz almış ve "İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin" diye de emretmiştik. Sonunda azınız müstesna, yüz çevirerek dönüp gittiniz. |
(Nisa Suresi 36. Ayet)
Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlar (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.
(İsra Suresi 151. Ayet)
De ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin -sizin de onların da rızkını biz veririz-; kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve Allah'ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın! İşte bunlar Allah'ın size emrettikleridir. Umulur ki düşünüp anlarsınız.
Evete işte gördüğünüz gibi Kuran anne babaya itaatsizliği günah sayıyor ve yasaklıyor. Onun için en ufak bir şekilde bile anne baba üzülmemeli.
Ebcet Sırrı
Anne babaya valideyn وَالِدَيْنِ denir. Valideyn وَالِدَيْنِ
Kelimesinin ebcet değeri V 6 + L 30 + D 4 + Y 10 + N 50 = 100 eder.
Uygulama
Eğer bir anne ve babanın çocukları onlara karşı isyankar olsalar ,anne ve babanın sözünü dinlemeseler onları kendilerine itaatkar yapmaları için şu formülü uygulamaları gerekir:Aşağıdaki duayı bir kağıda azıp o kağıdı yemeye koyup o yemeyi çocuklara yedirirlerse o çocuklar anne ve babalarının sözlerinden asla çıkmazlar. Eğer bunu yapma imkanları bulunmazsa o zaman aşağıdaki duayı yemeğin üzerine 100 defa okuyup yemeye üfürürler ve yemeyi yediklerinde artk anne ve babalarının sözlerinden çıkamazlar. İşte çocukları anne babaya itaat ettiren dua:
وَقَضَى رَبُّكَ أَلاَّ تَعْبُدُواْ إِلاَّ إِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا إِمَّا يَبْلُغَنَّ عِندَكَ الْكِبَرَ أَحَدُهُمَا أَوْ كِلاَهُمَا فَلاَ تَقُل لَّهُمَآ أُفٍّ وَلاَ تَنْهَرْهُمَا وَقُل لَّهُمَا قَوْلاً كَرِيمًا
وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُل رَّبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانِي صَغِيرًا
رَّبُّكُمْ أَعْلَمُ بِمَا فِي نُفُوسِكُمْ إِن تَكُونُواْ صَالِحِينَ فَإِنَّهُ كَانَ لِلأَوَّابِينَ غَفُورًا
وَاعْبُدُواْ اللّهَ وَلاَ تُشْرِكُواْ بِهِ شَيْئًا وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَبِذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَالْجَارِ ذِي الْقُرْبَى وَالْجَارِ الْجُنُبِ وَالصَّاحِبِ بِالجَنبِ وَابْنِ السَّبِيلِ وَمَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ إِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ مَن كَانَ مُخْتَالاً فَخُورًا
قُلْ تَعَالَوْاْ أَتْلُ مَا حَرَّمَ رَبُّكُمْ عَلَيْكُمْ أَلاَّ تُشْرِكُواْ بِهِ شَيْئًا وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَلاَ تَقْتُلُواْ أَوْلاَدَكُم مِّنْ إمْلاَقٍ نَّحْنُ نَرْزُقُكُمْ وَإِيَّاهُمْ وَلاَ تَقْرَبُواْ الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ وَلاَ تَقْتُلُواْ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللّهُ إِلاَّ بِالْحَقِّ ذَلِكُمْ وَصَّاكُمْ بِهِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ لاَ تَعْبُدُونَ إِلاَّ اللّهَ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَاناً وَذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَقُولُواْ لِلنَّاسِ حُسْناً وَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ وَآتُواْ الزَّكَاةَ ثُمَّ تَوَلَّيْتُمْ إِلاَّ قَلِيلاً مِّنكُمْ وَأَنتُم مِّعْرِضُونَ
Ve kada rabbüke elle ta'büdu illa iyyahü ve bil valedeyni ihsana imma yeblüğanne indekel kibera ehadühüma ev kilahüma fe la tekul lehüma üffiv ve la tenher hüma ve kul lehüma kavlen kerima |
Vahfid lehüma cenahaz zülli miner rahmeti ve kur rabbirhamhüma kema rabbeyani sağiyra |
Rabbüküm a'lemü bima fi nüfusiküm in tekunu salihiyne fe innehu kane lil evvabine ğafura |
Va'büdüllahe ve la tüşriku bihi şey'ev ve bil valideyni ihsanev ve bizil kurba vel yetama vel mesakini vel cari zil kurba vel caril cünübi ves sahibi vil cembi vebnis sebili ve ma meleket eymanüküm innellahe la yühibbü men kane muhtalen fehura |
Kul tealev etlü ma harrame rabbüküm aleyküm ella tüşriku bihi şey'a ve bil valideyni ihsana ve la taktülu evladeküm min imlak nahnü nerzükuküm ve iyyahüm ve la takrabül fevahişe ma zahera minha ve ma betan ve la taktülün nefselleti harramellahü illa bil hakk zaliküm vessaküm bihi lealleküm ta'kilun |
Ve iz ehazna misaka beni israile la ta'büdune illellahe ve bil valideyni ihsanev ve izl kurba vel yetam vel mesakini ve kulu lin nasi husnev ve ekiymus salate ve atüz zekah, sümme tevelleytüm ila kalilem minküm ve entüm mu'ridun |
Kadının kocasına veya Kocanın Karısına Kendini Sevdirme duasının Ebcet Sırrı
Kadın ve koca arasında ki sevgi çok önemlidir. Ve gereklidir. Çünkü dinimize göre yuva kutsaldır. Ve Hz peygamber as şöyle buyurmuş:’’ Kişinin evinde huzur varsa evi cennet gibi olur. Eğer evinde huzur yoksa evi Cehennem gibi olur.’’ Dolayısıyla ev huzuruna vesile olmak çok büyük bir sevaptır.
Duanın Ebcet Sırrı
Kadın ve kocaya Arapçada Zevceyn زَّوْجَيْنِ denir.
Zevceyn زَّوْجَيْنِ kelimsinin Ebcette ki değeri Z 7 +V 6+C 3+Y 10+N 50=76 eder .
Birde 82 li formülü var . Çünkü bu madde Kuran’da 82 yerde geçmektedir.
Uygulama
1. Formül
Eğer bir kadın kocasının kendisni çok aşırı sevmesini isterse aşağıdaki duayı 76 defa yemek üzerine okuyacak ve o yemeği kocasına yedirecek o koca yemekten yedikten sonra artık karısına çok aşırı bağlanacak.
2. Formül
Eğer bir koca karısının kendisni çok aşırı sevmesini isterse aşağıdaki duayı 82 defa bir şeker üzerine okuyacak ve o şekerii karısına yedirecek o kadın şekeri yedikten sonra artık kocasına çok aşırı bağlanacak.
İşte okunacak dua
وَأَنَّهُ خَلَقَ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْأُنثَى
مِن نُّطْفَةٍ إِذَا تُمْنَى
وَأَنَّ عَلَيْهِ النَّشْأَةَ الْأُخْرَى
أَيُّهَا النَّبِيُّ قُل لِّأَزْوَاجِكَ إِن كُنتُنَّ تُرِدْنَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا وَزِينَتَهَا فَتَعَالَيْنَ أُمَتِّعْكُنَّ وَأُسَرِّحْكُنَّ سَرَاحًا جَمِيلًا
Ve ennehu halekaz zevceyniz zekara vel unsa |
Min nutfetin iza tumna |
Ve enne aleyhin neş'etel uhra |
Ya eyyühen nebiyyü kul li ezvacike in küntünne türidnel hayated dünya ve zineteha fe tealeyne ümetti'künne ve üserrihkünne serahan |
Kaybolmuş Bir Şeyi Veye Evden Kaçan Bir Kimseyi Geri Getirme Duasının Ebcet Sırrı
Kybolmuş br şeye veya şahsa ğayb denir . Ğayb غَيْبِ kelimesinin ebcet değeri Ğ 1000+Y 10+B 2=1012 eder .
Birde 61 li formülü var. Çünkü Ğayb غَيْبِ maddesi Kuran’da 61 yerde geçmektedir.
Uygulama
1. Formül
Eğer bir kişi evden kaçmışsa ve ya kayıplara karışmışsa bu kişinin bulunması ve eve dönmesi için şöyle bir formül uygulanır.Aşağıda ki dua beyaz bir kağıda yazılır ve bu kağıt üzerine dua 1012 defa okunur. Dua okunduktan sonra bu kağıt suya bırakılır ve bu dua kayıp kişi bulununcaya kadar günde 1 defa okunur Allah’ın izniyle 1 ay içinde kayıp kişi bulunur.
2.Formül
Eğer bir şey kaybolmuşsa bulunması ve için şöyle bir formül uygulanır.Aşağıda ki dua beyaz bir kağıda yazılır ve bu kağıt üzerine dua 61defa okunur. Dua okunduktan sonra bu kağıt suya bırakılır ve bu dua kayıp şey bulununcaya kadar günde 1 defa okunur Allah’ın izniyle 1 0 gün içinde kayıp kişi bulunur.
