ŞİFALI    DUALARIN  EBCED SIRRI

ÖNSÜZ

 

Selamünaleyküm Sevgili Okuyucularım İkinci kitabımla sizlerle bir arada olmaktan büyük  mutluluk içerisindeyim. Bir önceki kitabımda Ebced ve Cifir ilmini ele almıştım. Bu Kitabımızda Şifalı Duaların Ebced sırlarını ele alacağım. Bu güne kadar  bir çok  dua kitabı  yazılmış . O dua kitaplarının içinde   Vefkler , Tılsımlar , Şekiller   ve  sayılar  mevcuttu. İnsanların  çoğu  bunları  okuyor ama bunların  ne anlama geldiğini  bilmiyorlardı onun için  ben bu  sayıların ,  Vefklerin Tılsımların  Ebced ilmiyle  bağlantılı olduğunu hissediyordum. Arapçayı tam  bilemediğim için bu sırlara  vakıf olmam mümkün  değildi.  Bir çok  hocaya  danıştım  onlarda dediler ki  bu çok  zor bir ilim  bunu  bizde  bilemeyiz. Bunun  üzerine Allaha  yalvardım ! Allahım  bu sırları  bana ilham et veya bunlara bir şekilde  vakıf olayım dedim.Çünkü Allah  her duaya  icabet eder. Ve Kuran’da  kullarına  benden isteyin  vereyim  demiş .  Bende rabbimden ilim istedim  ve bu ilim  bana  verildi. Daha sonra bu  bilgileri derin ilim adamalarına istişare ettim  ve  hayretler  içinde  beni tasdik ettiler.   Benim  amacım insanlara bana  verilen  bu ilmi bilgiler sayesinde  faydalı olmaktır  ve sırrı çözülmeyen  vefkleri ,  tılsımları  çözüp insanlara  doğru  bilgiyi ulaştırmaktır.Dileğim  odur ki  bizim  bu  bilgilerimiz  sayesinde  nice insan şifa bulsun  ve  bize dua etsinler. Çünkü Peygamberimiz  şöyle buyurmuştur: (Hayru Nas  Men Yenfau Nas )  yani İnsanların en  hayırlısı  insanlara  en faydalı olanıdır.’’ Bizimde  amacımız insanlara  faydalı olup  hayırlı  insanların içine  girmektir.  Biz bu hizmeti yaparken  elbette  bize karşı çıkacak  kişiler , münkirler olacaktır. Onlar  bilsin ki  onların  bize karşı çıkmaları  bizi  yolumuzdan alı koymayacaktır.  Kişinin münkirinin  olması  ayrı  bir sevaptır. Çünkü Peygamber As’a  tebeiyettir.  Çünkü onun  ve  yolunda giden bütün Sahabelerin , Evliyaların ilada münkirleri(karşı çıkanları) olmuştur.  Bizde aynı yolda gitmek istediğimiz için  bizimde  münkirlerimiz olacakatır.Biz mukafatımızı Allah’tan isteriz.    Onun  için onun emrine göre hareket edeceğiz  gerisi beyhude. Biz herkese açığız . kiyaptan anlamadığınız herhangi bir konu olursa  veya  uygulamak  istediğiniz  bir dua olursa bize danışın  yardımcı olacağız. Çünkü bilgiyi ana  kaynaktan  almak  başkadır.   Dileğim Allah’tan insanlar  bu  kitaptan çok  bilgilensinler  ve şifa bulsunlar  ve  bize  dua  etsinler.             

 

Recep Kaplan

 

 

Meşhur Dualar Ve Ebced Sırları

Tehlikelerden  Kazadan Beladan  Koruma

       Koruyucu Dualar

       1. Ayetel Kürsi

Bu ismi  hemen  hemen  herkes  bilir  ve  kişiyi  bir takım  tehlikelerden  koruyan dua olduğunu  herkes  bilir ama  bunun ebced ilmindeki sırını   fazla kimse bilmez. Bu  sırrı  bilmedikleri içinde  en etkili olmasını sağlayamıyorlar. Biz Şimdi  bu sırı çözüyoruz: İşte çözüm : Ayetel kürsi kelimesinin anlamı  çünkü  bu ayette   kürsüden  bahsedilmektedir. Onun  için kürsi diyorlar. Kürsi  kelimesinin ebced ilminde ki değeri 290 eder.Demek ki  bu ayetin sırrı 290 dır .  Bu  koruyucu duayı  kim 290 defa  okursa  veya  yazarsa  en kuvetli  şekilde onu  korur. İmkan  varsa Arapça yzılması daha iyi olur  olmazsa  Türkçede yazıla bilir.  İşte  ayetin  Arapça  ve  altında da Türçe  okunuşu  ve Meali:

(Bakara Suresi 255. ayet)

اللّهُ لاَ إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ مَن ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلاَّ بِإِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِّنْ عِلْمِهِ إِلاَّ بِمَا شَاء وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَلاَ يَؤُودُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ

Okunuşu

Allahü la ilahe illa hüvel hayyül kayyum, la te'huzühu sinetüv vela nevm, lehu ma fis semavati ve ma fil ard, men zellezi yeşfeu indehu illa bi iznih, ya'lemü ma beyne eydihim ve ma halfehüm, ve al yühiytune bi şey'im min ilmihi illa bi ma şa', vesia kürsiyyühüs semavati vel ard, ve la yeudühu hifzuhüma, ve hüvel aliyyül aziym

Diyanet Açıklamalı

Allah, O'ndan başka ilah yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.

 

Birde  bu ayet 49 kelimedir.  Dolayısıyla 49 formülüde vardır.  Onu  birazdan  açıklayacağız.

 Bu  ayetin 4 lü  formülü de vardır.  كُرْسِيّ Kürsi kelimesi  harflidir.  Bu  ayetin  bir 1 li  formülü  vardır.  Çünkü  kürsi  kelimesi  bir yerde geçmektedir.

Bu  ayetin 255 li formülüde vardır.  Çünkü  bu ayet Bakara süresinin 255. ayetidir.

Bu ayetin  birde 3 lü  formülü  vardır . Çünkü kürsi  kelimesinden  sonra 3 tane zamir  Allah’a  havale  ediliyor.

Şimdi  formüllere geçiyoruz . İşte  formüller :

290 Formülü

İnsan  hayatında  bu  ayeti  bir defa  290 defa  okusa  veya  yeni  doğan  bir  çocuk  üzerine  290 defa  bu ayet  okunsa  veya  bir kağıda 290 defa  yazılsa  ve o kağıdı  üzerinde  taşırsa  bu onu  her türlü  korkudan ,kazadan , beladan  korur .  Ve o kişi kazayla ölmeyecektir.

255  formülü

Eğer  bir  kişi  Bakara süresini 255. ayete  kadar okursa  ve bu 255. ayeti de 4  defa tekrarlarsa bir yıl boyunca  her türlü  kötülüktün , kazadan , beladan  kurtulur  ve rızkı o yıl  bol olur  işlerinde  bayağı yükselme olur.

49 formülü

 Eğer  bir kişi  ayda  bir defa  bu ayeti su  üzerine  49 defa  okuyup  o suyun bir kısmını içerse  ve  bir   kısmıylada  elini yüzünü  yıkarsa  o su  bir ay  boyunca  o şahsı  her türlü  kötülükten , kazadan , cinlerden , beladan korur.

4 formülü

Eğer bu ayet   4 defa yazılıp yeni doğum yapmış  bir  kadına  verilip kadın üzerinde taşırsa  o kadını artık hiçbir şey korkutamaz.  Veya  doğumdan  önce   bu ayet 4 defa  bir kağıda  yazılıp o kağıdın  suyu  eritilip  o sudan  o kadın  içerse  doğum sancısı  fazla  sürmez  rahat  bir şekilde çocuğu doğurur. 

3 formülü

Eğer  bir kişi  günde  bir defa  veya tehlikeli  bir durumda  bu ayeti 3 defa okuyup üzerine üflerse o gün  korunur  ve o tehlikeden  korunur.

1formülü

Eğer bir kişi  uyumadan önce  bu  ayeti  bir  defa okursa uykuda  artık korkmaz ve rahat uyur.  Çünkü  cinler  bazı insanlara  uykuda  musallat olurlar. Yani  sizin anlayacağınız  Ayetel Kürsi’ nin  ömürde bir kere denenecek  formülü  var , yılda  bir kere denenecek formülü  var ,   ayda  bir kere denecek  formülü var ,günde bir  kere denenecek  formülü var  ve  her ihtiyaç esnasında denenecek formülü var.  Yani  fiziki  hayatımızda ki ekmek gibidir. 

Büyülerden  Ve Nazarlardan  Korunma

2.   FELAK VE NAS SÜRELERİ

Bu iki sureye Muavvizeteyn  yani koruyucu  sureler denir.  Çünkü  bu  iki  sure insanı  nazardan  ve büyüden  korur . Bu surelerin iniş sebepleri Medine de   Yahudi Lübeyt  ve  kızı Peygamberimize  büyü  yaparlar  ve  hz. Peygamber as. 2 ay  yatakta yatar  sonra  Cebrail  bu iki  sureyi  vahye der  ve hz. Peygambere as.  yapılan  büyünün  bir kuyuda  olduğunu  söyler  büyü  bir 11 düğümle  bir  yay üzerine  yapılmış  onu  getirirler  efendimiz as  her bir  ayeti okuduğunda bir düğüm açılır  ve bu 11 düğüm açılır.  Ve efendimiz as  birden iyleşir. 

Bu sureye  neden  Felak suresi diyorlar? Çünkü surenin ilk ayetinde Rab kelimesi  Felak ‘a  izafe edilmiştir . Allah Felakın Rabbi  diye anlatılmıştır. Felak  Sabahın  aydınlığı  demek.

Diğer sureye de Nas  demelerinin  nedeni  çünkü Rab kelimesi  Nas’a izafe edilmiştir.Nas İnsan anlamındadır.Allah İnsanların  Rabbi diye  bu surede anlatılmıştır.Felak  suresinde  büyülerden  , nazarlardan,tehlikelerden  korunmak anlatılırken , Nas suresinde Şeytanların  şerrinden korunmak anlatılmıştır.Dolayısıyla  bu iki  sure  birbirinin tamamlayıcısı hükmündedirler.  Yani  biri diğerisiz olamaz. Şimdi  bu iki  surenin  Arapça  yazılışı  ,Türkçe okunuşu , ve meallarini  açıklıyoruz:

Felak suresi Arapçası

 

 

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ

قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ

مِن شَرِّ مَا خَلَقَ

وَمِن شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ

وَمِن شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِ

وَمِن شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ

 

 

 

 

Okunuş

Bismillahirrahmanirrahim

Okunuş

Kul e'uzü birabbilfelak

Okunuş

Minşerri ma halak

Okunuş

Ve min şerri ğasikin iza vekab

Okunuş

Ve min şerrinneffasati fiyl'ukad

Okunuş

Ve min şerri hasidin iza hased

Açıklaması: Felâk Sûresi Medine döneminde inmiştir. 5 âyettir. Felâk, sabah aydınlığı demektir.

Bismillâhirrahmânirrahîm. 1,2,3,4,5. De ki: “Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım.”

Nas suresi Arapçası

 

 

 

 

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ

قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ

مَلِكِ النَّاسِ

إِلَهِ النَّاسِ

مِن شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِ

الَّذِي يُوَسْوِسُ فِي صُدُورِ النَّاسِ

مِنَ الْجِنَّةِ وَ النَّاسِ

 

 

 

 

Okunuş

Bismillahirrahmanirrahim

Okunuş

Kul e'uzü birabbinnas

Okunuş

Melikinnas

Okunuş

İlahinnas

Okunuş

Min şerrilvesvasil hannas

Okunuş

Elleziy yüvesvisü fiysudurinnas

Okunuş

Minel cinnetivennas

Açıklaması Nâs Sûresi Medine döneminde inmiştir. 6 âyettir. Nâs, insanlar demektir.

Bismillâhirrahmânirrahîm. 1,2,3,4,5,6. De ki: “Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlâh’ına sığınırım.”

Şimdi  bu iki  surenin Ebced ilmindeki sırlarına geçiyoruz.Felak    فَلَقِ

Kelimesinin ebcet değeri f 80+L30+k 100= 210 eder. Nas   نَّاسِ        kelimesinin ebcet  değeri n 50+a 1+s 60= 111 eder. Bu iki  sonucu  topluyoruz  çünkü  bu  iki  sure  biri diğeri olmadan   olamaz. 210 +111=321 ve  bu   iki  surenin  321 li formülünü  buluyoruz.                                                                                                                                    

Birde  bu iki  surenin 227  li formülü  var. Çünkü  bu iki  sure 113. ve 114 surelerdir.  Dolayısıyla  bu ikisini topladığımızda 227 eder . 

Bir de 11 li  formülü  vardır . Çünkü bu iki  sure 11 ayettir. 

Birde  6 lı formül vardır  . Çünkü  felak  kelimesi 1 yerde  nas  kelimesi 5 yerde toplam 6 yerde  geçmektedir.

Birde 2 li  formül  vardır . Çünkü  rab kelimesi 2 yerde geçmektedir.

Şimdi formüllere  geçiyoruz:

1.formül eğer  bir kişi  hayatında bir defa 321  kere  bu iki  sureyi okusa veya yeni  doğan  bir çocuk  için okunsa  o kişi  ömür boyu  nazarda  ve büyüden  korunur.  Veya  Nazar  veya büyülenmiş  bir kişi için  bu kadar adet  bir suyun üstüne okunup  o sudan  bir kısmını içse ve geri kalan  kısmıyla yıkansa  o kişi  iyleşir.

2. formül eğer  bir kişi yıla  bir defa 227 kere  bu iki sureyi okuyup  üzerine üfürürse o yıl içinde o kişi  bütün  nazarlardan ve büyülerden korunur.

3. formül  eğer bir kişi  her 11 bir günde   bir defa  11 kere  bu  iki sureyi  okusa o kişi o günler içerisinde  bütün nazarlardan büyülerden korunur.

4. formül eğer bir kişi  sabah 3  kere akşam kere  bu iki  sureyi okusa  günde toplam 6 defa  o kişi o gün içinde  kendini  bütün nazarlardan  ve büyülerden korur. 

Düşük Yapan Kadının Düşükten kurtulması için

5. formül eğer  bir kadın  hamile kalsa  ve hep düşük yapsa  düşüğü  engellemek için  bu iki  sure aşağıda  yazacağımız bazı  ayetlerle  beraber iki  defa bir kağıda yazılacak  ve  o kağıdı hamilelik  başlangıcından doğuma  kadar  kadın üzerinde taşıyacak. Doğumdan 40. güne kadar bu sefer çocuk üzerinde taşıyacak.  Bu  sebeple kadın  düşük yapmaktan kurtulacak. İşte yazılacak  dualar:

Arapçası

 

     

هُنَالِكَ دَعَا زَكَرِيَّا رَبَّهُ قَالَ رَبِّ هَبْ لِي مِن لَّدُنْكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةً إِنَّكَ سَمِيعُ الدُّعَاء

فَنَادَتْهُ الْمَلآئِكَةُ وَهُوَ قَائِمٌ يُصَلِّي فِي الْمِحْرَابِ أَنَّ اللّهَ يُبَشِّرُكَ بِيَحْيَـى مُصَدِّقًا بِكَلِمَةٍ مِّنَ اللّهِ وَسَيِّدًا وَحَصُورًا وَنَبِيًّا مِّنَ الصَّالِحِينَ

قَالَ رَبِّ أَنَّىَ يَكُونُ لِي غُلاَمٌ وَقَدْ بَلَغَنِيَ الْكِبَرُ وَامْرَأَتِي عَاقِرٌ قَالَ كَذَلِكَ اللّهُ يَفْعَلُ مَا يَشَاء

قَالَ رَبِّ اجْعَل لِّيَ آيَةً قَالَ آيَتُكَ أَلاَّ تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ إِلاَّ رَمْزًا وَاذْكُر رَّبَّكَ كَثِيرًا وَسَبِّحْ بِالْعَشِيِّ وَالإِبْكَارِ

كهيعص

ذِكْرُ رَحْمَةِ رَبِّكَ عَبْدَهُ زَكَرِيَّا

 إِذْ نَادَى رَبَّهُ نِدَاء خَفِيًّا

قَالَ رَبِّ إِنِّي وَهَنَ الْعَظْمُ مِنِّي وَاشْتَعَلَ الرَّأْسُ شَيْبًا وَلَمْ أَكُن بِدُعَائِكَ رَبِّ شَقِيًّا

وَإِنِّي خِفْتُ الْمَوَالِيَ مِن وَرَائِي وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا فَهَبْ لِي مِن لَّدُنكَ وَلِيًّا

يَرِثُنِي وَيَرِثُ مِنْ آلِ يَعْقُوبَ وَاجْعَلْهُ رَبِّ رَضِيًّا

 يَا زَكَرِيَّا إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَامٍ اسْمُهُ يَحْيَى لَمْ نَجْعَل لَّهُ مِن قَبْلُ سَمِيًّا

قَالَ رَبِّ أَنَّى يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا وَقَدْ بَلَغْتُ مِنَ الْكِبَرِ عِتِيًّا

قَالَ كَذَلِكَ قَالَ رَبُّكَ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ وَقَدْ خَلَقْتُكَ مِن قَبْلُ وَلَمْ تَكُ شَيْئًا

قَالَ رَبِّ اجْعَل لِّي آيَةً قَالَ آيَتُكَ أَلَّا تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلَاثَ لَيَالٍ سَوِيًّا

فَخَرَجَ عَلَى قَوْمِهِ مِنَ الْمِحْرَابِ فَأَوْحَى إِلَيْهِمْ أَن سَبِّحُوا بُكْرَةً وَعَشِيًّا

يَا يَحْيَى خُذِ الْكِتَابَ بِقُوَّةٍ وَآتَيْنَاهُ الْحُكْمَ صَبِيًّا

وَحَنَانًا مِّن لَّدُنَّا وَزَكَاةً وَكَانَ تَقِيًّا

وَبَرًّا بِوَالِدَيْهِ وَلَمْ يَكُن جَبَّارًا عَصِيًّا

وَسَلَامٌ عَلَيْهِ يَوْمَ وُلِدَ وَيَوْمَ يَمُوتُ وَيَوْمَ يُبْعَثُ حَيًّا

 

وَلَقَدْ جَاءتْ رُسُلُنَا إِبْرَاهِيمَ بِالْبُـشْرَى قَالُواْ سَلاَمًا قَالَ سَلاَمٌ فَمَا لَبِثَ أَن جَاء بِعِجْلٍ حَنِيذٍ

فَلَمَّا رَأَى أَيْدِيَهُمْ لاَ تَصِلُ إِلَيْهِ نَكِرَهُمْ وَأَوْجَسَ مِنْهُمْ خِيفَةً قَالُواْ لاَ تَخَفْ إِنَّا أُرْسِلْنَا إِلَى قَوْمِ لُوطٍ

وَامْرَأَتُهُ قَآئِمَةٌ فَضَحِكَتْ فَبَشَّرْنَاهَا بِإِسْحَقَ وَمِن وَرَاء إِسْحَقَ يَعْقُوبَ

قَالَتْ يَا وَيْلَتَى أَأَلِدُ وَأَنَاْ عَجُوزٌ وَهَـذَا بَعْلِي شَيْخًا إِنَّ هَـذَا لَشَيْءٌ عَجِيبٌ

قَالُواْ أَتَعْجَبِينَ مِنْ أَمْرِ اللّهِ رَحْمَتُ اللّهِ وَبَرَكَاتُهُ عَلَيْكُمْ أَهْلَ الْبَيْتِ إِنَّهُ حَمِيدٌ مَّجِيدٌ

فَلَمَّا ذَهَبَ عَنْ إِبْرَاهِيمَ الرَّوْعُ وَجَاءتْهُ الْبُشْرَى يُجَادِلُنَا فِي قَوْمِ لُوطٍ

إِنَّ إِبْرَاهِيمَ لَحَلِيمٌ أَوَّاهٌ مُّنِيبٌ

 

يَا إِبْرَاهِيمُ أَعْرِضْ عَنْ هَذَا إِنَّهُ قَدْ جَاء أَمْرُ رَبِّكَ وَإِنَّهُمْ آتِيهِمْ عَذَابٌ غَيْرُ مَرْدُودٍ

وَإِنَّ مِن شِيعَتِهِ لَإِبْرَاهِيمَ

إِذْ جَاء رَبَّهُ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ

إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ مَاذَا تَعْبُدُونَ

أَئِفْكًا آلِهَةً دُونَ اللَّهِ تُرِيدُونَ

فَمَا ظَنُّكُم بِرَبِّ الْعَالَمِينَ

فَنَظَرَ نَظْرَةً فِي النُّجُومِ

فَقَالَ إِنِّي سَقِيمٌ

فَتَوَلَّوْا عَنْهُ مُدْبِرِينَ

فَرَاغَ إِلَى آلِهَتِهِمْ فَقَالَ أَلَا تَأْكُلُونَ

مَا لَكُمْ لَا تَنطِقُون

َفَرَاغَ عَلَيْهِمْ ضَرْبًا بِالْيَمِينِ

فَأَقْبَلُوا إِلَيْهِ يَزِفُّونَ

قَالَ أَتَعْبُدُونَ مَا تَنْحِتُونَ

وَاللَّهُ خَلَقَكُمْ وَمَا تَعْمَلُونَ

قَالُوا ابْنُوا لَهُ بُنْيَانًا فَأَلْقُوهُ فِي الْجَحِيمِ

فَأَرَادُوا بِهِ كَيْدًا فَجَعَلْنَاهُمُ الْأَسْفَلِينَ

وَقَالَ إِنِّي ذَاهِبٌ إِلَى رَبِّي سَيَهْدِينِ

رَبِّ هَبْ لِي مِنَ الصَّالِحِينَ

فَبَشَّرْنَاهُ بِغُلَامٍ حَلِيمٍ

فَلَمَّا بَلَغَ مَعَهُ السَّعْيَ قَالَ يَا بُنَيَّ إِنِّي أَرَى فِي الْمَنَامِ أَنِّي أَذْبَحُكَ فَانظُرْ مَاذَا تَرَى قَالَ يَا أَبَتِ افْعَلْ مَا تُؤْمَرُ سَتَجِدُنِي إِن شَاء اللَّهُ مِنَ الصَّابِرِينَ

فَلَمَّا أَسْلَمَا وَتَلَّهُ لِلْجَبِينِ

وَنَادَيْنَاهُ أَنْ يَا إِبْرَاهِيمُ

قَدْ صَدَّقْتَ الرُّؤْيَا إِنَّا كَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ

 

إِنَّ هَذَا لَهُوَ الْبَلَاء الْمُبِينُ

وَفَدَيْنَاهُ بِذِبْحٍ عَظِيمٍ

وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْآخِرِينَ

سَلَامٌ عَلَى إِبْرَاهِيمَ

كَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ

إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنِينَ

وَبَشَّرْنَاهُ بِإِسْحَقَ نَبِيًّا مِّنَ الصَّالِحِينَ

وَبَارَكْنَا عَلَيْهِ وَعَلَى إِسْحَقَ وَمِن ذُرِّيَّتِهِمَا مُحْسِنٌ وَظَالِمٌ لِّنَفْسِهِ مُبِينٌ

 

Ayetlerin Latin harfleriyle okunuşu şöyledir:

 

Hünalike dea zekeriyya rabbeh, kale rabbi heb li mil ledünke zürriyyeten tayyibeh, inneke semiud düa'

Fe nadethül melaiketü ve hüve kaimüy yüsalli fil mihrabi ennellahe yübeşşiruke bi yahya müsaddikam bi kelimetim minellahi ve seyyidev ve hasurav ve nebiyyem mines salihiyn

Kale rabbi enna yekunü li ğulamüv ve kad beleğaniyel kiberu vemraeti akir, kale kezalikellahü yef'alü ma yeşa'

Kale rabbic'al li ayeh, kale ayetüke ella tükellimen nase selasete eyyamin illa ramza, vezkür rabbeke kesirav ve sebbih bil aşiyyi vel ibkar

Kef ha ya ayn sad

Zikru rahmeti rabbike abdehu zekeriyya

İz nada rabbehu nidaen hafiyya

Kale rabbi inni vehenel azmü minni veştealer ra'sü şeybev ve lem eküm bi düaike rabbi şekiyya

Ve inni hiftül mevaliye miv verai ve kanetimraeti akiran feheb li mil ledünke veliyya

Yerisüni ve yerisü min ali ya'kube vec'alhü rabbi radiyya

Ya zekeriyya inna nübeşşiruke bi ğulaminismühu yahya lem nec'al lehu min kablü semiyya

Kale rabbi enna yekunü li ğulamüv ve kanetimraeti akirav ve kad belağtü minel kiberi itiyya

Kale kezalik kale rabbüke hüve aleyye heyyinüv ve kad halaktüke min kablü ve lem tekü şey'a

Kale rabbic'al li ayeh kale ayetüke ella tükellimen nase selase leyalin seviyya

Fe harace ala kavmihi minel mihrabi fe evha ileyhim en sebbihu bükratev ve aşiyya

Ya yahya huzil kitabe bi kuvveh ve ateynahül hukme abiyya

Ve hananem mil ledünna ve zekah ve kane tekiyya

Ve berram bi valideyhi ve lem yekün cebbaran asiyya

Ve selamün aleyhi yevme vülide ve yevme yemutü ve yevme yüb'asü hayya

Ve le kad cet rusülüna ibrahime bil büşra kalu selama kale selamün fe ma lebise en cae bi iclin haniz

Felemma raa eydiyehüm la tesilu ileyhi nekirahüm ve evcese minhüm hiyfeh kalu la tehaf inna ürsilna ila kavmi lut

Vemraetühu kaimetün fe dahiket fe beşşernaha bi ishaka ve miv verai ishaka ya'kub

Kalet ya veyleta e elidü ve ene acuzüv ve haza ba'li şeyha inne haza le şey'ün acib

Kalu e ta'cebine min emrillahi rahmetüllahi ve berakatühu aleykum ehlel beyv innehu hamidüm mecid

Femma zehebe an ibrahimer rav'u ve caethül büşra yücadilüna fi kavmi lut

İnne ibrahime le halimün evvahüm münib

Ya ibrahimü a'rid an haza innehu kad cae emru rabbik ve innehüm atihüm azabün ğayru merdud

Ve inne min şiatihi le ibrahim

İz cae rabbehu bi kalbin selim

İz kale li ebihi ve kavmihi maza ta'büdun

E ifken aliheten dunellahi türidun

Fe ma zannüküm bi rabbil alemin

Fe nezara nazraten fin nücum

Fe kale inni sekiym

Fe tevellev anhü müdbirin

Ferağa ila alihetihim fe kale e ela te'külun

Ma leküm la tentikun

Ferağa aleyhim darbem bil yemin

Fe akbelu ileyhi yeziffun

Kale e ta'büdune ma tenhitun

Vallahü halekkkaküm ve ma ta'melun

Kalübnu lehu bünyanen fe elkuhü fil cehiym

Fe eradü bihi keyden fe cealnahümül esfelin

Ve kale inni zahibün ila rabbi seyehdin

Rabbi heb li mines salihiyn

Fe beşşernahü bi ğulamin halim

Felemma beleğa meahüs sa'ye kale ya büneyye inni era fil menami enni ezbehuke fenzur maza tera kale ya ebetif'al ma tü'meru setecidüni in şaellahü mines sabirin

Felemma eslema ve tellehu lil cebin

Ve nadeynahü ey ya ibrahim

Kad saddakter rü'ya inna kezalike neczil muhsinin

İnne haza le hüvel belaül mübin

Ve fedeynahü bi zibhin aziym

Ve terakna aleyhi fil ahirin

Selamün ala ibrahim

Kezalike neczil muhsinin

İnnehu min ibadinel mü'minin

Ve beşşernahü bi ishaka nebiyyem mines salihiyn

Ve barakna aleyhi ve ala ishak ve min zürriyyetihima muhsinüv ve zalimül li nefsihi mübin

 

Çocuk Sahibi Olmanın Sırları:

Kurana  göre çacuk  sahibi  olmaları tıbben mümkün olmadığı halde  Allah’a dua edip  çocuk sahibi olan iki peygamber  vardır.Zekeriya as. ve İbrahim as . Onun  bu konudaki  ebcet sırrı  bu iki imsiden çıkar.Ebcet  sırrına  geçmeden önce olayın  Kurandaki anlatımını inceliyoruz. İşte Kuran’da  bu olayla ilgili  anlatılan.

Zekeriya  peygamber Allah’a dua   

etmiş hanımı akim  yani çocuk doğurmayan olduğu halde ve  kendisi yaşlı olduğu halde Allah ona Yahya  isminde bir evlat vermiş . İşte Zekeriya peygamberin duasıyla ilgili ayetler :

Ali İmran 38. Orada Zekeriya Rabbine dua etti: “Rabbim! Bana katından temiz bir nesil bahşet. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin” dedi.

39.       Zekeriya mabedde namaz kılarken melekler ona, “Allah sana, kendisinden gelen bir kelimeyi (İsa’yı) doğrulayıcı, efendi, nefsine hâkim ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya’yı müjdeler” diye seslendiler.

40.       Zekeriya, “Ey Rabbim! Bana ihtiyarlık gelip çatmış iken ve karım da kısır iken benim nasıl çocuğum olabilir?” dedi. Allah, “Öyledir, ama Allah dilediğini yapar” dedi.

41.       Zekeriya, “Rabbim! (çocuğum olacağına dair) bana bir alâmet ver” dedi. Allah da şöyle dedi: “Senin için alâmet, insanlarla üç gün konuşamaman, ancak işaretleşebilmendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et.”

 

 

Meryem

1.         Kâf Hâ Yâ Ayn Sâd

2.         Bu, Rabbinin, Zekeriya kuluna olan merhametinin anılmasıdır.

3.         Hani o, Rabbine gizli bir sesle yalvarmıştı.

4.         O, şöyle demişti: “Rabbim! Şüphesiz kemiklerim gevşedi. Saçım sakalım ağardı. Sana yaptığım dualarda (cevapsız bırakılarak) hiç mahrum olmadım.”

5,6.      “Gerçek şu ki ben, benden sonra gelecek akrabalarım(ın isyankâr olmaların)dan korkuyorum. Karım ise kısırdır. Bana kendi tarafından; bana ve Yakub hanedanına varis olacak bir çocuk bağışla ve onu hoşnutluğuna ulaşmış bir kimse kıl!”

7.         (Allah, şöyle dedi:) “Ey Zekeriyya! Haberin olsun ki biz sana Yahya adlı bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce onun adını kimseye vermedik.”

8.         Zekeriyya, “Rabbim!” “Hanımım kısır ve ben de ihtiyarlığın son noktasına ulaşmış iken, benim nasıl çocuğum olur?” dedi.

9.         (Vahiy meleği) dedi ki: Evet, öyle. (Ancak) Rabbin diyor ki: “Bu, bana göre kolaydır. Nitekim daha önce, hiçbir şey değil iken seni de yarattım.

10.       Zekeriyya, “Rabbim, öyleyse bana (çocuğumun olacağına) bir işaret ver”, dedi. Allah da, “Senin işaretin, sapasağlam olduğun hâlde insanlarla (üç gün) üç gece konuşamamandır” dedi.

11.       Derken Zekeriya ibadet yerinden halkının karşısına çıktı. (Konuşmak istedi, konuşamadı) ve onlara “Sabah akşam Allah’ı tespih edin” diye işaret etti.

12,13,14.  (Yahya, dünyaya gelip büyüyünce onu peygamber yaptık ve kendisine) “Ey Yahya, kitaba sımsıkı sarıl” dedik. Biz, ona daha çocuk iken hikmet ve katımızdan kalp yumuşaklığı ve ruh temizliği vermiştik. O, Allah’tan sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi.