İşte Gayb Duası
وَعِندَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لاَ يَعْلَمُهَا إِلاَّ هُوَ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَمَا تَسْقُطُ مِن وَرَقَةٍ إِلاَّ يَعْلَمُهَا وَلاَ حَبَّةٍ فِي ظُلُمَاتِ الأَرْضِ وَلاَ رَطْبٍ وَلاَ يَابِسٍ إِلاَّ فِي كِتَابٍ مُّبِينٍ
وَهُوَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ بِالْحَقِّ وَيَوْمَ يَقُولُ كُن فَيَكُونُ قَوْلُهُ الْحَقُّ وَلَهُ الْمُلْكُ يَوْمَ يُنفَخُ فِي الصُّوَرِ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ وَهُوَ الْحَكِيمُ الْخَبِيرُ
لاَّ تُدْرِكُهُ الأَبْصَارُ وَهُوَ يُدْرِكُ الأَبْصَارَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ
ذَلِكَ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ
رَبِّ قَدْ آتَيْتَنِي مِنَ الْمُلْكِ وَعَلَّمْتَنِي مِن تَأْوِيلِ الأَحَادِيثِ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ أَنتَ وَلِيِّي فِي الدُّنُيَا وَالآخِرَةِ تَوَفَّنِي مُسْلِمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ
ذَلِكَ مِنْ أَنبَاء الْغَيْبِ نُوحِيهِ إِلَيْكَ وَمَا كُنتَ لَدَيْهِمْ إِذْ أَجْمَعُواْ أَمْرَهُمْ وَهُمْ يَمْكُرُونَ
لَقَدْ كَانَ فِي قَصَصِهِمْ عِبْرَةٌ لِّأُوْلِي الأَلْبَابِ مَا كَانَ حَدِيثًا يُفْتَرَى وَلَـكِن تَصْدِيقَ الَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ وَتَفْصِيلَ كُلَّ شَيْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ
قَالَ يَا آدَمُ أَنبِئْهُم بِأَسْمَآئِهِمْ فَلَمَّا أَنبَأَهُمْ بِأَسْمَآئِهِمْ قَالَ أَلَمْ أَقُل لَّكُمْ إِنِّي أَعْلَمُ غَيْبَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَأَعْلَمُ مَا تُبْدُونَ وَمَا كُنتُمْ تَكْتُمُونَ
يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ اذْكُرُواْ نِعْمَتِيَ الَّتِي أَنْعَمْتُ عَلَيْكُمْ وَأَنِّي فَضَّلْتُكُمْ عَلَى الْعَالَمِينَ
ذَلِكَ مِنْ أَنبَاء الْغَيْبِ نُوحِيهِ إِلَيكَ وَمَا كُنتَ لَدَيْهِمْ إِذْ يُلْقُون أَقْلاَمَهُمْ أَيُّهُمْ يَكْفُلُ مَرْيَمَ وَمَا كُنتَ لَدَيْهِمْ إِذْ يَخْتَصِمُونَ
قُل لاَّ أَقُولُ لَكُمْ عِندِي خَزَآئِنُ اللّهِ وَلا أَعْلَمُ الْغَيْبَ وَلا أَقُولُ لَكُمْ إِنِّي مَلَكٌ إِنْ أَتَّبِعُ إِلاَّ مَا يُوحَى إِلَيَّ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الأَعْمَى وَالْبَصِيرُ أَفَلاَ تَتَفَكَّرُونَ
Ve indehu mefatihul ğaybi la ya'lemüha illa hu ve ya'lemü ma fil berri vel bahr ve ma teskutu miv verakatin illa ya'lemüha ve la habbetin fi zulümatil erdi ve la ratbiv ve la yavisin illa fi kitabim mübin |
Ve hüvellezi halekas semavati vel erda bil hakk ve yevme yekulü kün fe yekun kavlühül hakk ve lehül mülkü yevme yünfehu fis sur alimül ğaybi veş şehadeh ve hüvel hakimül habir |
Zalike alimül ğaybi veş şehadetil aziyzür rahiym |
Rabbi kad ateyteni minel mülki ve allemteni min te'vilil ehadis fatiras semavati vel erdi ente veliyi fid dünya vel ahirah teveffeni müslimev ve elhikni bis salihiyn |
Zalike min embail ğaybi nuhiyhi ileyk ve ma künte ledeyhim iz ecmeu emrahüm ve hüm yemkürun |
Le kad kane fi kasasihum ibratül li ülil elbab ma kane hadisey yüftera ve lakin tasdikallezi beyne yedeyhi ve tefsiyle külli şey'iv ve hüdev ve rahmetel li kavmiy yü'minun |
Ellezine yü'minune bil ğaybi ve yükiymunas salate ve mimma razaknahüm yünfikun |
Kale ya ademü embi'hüm bi esmaihim, felemma embeehüm bi esmaihim kale e lem ekul leküm inni a'lemü ğaybes semavati vel erdi ve a'lemü ma tübdune ve ma küntüm tektümun |
Ya beni israilezküru ni'metiyelleti en'amtü aleyküm ve enni faddaltüküm alel alemin |
Zalike min embail ğaybi nuhiyhi ileyk, ve ma künte ledeyhim iz yülkune aklamehüm eyyühüm yekfülü meryeme ve ma künte ledeyhim iz yahtesimun |
Kul la ekulü leküm indi hazainüllahi ve la a'lemül ğaybe ve la ekulü leküm inni melek in ettebiu illa ma yuha ileyy kul hel yestevil a'ma vel besiyr e fe la tetefekkerun |
Geceleyin Erken Uyuma Duasının Ebcet Sırrı
Uyumaya Nevm نَوْمَ denir.Nevm نَوْمَ kelimesinin Ebcet değeri N 50 +V 6+ M 40 =96 eder.
Birde Nevm نَوْمَ kelimesinin 3 lü formülü var . Çünkü Nevm نَوْمَ kelimesi 3 harflidir.
Uygulama
1. Formül
Eğer bie kişi geceleyin erken uyuyamıyorsa şu duayı bir kağıda yazıp o kağıdı yastığının içine koyacak Allah’ın izniyle erken uyur. Duayı yastığın içine koyduğu zaman 96 defa duayı okuyacak.
2.Formül
Eğer bir kişi uykudan kısa zamanda kalkıyorsa ve fazla uyumak istiyorsa aşağıdaki duayı 3 defa bir kağıda yazacak ve o kağıdı kafasını koyduğu yastığın içine koyacak. O kişi artık bol bol uyuyayacak
İşte erken uyuma ve bol uyuma duası.
وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتًا
وَجَعَلْنَا اللَّيْلَ لِبَاسًا
هُوَ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ اللَّيْلَ لِتَسْكُنُواْ فِيهِ وَالنَّهَارَ مُبْصِرًا إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَسْمَعُونَ
وَهُوَ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ اللَّيْلَ لِبَاسًا وَالنَّوْمَ سُبَاتًا وَجَعَلَ النَّهَارَ نُشُورًا
قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِن جَعَلَ اللَّهُ عَلَيْكُمُ اللَّيْلَ سَرْمَدًا إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ مَنْ إِلَهٌ غَيْرُ اللَّهِ يَأْتِيكُم بِضِيَاء أَفَلَا تَسْمَعُونَ
وَمِنَ اللَّيْلِ فَاسْجُدْ لَهُ وَسَبِّحْهُ لَيْلًا طَوِيلًا
وَاللَّيْلِ وَمَا وَسَقَ
وَالْقَمَرِ إِذَا اتَّسَقَ
وَهُوَ الَّذِي يَتَوَفَّاكُم بِاللَّيْلِ وَيَعْلَمُ مَا جَرَحْتُم بِالنَّهَارِ ثُمَّ يَبْعَثُكُمْ فِيهِ لِيُقْضَى أَجَلٌ مُّسَمًّى ثُمَّ إِلَيْهِ مَرْجِعُكُمْ ثُمَّ يُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
لَيْسُواْ سَوَاء مِّنْ أَهْلِ الْكِتَابِ أُمَّةٌ قَآئِمَةٌ يَتْلُونَ آيَاتِ اللّهِ آنَاء اللَّيْلِ وَهُمْ يَسْجُدُونَ
دَعْوَاهُمْ فِيهَا سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَتَحِيَّتُهُمْ فِيهَا سَلاَمٌ وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve ce'alna nevmekum subaten |
Ve ce'alnelleyle libasen. |
Hüvellezi ceale lekümül leyle li zalike le ayatil li kavmiy yesmeun |
Ve hüvellezi ceale lekümül leyle libasev ven nevme sübatev ve cealen nehar nüşura |
Kul eraeytüm in cealellahü aleykümül leyle sermeden ila yevmil kiyameti men ilahün ğayrullahi ye'tiküm bi diya' e fe la tesmeun |
Ve minelleyli fescud lehu ve sebbihhu leylen taviylen. |
Velleyli ve ma veseka. |
Velkameri izetteseka |
Ve hüvellezi yeteveffaküm bil leyli ve ya'lemü ma cerahtüm bin nehari sümme yeb'asüküm fihi li yukda ecelüm müsemma sümme ileyhi merciuküm sümme yünebbiüküm bi ma küntüm ta'melun |
Leysu sevaa, min ehlil kitabi ümmetün kaimetüy yetlune ayatillahi anael leyli ve hüm yecüdun |
Da'vahüm fiha sübhanekellahümme ve tehiyyetühüm fiha selam ve ahiru da'vahüm enil hamdü lillahi rabbil alemin |
Borç Ödeme Duasının Ebcet Sırrı
Borç ödeme çok önemlidir. Çünkü Allah kendi hakkından vazgeçebilir fakat kulunun hakkından vaz geçmez. Kuran’ı Kerim de ki en uzun ayet borç hakkındadır. Ve borcun bütün hükümleri ayette dile getirilmiştir.işte ayetin meali:
Bakara 282. ayet.
Ey iman edenler! Belirlenmiş bir süre için birbirinize borçlandığınız vakit onu yazın. Bir kâtip onu aranızda adaletle yazsın. Hiçbir kâtip Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan geri durmasın; (her şeyi olduğu gibi) yazsın. Üzerinde hak olan kimse (borçlu) da yazdırsın, Rabbinden korksun ve borcunu asla eksik yazdırmasın. Şayet borçlu sefih veya aklı zayıf veya kendisi söyleyip yazdıramayacak durumda ise, velisi adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki de şahit bulundurun. Eğer iki erkek bulunamazsa rıza göstereceğiniz şahitlerden bir erkek ile -biri yanılırsa diğerinin ona hatırlatması için- iki kadın (olsun). Çağırıldıkları vakit şahitler gelmemezlik etmesin. Büyük veya küçük, vâdesine kadar hiçbir şeyi yazmaktan sakın üşenmeyin. Böyle yapmanız Allah nezdinde daha adaletli, şehadet için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha uygundur. Ancak aranızda yapıp bitirdiğiniz peşin bir ticaret olursa, bu durum farklıdır. Bu durumda onu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. (Genellikle) alışveriş yaptığınızda şahit tutun. Ne yazan, ne de şahit zarara uğratılsın. Eğer bunu yaparsanız (zarar verirseniz) şüphe yok ki bu, sizin yoldan çıkmanız demektir. Allah'tan korkun. Allah size gerekli olanı öğretiyor. Allah her şeyi bilmektedir. |
Ebcet Sırrı
Borç kelimesi Kuran ‘da Deyn دَيْنٍ olarak geçiyor.Deyn دَيْنٍ kelimesinin ebcet değeri D 4+Y 10 +N 50=64 eder.
Bir de 6 lı formülü var. Çünkü Deyn دَيْنٍ kelimesi Kuran’da 6 ayette geçmektedir.
Birde 3 lü formülü var . Çünkü Deyn دَيْنٍ kelimesi 3harflidir.
Uygulama
1 . Formül
Eğer bir kişinin bir çok kişiye çok borcu varsa ve ödeme imkanı yoksa aşağıda ki duayı günde 64 defa okusun .
Allah ona borcunu ödeme imkanı yaratır ve bütün borçlarını çok kısa bir zamanda ödeyecektir.
2. Formül
Eğer bir kişinin bir kişiye çok borcu varsa ve ödeme imkanı yoksa aşağıda ki duayı günde 6 defa okusun .
Allah ona borcunu ödeme imkanı yaratır ve bütün borçlarını çok kısa bir zamanda ödeyecektir.
3. formül
Eğer bir kişinin biraz borcu varsa ve bu borçtan çok kısa bir zaman kurtulmak isterse aşağıda ki duayı bir kağıda 3 defa yazacak ve o kağıdı üzerinde taşıyacaktır.
Allah ona borcunu ödeme imkanı yaratır.
İşte borç ödeme duası
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِذَا تَدَايَنتُم بِدَيْنٍ إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى فَاكْتُبُوهُ وَلْيَكْتُب بَّيْنَكُمْ كَاتِبٌ بِالْعَدْلِ وَلاَ يَأْبَ كَاتِبٌ أَنْ يَكْتُبَ كَمَا عَلَّمَهُ اللّهُ فَلْيَكْتُبْ وَلْيُمْلِلِ الَّذِي عَلَيْهِ الْحَقُّ وَلْيَتَّقِ اللّهَ رَبَّهُ وَلاَ يَبْخَسْ مِنْهُ شَيْئًا فَإن كَانَ الَّذِي عَلَيْهِ الْحَقُّ سَفِيهًا أَوْ ضَعِيفًا أَوْ لاَ يَسْتَطِيعُ أَن يُمِلَّ هُوَ فَلْيُمْلِلْ وَلِيُّهُ بِالْعَدْلِ وَاسْتَشْهِدُواْ شَهِيدَيْنِ من رِّجَالِكُمْ فَإِن لَّمْ يَكُونَا رَجُلَيْنِ فَرَجُلٌ وَامْرَأَتَانِ مِمَّن تَرْضَوْنَ مِنَ الشُّهَدَاء أَن تَضِلَّ إْحْدَاهُمَا فَتُذَكِّرَ إِحْدَاهُمَا الأُخْرَى وَلاَ يَأْبَ الشُّهَدَاء إِذَا مَا دُعُواْ وَلاَ تَسْأَمُوْاْ أَن تَكْتُبُوْهُ صَغِيرًا أَو كَبِيرًا إِلَى أَجَلِهِ ذَلِكُمْ أَقْسَطُ عِندَ اللّهِ وَأَقْومُ لِلشَّهَادَةِ وَأَدْنَى أَلاَّ تَرْتَابُواْ إِلاَّ أَن تَكُونَ تِجَارَةً حَاضِرَةً تُدِيرُونَهَا بَيْنَكُمْ فَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَلاَّ تَكْتُبُوهَا وَأَشْهِدُوْاْ إِذَا تَبَايَعْتُمْ وَلاَ يُضَآرَّ كَاتِبٌ وَلاَ شَهِيدٌ وَإِن تَفْعَلُواْ فَإِنَّهُ فُسُوقٌ بِكُمْ وَاتَّقُواْ اللّهَ
وَيُعَلِّمُكُمُ اللّهُ وَاللّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Ya eyyühellezine amenu iza tedayentüm bi deynin ila ecelim müsemmen fektübuh, vel yektüb beyneküm katibüm bil adli ve la ye'be katibün ey yektübe kema allemehüllahü fel yektüb, velyümlilillezi aleyhil hakku vel yettekillahe rabbehu ve la yebhas minhü şey'a, fe in kanellezi aleyhil hakku sefihen ev daiyfen ev la yestetiy'u eyyümille hüve felyümlil hakku sefihen ev daiyfen ev la yestetiy'u eyyümille hüve felyümlil veliyyühu bil adl, vesteşhidu şehideyni mir ricaliküm, fe il lem yekuna racüleyni fe racülüv vemraetani mimmen terdavne mineş şühedai en tedille ihdahüma fe tüzekkira ildahümel uhra, ve la ye'beş şühedaü iza ma düu, ve la tes'emu en tektübuhü sağiyran ev kebiran ila ecelih, zaliküm aksetu indellahi ve akvemü liş şehadeti ve edna ella tertabu illa en tekune ticaraten hadiraten tüdiruneha beyneküm fe leyse aleyküm cünahun ella tektübuha, ve şehidu iza tebaya'tüm, ve la yüdarra katibüv ve la şehid, ve in tef'alu fe innehu füsuküm biküm, vettekullah, ve yüallimükümüllah, vallahü bi külli şey'in alim |
Ateşten korunma Korunma Duasının ebcet Sırrı
Ateşe Kuran’da Nar نَارُ denir. Nar نَارُ kelimesinin Ebcet değeri N 50+A 1+R 200=251 eder.
Birde 146 frmülü var . Çünkü Nar نَارُ kelimesi Kuran’da 146 defa geçmektedir.
Bir de 3 lü formülü var . çünkü Nar نَارُ kelimesi 3 harflidir.
Uygulama
1. formül
Eğer bir kişi iş yerinin ateşten korunmasını isterse aşağıda ki duayı bir kağıda yazacak ve o duayı yazdıktan sonra o iş yeri içinde 251 defa okuyacak artık o iş yeri yanmaktan emin olacak ve artık yanmayacak.
2. Formül
Eğer bir kişi evinin ateşten korunmasını isterse aşağıda ki duayı bir kağıda yazacak ve o duayı yazdıktan sonra o ev içinde 146 defa okuyacak artık o ev yanmaktan emin olacak ve artık yanmayacak.
3. Formül
Eğer bir ev veye iş yerinde ateş çıkmışsa veya yanmaya başlamışsa bunu dua metoduyla iki şekilde söndüre biliriz. 1. Esahbı isimlerini (Yemliha,Namernuş, Debernuş, Şazenuş,Kefeştatayuş,Mislina , Mekselina,Kıtmir)bir kağıda yazıp o kağıdı oraya atarsak ateş hemen söner .2 .Aşağıda ki duayı bir kağıda yazıp kağıdı yanan yere atıp üzerine yzaılı duayı üç defa okursak ateş söner.
İşte ateşi söndüren duası
قَالَ بَل رَّبُّكُمْ رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ الَّذِي فَطَرَهُنَّ وَأَنَا عَلَى ذَلِكُم مِّنَ الشَّاهِدِينَ
وَتَاللَّهِ لَأَكِيدَنَّ أَصْنَامَكُم بَعْدَ أَن تُوَلُّوا مُدْبِرِينَ
فَجَعَلَهُمْ جُذَاذًا إِلَّا كَبِيرًا لَّهُمْ لَعَلَّهُمْ إِلَيْهِ يَرْجِعُونَ
قَالُوا مَن فَعَلَ هَذَا بِآلِهَتِنَا إِنَّهُ لَمِنَ الظَّالِمِينَ
قَالُوا سَمِعْنَا فَتًى يَذْكُرُهُمْ يُقَالُ لَهُ إِبْرَاهِيمُ
قَالُوا فَأْتُوا بِهِ عَلَى أَعْيُنِ النَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَشْهَدُونَ
قَالُوا أَأَنتَ فَعَلْتَ هَذَا بِآلِهَتِنَا يَا إِبْرَاهِيمُ
قَالَ بَلْ فَعَلَهُ كَبِيرُهُمْ هَذَا فَاسْأَلُوهُمْ إِن كَانُوا يَنطِقُونَ
فَرَجَعُوا إِلَى أَنفُسِهِمْ فَقَالُوا إِنَّكُمْ أَنتُمُ الظَّالِمُونَ
ثُمَّ نُكِسُوا عَلَى رُؤُوسِهِمْ لَقَدْ عَلِمْتَ مَا هَؤُلَاء يَنطِقُونَ
قَالَ أَفَتَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَنفَعُكُمْ شَيْئًا وَلَا يَضُرُّكُمْ
أُفٍّ لَّكُمْ وَلِمَا تَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ أَفَلَا تَعْقِلُونَ
قَالُوا حَرِّقُوهُ وَانصُرُوا آلِهَتَكُمْ إِن كُنتُمْ فَاعِلِينَ
قُلْنَا يَا نَارُ كُونِي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلَى إِبْرَاهِيمَ
مَا كَانَ لِلْمُشْرِكِينَ أَن يَعْمُرُواْ مَسَاجِدَ الله شَاهِدِينَ عَلَى أَنفُسِهِمْ بِالْكُفْرِ أُوْلَئِكَ حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ وَفِي النَّارِ هُمْ خَالِدُونَ
يَوْمَ يُحْمَى عَلَيْهَا فِي نَارِ جَهَنَّمَ فَتُكْوَى بِهَا جِبَاهُهُمْ وَجُنوبُهُمْ وَظُهُورُهُمْ هَـذَا مَا كَنَزْتُمْ لأَنفُسِكُمْ فَذُوقُواْ مَا كُنتُمْ تَكْنِزُونَ
أَلَمْ يَعْلَمُواْ أَنَّهُ مَن يُحَادِدِ اللّهَ وَرَسُولَهُ فَأَنَّ لَهُ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدًا فِيهَا ذَلِكَ الْخِزْيُ الْعَظِيمُ
وَعَدَ الله الْمُنَافِقِينَ وَالْمُنَافِقَاتِ وَالْكُفَّارَ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا هِيَ حَسْبُهُمْ وَلَعَنَهُمُ اللّهُ وَلَهُمْ عَذَابٌ مُّقِيمٌ
فَرِحَ الْمُخَلَّفُونَ بِمَقْعَدِهِمْ خِلاَفَ رَسُولِ اللّهِ وَكَرِهُواْ أَن يُجَاهِدُواْ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَقَالُواْ لاَ تَنفِرُواْ فِي الْحَرِّ قُلْ نَارُ جَهَنَّمَ أَشَدُّ حَرًّا لَّوْ كَانُوا يَفْقَهُونَ
أَفَمَنْ أَسَّسَ بُنْيَانَهُ عَلَى تَقْوَى مِنَ اللّهِ وَرِضْوَانٍ خَيْرٌ أَم مَّنْ أَسَّسَ بُنْيَانَهُ عَلَىَ شَفَا جُرُفٍ هَارٍ فَانْهَارَ بِهِ فِي نَارِ جَهَنَّمَ وَاللّهُ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ
Kale ber rabbüküm rabbüs semavati vel erdillezi fetarahünne ve ene ala zaliküm mineş şahidin |
Ve tellahi le ekidenne asnameküm ba'de en tüvlelu müdbirin |
Fe cealehüm cüzazen illa kebiral lehüm leallehüm ileyhi yarciun |
Kalu men feale haza bi alihetina innehu le minez zalimin |
Kalu semi'na fetey yezküruhüm yükalü lehu ibrahim |
Kalu fe'tu bihi ala a'yünin nasi leallehüm yeşhedun |
Kalu e ente fealte haza bialihetina ya ibrahim |
Kale bel fealehu kebiruhüm haza fes'eluhüm in kanu yentikun |
Fe raceu ila enfüsihim fe kalu inneküm entümüz zalimun |
Sümme nükisu ala ruusihim lekad alimte ma haülai yentikun |
Kale efeta'büdune min dunillahi ma la yenfeuküm şey'ev ve la yedurruküm |
Üffil leküm ve li ma ta'büdune min dunillah efela ta'kilun |
Kalu harrikuhü vensuru aliheteküm in küntüm failin |
Kulna ya naru kuni berdev ve selamen ala İbrahim |
Ma kane lil müşrikine ey ya'müru mesacidellahi şahidine ala enfüsihm bil küfr ülaike habitat a'malühüm ve fin nari hüm halidun |
Yevme yuhma aleyha fi nari cehenneme fe tükva biha cibahühüm ve cünubühüm ve zuhuruhüm haza ma keneztüm li enfüsiküm fe zuku ma küntüm teknizun |
E lem ya'lemu ennehu mey yühadidillahe ve rasulehu fe enne lehu nara cehenneme haliden fiha zalikel hizyül aziym |
Veadellahül münafikiyne vel münafikati vel küffara nara cehenneme halidine fiha hiye hasbühüm ve leanehümüllah ve lehüm azabüm mükiym |
Ferihal mühallefune bi mak'adihim hilafe rasulillahi ve kerehu ey yücahidu bi emvalihim ve enfüsihim fi sebilillahi ve kalu la tenfiru fil harr kul naru cehenneme eşddü harra lev kanu yefkahun |
E fe men essese bünyanehu ala katva minallahi ve ridvanin hayrun em men essese bünyanehu ala şefacürufin harin fenhara bihi fi nari cehennem vallahü la yehdil havmez zalimin |
Büyüyü Bozma Duasının Ebcet Sırrı
Büyü Kuran’a göre çok büyük günahtır. Büyüyle Hz. Musa as çok mücadele etmiş. Ve büyücülerin bütün büyülerini boşa çıkarmış. Kuran büyü batıl aldatma diye tanımlar. Çünkü büyücüler büyüleriyle insanları aldatıyorlar.