15.       Doğduğu gün, öleceği gün ve diriltileceği gün ona selâm olsun!

 

Evet işte gördüğünüz gibi Zekeriya  peygamberin dua edip dua sayesinde Allahın ona erkek  evlat verdiği Kuran’da  yukarıda zikrettiğimiz ayetlerde açıklanmıştır. Bu  bizim için çocuğu olmayanlar için  bir örnektir. Çocuk sahibi olmaları adete göre mümkün olmayanların asla umutsuzluğa kapılmamaları lazım . Çünkü  Allah kadiri külli şeydir. Zekeriya peygamber gibi  İbrahim peygamberde yaşlı olduğu halde Allah’a dua etmiş ve Allah ona İsmail’i  ve İshak’ı vermiş . İşte İbrahim As . ile ilgili ayetler:

Hud

69.       Andolsun, elçilerimiz (melekler), İbrahim’e müjde getirip “Selâm sana!” dediler. O, “Size de selâm” dedi ve kızartılmış bir buzağı getirmekte gecikmedi.

70.       Ellerini yemeğe uzatmadıklarını görünce, onları yadırgadı ve onlardan dolayı içinde bir korku duydu. Dediler ki: “Korkma, çünkü biz Lût kavmine gönderildik.”

71.       İbrahim’in karısı ayakta idi. (Bu sözleri duyunca) güldü. Ona da İshak’ı müjdeledik; İshak’ın arkasından da Yakûb’u.

72.       Karısı, “Vay başıma gelenler! Ben bir kocakarı ve bu kocam da bir ihtiyar iken çocuk mu doğuracağım? Gerçekten bu, çok şaşılacak bir şey!” dedi.

73.       Melekler, “Allah’ın emrine mi şaşıyorsun? Allah’ın rahmeti ve bereketi size olsun ey (peygamber ocağının) ev halkı! Şüphesiz O, övülmeye lâyıktır, şanı yücedir.” dediler.

74.       İbrahim’in korkusu gidip, kendisine müjde gelince Lût kavmi hakkında bizim (elçilerimiz)le tartışmaya başladı.

75.       Çünkü İbrahim çok içli ve Allah’a yönelen bir kimseydi.

76.       Elçilerimiz, “Ey İbrahim bundan vazgeç! Çünkü Rabbinin emri kesin olarak gelmiştir. Şüphesiz onlara geri döndürülemeyecek bir azap gelecektir” dediler.

 

Saffat süresi 83..      Şüphesiz İbrahim de O’nun taraftarlarından idi.

84.       Hani o, Rabbine temiz bir kalple gelmişti.

85.       Hani babasına ve kavmine şöyle demişti: “Siz neye tapıyorsunuz?”

86.       “Allah’ı bırakıp da birtakım uydurma ilâhlar mı istiyorsunuz?”

87.       “O hâlde, âlemlerin Rabbi hakkında görüşünüz nedir?”

88,89. İbrahim, yıldızlara baktı ve “Ben hastayım” dedi.

90.       Bunun üzerine arkalarını dönüp ondan uzaklaştılar.

91.       İbrahim, onların putlarının tarafına gizlice gitti ve şöyle dedi: “Yemez misiniz?”

92.       “Ne diye konuşmuyorsunuz?”

93.       Derken üzerlerine yürüyüp onlara güçlü bir darbe indirdi.

94.       Kavmi (telaş içinde) koşarak ona doğru geldi.

95.       İbrahim, şöyle dedi: “Yonttuğunuz putlara mı tapıyorsunuz?”

96.       “Oysa Allah sizi de, yaptığınız şeyleri de yaratmıştır.”

97.       Kavmi, “Onun için bir bina yapın, (içinde ateş yakın) ve onu ateşe atın” dedi.

98.       Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de onları en alçak kimseler kıldık.

99.       İbrahim, şöyle dedi: “Ben Rabbime (O’nun emrettiği yere) gideceğim. O, bana yol gösterecektir.”

100.    “Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla.”

101.    Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik.

102.    Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi.

103,104. Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: “Ey İbrahim!”

105.    “Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız.”

106.    “Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır.”

107.    Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık.

108.    Sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık.

109.    İbrahim’e selâm olsun.

110.    İyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız.

111.    Çünkü o mü’min kullarımızdandı.

112.    Biz onu salihlerden bir peygamber olarak İshak ile de müjdeledik.

113.    Onu da İshak’ı da uğurlu kıldık. Her ikisinin nesillerinden iyilik yapanlar da vardı, kendine apaçık zulmedenler de.

 

Evet işte gördüğünüz gibi Allah  İsmail  ve İshak’ı İbrahim as’a vermiş.İbrahim  As da eşi de çocuk  sahibi    olmaktan umutsuzlarmış Allah onlara çocuk vermiş ve insanlara bir örnek olarak Kuran’da göstermiş.

Çocuk Sahibi Olma Duasının Ebcet  Sırrı

Bu  dua da  2 peygamberden  bahsedilmektedir.Zekeriya,  İbrahim  . Dolayısıyla  ebcet  sırrı  bu isimlerde  gizlidir. Bunu açığa çıkardıktan  sonra aynı şekilde uygulanacak. Zekeriya   زَكَرِيَّا  kelimesinin ebcet değeri  z7+k 20+r 200+y 10+y 10+ a 1=248 eder.

İbrahim               إِبْرَاهِيمَ         kelimesinin İ 1+b 2+r 200+A 1+h 5+y 10+m 40=259

248+259=507

Bunun  tek formülü  var  oda 507 li  formüldür.

Uygulama:

Eğer bir kadın  ve erkeğin çocuğu olmuyorsa ve çocuk sahibi olmak istiyorlarsa şunu yapacaklar. Bir kova yağmur suyu toplayacaklar ondan sonra o suyun üzerine aşağıda  yazacağımız duayı 507 defa biri okuyacak  ve bir hafta boyunca sabah  ve akşam  o karı koca  o sudan içecekler o esnada  ilişkiye girmeyecekler. Bir hafta olduktan sonra ilişkiye  girecekler  Allah’ın izniyle  çocuk sahibi olurlar.İşte suyun üzerine 507 defa okunacak dua:

هُنَالِكَ دَعَا زَكَرِيَّا رَبَّهُ قَالَ رَبِّ هَبْ لِي مِن لَّدُنْكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةً إِنَّكَ سَمِيعُ الدُّعَاء

فَنَادَتْهُ الْمَلآئِكَةُ وَهُوَ قَائِمٌ يُصَلِّي فِي الْمِحْرَابِ أَنَّ اللّهَ يُبَشِّرُكَ بِيَحْيَـى مُصَدِّقًا بِكَلِمَةٍ مِّنَ اللّهِ وَسَيِّدًا وَحَصُورًا وَنَبِيًّا مِّنَ الصَّالِحِينَ

قَالَ رَبِّ أَنَّىَ يَكُونُ لِي غُلاَمٌ وَقَدْ بَلَغَنِيَ الْكِبَرُ وَامْرَأَتِي عَاقِرٌ قَالَ كَذَلِكَ اللّهُ يَفْعَلُ مَا يَشَاء

قَالَ رَبِّ اجْعَل لِّيَ آيَةً قَالَ آيَتُكَ أَلاَّ تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ إِلاَّ رَمْزًا وَاذْكُر رَّبَّكَ كَثِيرًا وَسَبِّحْ بِالْعَشِيِّ وَالإِبْكَارِ

كهيعص

ذِكْرُ رَحْمَةِ رَبِّكَ عَبْدَهُ زَكَرِيَّا

 إِذْ نَادَى رَبَّهُ نِدَاء خَفِيًّا

قَالَ رَبِّ إِنِّي وَهَنَ الْعَظْمُ مِنِّي وَاشْتَعَلَ الرَّأْسُ شَيْبًا وَلَمْ أَكُن بِدُعَائِكَ رَبِّ شَقِيًّا

وَإِنِّي خِفْتُ الْمَوَالِيَ مِن وَرَائِي وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا فَهَبْ لِي مِن لَّدُنكَ وَلِيًّا

يَرِثُنِي وَيَرِثُ مِنْ آلِ يَعْقُوبَ وَاجْعَلْهُ رَبِّ رَضِيًّا

 يَا زَكَرِيَّا إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَامٍ اسْمُهُ يَحْيَى لَمْ نَجْعَل لَّهُ مِن قَبْلُ سَمِيًّا

قَالَ رَبِّ أَنَّى يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا وَقَدْ بَلَغْتُ مِنَ الْكِبَرِ عِتِيًّا

قَالَ كَذَلِكَ قَالَ رَبُّكَ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ وَقَدْ خَلَقْتُكَ مِن قَبْلُ وَلَمْ تَكُ شَيْئًا

قَالَ رَبِّ اجْعَل لِّي آيَةً قَالَ آيَتُكَ أَلَّا تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلَاثَ لَيَالٍ سَوِيًّا

فَخَرَجَ عَلَى قَوْمِهِ مِنَ الْمِحْرَابِ فَأَوْحَى إِلَيْهِمْ أَن سَبِّحُوا بُكْرَةً وَعَشِيًّا

يَا يَحْيَى خُذِ الْكِتَابَ بِقُوَّةٍ وَآتَيْنَاهُ الْحُكْمَ صَبِيًّا

وَحَنَانًا مِّن لَّدُنَّا وَزَكَاةً وَكَانَ تَقِيًّا

وَبَرًّا بِوَالِدَيْهِ وَلَمْ يَكُن جَبَّارًا عَصِيًّا

وَسَلَامٌ عَلَيْهِ يَوْمَ وُلِدَ وَيَوْمَ يَمُوتُ وَيَوْمَ يُبْعَثُ حَيًّا

وَلَقَدْ جَاءتْ رُسُلُنَا إِبْرَاهِيمَ بِالْبُـشْرَى قَالُواْ سَلاَمًا قَالَ سَلاَمٌ فَمَا لَبِثَ أَن جَاء بِعِجْلٍ حَنِيذٍ

فَلَمَّا رَأَى أَيْدِيَهُمْ لاَ تَصِلُ إِلَيْهِ نَكِرَهُمْ وَأَوْجَسَ مِنْهُمْ خِيفَةً قَالُواْ لاَ تَخَفْ إِنَّا أُرْسِلْنَا إِلَى قَوْمِ لُوطٍ

وَامْرَأَتُهُ قَآئِمَةٌ فَضَحِكَتْ فَبَشَّرْنَاهَا بِإِسْحَقَ وَمِن وَرَاء إِسْحَقَ يَعْقُوبَ

قَالَتْ يَا وَيْلَتَى أَأَلِدُ وَأَنَاْ عَجُوزٌ وَهَـذَا بَعْلِي شَيْخًا إِنَّ هَـذَا لَشَيْءٌ عَجِيبٌ

قَالُواْ أَتَعْجَبِينَ مِنْ أَمْرِ اللّهِ رَحْمَتُ اللّهِ وَبَرَكَاتُهُ عَلَيْكُمْ أَهْلَ الْبَيْتِ إِنَّهُ حَمِيدٌ مَّجِيدٌ

فَلَمَّا ذَهَبَ عَنْ إِبْرَاهِيمَ الرَّوْعُ وَجَاءتْهُ الْبُشْرَى يُجَادِلُنَا فِي قَوْمِ لُوطٍ

إِنَّ إِبْرَاهِيمَ لَحَلِيمٌ أَوَّاهٌ مُّنِيبٌ

يَا إِبْرَاهِيمُ أَعْرِضْ عَنْ هَذَا إِنَّهُ قَدْ جَاء أَمْرُ رَبِّكَ وَإِنَّهُمْ آتِيهِمْ عَذَابٌ غَيْرُ مَرْدُودٍ

وَإِنَّ مِن شِيعَتِهِ لَإِبْرَاهِيمَ

إِذْ جَاء رَبَّهُ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ

إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ مَاذَا تَعْبُدُونَ

أَئِفْكًا آلِهَةً دُونَ اللَّهِ تُرِيدُونَ

فَمَا ظَنُّكُم بِرَبِّ الْعَالَمِينَ

فَنَظَرَ نَظْرَةً فِي النُّجُومِ

فَقَالَ إِنِّي سَقِيمٌ

فَتَوَلَّوْا عَنْهُ مُدْبِرِينَ

فَرَاغَ إِلَى آلِهَتِهِمْ فَقَالَ أَلَا تَأْكُلُونَ

مَا لَكُمْ لَا تَنطِقُون

َفَرَاغَ عَلَيْهِمْ ضَرْبًا بِالْيَمِينِ

فَأَقْبَلُوا إِلَيْهِ يَزِفُّونَ

قَالَ أَتَعْبُدُونَ مَا تَنْحِتُونَ

وَاللَّهُ خَلَقَكُمْ وَمَا تَعْمَلُونَ

قَالُوا ابْنُوا لَهُ بُنْيَانًا فَأَلْقُوهُ فِي الْجَحِيمِ

فَأَرَادُوا بِهِ كَيْدًا فَجَعَلْنَاهُمُ الْأَسْفَلِينَ

وَقَالَ إِنِّي ذَاهِبٌ إِلَى رَبِّي سَيَهْدِينِ

رَبِّ هَبْ لِي مِنَ الصَّالِحِينَ

فَبَشَّرْنَاهُ بِغُلَامٍ حَلِيمٍ

فَلَمَّا بَلَغَ مَعَهُ السَّعْيَ قَالَ يَا بُنَيَّ إِنِّي أَرَى فِي الْمَنَامِ أَنِّي أَذْبَحُكَ فَانظُرْ مَاذَا تَرَى قَالَ يَا أَبَتِ افْعَلْ مَا تُؤْمَرُ سَتَجِدُنِي إِن شَاء اللَّهُ مِنَ الصَّابِرِينَ

فَلَمَّا أَسْلَمَا وَتَلَّهُ لِلْجَبِينِ

وَنَادَيْنَاهُ أَنْ يَا إِبْرَاهِيمُ

قَدْ صَدَّقْتَ الرُّؤْيَا إِنَّا كَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ

إِنَّ هَذَا لَهُوَ الْبَلَاء الْمُبِينُ

وَفَدَيْنَاهُ بِذِبْحٍ عَظِيمٍ

وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْآخِرِينَ

سَلَامٌ عَلَى إِبْرَاهِيمَ

كَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ

إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنِينَ

وَبَشَّرْنَاهُ بِإِسْحَقَ نَبِيًّا مِّنَ الصَّالِحِينَ

وَبَارَكْنَا عَلَيْهِ وَعَلَى إِسْحَقَ وَمِن ذُرِّيَّتِهِمَا مُحْسِنٌ وَظَالِمٌ لِّنَفْسِهِ مُبِينٌ

 

Ayetlerin Latin harfleriyle okunuşu şöyledir:

 

Hünalike dea zekeriyya rabbeh, kale rabbi heb li mil ledünke zürriyyeten tayyibeh, inneke semiud düa'

Fe nadethül melaiketü ve hüve kaimüy yüsalli fil mihrabi ennellahe yübeşşiruke bi yahya müsaddikam bi kelimetim minellahi ve seyyidev ve hasurav ve nebiyyem mines salihiyn

Kale rabbi enna yekunü li ğulamüv ve kad beleğaniyel kiberu vemraeti akir, kale kezalikellahü yef'alü ma yeşa'

Kale rabbic'al li ayeh, kale ayetüke ella tükellimen nase selasete eyyamin illa ramza, vezkür rabbeke kesirav ve sebbih bil aşiyyi vel ibkar

Kef ha ya ayn sad

Zikru rahmeti rabbike abdehu zekeriyya

İz nada rabbehu nidaen hafiyya

Kale rabbi inni vehenel azmü minni veştealer ra'sü şeybev ve lem eküm bi düaike rabbi şekiyya

Ve inni hiftül mevaliye miv verai ve kanetimraeti akiran feheb li mil ledünke veliyya

Yerisüni ve yerisü min ali ya'kube vec'alhü rabbi radiyya

Ya zekeriyya inna nübeşşiruke bi ğulaminismühu yahya lem nec'al lehu min kablü semiyya

Kale rabbi enna yekunü li ğulamüv ve kanetimraeti akirav ve kad belağtü minel kiberi itiyya

Kale kezalik kale rabbüke hüve aleyye heyyinüv ve kad halaktüke min kablü ve lem tekü şey'a

Kale rabbic'al li ayeh kale ayetüke ella tükellimen nase selase leyalin seviyya

Fe harace ala kavmihi minel mihrabi fe evha ileyhim en sebbihu bükratev ve aşiyya

Ya yahya huzil kitabe bi kuvveh ve ateynahül hukme abiyya

Ve hananem mil ledünna ve zekah ve kane tekiyya

Ve berram bi valideyhi ve lem yekün cebbaran asiyya

Ve selamün aleyhi yevme vülide ve yevme yemutü ve yevme yüb'asü hayya

Ve le kad cet rusülüna ibrahime bil büşra kalu selama kale selamün fe ma lebise en cae bi iclin haniz

Felemma raa eydiyehüm la tesilu ileyhi nekirahüm ve evcese minhüm hiyfeh kalu la tehaf inna ürsilna ila kavmi lut

Vemraetühu kaimetün fe dahiket fe beşşernaha bi ishaka ve miv verai ishaka ya'kub

Kalet ya veyleta e elidü ve ene acuzüv ve haza ba'li şeyha inne haza le şey'ün acib

Kalu e ta'cebine min emrillahi rahmetüllahi ve berakatühu aleykum ehlel beyv innehu hamidüm mecid

Femma zehebe an ibrahimer rav'u ve caethül büşra yücadilüna fi kavmi lut

İnne ibrahime le halimün evvahüm münib

Ya ibrahimü a'rid an haza innehu kad cae emru rabbik ve innehüm atihüm azabün ğayru merdud

Ve inne min şiatihi le ibrahim

İz cae rabbehu bi kalbin selim

İz kale li ebihi ve kavmihi maza ta'büdun

E ifken aliheten dunellahi türidun

Fe ma zannüküm bi rabbil alemin

Fe nezara nazraten fin nücum

Fe kale inni sekiym

Fe tevellev anhü müdbirin

Ferağa ila alihetihim fe kale e ela te'külun

Ma leküm la tentikun

Ferağa aleyhim darbem bil yemin

Fe akbelu ileyhi yeziffun

Kale e ta'büdune ma tenhitun

Vallahü halekkkaküm ve ma ta'melun

Kalübnu lehu bünyanen fe elkuhü fil cehiym

Fe eradü bihi keyden fe cealnahümül esfelin

Ve kale inni zahibün ila rabbi seyehdin

Rabbi heb li mines salihiyn

Fe beşşernahü bi ğulamin halim

Felemma beleğa meahüs sa'ye kale ya büneyye inni era fil menami enni ezbehuke fenzur maza tera kale ya ebetif'al ma tü'meru setecidüni in şaellahü mines sabirin

Felemma eslema ve tellehu lil cebin

Ve nadeynahü ey ya ibrahim

Kad saddakter rü'ya inna kezalike neczil muhsinin

İnne haza le hüvel belaül mübin

Ve fedeynahü bi zibhin aziym

Ve terakna aleyhi fil ahirin

Selamün ala ibrahim

Kezalike neczil muhsinin

İnnehu min ibadinel mü'minin

Ve beşşernahü bi ishaka nebiyyem mines salihiyn

Ve barakna aleyhi ve ala ishak ve min zürriyyetihima muhsinüv ve zalimül li nefsihi mübin

 

Rızk duasının Ebcet  sırları

İnsan oğlunun rızkı dualar sayesinde açılır.  Ve bollaşır. Ve tarihe  dönüp  baktığımızda  mesela Karun  çok  fakirmiş  Hz. Musa  ona dua  etmiş  ve Karun dünyanın en zengin adamı olmuş. Demek ki                                                                                                                                  dua sayesinde Dünya’nın en zengin adamı oluna bilir. Dolayısıyla kısmetin açılması rızkın  bol olması dualar sayesinde mümkündür. Şimdi rızk duasının  Ebcet sırrını açıklıyırom.  Rızk     رِزْقً kelimesinin  ebcet değeri  R 200+Z 7+K 100=307 eder.

Birde  Rızk kelimesinin  125 li formülü  var. Çünkü Rızk Kelimesi Kuran’da 125 yerde geçmektedir.

Bir de  duanın  3 lü  formülü  var . Çünkü  rızk  kelimesi  3 harflidir.                                                                     

Uygulama

1. Formül eğer  bir kişi aşağıdaki  duayı  hayatında 1 kere 307  defa okursa  o kişinin işleri  iyi gider ve  hep  başarılı olur. Hayatta bir kere bile olsa  307 li formül  uygulanmalı.

 2. Formül  yılda  bir kere 125 defa  aşağıdaki  dua  okunsa  o yıl içinde  sıkıntı  çekilmez  ve kişinin  rızkı  bol olur.

3.Formül  eğer bir  kişi ayda bir 3 defa  bu  duayı okusa  o  ay içinde  işleri  hep iyi gider. Yada  önemli  bir işi olursa  o işin olumlu olması için 3 defa bu  dua okunur.

Başka  formül:

Ayrıca  başka bir formülde  var  onu da aşağıda açıklayarak duayı  yazıyoruz.

Eğer bir kişinin işleri ters gidiyorsa  ve rızkı darsa  veya işleri ters gidiyorsa  ve bu durumdan kurtulmak istiyorsa şunu yapacak:Her gün sabahleyin işine gittiğinde 100 defa ya Fettah  ya Rezzak diyecek  ve bu şekilde işine başlayacak  bir ay sonra  o kişinin işleri rayına girecek ve  o kişinin rızkında bolluk olacak. Birde aşağıdaki duayı   bir kağıda yazıp üstünde taşırsa  veya günde 1 kere okursa Allah’ın  izniyle  işlerinde başarılı olur ve  rızkı bol olur. İşte rızk duası:

وَمَا بِكُم مِّن نِّعْمَةٍ فَمِنَ اللّهِ ثُمَّ إِذَا مَسَّكُمُ الضُّرُّ فَإِلَيْهِ تَجْأَرُون

َثُمَّ إِذَا كَشَفَ الضُّرَّ عَنكُمْ إِذَا فَرِيقٌ مِّنكُم بِرَبِّهِمْ يُشْرِكُونَ

لِيَكْفُرُواْ بِمَا آتَيْنَاهُمْ فَتَمَتَّعُواْ فَسَوْفَ تَعْلَمُونَ

وَيَجْعَلُونَ لِمَا لاَ يَعْلَمُونَ نَصِيبًا مِّمَّا رَزَقْنَاهُمْ تَاللّهِ لَتُسْأَلُنَّ عَمَّا كُنتُمْ تَفْتَرُونَ

وَيَجْعَلُونَ لِلّهِ الْبَنَاتِ سُبْحَانَهُ وَلَهُم مَّا يَشْتَهُونَ

وَيَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللّهِ مَا لاَ يَمْلِكُ لَهُمْ رِزْقًا مِّنَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ شَيْئًا وَلاَ يَسْتَطِيعُونَ

ضَرَبَ اللّهُ مَثَلاً عَبْدًا مَّمْلُوكًا لاَّ يَقْدِرُ عَلَى شَيْءٍ وَمَن رَّزَقْنَاهُ مِنَّا رِزْقًا حَسَنًا فَهُوَ يُنفِقُ مِنْهُ سِرًّا وَجَهْرًا هَلْ يَسْتَوُونَ الْحَمْدُ لِلّهِ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لاَ يَعْلَمُونَ

مَنْ عَمِلَ صَالِحًا مِّن ذَكَرٍ أَوْ أُنثَى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيَاةً طَيِّبَةً وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ أَجْرَهُم بِأَحْسَنِ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ

فَإِذَا قَرَأْتَ الْقُرْآنَ فَاسْتَعِذْ بِاللّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

شَاكِرًا لِّأَنْعُمِهِ اجْتَبَاهُ وَهَدَاهُ إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ

وَآتَيْنَاهُ فِي الْدُّنْيَا حَسَنَةً وَإِنَّهُ فِي الآخِرَةِ لَمِنَ الصَّالِحِينَ

وَضَرَبَ اللّهُ مَثَلاً قَرْيَةً كَانَتْ آمِنَةً مُّطْمَئِنَّةً يَأْتِيهَا رِزْقُهَا رَغَدًا مِّن كُلِّ مَكَانٍ فَكَفَرَتْ بِأَنْعُمِ اللّهِ فَأَذَاقَهَا اللّهُ لِبَاسَ الْجُوعِ وَالْخَوْفِ بِمَا كَانُواْ يَصْنَعُونَ

أَلا إِنَّهُمْ يَثْنُونَ صُدُورَهُمْ لِيَسْتَخْفُواْ مِنْهُ أَلا حِينَ يَسْتَغْشُونَ ثِيَابَهُمْ يَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ

وَمَا مِن دَآبَّةٍ فِي الأَرْضِ إِلاَّ عَلَى اللّهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَا كُلٌّ فِي كِتَابٍ مُّبِينٍ

وَهُوَ الَّذِي خَلَق السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ وَكَانَ عَرْشُهُ عَلَى الْمَاء لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلاً وَلَئِن قُلْتَ إِنَّكُم مَّبْعُوثُونَ مِن بَعْدِ الْمَوْتِ لَيَقُولَنَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ إِنْ هَـذَا إِلاَّ سِحْرٌ مُّبِينٌ

وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَنُبَوِّئَنَّهُم مِّنَ الْجَنَّةِ غُرَفًا تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا نِعْمَ أَجْرُ الْعَامِلِينَ

الَّذِينَ صَبَرُوا وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ

وَكَأَيِّن مِن دَابَّةٍ لَا تَحْمِلُ رِزْقَهَا اللَّهُ يَرْزُقُهَا وَإِيَّاكُمْ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ

قَالُواْ نُرِيدُ أَن نَّأْكُلَ مِنْهَا وَتَطْمَئِنَّ قُلُوبُنَا وَنَعْلَمَ أَن قَدْ صَدَقْتَنَا وَنَكُونَ عَلَيْهَا مِنَ الشَّاهِدِينَ

قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ اللَّهُمَّ رَبَّنَا أَنزِلْ عَلَيْنَا مَآئِدَةً مِّنَ السَّمَاء تَكُونُ لَنَا عِيداً لِّأَوَّلِنَا وَآخِرِنَا وَآيَةً مِّنكَ وَارْزُقْنَا وَأَنتَ خَيْرُ الرَّازِقِينَ

 

Ve ma büküm min ni'metin fe minellahi sümme iza messekümüd durru fe ileyhi tec'erun

Sümme iza keşefed durra anküm iza ferikum minküm bi rabbihim yüşrikun (49.ayet secde ayetedir.)

Li yekfüru bima ateynahüm fe temetteu fe sevfe ta'lemun

Ve yec'alune li ma la ya7lemune nasiybem mimma razaknahüm tellahi le tüs'elünne amma küntüm tefterun

Ve yec'alune lillahil benati sübhanehu ve lehüm ma yeştehun

Ve ya'büdune min dunillahi ma la yemlikü lehüm rizskam mines semavati vel erdi şey'ev ve la yestetiy'un

Darabellahü meselen abdem memlukel la yakdiru ala şey'iv ve mer razaknahü minna zirkan hasenen fe hüve yünfiku minhü sirrav ve cehra hel yestevun elhamdü lillah bel ekseruhüm la ya'lemun

Men amile saliham min zekerin ev ünsa ve hüve mü'minün fe le nuhyiyennehu hayaten tayyibeh ve la necziyennehüm ecrahüm bi ahseni ma kanu ya'melun

Fe iza kara'tel kur'ane festeiz billahi mineş şeytanir racim

Şakiral li en'umih ictebahü ve hedahü ila siratim müstekiym

Ve ateynahü fid dünya haseneh ve innehu fil ahirati le mines salihiyn

Ve darabellahü meselen karyeten kanet aminetem mutmeinnetey ye'tiha rizkuha rağadem min külli mekanin fe keferat bi en'umillahi fe ezakahallahü libasel cui vel havfi bima kanu yasneun

E la ninehüm yesunu sudurahüm li yestahfu minh e la hiyne yestağşune siyabehüm ya'lemü ma yüsirrune ve ma yu'linun innehu alimüm bi zatis sudur

Ve ma min dabbetin fil erdi illa alellahi rizkuha ve ya'lemü müstekarraha ve müstevdeaha küllün fi kitabim mübin

Ve hüvellezi halekas semavati vel erda fi sitteti eyyamiv ve kane arşühu alel mai li yeblüveküm eyyüküm ahsenü amela ve le in kulte inneküm meb'usune mim ba'dil mevti le yekulennellezine keferu in haza illa sihrum mübin

Vellezine amenu ve amilus salihati le nübevviennehüm minel cenneti ğurafen tecri min tahtihel enharu halidine fiha ni'me ecrul amilin

Ellezine saberu ve ala rabbihim yetevekkelun

Ve keeyyim min dabbetil la tahmilü rizkahellahü yerzükuha ve iyyaküm ve hüves semiul alim

Kalu nüridü en ne'küle minha ve tatmeinne kulubüna ve na'leme en kad sadaktena ve nekune aleyha mineş şahidin

Kale iysebnü meryemellahümme rabbena enzil aleyna maidetem mines semai tekunü lena iydel li evvelina ve ahirina ve ayetem mink verzukna ve ente hayrir razikiyn

 

Aşk ve Muhabbet  Duasının  Ebcet Sırrı

Önce  aşkın İslam dinindeki  yerini açıklayalım arkasından  bu konudaki ebcet sırlarını  açıklayıp uygulamaya geçeceğiz. İşte İslam dininin  aşka yaklaşımı:

Peygamber efendimiz bir hadisinde şöyle buyurmuştur: (Men Aşaka ve afa  mate mate şehiyden )’’Her kimi aşık olsa  ve ifetti korusa    ve ölse  o kişi şehit olur.’’

 Evet işte gördüğünüz gibi  İslam  dini aşkı  ret etmiyor, kınamıyor, bilakis çok  yüksek bir duygu  olduğunu  söylüyor. Ve  aşıkları efendimiz sav.öldüklerinde şehitlerin mertebelerinde

Olacaklarına dair müjdelemiştir.Ama  bir şartı  var oda namusu  iffeti korumaktır. Kuran bize Yusuf as. ile Züleyha’nın aşkından bahseder. Ve  Züleyha’ nın aslında suçlu olmadığını  ve  aşk için  öyle davrandığını  söyler. İşte Yusuf  ve Züleyha ile ilgili ayetler:

Yusuf Süresi:

21:Onu satın alan Mısırlı kişi, hanımına dedi ki: “Ona iyi bak. Belki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz.” İşte böylece biz Yûsuf’u o yere (Mısır’a) yerleştirdik ve ona (rüyadaki) olayların yorumunu öğretelim diye böyle yaptık. Allah, işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.

22:Olgunluk çağına erişince, ona hikmet ve ilim verdik. İşte biz, iyi davrananları böyle mükâfatlandırırız.

23:Evinde bulunduğu kadın (gönlünü ona kaptırıp) ondan arzuladığı şeyi elde etmek istedi ve kapıları kilitleyerek, “Haydi gelsene!” dedi. O ise, “Allah’a sığınırım, çünkü o (kocan) benim efendimdir, bana iyi baktı. Şüphesiz zalimler kurtuluşa eremezler” dedi.

24:Andolsun, kadın ona (göz koyup) istek duymuştu. Eğer Rabbinin delilini görmemiş olsaydı, Yûsuf da ona istek duyacaktı. Biz, ondan kötülüğü ve fuhşu uzaklaştırmak için işte böyle yaptık. Çünkü o, ihlâsa erdirilmiş kullarımızdandı.

25:İkisi de kapıya koştular. Kadın, Yûsuf’un gömleğini arkadan yırttı. Kapının yanında hanımın efendisine rastladılar. Kadın dedi ki: “Senin ailene kötülük yapmak isteyenin cezası, ancak zindana atılmak veya can yakıcı bir azaptır.”

26:Yûsuf, “O, benden arzusunu elde etmek istedi” dedi. Kadının ailesinden bir şahit de şöyle şahitlik etti: “Eğer onun gömleği önden yırtılmışsa, kadın doğru söylemiştir, o (Yûsuf) yalancılardandır.”