Eğer bir kişi pskolojikmen büyü bende tesir etmez büyü bana zarar vermez dese o zaman kişi kendini büyüye karşı kesinlikle emniyete alır.
Ancak piskolojikmen çok kuvvetli olması lazım .
Ebcet Sırrı
Büyüye Kuran ‘da Sihir سِّحْرَ denir. Sihir سِّحْرَ kelimesinin Ebcet değeri S 60+ H 8 + R200 =268 eder.
Birde 60 lı formülü var . Çünkü sihir سِّحْرَ maddesi Kuran’da 60 yerde geçmektedir.
Uygulama
2. Formül Eğer bir erkek büyülenmişse o zaman ve o büyüden kurtulmak istiyorsa o erkek bir çizgisiz kağıdın üzerine aşağıdaki duayı yazarsa ve 60 defa o duayı kağıdın üzerine okursa ve o kağıdı suyun içinde eritip o suyu içerse bir kısmıyla da yüzünü yıkarsa o erkeğin üzerinde ki bütün büyüler çözülür.
İşte büyüyü bozmak için kağıt üzerine yazılacak ve okunacak dua
ثُمَّ بَعَثْنَا مِن بَعْدِهِم مُّوسَى بِآيَاتِنَا إِلَى فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ فَظَلَمُواْ بِهَا فَانظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُفْسِدِينَ
وَقَالَ مُوسَى يَا فِرْعَوْنُ إِنِّي رَسُولٌ مِّن رَّبِّ الْعَالَمِينَ
حَقِيقٌ عَلَى أَن لاَّ أَقُولَ عَلَى اللّهِ إِلاَّ الْحَقَّ قَدْ جِئْتُكُم بِبَيِّنَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ فَأَرْسِلْ مَعِيَ بَنِي إِسْرَائِيلَ
قَالَ إِن كُنتَ جِئْتَ بِآيَةٍ فَأْتِ بِهَا إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ
فَأَلْقَى عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعْبَانٌ مُّبِينٌ
وَنَزَعَ يَدَهُ فَإِذَا هِيَ بَيْضَاء لِلنَّاظِرِينَ
قَالَ الْمَلأُ مِن قَوْمِ فِرْعَوْنَ إِنَّ هَـذَا لَسَاحِرٌ عَلِيمٌ
يُرِيدُ أَن يُخْرِجَكُم مِّنْ أَرْضِكُمْ فَمَاذَا تَأْمُرُونَ
قَالُواْ أَرْجِهْ وَأَخَاهُ وَأَرْسِلْ فِي الْمَدَآئِنِ حَاشِرِينَ
يَأْتُوكَ بِكُلِّ سَاحِرٍ عَلِيمٍ
وَجَاء السَّحَرَةُ فِرْعَوْنَ قَالْواْ إِنَّ لَنَا لأَجْرًا إِن كُنَّا نَحْنُ الْغَالِبِينَ
قَالَ نَعَمْ وَإَنَّكُمْ لَمِنَ الْمُقَرَّبِينَ
قَالُواْ يَا مُوسَى إِمَّا أَن تُلْقِيَ وَإِمَّا أَن نَّكُونَ نَحْنُ الْمُلْقِينَ
قَالَ أَلْقُوْاْ فَلَمَّا أَلْقَوْاْ سَحَرُواْ أَعْيُنَ النَّاسِ وَاسْتَرْهَبُوهُمْ وَجَاءوا بِسِحْرٍ عَظِيمٍ
وَأَوْحَيْنَا إِلَى مُوسَى أَنْ أَلْقِ عَصَاكَ فَإِذَا هِيَ تَلْقَفُ مَا يَأْفِكُونَ
فَوَقَعَ الْحَقُّ وَبَطَلَ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ
فَغُلِبُواْ هُنَالِكَ وَانقَلَبُواْ صَاغِرِينَ
وَأُلْقِيَ السَّحَرَةُ سَاجِدِينَ
قَالُواْ آمَنَّا بِرِبِّ الْعَالَمِينَ
رَبِّ مُوسَى وَهَارُونَ
قَالَ فِرْعَوْنُ آمَنتُم بِهِ قَبْلَ أَن آذَنَ لَكُمْ إِنَّ هَـذَا لَمَكْرٌ مَّكَرْتُمُوهُ فِي الْمَدِينَةِ لِتُخْرِجُواْ مِنْهَا أَهْلَهَا فَسَوْفَ تَعْلَمُونَ
لأُقَطِّعَنَّ أَيْدِيَكُمْ وَأَرْجُلَكُم مِّنْ خِلاَفٍ ثُمَّ لأُصَلِّبَنَّكُمْ أَجْمَعِينَ
قَالَ رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَمَا بَيْنَهُمَا إِن كُنتُمْ تَعْقِلُونَ
قَالَ لَئِنِ اتَّخَذْتَ إِلَهًا غَيْرِي لَأَجْعَلَنَّكَ مِنَ الْمَسْجُونِينَ
قَالَ أَوَلَوْ جِئْتُكَ بِشَيْءٍ مُّبِينٍ
قَالَ فَأْتِ بِهِ إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ
فَأَلْقَى عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعْبَانٌ مُّبِينٌ
وَنَزَعَ يَدَهُ فَإِذَا هِيَ بَيْضَاء لِلنَّاظِرِينَ
قَالَ لِلْمَلَإِ حَوْلَهُ إِنَّ هَذَا لَسَاحِرٌ عَلِيمٌ
يُرِيدُ أَن يُخْرِجَكُم مِّنْ أَرْضِكُم بِسِحْرِهِ فَمَاذَا تَأْمُرُونَ
قَالُوا أَرْجِهِ وَأَخَاهُ وَابْعَثْ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ
يَأْتُوكَ بِكُلِّ سَحَّارٍ عَلِيمٍ
فَجُمِعَ السَّحَرَةُ لِمِيقَاتِ يَوْمٍ مَّعْلُومٍ
وَقِيلَ لِلنَّاسِ هَلْ أَنتُم مُّجْتَمِعُونَ
لَعَلَّنَا نَتَّبِعُ السَّحَرَةَ إِن كَانُوا هُمُ الْغَالِبِينَ
فَلَمَّا جَاء السَّحَرَةُ قَالُوا لِفِرْعَوْنَ أَئِنَّ لَنَا لَأَجْرًا إِن كُنَّا نَحْنُ الْغَالِبِينَ
قَالَ نَعَمْ وَإِنَّكُمْ إِذًا لَّمِنَ الْمُقَرَّبِينَ
قَالَ لَهُم مُّوسَى أَلْقُوا مَا أَنتُم مُّلْقُونَ
فَأَلْقَوْا حِبَالَهُمْ وَعِصِيَّهُمْ وَقَالُوا بِعِزَّةِ فِرْعَوْنَ إِنَّا لَنَحْنُ الْغَالِبُونَ
فَأَلْقَى مُوسَى عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ تَلْقَفُ مَا يَأْفِكُونَ
فَأُلْقِيَ السَّحَرَةُ سَاجِدِينَ
قَالُوا آمَنَّا بِرَبِّ الْعَالَمِينَ
رَبِّ مُوسَى وَهَارُونَ
قَالَ آمَنتُمْ لَهُ قَبْلَ أَنْ آذَنَ لَكُمْ إِنَّهُ لَكَبِيرُكُمُ الَّذِي عَلَّمَكُمُ السِّحْرَ فَلَسَوْفَ تَعْلَمُونَ لَأُقَطِّعَنَّ أَيْدِيَكُمْ وَأَرْجُلَكُم مِّنْ خِلَافٍ وَلَأُصَلِّبَنَّكُمْ أَجْمَعِينَ
قَالُوا لَا ضَيْرَ إِنَّا إِلَى رَبِّنَا مُنقَلِبُونَ
ثُمَّ بَعَثْنَا مِن بَعْدِهِم مُّوسَى وَهَارُونَ إِلَى فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ بِآيَاتِنَا فَاسْتَكْبَرُواْ وَكَانُواْ قَوْمًا مُّجْرِمِينَ
فَلَمَّا جَاءهُمُ الْحَقُّ مِنْ عِندِنَا قَالُواْ إِنَّ هَـذَا لَسِحْرٌ مُّبِينٌ
قَالَ مُوسَى أَتقُولُونَ لِلْحَقِّ لَمَّا جَاءكُمْ أَسِحْرٌ هَـذَا وَلاَ يُفْلِحُ السَّاحِرُونَ
قَالُواْ أَجِئْتَنَا لِتَلْفِتَنَا عَمَّا وَجَدْنَا عَلَيْهِ آبَاءنَا وَتَكُونَ لَكُمَا الْكِبْرِيَاء فِي الأَرْضِ وَمَا نَحْنُ لَكُمَا بِمُؤْمِنِينَ
وَقَالَ فِرْعَوْنُ ائْتُونِي بِكُلِّ سَاحِرٍ عَلِيمٍ
فَلَمَّا جَاء السَّحَرَةُ قَالَ لَهُم مُّوسَى أَلْقُواْ مَا أَنتُم مُّلْقُونَ
فَلَمَّا أَلْقَواْ قَالَ مُوسَى مَا جِئْتُم بِهِ السِّحْرُ إِنَّ اللّهَ سَيُبْطِلُهُ إِنَّ اللّهَ لاَ يُصْلِحُ عَمَلَ الْمُفْسِدِينَ
وَيُحِقُّ اللّهُ الْحَقَّ بِكَلِمَاتِهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُجْرِمُونَ
فَمَا آمَنَ لِمُوسَى إِلاَّ ذُرِّيَّةٌ مِّن قَوْمِهِ عَلَى خَوْفٍ مِّن فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِمْ أَن يَفْتِنَهُمْ وَإِنَّ فِرْعَوْنَ لَعَالٍ فِي الأَرْضِ وَإِنَّهُ لَمِنَ الْمُسْرِفِينَ
وَقَالَ مُوسَى يَا قَوْمِ إِن كُنتُمْ آمَنتُم بِاللّهِ فَعَلَيْهِ تَوَكَّلُواْ إِن كُنتُم مُّسْلِمِينَ