27:“Eğer gömleği arkadan yırtılmışsa, kadın yalan söylemiştir. O (Yûsuf) ise, doğru söyleyenlerdendir.”

28:Kadının kocası Yûsuf’un gömleğinin arkadan yırtıldığını görünce, dedi ki: “Şüphesiz bu, siz kadınların tuzağıdır. Şüphesiz sizin tuzağınız çok büyüktür.”

29:“Ey Yûsuf! Sen bundan sakın kimseye bahsetme. (Ey Kadın,) sen de günahının bağışlanmasını dile. Çünkü sen günah işleyenlerdensin.”

30:Şehirde birtakım kadınlar, “Aziz’in karısı, (hizmetçisi olan) delikanlısından murad almak istemiş. Ona olan aşkı yüreğine işlemiş. Şüphesiz biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz” dediler.

31:Kadın, bunların dedikodularını işitince haber gönderip onları çağırdı. (Ziyafet düzenleyip) onlar için oturup yaslanacakları yer hazırladı. Her birine birer de bıçak verdi ve Yûsuf’a, “Çık karşılarına” dedi. Kadınlar Yûsuf’u görünce, onu pek büyüttüler ve şaşkınlıkla ellerini kestiler. “Hâşâ! Allah için, bu bir insan değil, ancak şerefli bir melektir” dediler.
32:Bunun üzerine kadın onlara dedi ki: “İşte bu, beni hakkında kınadığınız kimsedir. Andolsun, ben ondan murad almak istedim. Fakat o, iffetinden dolayı bundan kaçındı. Andolsun, eğer emrettiğimi yapmazsa, mutlaka zindana atılacak ve zillete uğrayanlardan olacak.”

33:Yûsuf, “Ey Rabbim! Zindan bana, bunların beni dâvet ettiği şeyden daha sevimlidir. Onların tuzaklarını benden uzaklaştırmazsan, onlara meyleder ve cahillerden olurum” dedi.

34:Rabbi, onun duasını kabul etti ve kadınların tuzaklarını ondan uzaklaştırdı. Şüphesiz ki O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

35:Sonra onlar, Yûsuf’un suçsuzluğunu ortaya koyan delilleri gördükten sonra yine de mutlaka onu bir süre zindana atmayı uygun buldular.

49:“Sonra bunun ardından insanların yağmura kavuşacağı bir yıl gelecek. O zaman (bol rızka kavuşup) şıra ve yağ sıkacaklar.”

50:Kral, “Onu bana getirin” dedi. Elçi, Yûsuf’a gelince (Yûsuf) dedi ki: “Efendine dön de, ellerini kesen o kadınların derdi ne idi, diye sor. Şüphesiz Rabbim onların hilesini hakkıyla bilendir.”

51:Kral, kadınlara, “Yûsuf’tan murad almak istediğiniz zaman derdiniz ne idi?” dedi. Kadınlar, “Hâşâ! Allah için, biz onun bir kötülüğünü bilmiyoruz” dediler. Aziz’in karısı ise, “Şimdi gerçek ortaya çıktı. Ondan ben murad almak istedim. Şüphesiz Yûsuf doğru söyleyenlerdendir” dedi.

52:(Yûsuf), “Benim böyle yapmam, Aziz’in; yokluğunda, benim kendisine hainlik etmediğimi ve Allah’ın, hainlerin tuzaklarını başarıya ulaştırmayacağını bilmesi içindi” dedi.

53:“Ben nefsimi temize çıkarmam, çünkü Rabbimin merhamet ettiği hariç, nefis aşırı derecede kötülüğü emreder. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayandır, çok merhamet edendir” dedi.

54:Kral, “Onu bana getirin, onu özel olarak yanıma alayım”, dedi. Onunla konuşunca dedi ki: “Şüphesiz bugün sen yanımızda yüksek makam sahibi ve güvenilir bir kişisin.”

Evet işte gördüğünüz gibi Yusuf  meselesinde Züleyha ona  aşık olmuş ve  Yusuf ‘u arzulamış ve  halk  aşkı anlayınca  Yusuf’un güzelliği karşısında  onu kınamaktan  vazgeçmişler.

Dolayısıyla aşıklar kınanmaz. Ama Yusuf’ta  onu sevdiği halde   iffeti korumuş . 24. ayette  Andolsun, kadın ona (göz koyup) istek duymuştu. Eğer Rabbinin delilini görmemiş olsaydı, Yûsuf da ona istek duyacaktı.denilmektedir.  Burada  Yusuf  as. o na karşı  duygulanmış  fakat  babasının  şekli  gözünün  önüne gelmiş  ve Yusuf as. utanmış  ve  iffetini  korumuş . Yukarıdaki ayetler  de  Züleyha  ona aşık olduğunu  fakat Yusuf’un iffetini muhafaza ettiğini  söyler  ve kendisinin  kınanmaması gerektiğini  söyler. Demek  ki gerçek aşkta iffeti korumak gerekir.  Demek ki aşık olan insan  aşkı uğruna  yaptığı işlerde kınanmamalıdır. Çünkü  aşk insanın aklını  başından alır. Aşk  sınır tanımaz. Aşk kural tanımaz. Dolayısıyla İslam tasavvufçularında  aşk  çok olmuş  aşkları uğruna katlanmadıkları çile kalmamış  ama kimse onları  kınamamış . Mesela Şeyhi San’ani 7 yıl aşık olduğu kız uğruna Ermenistan’a  gitmiş  ve orada domuz çobanlığını yapmış. Ama  kimse yaptığını  sorgulamıyor.  

Hülasa : İslam dini  aşka töleransla yaklaşır . Aşka  saygı duyar . Aşıkları  yaptıkları işlerde kınamaz .  Aşkın yüksek  bir duygu  olduğunu  söyler.Ama Rahmani iffeti koruyan  aşkın  sakın bu aşk başka şeytani aşklarla karıştırılmasın.

Aşk ve Muhabbet  Duasının  Ebcet Sırrı

Evet  işte gördüğünüz gibi  Kuran’da  bir tek Yusuf As  ve Züleyha’nın  aşkından bahsedilmektedir. Dolayısıyla Aşk  ve Muhabbet  konusundaki  tek anahtar  bu konudaki  ayetlerdir.   Yusuf     يُوسُفُ     kelimesinin Ebcetteki  değeri Y 10+V 6+ S 60+F 80=156 eder. Aşk  ve Muhabbet duasının 156lı  bir formülü var.

 Birde  20 li  formülü  var .  Çünkü  dua 20  ayetlidir.

Birde 12li  formülü   var. Çünkü Yusuf   süresi 12. suredir.

 Birde 4 lü  formülü  var.  Çünkü  Yusuf            يُوسُفُ       kelimesi  4  harflidir.

 Uygulama

  1. Formül:

 Eğer  bir kişi herkes tarafından sevilmek  ,sayılmak, hürmet gösterilmek  istiyorsa aşağıdaki  duayı 156 defa bir tabak bal üzerine  okuyacak  ve o balı  2 gün içinde yiyecek Allah’ın izniyle  o kişi herkes tarafından  sevilecek,  sayılacak  ve  hürmet  görecektir. Balın  yerinde  herhangi  bir tatlıda olabilir.

2.Formül:

Eğer bir kadın veya  bir erkek birine aşıksa ve  onu kendine aşık etmek istiyorsa o kişi  aşağıda ki duayı  20 kere 3 şeker üzerine okuyacak  ve o şekerleri aşık olduğu kişiye yedirecek yediği an  o kişide ona hemen aşık olacak .

3.Formül:

Eğer bir  kişinin  biriyle arası bozuksa  ve onunla barışmak istiyorsa aşağıdaki  duayı 12 defa  bir suyun üstüne okuyacak  ve suyun  bir kısmını o kişiyi  diğer  kısmını  kendisi içeçek. O iki kişinin  arası  düzelecektir.    

4.Formül.

Eğer bir erkek  veya kadın  birini  kendine  aşık etmek isterse aşağıdaki duayı  beyaz bir kağıda 4 defa yazacak  ve üstünde taşıyacak  o kişi ona  aşık olacak.

İşte okunacak  ve  yazılacak dua 

Arapçası

Yusuf Süresi 21-22-23-24-25-26-27-28-29-30-31-32-33-34-35-36-37-38-39-40

 

 

وَقَالَ الَّذِي اشْتَرَاهُ مِن مِّصْرَ لاِمْرَأَتِهِ أَكْرِمِي مَثْوَاهُ عَسَى أَن يَنفَعَنَا أَوْ نَتَّخِذَهُ وَلَدًا وَكَذَلِكَ مَكَّنِّا لِيُوسُفَ فِي الأَرْضِ وَلِنُعَلِّمَهُ مِن تَأْوِيلِ الأَحَادِيثِ وَاللّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَـكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ

وَلَمَّا بَلَغَ أَشُدَّهُ آتَيْنَاهُ حُكْمًا وَعِلْمًا وَكَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ

وَرَاوَدَتْهُ الَّتِي هُوَ فِي بَيْتِهَا عَن نَّفْسِهِ وَغَلَّقَتِ الأَبْوَابَ وَقَالَتْ هَيْتَ لَكَ قَالَ مَعَاذَ اللّهِ إِنَّهُ رَبِّي أَحْسَنَ مَثْوَايَ إِنَّهُ لاَ يُفْلِحُ الظَّالِمُونَ

وَلَقَدْ هَمَّتْ بِهِ وَهَمَّ بِهَا لَوْلا أَن رَّأَى بُرْهَانَ رَبِّهِ كَذَلِكَ لِنَصْرِفَ عَنْهُ السُّوءَ وَالْفَحْشَاء إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُخْلَصِينَ

وَاسُتَبَقَا الْبَابَ وَقَدَّتْ قَمِيصَهُ مِن دُبُرٍ وَأَلْفَيَا سَيِّدَهَا لَدَى الْبَابِ قَالَتْ مَا جَزَاء مَنْ أَرَادَ بِأَهْلِكَ سُوَءًا إِلاَّ أَن يُسْجَنَ أَوْ عَذَابٌ أَلِيمٌ

قَالَ هِيَ رَاوَدَتْنِي عَن نَّفْسِي وَشَهِدَ شَاهِدٌ مِّنْ أَهْلِهَا إِن كَانَ قَمِيصُهُ قُدَّ مِن قُبُلٍ فَصَدَقَتْ وَهُوَ مِنَ الكَاذِبِينَ

وَإِنْ كَانَ قَمِيصُهُ قُدَّ مِن دُبُرٍ فَكَذَبَتْ وَهُوَ مِن الصَّادِقِينَ

فَلَمَّا رَأَى قَمِيصَهُ قُدَّ مِن دُبُرٍ قَالَ إِنَّهُ مِن كَيْدِكُنَّ إِنَّ كَيْدَكُنَّ عَظِيمٌ

يُوسُفُ أَعْرِضْ عَنْ هَـذَا وَاسْتَغْفِرِي لِذَنبِكِ إِنَّكِ كُنتِ مِنَ الْخَاطِئِينَ

وَقَالَ نِسْوَةٌ فِي الْمَدِينَةِ امْرَأَةُ الْعَزِيزِ تُرَاوِدُ فَتَاهَا عَن نَّفْسِهِ قَدْ شَغَفَهَا حُبًّا إِنَّا لَنَرَاهَا فِي ضَلاَلٍ مُّبِينٍ

فَلَمَّا سَمِعَتْ بِمَكْرِهِنَّ أَرْسَلَتْ إِلَيْهِنَّ وَأَعْتَدَتْ لَهُنَّ مُتَّكَأً وَآتَتْ كُلَّ وَاحِدَةٍ مِّنْهُنَّ سِكِّينًا وَقَالَتِ اخْرُجْ عَلَيْهِنَّ فَلَمَّا رَأَيْنَهُ أَكْبَرْنَهُ وَقَطَّعْنَ أَيْدِيَهُنَّ وَقُلْنَ حَاشَ لِلّهِ مَا هَـذَا بَشَرًا إِنْ هَـذَا إِلاَّ مَلَكٌ كَرِيمٌ

قَالَتْ فَذَلِكُنَّ الَّذِي لُمْتُنَّنِي فِيهِ وَلَقَدْ رَاوَدتُّهُ عَن نَّفْسِهِ فَاسَتَعْصَمَ وَلَئِن لَّمْ يَفْعَلْ مَا آمُرُهُ لَيُسْجَنَنَّ وَلَيَكُونًا مِّنَ الصَّاغِرِينَ

قَالَ رَبِّ السِّجْنُ أَحَبُّ إِلَيَّ مِمَّا يَدْعُونَنِي إِلَيْهِ وَإِلاَّ تَصْرِفْ عَنِّي كَيْدَهُنَّ أَصْبُ إِلَيْهِنَّ وَأَكُن مِّنَ الْجَاهِلِينَ

فَاسْتَجَابَ لَهُ رَبُّهُ فَصَرَفَ عَنْهُ كَيْدَهُنَّ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ

ثُمَّ بَدَا لَهُم مِّن بَعْدِ مَا رَأَوُاْ الآيَاتِ لَيَسْجُنُنَّهُ حَتَّى حِينٍ

وَدَخَلَ مَعَهُ السِّجْنَ فَتَيَانَ قَالَ أَحَدُهُمَآ إِنِّي أَرَانِي أَعْصِرُ خَمْرًا وَقَالَ الآخَرُ إِنِّي أَرَانِي أَحْمِلُ فَوْقَ رَأْسِي خُبْزًا تَأْكُلُ الطَّيْرُ مِنْهُ نَبِّئْنَا بِتَأْوِيلِهِ إِنَّا نَرَاكَ مِنَ الْمُحْسِنِينَ

قَالَ لاَ يَأْتِيكُمَا طَعَامٌ تُرْزَقَانِهِ إِلاَّ نَبَّأْتُكُمَا بِتَأْوِيلِهِ قَبْلَ أَن يَأْتِيكُمَا ذَلِكُمَا مِمَّا عَلَّمَنِي رَبِّي إِنِّي تَرَكْتُ مِلَّةَ قَوْمٍ لاَّ يُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَهُم بِالآخِرَةِ هُمْ كَافِرُونَ

وَاتَّبَعْتُ مِلَّةَ آبَآئِـي إِبْرَاهِيمَ وَإِسْحَقَ وَيَعْقُوبَ مَا كَانَ لَنَا أَن نُّشْرِكَ بِاللّهِ مِن شَيْءٍ ذَلِكَ مِن فَضْلِ اللّهِ عَلَيْنَا وَعَلَى النَّاسِ وَلَـكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَشْكُرُونَ

يَا صَاحِبَيِ السِّجْنِ أَأَرْبَابٌ مُّتَفَرِّقُونَ خَيْرٌ أَمِ اللّهُ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ

مَا تَعْبُدُونَ مِن دُونِهِ إِلاَّ أَسْمَاء سَمَّيْتُمُوهَا أَنتُمْ وَآبَآؤُكُم مَّا أَنزَلَ اللّهُ بِهَا مِن سُلْطَانٍ إِنِ الْحُكْمُ إِلاَّ لِلّهِ أَمَرَ أَلاَّ تَعْبُدُواْ إِلاَّ إِيَّاهُ ذَلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ وَلَـكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ

 

 

Türkçe Okunuşu

Ve lemma beleğa eşüddehu ateynahü hukmev ve ilma ve kezalike neczil muhsinin

Ve ravedethülleti hüve fi beytiha an nefsihi ve ğallekatil ebvabe ve kalet heyte lek kale meazellahi innehu rabbi ahsene mesvay innehu la yüflihuz zalimun

Ve le kad hemmet bihi ve hemme biha lev la er raa bürhane rabbih kezalike li nasrife anhüs sue vel fahşa' innehu min ibadinel muhlesiyn

Vestebekal babe ve kaddet kamisahu min dübüriv ve elfeya seyyideha ledel bab kalet ma ceazü men erade bi ehlike suen illa ey yüscene ev azabün elim

Kale hiye ravedetni an nefsi ve şehide şahidüm min ehliha in kane kamisuhu kudde min kubulin fe sadekat ve hüve minel kazibin

Ve in kane kamisuhu kudde min dübürin fe kezebet ve hüve mines sadikiyn

Felemma raaa kamisahu kudde min dübürin kale innehu min keydikünn inne keydekünne aziym

Yusüfü a'rid an haza vestağfiri li zembik inneki künti minel hatiin

Ve kale nisvetün fil medinetimraetül azizi türavidü fetaha an nefsih kad şeğafeha hubba inna leneraha fi dalalim mübin

Felemma semiat bi mekrihinne erselet ileyhinne ve a'tedet lehünne müttekeev ve atet külla vahidetim minhünne sikkinev ve kaletihruc aleyhinn felemma raeynehu ekbernehu ve katta'ne eydiyehünne ve kulne haşe lillahi ma haza beşera in haza illa melekün kerim

Kalet fe zalikünnellezi lümtünneni fih ve le kad ravedtühu an nefsihi festa'sam ve leil lem yef'al ma amürruhu le yüscenenne ve leyekunem mines sağirin

Kale rabbis sicnü ehabbü ileyye mimma yed'uneni ileyh ve illa tasrif anni keydehünne asbü ileyhinne ve eküm minel cahilin

Festecabe lehu rabbühu fe sarafe anhü keydehünn innehu hüves semiul alim

Sümme beda lehüm mim ba'di ma raevül ayati le yescününnehu hatta hiyn

Ve dehale meahüs sicne feteyan kale ehadühüma inni erani a'siru hamra ve kalel aharu inni erani ahmilü fevka ra'si hubzen te'külüt tayru minh nebbi'na bi te'vilih inna nerake minel muhsinin

Kale la ye'tiküma taamün türzekanihi illa nebbe'tüküma bi te'vilihi kable ey ye'tiyeküma zaliküma mimma alemeni rabbi inni teraktü millete kavmil la yü'minune billahi ve hüm bil ahirati hüm bil ahirati hüm kafirun

Vetteba'tü millete abai ibrahime ve ishaka ve ya'kub ma kane lena en nüşrike billahi min şey' zalike min fadlillahi aleyna ve alen nasi ve lakinne ekseran nasi la yeşkürun

Ya sahibeyis sicni e erbabüm müteferrikune hayrun emillahül vahidül kahhar

Ma ta'büdune min dunihi illa esmaen semmeytümuha entüm ve abaüküm ma enzelellahü biha min sültan inil hukmü illa lillah emera ella ta'büdu illa iyyah zaliked dinül kayyimü ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun

İçkiyi ve Kumarı Bıraktırma Duasının Ebcet  Sırları

İki  ve  Kumar  İslam’ın  büyük  saydığı günahlardandır. Ve dolaylısıyla Kuran  içki  ve Kumarı yasaklıyor.Peygamberimiz As  Hadislerinde ‘’içki  kötülüklerin  anasıdır  ‘’diyor.  Onun  için  içki bütün kötülüklere sebebiyet  veriyor. Alkolik insanların  içkiyi  bırakmaları  çok  zor . Ancak dualar  vasıtasıyla  içkiyi  ve kumarı bırakmak  mümkündür.

İçki

 Şimdi ebcet sırını  açıklıyoruz.İçkiye Arapçada Hamr  denir.Hamr                  خَمْرِ     Kelimesinin  Ebcet değeri  H 600+M 40+R 200=840   eder.

Birde 6 lı  formülü  vardır . Çünkü  Hamr  (içki)  Kuran’da 6  ayette  geçmektedir.

Bir de 3lü  formülü   vardır. Çünkü  Hamr  خَمْرِ     kelimesi  3 harflidir.

1. Formül:

Eğer  bir kişi çok içki  içiyorsa  alkolik ise  ve içkiyi  bırakamıyorsa aşağıdaki  duayı  misk ve  amberle   bir kağıda yazacak  ve aşağıdaki duayı 840  defa  o kağıdın üstüne okuyacak ve o kağıdı suda eritecek ve o suyu içecek  o zaman içkiyi   bırakacak.

2.Formül:

 Eğer bir kişi çok  aşırı değil de normal  alkolik ise  ve kurtulmak istiyorsa aşağıdaki  duayı  bir sürahi su  üstüne 6 defa okuyacak  ve o  suyu içecek  ondan sonra içki içmeyecek.

3. Formül:

Eğer bir kişi arada sırada  içki içiyorsa  içkiyi  görmediği  zaman canı istemiyor ancak  gördüğü zaman  canı çekiyorsa o zaman aşağıdaki duayı 3 defa okuyacak üzerine  üfleyecek  o kişinin canı artık içki istemeyecek.

Kumar

Kumara  Meysir  denir . Meysir           ْمَيْسِرِ        kelimesinin Ebcet değeri  M 40+Y 10+S 60 +R 200=310

Eğer  bir kişi kumar oynuyorsa ve kumarı  bırakamıyorsa  aşağıdaki  duayı 310 defa okuyacak kumarı  bırakacaktır.

 

İşte içki ve kumarı  bıraktıran  dua

يَسْأَلُونَكَ عَنِ الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ قُلْ فِيهِمَا إِثْمٌ كَبِيرٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ وَإِثْمُهُمَآ أَكْبَرُ مِن نَّفْعِهِمَا وَيَسْأَلُونَكَ مَاذَا يُنفِقُونَ قُلِ الْعَفْوَ كَذَلِكَ يُبيِّنُ اللّهُ لَكُمُ الآيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَتَفَكَّرُونَ

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالأَنصَابُ وَالأَزْلاَمُ رِجْسٌ مِّنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

إِنَّمَا يُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَن يُوقِعَ بَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَاء فِي الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ وَيَصُدَّكُمْ عَن ذِكْرِ اللّهِ وَعَنِ الصَّلاَةِ فَهَلْ أَنتُم مُّنتَهُونَ

وَأَطِيعُواْ اللّهَ وَأَطِيعُواْ الرَّسُولَ وَاحْذَرُواْ فَإِن تَوَلَّيْتُمْ فَاعْلَمُواْ أَنَّمَا عَلَى رَسُولِنَا الْبَلاَغُ الْمُبِينُ

لَيْسَ عَلَى الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ جُنَاحٌ فِيمَا طَعِمُواْ إِذَا مَا اتَّقَواْ وَّآمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ ثُمَّ اتَّقَواْ وَّآمَنُواْ ثُمَّ اتَّقَواْ وَّأَحْسَنُواْ وَاللّهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ

Yes'eluneke anil hamri vel meysir, kul fihima imün kebiruv ve menafiu lin nasi ve ismühüma ekberu min nef'ihima, ve yes'eluneke maza yünfikun, kulil afv kezalike yübeyyinüllahü lekümül ayati lealleküm tetefekkerun

Ya eyyühellezine amenu innemel hamru vel meysiru vel ensabü vel ezlamü ricsüm min ameliş şeytani fectenibuhü lealleküm tüflihun

İnnema yüridüş şeytanü ey yukia beynekümül adavete vel bağdae fil hamri vel meysiri ve yesuddeküm an zikrillahi ve anis salah fe hel entüm müntehun

Ve etiy'ullahe ve etiy'ur rasule vahzeru fe in tevelleytüm fa'lemu ennema ala rasulinel belağul mübin

Leyse alellezine amenu ve amilus salihati cünahun fima taimu iza mettekav ve amenu ve amilus salihati sümmettekav ve amenu sümmettekav ve ahsenu vallahü yühabbül muhsinin

 

Evlenme Duasının  Ebcet Sırrı

Önce  evliliğin  Kuran’daki  hükmünü inceleyelim  sonra duanın sırrını açıklayalım. İşte Nikahın Kuran’da ki anlatımı:

Kuranı Kerimde Nikah maddesi  23 ayette geçmektedir. Bu  ayetlerde  kadın ve erkeğin arasında ki evlilik akdi anlamına gelen nikah  bütün şartları  ve  yönleriyle  Kuran’da  açıklanmıştır. Nikah  bir kadının sadece bir erkeğe  ait olması ve erkeğin ona karşı sorumluluklarını yerine getirmesi için yapılan  bir akit bir antlaşmadan ibarettir.Nikahta  ensest  yasası yani ailede ki yakınlarala evliliğin  yasaklanması çok önemlidir. Nitekim Kuran bunu açıkça beyan etmiştir. İşte  nikahı haram olan  kişileri açıklayan  ayet ve o ayetin değişik  mealleri  Nisa Suresi 22. (ayet)

وَلاَ تَنكِحُواْ مَا نَكَحَ آبَاؤُكُم مِّنَ النِّسَاء إِلاَّ مَا قَدْ سَلَفَ إِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَمَقْتًا وَسَاء سَبِيلاً

Ve la tenkihu ma nekeha abaüküm minen nisai illa ma kad selefv innehu kane fahişetev ve makta ve sae sebila

Geçmişte olanlar bir yana, babalarınızın evlendiği kadınlarla evlenmeyin; çünkü bu bir hayasızlıktır, iğrenç bir şeydir ve kötü bir yoldur.

 

(Nisa suresi 23. ayet)

حُرِّمَتْ عَلَيْكُمْ أُمَّهَاتُكُمْ وَبَنَاتُكُمْ وَأَخَوَاتُكُمْ وَعَمَّاتُكُمْ وَخَالاَتُكُمْ وَبَنَاتُ الأَخِ وَبَنَاتُ الأُخْتِ وَأُمَّهَاتُكُمُ اللاَّتِي أَرْضَعْنَكُمْ وَأَخَوَاتُكُم مِّنَ الرَّضَاعَةِ وَأُمَّهَاتُ نِسَآئِكُمْ وَرَبَائِبُكُمُ اللاَّتِي فِي حُجُورِكُم مِّن نِّسَآئِكُمُ اللاَّتِي دَخَلْتُم بِهِنَّ فَإِن لَّمْ تَكُونُواْ دَخَلْتُم بِهِنَّ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْكُمْ وَحَلاَئِلُ أَبْنَائِكُمُ الَّذِينَ مِنْ أَصْلاَبِكُمْ وَأَن تَجْمَعُواْ بَيْنَ الأُخْتَيْنِ إَلاَّ مَا قَدْ سَلَفَ إِنَّ اللّهَ كَانَ غَفُورًا رَّحِيمًا

Hurrimet aleyküm ümmehatüküm ve benatüküm ve ehavatüküm ve ammatüküm ve halatüküm ve benatül ehi ve benatül uhti ve ümmehatükümüllati erda'neküm ve ehavatüküm miner radaati ve ümmehatü nisaiküm ve rabaibükümüllati fi hucuriküm min nisaikümüllati dehatüm bihinne fe il lem tekunu dehaltüm bihinne fe la cünaha aleyküm ve halailü ebnaikümül lezine min aslabiküm ve ne tecmeu beynel uhteyni illa ma kad selef innellahe kane ğafurar rahiyma

Analarınız, kızlarınız, kızkardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, kızkardeş kızları, sizi emziren analarınız, süt bacılarınız, eşlerinizin anaları, kendileriyle birleştiğiniz eşlerinizden olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız size haram kılındı. Eğer onlarla (nikâhlanıp da) henüz birleşmemişseniz kızlarını almanızda size bir mahzur yoktur. Kendi sulbünüzden olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi birden almak da size haram kılındı; ancak geçen geçmiştir. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.

 

Evet işte gördüğünüz gibi  bütün tefsirlerde ayet  aynı şekilde  terceme edilmiştir.

Çünkü Kuran  bu konuyu  o kadar açık bir dille ifade ediyor ki burada  yoruma yer bırakmamıştır. Çünkü ensest yasası  Kuran  bakımından çok önemlidir. Ensest  yasası soylerın karışımını engeller. Zaten  nikah gerçeği olmazsa  insan soyları birbirine karışır. Ensest yasası akrabalık derecelerinin netleşmesini sağlar.

Evlenme Duasının  Ebcet Sırrı

Evliliğe  Kuran’da Nikah  denir. Nikah     نَكَحَ  kelimesinin Ebcet değeri  N 50+K 20+H 8=78 eder.

 Birde 23 lü  formülü  var . Çünkü  Nikah     kelimesi  Kuran’da 23  ayette  geçmektedir.

Uygulama 

1. Formül:

Eğer  bir kişi her hangi biriyle  evlenmek isterse aşağıdaki  duayı bir sürahi süt  üzerine 78 defa okuyacak ve o sütü 3 günde sabah akşam içecek . Allah’ın izniyle  anında  evlenecek  birini  bulur.bu  uygulamayı  kadın da erkekte  aynı şekilde uygulaya bilir.

2.Formül:

Eğer bir kişi  belli  biriyle  evlenmek isterse aşağıdaki  duayı 23 defa bir tabak  bal  üzerine okuyacak  ve o  istediği kişiyle  evelenecek.

İşte  Evlilik Duası

 

وَإِنْ خِفْتُمْ أَلاَّ تُقْسِطُواْ فِي الْيَتَامَى فَانكِحُواْ مَا طَابَ لَكُم مِّنَ النِّسَاء مَثْنَى وَثُلاَثَ وَرُبَاعَ فَإِنْ خِفْتُمْ أَلاَّ تَعْدِلُواْ فَوَاحِدَةً أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ ذَلِكَ أَدْنَى أَلاَّ تَعُولُواْ

وَيَسْتَفْتُونَكَ فِي النِّسَاء قُلِ اللّهُ يُفْتِيكُمْ فِيهِنَّ وَمَا يُتْلَى عَلَيْكُمْ فِي الْكِتَابِ فِي يَتَامَى النِّسَاء الَّلاتِي لاَ تُؤْتُونَهُنَّ مَا كُتِبَ لَهُنَّ وَتَرْغَبُونَ أَن تَنكِحُوهُنَّ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الْوِلْدَانِ وَأَن تَقُومُواْ لِلْيَتَامَى بِالْقِسْطِ وَمَا تَفْعَلُواْ مِنْ خَيْرٍ فَإِنَّ اللّهَ كَانَ بِهِ عَلِيمًا

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا جَاءكُمُ الْمُؤْمِنَاتُ مُهَاجِرَاتٍ فَامْتَحِنُوهُنَّ اللَّهُ أَعْلَمُ بِإِيمَانِهِنَّ فَإِنْ عَلِمْتُمُوهُنَّ مُؤْمِنَاتٍ فَلَا تَرْجِعُوهُنَّ إِلَى الْكُفَّارِ لَا هُنَّ حِلٌّ لَّهُمْ وَلَا هُمْ يَحِلُّونَ لَهُنَّ وَآتُوهُم مَّا أَنفَقُوا وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ أَن تَنكِحُوهُنَّ إِذَا آتَيْتُمُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ وَلَا تُمْسِكُوا بِعِصَمِ الْكَوَافِرِ وَاسْأَلُوا مَا أَنفَقْتُمْ وَلْيَسْأَلُوا مَا أَنفَقُوا ذَلِكُمْ حُكْمُ اللَّهِ يَحْكُمُ بَيْنَكُمْ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ

وَلاَ جُنَاحَ عَلَيْكُمْ فِيمَا عَرَّضْتُم بِهِ مِنْ خِطْبَةِ النِّسَاء أَوْ أَكْنَنتُمْ فِي أَنفُسِكُمْ عَلِمَ اللّهُ أَنَّكُمْ سَتَذْكُرُونَهُنَّ وَلَـكِن لاَّ تُوَاعِدُوهُنَّ سِرًّا إِلاَّ أَن تَقُولُواْ قَوْلاً مَّعْرُوفًا وَلاَ تَعْزِمُواْ عُقْدَةَ النِّكَاحِ حَتَّىَ يَبْلُغَ الْكِتَابُ أَجَلَهُ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ يَعْلَمُ مَا فِي أَنفُسِكُمْ فَاحْذَرُوهُ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ غَفُورٌ حَلِيمٌ

وَأَنكِحُوا الْأَيَامَى مِنكُمْ وَالصَّالِحِينَ مِنْ عِبَادِكُمْ وَإِمَائِكُمْ إِن يَكُونُوا فُقَرَاء يُغْنِهِمُ اللَّهُ مِن فَضْلِهِ وَاللَّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ

وَلْيَسْتَعْفِفِ الَّذِينَ لَا يَجِدُونَ نِكَاحًا حَتَّى يُغْنِيَهُمْ اللَّهُ مِن فَضْلِهِ وَالَّذِينَ يَبْتَغُونَ الْكِتَابَ مِمَّا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ فَكَاتِبُوهُمْ إِنْ عَلِمْتُمْ فِيهِمْ خَيْرًا وَآتُوهُم مِّن مَّالِ اللَّهِ الَّذِي آتَاكُمْ وَلَا تُكْرِهُوا فَتَيَاتِكُمْ عَلَى الْبِغَاء إِنْ أَرَدْنَ تَحَصُّنًا لِّتَبْتَغُوا عَرَضَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَمَن يُكْرِههُّنَّ فَإِنَّ اللَّهَ مِن بَعْدِ إِكْرَاهِهِنَّ غَفُورٌ رَّحِيمٌ

وَلاَ تَنكِحُواْ الْمُشْرِكَاتِ حَتَّى يُؤْمِنَّ وَلأَمَةٌ مُّؤْمِنَةٌ خَيْرٌ مِّن مُّشْرِكَةٍ وَلَوْ أَعْجَبَتْكُمْ وَلاَ تُنكِحُواْ الْمُشِرِكِينَ حَتَّى يُؤْمِنُواْ وَلَعَبْدٌ مُّؤْمِنٌ خَيْرٌ مِّن مُّشْرِكٍ وَلَوْ أَعْجَبَكُمْ أُوْلَـئِكَ يَدْعُونَ إِلَى النَّارِ وَاللّهُ يَدْعُوَ إِلَى الْجَنَّةِ وَالْمَغْفِرَةِ بِإِذْنِهِ وَيُبَيِّنُ آيَاتِهِ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ

وَمَن لَّمْ يَسْتَطِعْ مِنكُمْ طَوْلاً أَن يَنكِحَ الْمُحْصَنَاتِ الْمُؤْمِنَاتِ فَمِن مِّا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُم مِّن فَتَيَاتِكُمُ الْمُؤْمِنَاتِ وَاللّهُ أَعْلَمُ بِإِيمَانِكُمْ بَعْضُكُم مِّن بَعْضٍ فَانكِحُوهُنَّ بِإِذْنِ أَهْلِهِنَّ وَآتُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ مُحْصَنَاتٍ غَيْرَ مُسَافِحَاتٍ وَلاَ مُتَّخِذَاتِ أَخْدَانٍ فَإِذَا أُحْصِنَّ فَإِنْ أَتَيْنَ بِفَاحِشَةٍ فَعَلَيْهِنَّ نِصْفُ مَا عَلَى الْمُحْصَنَاتِ مِنَ الْعَذَابِ ذَلِكَ لِمَنْ خَشِيَ الْعَنَتَ مِنْكُمْ وَأَن تَصْبِرُواْ خَيْرٌ لَّكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ

 

Ve in hiftüm illa tuksitu fil yetama fenkihu ma tabe leküm minen nisai mesna ve sülase ve ruba' fe in hiftüm ella ta'dilu fe vahideten ev ma leleket eymanüküm zalike edna ella teulu

Ve yesteftuneke fin nisa' kulillahü yüftiküm fihinne ve ma yütla aleyküm fil kitabi fi yetamen nisaillati la tü'tunehünne ma kütibe lehünne ve terğabune en tenkihuhünne vel müstad'afine minel vildani ve en tekumu lil yetama bil kist ve ma tef'alu min hayrin fe inellahe kane bihi alima

 

 

Ya eyyuhelleziyne amenu iza caekumulmu'minatu muha ciratin femtehinuhunne allahu a'lemu biiymanihinne fein 'alimtumuhunne mu'minatin fela terci'uhunne ilelkuffari la hunne hillun lehum ve la hum yehillune lehunne ve atuhum ma enfeku ve la cunaha 'aleykum en tenkihuhunne iza ateytumuhunne ucurehunne ve la tumsiku bi'isamilkevafiri ves'elu ma enfaktum velyes&elu ma enfeku zalikum hukmullahi yahkumu beynekum vallahu 'aliymun hakuymun.

Ve la cünaha aleyküm fima arradtüm bihi min hitbetin nisai ev eknentüm fi enfüsiküm, alimellahü enneküm se tezkürunehünne ve lakil la tüvaidulünne sirran illa en tekulu kavlem ma'rufa, ve la ta'zimu ukdetem nikahi hatta yeblüğal kitabü eceleh, va'lemu ennellahe ya'lemü ma fi enfüsiküm fahzeruh, va'lemu ennellahe ğafurun halim

Ve enkihül eyama minküm ves salihiyne min ibadiküm ve imaiküm iy yekun fükarae yuğnihimüllahü min fadlih vallahü vasiun alim

Vel yesta'fifillezine la yecidune nikahan hatta yuğniyehümüllahü min fadlih vellezine yebteğunel kitabe memma meleket eymanüküm fe katibuhüm in alimtüm fihim hayrav ve atuhüm mim malillahillezi ataküm ve la tükrihu fetaytiküm alel biğai in eradne tehassunel li tebteğu aradal hayatid dünya ve mey yükrihhünne fe innellahe mim ba'di ikrahihinne ğafurur rahiym

Ve la tenkihul müşrikati hatta yü'minn, ve le emetüm mü'minetüm hayrum mim müşriketiv ve lev a'cebetküm, ve la tünkihul müşrikine hatta yü'minu, ve le abdüm mü'minün hayrum mim müşrikiv ve lev a'cebeküm, ülaike yed'une ilen nar, vallahü yed'u ilel cenneti vel mağfirati bi iznih, ve yübeyyinü ayatihi lin nasi leallehüm yetezekkerun

Ve mel lem yesteti' minküm tavlen ey yenkihal muhsanatil mü'minati fe mim ma meleket eymaüküm min feteyatikümül mü'minat vellahü a'lemü bi imaniküm ba'duküm mim ba'd fenkihuhünne bi izni ehlihinne ve atuhünne ücurahünne bil ma'rufi muhsanatin ğayra müsafihativ ve la müttehizati ahdan fe iza uhsinne fe in eteyne bi fahişetin fe aleyhinne nisfü ma alel muhsanati minel azab zalike li men haşiyel anete minküm ve en tasbiru harul leküm vellahü ğafurur rahiym

 

Mücadeleyi kazanma duasının Ebcet Sırrı

Duayla  mücadeleyi  ve ya savaşı  kazanmak  münkündür.  Ve  bu  tarihte olmuştur.  Nitekim  Hz: Muhammed As dünyaya gelmeden  öncede  hak  din  üzerine  olanlar  Allah’ a dua  ediyorlar dı  ve  her türlü  mücadeleyi  kazanıyorlardı.  Ve  Uhud  savşında  Allah  resülünün duayla üstüne  gelen müşrikleri  dağıttığı  sabittir. Bu  bize bir örnektir byani  herhangi  bir  mücadele  kazanıla bilinir. 

Şimdi  ebcet  sırrına geçiyoruz.

Mücadeleye  Kuran’da  cedel         جَدَلً   denir.   Cedel         جَدَلً kelimesinin Ebcet  değeri  C 3+ D 4 +L 30 =37 eder.

Birde 29 lu  Formülü  var. Çünkü  bu konu 29  ayette  geçmektedir.

 Bir de 3  lü formülü  var . Çünkü cedel        جَدَلً   kelimesi 3 harflidir.         

Uygulama

1. Formül

Eğer bir  kişi devamlı her türlü  mücadele  başarılı olmak istiyorsa  aşağıdaki  duayı 37  defa  okuyacak  ve  artık  bütün  mücadelelerinde  başarılı olacaktır.

2. Formül:

 Eğer  bir kişi için  bir  konu  çok  önemliyse  ve o kununun  başarıyla sonuçlanmasını  istiyorsa  o kişi 29  defa  aşağıadaki duayı  Cuma  günü  okuyacak  ve  o konu çözülecek.

3. Formül

Eğer  bir kişiyi  etkilemek  isterseniz o kişinin  yanına  gittiğinizde  3 defa  aşağıdaki  duayı okursunuz ve o kişiyi etkilersiniz.

 

 

 

 

İşte mücadele duası

فَإِن تَوَلَّوْاْ فَقُلْ حَسْبِيَ اللّهُ لا إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ

وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ نُوحٍ إِذْ قَالَ لِقَوْمِهِ يَا قَوْمِ إِن كَانَ كَبُرَ عَلَيْكُم مَّقَامِي وَتَذْكِيرِي بِآيَاتِ اللّهِ فَعَلَى اللّهِ تَوَكَّلْتُ فَأَجْمِعُواْ أَمْرَكُمْ وَشُرَكَاءكُمْ ثُمَّ لاَ يَكُنْ أَمْرُكُمْ عَلَيْكُمْ غُمَّةً ثُمَّ اقْضُواْ إِلَيَّ وَلاَ تُنظِرُونِ

فَإِن تَوَلَّيْتُمْ فَمَا سَأَلْتُكُم مِّنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلاَّ عَلَى اللّهِ وَأُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْمُسْلِمِينَ

إِنِّي تَوَكَّلْتُ عَلَى اللّهِ رَبِّي وَرَبِّكُم مَّا مِن دَآبَّةٍ إِلاَّ هُوَ آخِذٌ بِنَاصِيَتِهَا إِنَّ رَبِّي عَلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ

قَالَ يَا قَوْمِ أَرَأَيْتُمْ إِن كُنتُ عَلَىَ بَيِّنَةٍ مِّن رَّبِّي وَرَزَقَنِي مِنْهُ رِزْقًا حَسَنًا وَمَا أُرِيدُ أَنْ أُخَالِفَكُمْ إِلَى مَا أَنْهَاكُمْ عَنْهُ إِنْ أُرِيدُ إِلاَّ الإِصْلاَحَ مَا اسْتَطَعْتُ وَمَا تَوْفِيقِي إِلاَّ بِاللّهِ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَإِلَيْهِ أُنِيبُ

إِن يَنصُرْكُمُ اللّهُ فَلاَ غَالِبَ لَكُمْ وَإِن يَخْذُلْكُمْ فَمَن ذَا الَّذِي يَنصُرُكُم مِّن بَعْدِهِ وَعَلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكِّلِ الْمُؤْمِنُونَ

قَالَتْ لَهُمْ رُسُلُهُمْ إِن نَّحْنُ إِلاَّ بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ وَلَـكِنَّ اللّهَ يَمُنُّ عَلَى مَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ وَمَا كَانَ لَنَا أَن نَّأْتِيَكُم بِسُلْطَانٍ إِلاَّ بِإِذْنِ اللّهِ وَعلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ

وَمَا لَنَا أَلاَّ نَتَوَكَّلَ عَلَى اللّهِ وَقَدْ هَدَانَا سُبُلَنَا وَلَنَصْبِرَنَّ عَلَى مَا آذَيْتُمُونَا وَعَلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُتَوَكِّلُونَ

الَّذِينَ صَبَرُواْ وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ

إِنَّهُ لَيْسَ لَهُ سُلْطَانٌ عَلَى الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ

إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَإِذَا تُلِيَتْ عَلَيْهِمْ آيَاتُهُ زَادَتْهُمْ إِيمَانًا وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ

وَمَن يَهْدِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِن مُّضِلٍّ أَلَيْسَ اللَّهُ بِعَزِيزٍ ذِي انتِقَامٍ

وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ قُلْ أَفَرَأَيْتُم مَّا تَدْعُونَ مِن دُونِ اللَّهِ إِنْ أَرَادَنِيَ اللَّهُ بِضُرٍّ هَلْ هُنَّ كَاشِفَاتُ ضُرِّهِ أَوْ أَرَادَنِي بِرَحْمَةٍ هَلْ هُنَّ مُمْسِكَاتُ رَحْمَتِهِ قُلْ حَسْبِيَ اللَّهُ عَلَيْهِ يَتَوَكَّلُ الْمُتَوَكِّلُونَ

وَيُنَجِّي اللَّهُ الَّذِينَ اتَّقَوا بِمَفَازَتِهِمْ لَا يَمَسُّهُمُ السُّوءُ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ

اللَّهُ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ وَكِيلٌ

 

Fe in tevellev fe kul hasbiyallahü la ilahe illa hu aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbül arşil aziym

Vetlü aleyhim nebee nuh iz kale li kavmihi ya kavmi in kane kebüra aleyküm mekami ve tezkirii bi ayatillahi fe alellahi tevekkeltü fe ecmiu emraküm ve şürakaeküm sümme la yekün emruküm ve şürakaeküm sümme la yekün emruküm aleyküm ğummeten sümmakdu ileyye ve la tünzirun

Fe in tevelleytüm fe ma seeltüküm mir ecrv in ecriye illa alellahi ve ümirtü en ekune minel müslimin

İnni tevekkeltü alellahi rabbi ve rabbiküm ma min dabbetin illa hüve ahizüm binasiyetiha inne rabbi ala siratim müstekiym

Kale ya kavmi eraeytüm in küntü ala beyyinetim mir rabbi ve razekani minhü rizkan hasena ve ma üridü en ühalifeküm ila ma enhaküm anh in üridü illel islaha mesteta't ve ma tevfikiy illa billah aleyhi tevekkeltü ve ileyhi ünib

İy yensurkümüllahü fe la ğalibe leküm, ve iy yahzülküm fe min zellezi yensuruküm mim ba'dih, ve alellahi felyetevekkelil mü'minun

Kalet lehüm rusülühüm in nahnü illa beşerum mislüküm ve lakinnellahe yemünnü ala mey yeşaü min ibadih ve ma kane lena en ne'tiyeküm bi sültanin illa bi iznillah ve alellahi fel yetevekkelil mü'minun

Ve ma lena ella netevekkele alellahi ve kad hedana sübülena ve lenasbiranne ala ma azeytümuna ve alellahi fel yetevekkelil müteveklkilun

Ellezine saberu ve ala rabbihim yetevekkelun

İnnehu leyse lehu sültanün alellezine amenu ve ala rabbihim yetevekkelun

İnnemel mü'minunellezine iza zükirallahü vecilet kulubühüm ve iza tüliyet aleyhim ayatühu zadethüm imanev ve ala rabbihim yetevekkelun

Ve mey yehdillahü fema lehu mim müdill e leysellahü bi azizin zintikam

Ve lein seeltehüm men halekas semavati vel erda le yekulünnellah kul eferaeytüm ma ted'une min dunillahi in eradeniyellahü bi durrin hel hünne kaşifatü durrihi ev eradeni bi rahmetin hel hünne mümsikatü rahmetih kul hasbiyellah aleyhi yetevekkelül mütevekkilun

Ve yüneccillahüllezinettekav bi mefazetihim la yemessühümüs suü ve la hüm yahzenun

Allahü haliku külli şey'iv ve hüve ala külli şey'iv vekil

 

 Çocukları Anne Babaya İtaat Ettirme Duasının Ebcet Sırrı

 Anne  babaya  Kuran’da valideyn denilir.Kuran’ da  Allah bu  Hususta şöyle deniliyor: 

(İsra Suresi 23. ayet)

Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine "of!" bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle.

(İsrâ Suresi 24. Ayet)

Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve: "Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et!" diyerek dua et.

(İsrâ Suresi 25. Ayet)

Rabbiniz sizin kalplerinizdekini çok iyi bilir. Eğer siz iyi olursanız, şunu bilin ki Allah, kötülükten yüz çevirerek tevbeye yönelenleri son derece bağışlayıcıdır.

(Bakara Suresi 83. Ayet)

 

Diyanet Açıklamalı

Vaktiyle biz, İsrailoğullarından: Yalnızca Allah'a kulluk edeceksiniz, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz diye söz almış ve "İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin" diye de emretmiştik. Sonunda azınız müstesna, yüz çevirerek dönüp gittiniz.

 

(Nisa Suresi 36. Ayet)

Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlar (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.

(İsra Suresi 151. Ayet)

De ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin -sizin de onların da rızkını biz veririz-; kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve Allah'ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın! İşte bunlar Allah'ın size emrettikleridir. Umulur ki düşünüp anlarsınız.