فَقَالُواْ عَلَى اللّهِ تَوَكَّلْنَا رَبَّنَا لاَ تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِّلْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
وَاتَّبَعُواْ مَا تَتْلُواْ الشَّيَاطِينُ عَلَى مُلْكِ سُلَيْمَانَ وَمَا كَفَرَ سُلَيْمَانُ وَلَـكِنَّ الشَّيْاطِينَ كَفَرُواْ يُعَلِّمُونَ النَّاسَ السِّحْرَ وَمَا أُنزِلَ عَلَى الْمَلَكَيْنِ بِبَابِلَ هَارُوتَ وَمَارُوتَ وَمَا يُعَلِّمَانِ مِنْ أَحَدٍ حَتَّى يَقُولاَ إِنَّمَا نَحْنُ فِتْنَةٌ فَلاَ تَكْفُرْ فَيَتَعَلَّمُونَ مِنْهُمَا مَا يُفَرِّقُونَ بِهِ بَيْنَ الْمَرْءِ وَزَوْجِهِ وَمَا هُم بِضَآرِّينَ بِهِ مِنْ أَحَدٍ إِلاَّ بِإِذْنِ اللّهِ وَيَتَعَلَّمُونَ مَا يَضُرُّهُمْ وَلاَ يَنفَعُهُمْ وَلَقَدْ عَلِمُواْ لَمَنِ اشْتَرَاهُ مَا لَهُ فِي الآخِرَةِ مِنْ خَلاَقٍ وَلَبِئْسَ مَا شَرَوْاْ بِهِ أَنفُسَهُمْ لَوْ كَانُواْ يَعْلَمُونَ
İşte duanın Latin harfleriyle okunuşu:
Sümme beasna mim ba'dihim musa bi ayatina ila fir'avne ve meleihi fe zalemu biha fenzur keyfe kane akibetül müfsidin |
Ve kale musa ya fir'avnü inni rasulüm mir rabbil alemin |
Hakiykun ala el la ekule alellahi illel hakk kad ci'tümü bi beyyinetim mir rabbiküm fe ersil meiye beni israil |
Kale in künte ci'te bi ayetin fe'ti biha in künte mines sadikiyn |
Fe elka asahü fe iza hiye su'banüm mübin |
Ve nezea yedehu fe iza hiye beydaü lin nazirin |
Kalel meleü min kavmi fir'avne inne haza le sahirun alim |
Yüridü ey yuhriceküm min erdiküm fe maza te'mürun |
Ye'tuke bi külli sahirin alim |
Ve caes seharatü fir'avne kalu inne lena le ecran in künna nahnül ğalibin |
Kale neam ve inneküm le minel mükarrabin |
Kalu ya musa imma en tülkiye ve imma en nekune nahnül mülkiy |
Kale elku fe lemma elkav seharu a'yünen nasi vesterhebuhüm ve cau bi sihrin aziym |
Ve evhayna ila musa en elki asak fe iza hiye telkafü ma ye'fikin |
Fe vekaal hakku ve betale ma kanu ya'melun |
Fe ğulibu hünalike venkalebu sağirin |
Ve ülkiyes seharatü sacidin |
Kalu amenna bi rabbil alemin |
Rabbi musa ve harun |
Kale fir'avnü amentüm bihi kable en azene leküm inne haza le mekrum mekertümuhü fil medineti li tuhricu minha ehleha fe sevfe ta'lemun |
Le ükattianne eydiyeküm ve ercüleküm min hilafin sümme le üsallibenneküm ecmeiyn |
Kale rabbül mesriki vel mağribi ve ma beynehüma in küntüm ta'kilun |
Kale leinittehazte ilahen ğayri le ec'alenneke minel mescunin |
Kale e ve lev ci'tüke bi şey'im mübin |
Kale fe'ti bihi in künte mines sadikiyn |
Fe elka asahü fe iza hiye sü'banüm mübin |
Ve nezea yedehu fe iza hiye beydaü lin nazirin |
Kale lil melei havlehu inne haza lesahirun alim |
Yüridü ey yuhriceküm min erdiküm bi sihrihi fe maza te'mürun |
Kalu ercih ve ehahü veb'as fil medaini haşirin |
Ye'tuke bi külli sehharin alim |
Fe cümias seharatü li mikati yevmim ma'lun |
Ve kiyle lin nasi hel entüm müctemiun |
Leallena nettebius seharate in kanuhümül ğalibin |
Fe lemma caes seharatü kalu li fir'avne einne lena le ecran in künna nahnül ğalibin |
Kale neam ve inneküm izel le minel mükarrabin |
Kale lehüm musa elku ma entüm mülkun |
Fe elkav hibalehüm ve isiyyehüm ve kalu bi izzeti fir'avne inna le nahnül ğalibun |
Fe elka musa asahü fe iza hiye telkafü ma ye'fikun |
Fe ülkiyes seharatü sacidin |
Kalu amenna bi rabbil alemin |
Rabbi musa ve Harun |
Kale amentüm lehu kable en azene leküm innehu le kebirukümüllezi allemekümüs sihr fe le sevfe ta'lemun le ükattianne eydiyeküm ve ercüleküm min hilafiv ve la üzallibenneküm ecmeiyn |
Sümme beasna mim ba'dihim musa ve harune ila fir'avne ve meleihi bi ayatina festekberu ve kanu kavmem mücrimin |
Fe lemma caehümül hakku min indina kalu inne haza le sihrum mübin |
Kale musa e tekulune lil hakki lemma caeküm e sihrun haza ve la yüflihus sahirun |
Kalu e ci'tena li telfitena amma vecedna aleyhi abaena ve tekune lekümel kibriyaü fil ard ve ma nahnü leküma bi mü'minin |
Ve kale fir'avnü'tuni bi külli sahirin alim |
Felemma caes seharatü kale lehüm musa elku ma entüm mülkun |
Fe lemma elkav kale musa ma ci'tüm bihis sihr innellahe seyübtilüh innellahe la yuslihu amelel müfsidin |
Ve yühikkullahül hakka bi kelimatihi ve lev kerihel mücrimun |
Fe ma amene li musa illa zürriyyetüm min kavmihi ala havfim min fir'avne ve meleihim ey yeftinehüm ve inne fir'avne lealin fil ard ve innehu le minel müsrifin |
Ve kale musa ya kavmi in küntüm amentüm billahi fealleyhi tevekkelu in küntüm müslimin |
Fe kalu alellahi tevekkelna rabbena la tec'alna fitnetel lil kavmiz zalimin |
Vettebeu ma tetlüş şeyatiynü ala mülki süleyman, ve ma kefera süleymanü ve lakinneş şeyatiyne keferu yüallimunen nasas sihra ve ma ünzile alel melekeyni bi babile harute ve marut, ve ma yüallimani min ehadin hatta yekula innema nahnü fitnetün fe la tekfür, fe yeteallemune minhüma ma yüferrikune bihi beynel mer'i ve zevcih, ve ma hüm bi darrine bihi min ehadin illa bi iznillah, ve yeteallemune ma yedurruhüm ve la yenfeuhüm, ve le kad alimu le menişterahü ma lehu fil ahirati min halakiv ve le bi'se ma şerav bihi enfüsehüm, lev kanu la'lemun |
Zeka ve Hafıza Duasının Ebcet Sırrı
Zeka ve hafızanın sağlam olması Kuran’da Şerh شَرَحَ olarak tabir edilmektedir.Şerh شَرَحَ bir şeyin açıklanması demektir. Dolıyısıyla Allah kalbi , beyini , aklı açıyor ve bilgiyle dıolduruyor. Kuran ‘da nşirah suresi var. Allah bu surede Hz. Peygamberin as göğsünü açtıklarını anlatıyor. Yani göğsü vahiyle imanla dolmuş.
Zeka ve hafıza haram nazarla çok azalır. Çünkü zeka ve hafıza boş şeylerle meşkul olmakla ölür.
Dualarla güçlenmesi mümkündür.
Ebcet Sırrı
Şerh شَرَحَ kelimesinin Ebcetteki değeri Ş 300 +R 200+H 8=508 eder.
Uygulama
Her kimki zeka düzeyi düşük ve hafızası zaifse aşağıdaki duayı beyaz bir kağıda misk ve amberle yazsın ve onu sütün içinde eritsin sonra o sütün üstüne 508 defa bu ayetleri okuyup üflesin ve o sütü 10 gün boyunca sabah , akşam içsin o kişinin zakası yüksek ve hafızası kuvvetlenecektir. Bu arada bol bol tatlı şeyler yemeye özen göstersin.İşte zeka ve hafıza duası:
فَمَن يُرِدِ اللّهُ أَن يَهْدِيَهُ يَشْرَحْ صَدْرَهُ لِلإِسْلاَمِ وَمَن يُرِدْ أَن يُضِلَّهُ يَجْعَلْ صَدْرَهُ ضَيِّقًا حَرَجًا كَأَنَّمَا يَصَّعَّدُ فِي السَّمَاء كَذَلِكَ يَجْعَلُ اللّهُ الرِّجْسَ عَلَى الَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ
وَهَـذَا صِرَاطُ رَبِّكَ مُسْتَقِيمًا قَدْ فَصَّلْنَا الآيَاتِ لِقَوْمٍ يَذَّكَّرُونَ
لَهُمْ دَارُ السَّلاَمِ عِندَ رَبِّهِمْ وَهُوَ وَلِيُّهُمْ بِمَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ
أَفَمَن شَرَحَ اللَّهُ صَدْرَهُ لِلْإِسْلَامِ فَهُوَ عَلَى نُورٍ مِّن رَّبِّهِ فَوَيْلٌ لِّلْقَاسِيَةِ قُلُوبُهُم مِّن ذِكْرِ اللَّهِ أُوْلَئِكَ فِي ضَلَالٍ مُبِينٍ
اللَّهُ نَزَّلَ أَحْسَنَ الْحَدِيثِ كِتَابًا مُّتَشَابِهًا مَّثَانِيَ تَقْشَعِرُّ مِنْهُ جُلُودُ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ ثُمَّ تَلِينُ جُلُودُهُمْ وَقُلُوبُهُمْ إِلَى ذِكْرِ اللَّهِ ذَلِكَ هُدَى اللَّهِ يَهْدِي بِهِ مَنْ يَشَاء وَمَن يُضْلِلْ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ هَادٍ
أَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ
وَوَضَعْنَا عَنكَ وِزْرَكَ
الَّذِي أَنقَضَ ظَهْرَكَ
وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَ
فَإِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا
إِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا
فَإِذَا فَرَغْتَ فَانصَبْ
وَإِلَى رَبِّكَ فَارْغَبْ
قَالَ رَبِّ اشْرَحْ لِي صَدْرِي
وَيَسِّرْ لِي أَمْرِي
وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِّن لِّسَانِي
يَفْقَهُوا قَوْلِي
اشْدُدْ بِهِ أَزْرِي
كَيْ نُسَبِّحَكَ كَثِيرًا
وَنَذْكُرَكَ كَثِيرًا
إِنَّكَ كُنتَ بِنَا بَصِيرًا
Fe mey yüridillahü ey yehdiyehu yeşrah sadrahu lil islam ve mey yürid ey yüdilehu yec'al sadrahu dayyikan haracen ke ennema yessa'adü fis sema' kezalike yec'alüllahür ricse alellezine la yü'minun |
Ve haza siratu rabbike müstekiyma kad fessalnel ayati li kavmiy yezzekkerun |
Lehüm darus selami inde rabbihim ve hüve veliyyühüm bima kanu ya'melun |
E fe men şerahallahü sadrahu lil islami fe hüve ala murim mir rabbih fe veylül lil kasiyeti kulubühüm min zikrillah ülaike fi dalalim mübin |
Allahü nezzele ahsenel hadisi kitabem müteşebihem mesaniye takşeirru minhü ccüludüllezine yahşevne rabbehüm sümme telinü cüludühüm ve kulubühüm ila zikrillah zalike hüdellahi yehdi bihi mey yeşa' ve mey yudlilillahü fe ma lehu min had |
Elem neşrah leke sadrek |
Ve vada'na 'anke vizreke |
Elleziy enkada zahreke |
Ve refa'na leke zikreke |
Feinne me'al'usri yüsren |
İnne me'al'usri yüsren |
Feiza ferağte fensab |
Ve ila rabbike ferğab |
Kale rabbişrah li sadri |
Ve yessir li emri |
Vahlül ukdetem mil lisani |
Yefkahu kavli |
Key nüsebbihake kesira |
Ve nezkürake kesira |
İnneke künte bina besiyra |
Kalbi Güçlendirme Duasının Ebcet Sırrı
Kalb çok aşırı gülmekle kahkaha atmakla ölür. Yada eğer kişinin kalbi zaifse güçlü değilse cinsel ilişkiye fazla girmesin çünkü cinsel ilişki zaif kalplileri öldürüyor.Kalbin güçlenmesi cinsel gücün artmasıdır.
Kalbi zaif olanlar fazla yükseklerden uçmamalıdırlar . Çünkü yükseklilkte kalbi öldürüyor. Göğsü daraltıyor.
Bu konuda Kuran’da ayet var
Ebcet Sırrı
Kalb ِقَلْبٍ kelimseinin Ebcet değeri K 100+L 30+ B 2=132 eder.
Birde 19 lu formülü vardır. Çünkü kalb kelimesi Kuran’ da 19 yerde geçmektedir.
Uygulama
1. Formül
Eğer bir kişinin kalbi çok aşırı zaifse ve daha önce kalp krizi geçirmişse aşağıdaki duayı beyaz bir kağıda yazacak ve o kağıdı suda eritecek ve o duayı 132 defa üzerinde okuyacak sonra o suyu içecek kalbi güçlenecek.
2. Formül
Eğer bir kişinin kalbi zaifse ve daha önce kalp krizi geçirmemişse aşağıdaki duayı beyaz bir kağıda yazacak ve okağıdı suda eritecek ve o duayı 19 defa üzerinde okuyacak sonra o suyu içecek kalbi güçlenecek.
İşte Kalbi Güçlendirme Duası
فَبِمَا رَحْمَةٍ مِّنَ اللّهِ لِنتَ لَهُمْ وَلَوْ كُنتَ فَظًّا غَلِيظَ الْقَلْبِ لاَنفَضُّواْ مِنْ حَوْلِكَ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاسْتَغْفِرْ لَهُمْ وَشَاوِرْهُمْ فِي الأَمْرِ فَإِذَا عَزَمْتَ فَتَوَكَّلْ عَلَى اللّهِ إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ الْمُتَوَكِّلِينَ
إِلَّا مَنْ أَتَى اللَّهَ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ
وَإِنَّهُ لَتَنزِيلُ رَبِّ الْعَالَمِينَ
نَزَلَ بِهِ الرُّوحُ الْأَمِينُ
عَلَى قَلْبِكَ لِتَكُونَ مِنَ الْمُنذِرِينَ
إِذْ جَاء رَبَّهُ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ
مَنْ خَشِيَ الرَّحْمَن بِالْغَيْبِ وَجَاء بِقَلْبٍ مُّنِيبٍ
إِنَّ فِي ذَلِكَ لَذِكْرَى لِمَن كَانَ لَهُ قَلْبٌ أَوْ أَلْقَى السَّمْعَ وَهُوَ شَهِيدٌ
قُلْ مَن كَانَ عَدُوًّا لِّجِبْرِيلَ فَإِنَّهُ نَزَّلَهُ عَلَى قَلْبِكَ بِإِذْنِ اللّهِ مُصَدِّقاً لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ وَهُدًى وَبُشْرَى لِلْمُؤْمِنِينَ
وَمِنَ النَّاسِ مَن يُعْجِبُكَ قَوْلُهُ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيُشْهِدُ اللّهَ عَلَى مَا فِي قَلْبِهِ وَهُوَ أَلَدُّ الْخِصَامِ
وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ أَرِنِي كَيْفَ تُحْيِـي الْمَوْتَى قَالَ أَوَلَمْ تُؤْمِن قَالَ بَلَى وَلَـكِن لِّيَطْمَئِنَّ قَلْبِي قَالَ فَخُذْ أَرْبَعَةً مِّنَ الطَّيْرِ فَصُرْهُنَّ إِلَيْكَ ثُمَّ اجْعَلْ عَلَى كُلِّ جَبَلٍ مِّنْهُنَّ جُزْءًا ثُمَّ ادْعُهُنَّ يَأْتِينَكَ سَعْيًا وَاعْلَمْ أَنَّ اللّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
Fe bi ma rahmetim minellahi linte lehüm, ve lev künte fezzan ğalizal kalbi lenfeddu min havlike fa'fü anhüm vestağfir lehüm ve şavirhüm fil emr, fe iza azemte fe tevekkel alellah, innellahe yühibbül mütevekkilin |
İlla men etellahe bi kalbin selim |
Ve innehu le tenzilü rabbil alemin |
Nezele bihir ruhul emin |
Ala kalbike li tekune minel münzirin |
İz cae rabbehu bi kalbin selim |
Men haşiyer rahmane bil ğaybi ve cae bi kalbim munib |
İnne fi zalike le zikra li men kane lehu kalbun ev elkas sem'a ve huve şehid |
Kul men kane adüvvel licibrile fe innehu nezzelehu ala kalbike bi iznillahi müsaddikal lima beyne yedeyhi ve hüdev ve büşra lil mü'minin |
Ve minen nasi me yu'cibüke kavlühu fil hayatid dünya ve yüşhidüllahe ala ma fi kalbih, ve hüve eleddül hisam |
Ve iz kale ibrahimü rabbi erini keyfe tuhyil mevta, kale e ve lem tü'min, kale bela ve lakil li yatmeinne kalbi, kale fe huz erbeatem minet tayri fe surhünne ileyke sümmec'al ala külli cebelim minhünne cüz'en sümmed'uhünne ye'tineke sa'ya, va'lem ennellahe azizün hakim |
Vucudu Tehlikeli Ölümcül Hastalıklardan Koruma Duasının Ebcet Sırrı
Hastalığa marad denir.Kuran ‘da hep manevi hastalıklardan bahsedilir. Ve Kuran anevi haslıklara şifa olduğu gibi fiziki hastalıklarada şifadır. Çünkü Kuran’da her şey var.
Allah hastalıkları Şafi ismiyle iyleştirir ve insanlara şifa verir. Onun için anahtar kelime Şafi ve şifa kelimesidir.
Ebcet Sırrı
Şifa kelimesinin Ebcet değeri Ş 300+F 80+AA 2=382 eder.
Şafi kelimesinin Ebcet değeri Ş 300+ A 1+ F 80 + Y 10 =391 eder.
Uygulama
1. Formül
Eğer bir kişi ölümcül bir hastalığa yakalanmamışsa ve ileride öyle bir hastalığın kendisine erişmesini engellemek isterse o kişi aşağıdaki duayı misk ve amberle bir kağıda yazacak o kağıdı suda eritecek ve kağıdın üstüne 382 defa aşağıdaki duayı üstüne okuyup üfürecek ve o suyu içecek o hastalığa rtık yakalanmayacak.
2. Formül
Eğer bir kişi ölümcül bir hastalığa yakalanmışsa ve o hastalıktan kurtulmak istiyorsa o kişi aşağıdaki duayı misk ve amberle bir kağıda yazacak o kağıdı suda eritecek ve kağıdın üstüne 391 defa aşağıdaki duayı üstüne okuyup üfürecek ve o suyu içecek o hastalıktan kurtulacak.
İşte Şifa Duası
يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءتْكُم مَّوْعِظَةٌ مِّن رَّبِّكُمْ وَشِفَاء لِّمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ
قُلْ بِفَضْلِ اللّهِ وَبِرَحْمَتِهِ فَبِذَلِكَ فَلْيَفْرَحُواْ هُوَ خَيْرٌ مِّمَّا يَجْمَعُونَ
ثُمَّ كُلِي مِن كُلِّ الثَّمَرَاتِ فَاسْلُكِي سُبُلَ رَبِّكِ ذُلُلاً يَخْرُجُ مِن بُطُونِهَا شَرَابٌ مُّخْتَلِفٌ أَلْوَانُهُ فِيهِ شِفَاء لِلنَّاسِ إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَةً لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرْآنِ مَا هُوَ شِفَاء وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ وَلاَ يَزِيدُ الظَّالِمِينَ إَلاَّ خَسَارًا
وَإِذَآ أَنْعَمْنَا عَلَى الإِنسَانِ أَعْرَضَ وَنَأَى بِجَانِبِهِ وَإِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ كَانَ يَؤُوسًا
وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الرُّوحِ قُلِ الرُّوحُ مِنْ أَمْرِ رَبِّي وَمَا أُوتِيتُم مِّن الْعِلْمِ إِلاَّ قَلِيلاً
قُل لَّئِنِ اجْتَمَعَتِ الإِنسُ وَالْجِنُّ عَلَى أَن يَأْتُواْ بِمِثْلِ هَـذَا الْقُرْآنِ لاَ يَأْتُونَ بِمِثْلِهِ وَلَوْ كَانَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ ظَهِيرًا
وَلَوْ جَعَلْنَاهُ قُرْآنًا أَعْجَمِيًّا لَّقَالُوا لَوْلَا فُصِّلَتْ آيَاتُهُ أَأَعْجَمِيٌّ وَعَرَبِيٌّ قُلْ هُوَ لِلَّذِينَ آمَنُوا هُدًى وَشِفَاء وَالَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ فِي آذَانِهِمْ وَقْرٌ وَهُوَ عَلَيْهِمْ عَمًى أُوْلَئِكَ يُنَادَوْنَ مِن مَّكَانٍ بَعِيدٍ
وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ فَاخْتُلِفَ فِيهِ وَلَوْلَا كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِن رَّبِّكَ لَقُضِيَ بَيْنَهُمْ وَإِنَّهُمْ لَفِي شَكٍّ مِّنْهُ مُرِيبٍ
Ya eyyühen nasü kad caetküm mev'izatüm mir rabbiküm ve şifaül lima fis suduri ve hüdev ve rahmetül lil mü'minin |
Kul bi fadlillahi ve bi rahmetihi fe bi zalike felyefrahu hüve hayrum mimma yecmeun |
Sümme küli min külles semarati feslüki sübüle rabbiki zülüla yahrucü mim butuniha şerabüm muhtelifün elvanühu fihi şifaül linnas inne fi zalike le ayatel li kavmiy yetefekkerun |
Ve nünezzilü minel kur'ani ma hüve şifaüv ve rahmetül lil mü'minine ve la yezidüz zalimine illa hasara |
Ve iza en'amna alel insani a'rada ve nea bi canibih ve iza messehüş şerru kane yeusa |
Ve yes'eluneke anir ruh kulir ruhu min emri rabbi ve ma utitüm minel ilmi illa kalila |
Kul leinictemeatil insü vel cinnü ala ey ye'tu bi misli hazel kur'ani la ye'tune bi mislihi ve lev kane ba'duhüm li ba'din zahira |
Ve lev cealnahü kur'anen a'cemiyyüv ve arabiyy kul hüve lillezine amenu hüdev ve şifa' vellezine la yü'minune fi azanihim vakruv ve hüve aleyhim ama ülaike yünadevne mim mekanim beiyd |
Ve le kad ateyna musel kitabe fahtülife fih ve lev la kelimetün sebekat mir rabbike le kudiye beynehüm ve innehüm lefi şekkim minhü mürib |
1-Kur’an-I Kerim’de Kullanılan Hesaplama Yöntemleri Ebced Hesabı Nedir?
Ebced düzeni alfabede, her harfin bir sayı değeri vardır. Harflerin bu sayı değerleriyle rakam gibi kullanılmasına ebced hesabı, eski deyimi ile “cümel hesabı” denir.
Küçük Ebcet Hesabı
Ebcede ilk dokuz harf ( ELİF.... ten ....yeye kadar) 1-9’u, ikinci dokuz harf (yeden.... dan.......kafa kadar) 10-90 sayılarını ve son dokuz harf (kaftan .zaya.kadar.) 100-900 veson harf olan (gayn)1000 gösterir. Buna göre harflerin sayı değeri şöyledir:
Ebced Hesabında Harflere Verilen Sayıların Tablosu
BiRLER A (elif) 1 Be 2 Cim 3 Dal 4 He 5 Vav 6 Ze 7 Ha 8 Tı 9 |
ONLAR Ye 10 Kef 20 Lam 30 Mim 40 Nun 50 Sin 60 Ayn 70 Fe 80 Sad 90 |
YÜZLER Kaf 100 Re 200 Şin 300 Te 400 Se 500 Hı 600 Zal 700 Dad 800 Zı 900 Ğayn 1000 |
Tamamının Toplamı : 1000+4500+450+45 = 5995
Not: Hemze (elif) sayılır. (P)harfi (B) olarak sayılır, (Ç)harfi (C) olarak sayılır, (J) harfide (C) olarak sayılır (Fars kefi) ile (G)harfi arapçadaki (K) harfi olarak hesaplanır..
Harf ve Rakam:
Büyük Ebced Hesabı (Ebced-İ Kebir)
Büyük ebced, harflerin, adlarının sayı değerlerine göre hesaplanışıdır.
Örnek: (C) harfinin adı olan (CYM) üç harften meydana gelmiştir. (C:3), (Y:10), (M:40) Bu üç harfin sayı değerleri 3+10+40 = 53’tür.
Örnek: (K) harfinin adı olan (KAF)’in içindeki (K:100), (A:1) (F: 80) değerleri: 100+1+80+ = 181 harflerinin sayısı olan 181 büyük ebcette bu harfin sayı değeridir.
En Büyük Ebced Hesabı ( Ebced-İ Ekber)
En büyük ebced, harflerin küçük ebcetteki sayılarının, Arapça adlarını meydana getiren harflerin sayı değerleri toplamıdır.
Örnek: (C)’nin küçük ebceddeki sayı değeri 3’tür. 3’ün Arapçası (selase)’dir. Bu sözcüğü meydana getiren harflerinin toplamı: 1036’dır.
Örnek: (K) harfinin küçük ebcetteki sayı değeri olan 100 rakamının Arapçası olan (mie) yi meydana getiren (M: 40) (A: 1) ve (H: 5) değeridir.
En Küçük Ebced Hesabı (Ebced-İ Asgar)
En küçük ebced, küçük ebcetteki sayıların 12’ye bölündükten sonra kalan kısmı, o harfin ebced değeridir.
Örnek: Küçük Ebcede (L)’nin sayı değeri olan 30/12’ye bölündükten sonra, kalan 6 (L) harfinin sayı değeri olur.
Birler bölmesi ile onlar bölmesinin ilk sayısı olan 10, 12’ye bölünemedikleri için, ilk 10 harf küçük ebcettekine eşittir. Yüzler bölmesindeki rakamlar, birer sıfır atıldıktan sonra 12’ye bölünür
Örnek: (R) harfinin sayı değeri olan 200’ün önce bir sıfırı atılarak onlar bölmesine indirilir. Kalan 20, 12’ye bölünür. Bölme işlemi yapıldıktan sonra artan 6 (R) nin en küçük ebcetteki sayı değeri olur.
Ebced Ve Cifr De Uyulması Gereken Kurallar
Ebced ve cifr ile bir tarih tesbit edilirken, tarihi bulunacak olan konunun, tesbit edilmesi için, gerekli olan konu ile ayet yada hadisin bağlantılı olması, birbiri ile de anlam bütünlüğü içinde olması gerekir.
Tarihi çıkan cümlenin manasının Arapça dil edebiyatı kurallarının ve cifr kurallarının kaidelerine göre uygun olması gerekir. Ancak dil edebiyatı kurallarına göre, kelimeler değişik şekilde kullanılabilir. Değişik tarihler de çıkabilir. Bunun nedeni dil edebiyatındaki değişik mezheplerdir. Fakat, tarih hangi kişinin mezhebine göre çıkarsa çıksın o kişinin mezhebine itibar edilmesi gerekir.
Örneğin: (elif), ve (lam) nasıl hesaplanır?
Cevap: Bir görüşe göre “elif, lam” ikisi hesaplanarak 31 eder. Bu görüş nahiv ilminde Halil-i Basrinin görüşüdür. Onun görüşüne göre; “elif ve lam’ın” ikisi kelimenin aslındandır. Başka bir görüşe göre de, elif tek hesaplanır. Bu da, Nahv-i Meberred’in görüşüdür. Yine başka bir görüşe göre, lam ( L ) tek hesaplanır. Bu da; Allame Sibaveyhi’nin görüşüdür. Eğer bir ibarede elif, lam geçerse her 3 rakam da muhtemeldir. Olaya zaman ve mekan bakımından hangisi uygunsa o geçerlidir.
Şeddeli harfler bazı görüşlere göre iki harf sayılır, bazı görüşlere göre de bir harf sayılır. Hangisi o zaman ve tarihe uyarsa o geçerlidir.
Bazen “tenvinler” “nun”, bazen de “nun”lar “tenvin” sayılır. Eğer nun ( N ) olarak hesaplanırsa 50 çıkar. Tenvin olarak hesaplanırsa, tenvine bakılır. Eğer tenvin mensup ise 1 sayılır, mensup değilse, 0 sayılır. Hangisi çıkacak olan konuya uygun ise o sayılır.
Arap dil ve edebiyatının kaidelerinde, bazı kelimeler mahzuf hükmüne yani yok hükmüne girer. O kelimeler hesaplanabilir de, hesaplanmayabilir de.
Örneğin: “Bedel” ve “mubdeli minhu”. Bunların ikisi beraber okunursa, ikisinden biri fazla olur. Onlardan hangisi olaya uygun ise o kullanılır. Fakat ikisinden birinin sayılması şarttır. İkisi birden sayılmazsa olmaz.
Ebced hesabı dört tanedir. Bir cümledeki harfler bu dört metoda göre de sayılabilir. Ve bir tek cümlede bir çok tarih çıkabilir. Ve birçok olaya işaret edilebilir. Ve bir çok sır verilebilir. Onun için Hz. Ali şöyle söylemiştir: “Ebcedleri ve tefsirlerini öğrenin çünkü, ebcedlerin tefsirlerinde acayip sırlar vardır”. Ancak, levhalara bakıldığında sadece küçük ebced kullanılır. Diğer konularda dört ebced de kullanılabilir. Bu kurallar “Ettarifatur Cifriye, Li Alili Buni” adlı eserde geçmektedir. “El Evfakil Gazai” ve “Değrebi ve Hazinetül Esrar”, gibi eserlere bakıldığında bu kuralların uygulandığı görülür.
Ebced ve cifr veren cümlelerde, eğer Arap alfabesinde olmayan bir harf kullanılırsa o harfin Arapça karşılığı hesaplanır.
Vefat Tarihi Veren Beyitlerin Hepsi Hicri Ve Küçük Ebcedle Hesaplanır
Allame Muhittin tüm beyitlerinde hem hicri, hem de küçük ebcedi kullanmıştır. Muhittin’i Arabi ise on tane beyitinde bir tanesinde tarih vermemiş altı tanesinde miladi tarih vermiş üç tanesinde de hicri tarih vermiştir. Çünkü Muhittin’i Arabi her iki takvimi kullanmıştır. Ama çoğunlukla miladi takvimi kullanmıştır.
Ebced Hakkında
Bir kitabı okuyup anlamak için ilkönce: elif, be’yi bilmek, kelimeleri birleştirmek ve okuduğu kitapta yazılı dili anlamak şart olduğu gibi, bu manevi ve gizli ilimlerde de birtakım kuralları vardır ki, bunları mümkün mertebe öğrenmek ve uygulamak lazımdır.
İlkönce eski Arap harflerini bilir bu ilimlerle meşgul olanların bildiklerini ebced ve menşeini açıklayacağım. Hz. Ali şöyle buyurmuştur:
“Değişik ebced kaidelerini, rakamlarını ve kullanılış usullerini öğreniniz. Çünkü onlarla birçok acaip sır açığa çıkar.” Burada ilk olarak en çok kullanılan ve ebced-i sagir denilen asıl ve ana ebced ve menşeini açıklayacağım.
Ebcedin Menşei
Ebced’in menşei, “Fatiha Suresi”dir. Fatiha bilindiği üzere yedi ayettir.
Birden yediye kadar birbiri üzerine hesap edilirse toplamının (28) olduğu görülür.1+2+3+4+5+6+7=28
Bu rakam Fatiha Suresi’nin kelime toplamlarının sayısı ve Arap harflerinin asıl ve esasıdır.
1.BİSMİ - 2. ALLAHİ - 3. ERRAHMANİ - 4. ERRAHİM 5.ELHAMDU - 6. LİLLAHİ - 7. RABBİL - 8. ALEMİN -9.ERRAHMANİ - 10. ERAAHİM - 11. MALİKİ - 12.YEVMİ- 13.EDDİN - 14.İYYAKE - 15. NABUDU - 16.VE İYYAKE -17.NESTEİN - 18.İHDİNA - 19. SİRATAL - 20.MÜSTEKİM –
21.SİRATA - 22. ELLEZİNE - 23.ENAMTA - 24. ALEYHİM –
25. GAYRİL -26. MAĞDUBİ- 27.ALEYHİM - 28. VELEDALLİN.
Haccac-ı Zalim’in zamanına kadar bu yirmi sekiz harfin “B” harfinden başkasın da nokta yoktu. İslam ülkesi fevkalade genişlediği için ve halkta Kur’an okumaya çalıştıkça, birtakım yanlışlıklar ve hataların sebep olduğu ve değişik manaların ortaya çıktığı görülmüştür. Bunu önlemek için “Sarf ve Nahiv” ilminde, ihtisas sahibi olan Haccac, şimdiki mevcud şekilde harfleri noktaladı ve harekeledi. Ve bunun için de Kur’an’a büyük ve önemli bir hizmet yapmış oldu.
Ebced’i Kebiri izaha girişken burada Hazreti Ali’nin bir kelam’ını örnek olarak verelim
Manası: “Evvelce Allah tarafından indirilmiş ne kadar kitap varsa, hepsi Kur’an’da mevcuttur. Kur’an’da ne me-vcut ise hepsi de Fatiha’dadır. Fatiha’da ne varsa hepsi Bismillahirrahmanirrahim’dedir. Bismillahirrahmanirrahim’de ne varsa Be’dedir. Be’de ne kadar ilim ve esrar toplanmış ise hepsi Be’nin noktasındadır. Ve ben de Be’nin altındaki o noktayım, diye söylemiştir”.
Zuhruf Suresi’nin 4. Ayeti
Manası: “O ana kitapta, yani Fatiha Suresi’nde yazılı ve nezdimizde sabittir. Şanı yücedir . Hikmetle doludur”. Denilmiştir.
Bu ayette Hz. Ali’nin “Ben Be’nin altındaki noktayım.” Sözünü doğruladığı ve teşvik ettiği gibi Hz. Ali’nin sahip olduğu sınırsız kemal-i hikmetini doğrulayan apaçık bir delilidir.
Bu konuların daha iyi anlaşılabilmesi için devam edelim.
A’raf Suresi’nin 180. Ayeti “Allah’ın güzel isimleri vardır. Onlarla kendisine dua ediniz.” Diye emir buyurmuştur. Allahın isimlerinin en büyüğü “Bismillahirrahmanirrahim” İsm-i A’zam’dır. Burada besmele hakkında kısaca birkaç satır hatırlayalım:
Kur’an-ı Kerim Hz.Muhammed’e yirmi iki sene iki ay ve on iki günde indirilmiştir. Bu sene-i kameriye (ay hesabıyla hesaplanan yıl) 354 gün ve bir günün binde 367’si kadardır. Bunu 22 sene ile çarptığımızda elde ettiğimiz rakama iki ayın tutarı olan 59 ve bakiye 12 günüde ilave ettiğimiz zaman toplamının 7866 gün olduğu meydana çıkar.Bu adet 19 harfli Besmelei şerife nin mükerrer olmayan 10 harfi ile Besmelenin adedi olan 786 nın çarpımının yekunüne tekabül eder .
Besmelenin harflerinin tablosu ve mükerrer olmayan harflerin tablosu girece
Toplamı 406 eder.
Burada seneler neden şemsi sene olarak hesap edilmiyor da Arabi sene olarak hesap ediliyor diye düşünülebilir. Kur’an-ı Kerim’in
Tevbe Suresi’nin 36. Ayeti
Manası: “Ayların sayısı Allah’ın yanında da, Kitabında da, ilminde de, hükmünde de, göklerin ve yerlerin yaratıldığı günden beri on ikidir” Ve onların dördü de yani “Receb”, “Zilkade”, “Zilhicce” ve “Muharrem” aylarıdır. Bunlar muhterem olan aylardır, demektir.
Bu ayet Cenab’ı Hakk’ın ınd-i ilahisinde muteber olan senelerin Arabi seneler ve aylar olduğunu açıkça göstermektedir.
Bununla beraber şemsi seneler de Allahın yanında kendi taktir ve iradesi ile sabit ve makbuldur. Zira Allah, Ashab-ı Kehfi mağralarında yattıkları zaman bildirirken:
Kef Suresi’nin 25. Ayeti
Ayetin Anlamı: “Onlar mağaralarında üçyüz sene ve dokuz sene fazla yani üç yüz dokuz sene kaldılar.” Demektedir. Burada evvela şemsi seneyi, sonra da Arabi seneyi söylemiştir.
Yasin Suresi’nin 38. Ayeti
Manası: “Güneş de kudretimizin bir nişanıdır ki, karar tutacak yere kadar yani, alemin harabına kadar seyir ve cereyan eder, yahut yazın en yüksek yerine kışın da en aşağı yerine kadar seyir ve cereyan eder. İşte bu yegane galip ve hakkı ile alim olan zatın taktiridir”.
Bu ayette anlaşıldığı üzere “Ashab-ı Kehfin” zamanında kullanılan senelerin sene-i şemsiye olduğu anlaşılıyor.
Fakat Araplar eskiden beri, gök aylarına itibar etmişler ve onunla vakitlerini, senelerini tayin ve tesbit etmişlerdir. Nitekim Kur’an-ı Kerimde:
Bakara Suresi, 189. Ayet
Manası: “Sana yeni aylardan soruyorlar. Onlara de ki: Bu yeni aylar insanlar için ve hac için evkat rehberidir”, demektir.
Şimdi asıl konuya dönecek olursak Allah’ın Kur’an’da geçen 99 ilahi isimleri vardır ki, bu isimlerin harflerinin sayısı 406 harftir.
786 ile 99 çarpınca çıkan sayı 77814’tür ki bu Kur’an-ı Kerim’in kelimelerinin sayısıdır. 786 sayısı 99 ilahi isimlerin harflerinin toplamı olan 406 ile çarpılınca çıkan 319116 da Kur’an-ı Kerim’deki mevcut harflerin toplamıdır.
786 yukarıda da işaret ettiğimiz gibi, Besmele-i Şerife’nin adedidir. 406 rakamı ise Bismillahirrahmanirrahim’de mükerrer olmayan on harfin toplamıdır.
406 rakamı ise 99 Allah’ın isimlerinin harflerinin toplamıdır.
406 rakamı birden 28’e kadar birbiri üzerine zam edilerek toplanan rakamdır. Hz. Muhammed Hadis-i Şerifinde şöyle buyurmuştur.
“Ben ilmin şehriyim, Ali de kapısıdır. Her kim ilim öğrenmek istiyorsa kapısına müracaat etsin.”
Bugün Hz. Ali’nin aramızda bulunmuyor diye kendisine ilim için müracaat edilemez anlamı çıkarılmasın. Hz. Ali’nin bu ilmini ve görüşlerini öğrenebilmek için onun bırakmış olduğu eserleri okuyarak bir sonuç elde edebiliriz
Şu birkaç satırlık yazım insanların içinden en bilgili olan kişilere işaretlerdir.
Alim insanlara gelince, onlara Hz. Muhammed Efendimiz’in ilim öğrenmek isteyen Kur’an’ı karıştırsın mealindeki hadis-i şerifini hatırlatırım.
Avam (az bilgisi olanlar) insanlara gelince Kur’an-ı Kerim’in 586’ncı sayfasında Sure-i
Abese Suresinin 37. Ayeti
Manası: “Hep bunlar sizin için ve davarlarınız içindir, yani Kur’an-ı Kerim’i, okuyup anlayana ve amel edenlerle, okuyup anlamayan ve amel edenlerle, okuyup anlayan ve amel etmeyenler için de kendilerine bir inayet ve nasip olarak gönderilmiştir”, demektir.
Şimdi birazda (B)’nin noktasına temas edelim.
Ali ismi şerifi ebcetle hesap edilirse (110) çıkar. Bu rakam bütün ebcedin toplamı (5995) rakamına ilave edilince (6105) olur ki bu rakam “Kur’an-ı Kerim”de mükerrer olmayan ayetlerin sayısıdır.
Ve yine birden itibaren yüz ona kadar birbiri üzerine zam edersek çıkan rakam (6105) olur.
Herhangi bir rakamın birden itibaren o rakama kadar toplamının kaç olacağını, bulmak için şu formüle müracaat olunur: Ulaşılmak istenen rakama 1 ilave edilir. 2’ye bölünür. Ana rakam o rakam ile çarpılır. Çıkan sayı aradığımızın toplamıdır.
Örneğin: aradığımız adet: 110+1 “hariçten zam” = 111
Yarısı 55.5’i 110’la çarparız. 55.5x 110 = 6105’i elde ederiz.
Yukarda da belirttiğim gibi, 6105 sayısı Kur’an-ı Kerim’de mükerrer olmayan ayetlerin miktarıdır. Buna mükerrer olan 15 ayeti kerimeyi ki bu ayetler 157 tekrarlanan ayeti meydana getirir bu rakama ilave edersek. 6262 sayısına ulaşırız. Bu da Kur’an-ı Kerim’deki tamamı olan ayetlerdir.