Evete işte  gördüğünüz gibi Kuran anne  babaya  itaatsizliği  günah  sayıyor ve yasaklıyor.  Onun için  en ufak bir  şekilde bile  anne  baba üzülmemeli.

Ebcet  Sırrı 

 Anne  babaya  valideyn       وَالِدَيْنِ  denir. Valideyn وَالِدَيْنِ

Kelimesinin ebcet  değeri V 6 + L 30 + D 4 + Y 10 + N 50 = 100 eder. 

Uygulama

Eğer bir anne ve babanın çocukları onlara karşı isyankar olsalar ,anne ve babanın sözünü dinlemeseler  onları kendilerine itaatkar yapmaları için şu formülü uygulamaları gerekir:Aşağıdaki duayı bir kağıda azıp  o kağıdı yemeye koyup o yemeyi çocuklara yedirirlerse  o çocuklar anne ve babalarının sözlerinden asla çıkmazlar. Eğer bunu yapma imkanları bulunmazsa  o zaman aşağıdaki duayı yemeğin üzerine  100 defa okuyup yemeye üfürürler ve yemeyi yediklerinde artk anne ve babalarının sözlerinden çıkamazlar. İşte çocukları anne babaya itaat ettiren dua:

وَقَضَى رَبُّكَ أَلاَّ تَعْبُدُواْ إِلاَّ إِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا إِمَّا يَبْلُغَنَّ عِندَكَ الْكِبَرَ أَحَدُهُمَا أَوْ كِلاَهُمَا فَلاَ تَقُل لَّهُمَآ أُفٍّ وَلاَ تَنْهَرْهُمَا وَقُل لَّهُمَا قَوْلاً كَرِيمًا

وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُل رَّبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانِي صَغِيرًا

رَّبُّكُمْ أَعْلَمُ بِمَا فِي نُفُوسِكُمْ إِن تَكُونُواْ صَالِحِينَ فَإِنَّهُ كَانَ لِلأَوَّابِينَ غَفُورًا

وَاعْبُدُواْ اللّهَ وَلاَ تُشْرِكُواْ بِهِ شَيْئًا وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَبِذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَالْجَارِ ذِي الْقُرْبَى وَالْجَارِ الْجُنُبِ وَالصَّاحِبِ بِالجَنبِ وَابْنِ السَّبِيلِ وَمَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ إِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ مَن كَانَ مُخْتَالاً فَخُورًا

قُلْ تَعَالَوْاْ أَتْلُ مَا حَرَّمَ رَبُّكُمْ عَلَيْكُمْ أَلاَّ تُشْرِكُواْ بِهِ شَيْئًا وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَلاَ تَقْتُلُواْ أَوْلاَدَكُم مِّنْ إمْلاَقٍ نَّحْنُ نَرْزُقُكُمْ وَإِيَّاهُمْ وَلاَ تَقْرَبُواْ الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ وَلاَ تَقْتُلُواْ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللّهُ إِلاَّ بِالْحَقِّ ذَلِكُمْ وَصَّاكُمْ بِهِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ

وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ لاَ تَعْبُدُونَ إِلاَّ اللّهَ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَاناً وَذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَقُولُواْ لِلنَّاسِ حُسْناً وَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ وَآتُواْ الزَّكَاةَ ثُمَّ تَوَلَّيْتُمْ إِلاَّ قَلِيلاً مِّنكُمْ وَأَنتُم مِّعْرِضُونَ

 

Ve kada rabbüke elle ta'büdu illa iyyahü ve bil valedeyni ihsana imma yeblüğanne indekel kibera ehadühüma ev kilahüma fe la tekul lehüma üffiv ve la tenher hüma ve kul lehüma kavlen kerima

Vahfid lehüma cenahaz zülli miner rahmeti ve kur rabbirhamhüma kema rabbeyani sağiyra

Rabbüküm a'lemü bima fi nüfusiküm in tekunu salihiyne fe innehu kane lil evvabine ğafura

Va'büdüllahe ve la tüşriku bihi şey'ev ve bil valideyni ihsanev ve bizil kurba vel yetama vel mesakini vel cari zil kurba vel caril cünübi ves sahibi vil cembi vebnis sebili ve ma meleket eymanüküm innellahe la yühibbü men kane muhtalen fehura

Kul tealev etlü ma harrame rabbüküm aleyküm ella tüşriku bihi şey'a ve bil valideyni ihsana ve la taktülu evladeküm min imlak nahnü nerzükuküm ve iyyahüm ve la takrabül fevahişe ma zahera minha ve ma betan ve la taktülün nefselleti harramellahü illa bil hakk zaliküm vessaküm bihi lealleküm ta'kilun 

Ve iz ehazna misaka beni israile la ta'büdune illellahe ve bil valideyni ihsanev ve izl kurba vel yetam vel mesakini ve kulu lin nasi husnev ve ekiymus salate ve atüz zekah, sümme tevelleytüm ila kalilem minküm ve entüm mu'ridun 

Kadının  kocasına veya Kocanın  Karısına   Kendini  Sevdirme duasının  Ebcet  Sırrı

Kadın  ve koca arasında ki  sevgi çok  önemlidir.  Ve  gereklidir.  Çünkü  dinimize göre yuva kutsaldır.  Ve Hz peygamber as şöyle buyurmuş:’’ Kişinin  evinde huzur  varsa evi  cennet gibi olur. Eğer evinde  huzur yoksa evi  Cehennem  gibi olur.’’ Dolayısıyla  ev huzuruna  vesile olmak çok  büyük  bir  sevaptır.     

Duanın Ebcet Sırrı

Kadın  ve kocaya  Arapçada Zevceyn                زَّوْجَيْنِ       denir.

Zevceyn    زَّوْجَيْنِ  kelimsinin Ebcette ki  değeri Z 7 +V 6+C 3+Y 10+N 50=76 eder .

 Birde 82 li  formülü   var . Çünkü bu madde  Kuran’da 82  yerde geçmektedir.

Uygulama

1. Formül

Eğer  bir kadın  kocasının kendisni  çok aşırı sevmesini  isterse  aşağıdaki  duayı 76 defa  yemek üzerine okuyacak  ve o yemeği kocasına yedirecek o koca yemekten  yedikten  sonra artık karısına  çok aşırı  bağlanacak.

2. Formül

Eğer  bir koca karısının kendisni  çok aşırı sevmesini  isterse  aşağıdaki  duayı 82 defa   bir şeker  üzerine okuyacak  ve o şekerii karısına yedirecek o kadın  şekeri  yedikten  sonra artık kocasına çok aşırı  bağlanacak.

İşte  okunacak  dua

 

 

وَأَنَّهُ خَلَقَ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْأُنثَى

مِن نُّطْفَةٍ إِذَا تُمْنَى

وَأَنَّ عَلَيْهِ النَّشْأَةَ الْأُخْرَى

أَيُّهَا النَّبِيُّ قُل لِّأَزْوَاجِكَ إِن كُنتُنَّ تُرِدْنَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا وَزِينَتَهَا فَتَعَالَيْنَ أُمَتِّعْكُنَّ وَأُسَرِّحْكُنَّ سَرَاحًا جَمِيلًا

 

 

 

 

Ve ennehu halekaz zevceyniz zekara vel unsa

Min nutfetin iza tumna

Ve enne aleyhin neş'etel uhra

Ya eyyühen nebiyyü kul li ezvacike in küntünne türidnel hayated dünya ve zineteha fe tealeyne ümetti'künne ve üserrihkünne serahan

 

Kaybolmuş  Bir  Şeyi  Veye Evden Kaçan Bir Kimseyi Geri  Getirme Duasının Ebcet Sırrı

Kybolmuş  br  şeye  veya  şahsa  ğayb denir . Ğayb           غَيْبِ  kelimesinin  ebcet  değeri Ğ 1000+Y 10+B 2=1012 eder .

 Birde 61 li  formülü  var.  Çünkü  Ğayb  غَيْبِ maddesi  Kuran’da 61  yerde geçmektedir.

Uygulama

1. Formül

Eğer bir kişi evden kaçmışsa  ve ya kayıplara  karışmışsa bu kişinin  bulunması ve eve  dönmesi için şöyle bir formül uygulanır.Aşağıda ki dua  beyaz bir kağıda yazılır ve  bu kağıt üzerine dua 1012 defa okunur. Dua okunduktan sonra bu kağıt suya bırakılır ve bu dua kayıp kişi bulununcaya kadar günde 1 defa okunur Allah’ın izniyle 1 ay içinde kayıp kişi bulunur.

2.Formül

Eğer bir şey kaybolmuşsa   bulunması ve  için şöyle bir formül uygulanır.Aşağıda ki dua  beyaz bir kağıda yazılır ve  bu kağıt üzerine dua 61defa okunur. Dua okunduktan sonra bu kağıt suya bırakılır ve bu dua kayıp şey bulununcaya kadar günde 1 defa okunur Allah’ın izniyle 1 0 gün içinde kayıp kişi bulunur.

 

İşte Gayb Duası 

وَعِندَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لاَ يَعْلَمُهَا إِلاَّ هُوَ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَمَا تَسْقُطُ مِن وَرَقَةٍ إِلاَّ يَعْلَمُهَا وَلاَ حَبَّةٍ فِي ظُلُمَاتِ الأَرْضِ وَلاَ رَطْبٍ وَلاَ يَابِسٍ إِلاَّ فِي كِتَابٍ مُّبِينٍ

وَهُوَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ بِالْحَقِّ وَيَوْمَ يَقُولُ كُن فَيَكُونُ قَوْلُهُ الْحَقُّ وَلَهُ الْمُلْكُ يَوْمَ يُنفَخُ فِي الصُّوَرِ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ وَهُوَ الْحَكِيمُ الْخَبِيرُ

لاَّ تُدْرِكُهُ الأَبْصَارُ وَهُوَ يُدْرِكُ الأَبْصَارَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ

ذَلِكَ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ

رَبِّ قَدْ آتَيْتَنِي مِنَ الْمُلْكِ وَعَلَّمْتَنِي مِن تَأْوِيلِ الأَحَادِيثِ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ أَنتَ وَلِيِّي فِي الدُّنُيَا وَالآخِرَةِ تَوَفَّنِي مُسْلِمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ

ذَلِكَ مِنْ أَنبَاء الْغَيْبِ نُوحِيهِ إِلَيْكَ وَمَا كُنتَ لَدَيْهِمْ إِذْ أَجْمَعُواْ أَمْرَهُمْ وَهُمْ يَمْكُرُونَ

لَقَدْ كَانَ فِي قَصَصِهِمْ عِبْرَةٌ لِّأُوْلِي الأَلْبَابِ مَا كَانَ حَدِيثًا يُفْتَرَى وَلَـكِن تَصْدِيقَ الَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ وَتَفْصِيلَ كُلَّ شَيْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ

الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ

قَالَ يَا آدَمُ أَنبِئْهُم بِأَسْمَآئِهِمْ فَلَمَّا أَنبَأَهُمْ بِأَسْمَآئِهِمْ قَالَ أَلَمْ أَقُل لَّكُمْ إِنِّي أَعْلَمُ غَيْبَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَأَعْلَمُ مَا تُبْدُونَ وَمَا كُنتُمْ تَكْتُمُونَ

يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ اذْكُرُواْ نِعْمَتِيَ الَّتِي أَنْعَمْتُ عَلَيْكُمْ وَأَنِّي فَضَّلْتُكُمْ عَلَى الْعَالَمِينَ

ذَلِكَ مِنْ أَنبَاء الْغَيْبِ نُوحِيهِ إِلَيكَ وَمَا كُنتَ لَدَيْهِمْ إِذْ يُلْقُون أَقْلاَمَهُمْ أَيُّهُمْ يَكْفُلُ مَرْيَمَ وَمَا كُنتَ لَدَيْهِمْ إِذْ يَخْتَصِمُونَ

قُل لاَّ أَقُولُ لَكُمْ عِندِي خَزَآئِنُ اللّهِ وَلا أَعْلَمُ الْغَيْبَ وَلا أَقُولُ لَكُمْ إِنِّي مَلَكٌ إِنْ أَتَّبِعُ إِلاَّ مَا يُوحَى إِلَيَّ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الأَعْمَى وَالْبَصِيرُ أَفَلاَ تَتَفَكَّرُونَ

 

Ve indehu mefatihul ğaybi la ya'lemüha illa hu ve ya'lemü ma fil berri vel bahr ve ma teskutu miv verakatin illa ya'lemüha ve la habbetin fi zulümatil erdi ve la ratbiv ve la yavisin illa fi kitabim mübin

Ve hüvellezi halekas semavati vel erda bil hakk ve yevme yekulü kün fe yekun kavlühül hakk ve lehül mülkü yevme yünfehu fis sur alimül ğaybi veş şehadeh ve hüvel hakimül habir

Zalike alimül ğaybi veş şehadetil aziyzür rahiym

Rabbi kad ateyteni minel mülki ve allemteni min te'vilil ehadis fatiras semavati vel erdi ente veliyi fid dünya vel ahirah teveffeni müslimev ve elhikni bis salihiyn

Zalike min embail ğaybi nuhiyhi ileyk ve ma künte ledeyhim iz ecmeu emrahüm ve hüm yemkürun

Le kad kane fi kasasihum ibratül li ülil elbab ma kane hadisey yüftera ve lakin tasdikallezi beyne yedeyhi ve tefsiyle külli şey'iv ve hüdev ve rahmetel li kavmiy yü'minun

Ellezine yü'minune bil ğaybi ve yükiymunas salate ve mimma razaknahüm yünfikun

Kale ya ademü embi'hüm bi esmaihim, felemma embeehüm bi esmaihim kale e lem ekul leküm inni a'lemü ğaybes semavati vel erdi ve a'lemü ma tübdune ve ma küntüm tektümun

Ya beni israilezküru ni'metiyelleti en'amtü aleyküm ve enni faddaltüküm alel alemin

Zalike min embail ğaybi nuhiyhi ileyk, ve ma künte ledeyhim iz yülkune aklamehüm eyyühüm yekfülü meryeme ve ma künte ledeyhim iz yahtesimun

Kul la ekulü leküm indi hazainüllahi ve la a'lemül ğaybe ve la ekulü leküm inni melek in ettebiu illa ma yuha ileyy kul hel yestevil a'ma vel besiyr e fe la tetefekkerun

Geceleyin Erken Uyuma Duasının Ebcet Sırrı

Uyumaya  Nevm      نَوْمَ  denir.Nevm         نَوْمَ  kelimesinin Ebcet  değeri N 50 +V 6+ M 40 =96 eder.

Birde  Nevm            نَوْمَ kelimesinin  3 lü  formülü  var . Çünkü Nevm     نَوْمَ  kelimesi 3 harflidir.

Uygulama

1. Formül

Eğer bie kişi geceleyin erken uyuyamıyorsa şu duayı bir kağıda  yazıp o kağıdı  yastığının içine koyacak Allah’ın izniyle  erken uyur. Duayı yastığın içine koyduğu zaman  96 defa duayı okuyacak.

2.Formül

Eğer bir kişi uykudan kısa zamanda kalkıyorsa  ve fazla uyumak istiyorsa aşağıdaki duayı 3 defa   bir kağıda yazacak  ve o kağıdı kafasını  koyduğu yastığın içine koyacak. O kişi artık bol bol uyuyayacak 

İşte erken uyuma  ve bol uyuma  duası.

وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتًا

وَجَعَلْنَا اللَّيْلَ لِبَاسًا

هُوَ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ اللَّيْلَ لِتَسْكُنُواْ فِيهِ وَالنَّهَارَ مُبْصِرًا إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَسْمَعُونَ

وَهُوَ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ اللَّيْلَ لِبَاسًا وَالنَّوْمَ سُبَاتًا وَجَعَلَ النَّهَارَ نُشُورًا

قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِن جَعَلَ اللَّهُ عَلَيْكُمُ اللَّيْلَ سَرْمَدًا إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ مَنْ إِلَهٌ غَيْرُ اللَّهِ يَأْتِيكُم بِضِيَاء أَفَلَا تَسْمَعُونَ

وَمِنَ اللَّيْلِ فَاسْجُدْ لَهُ وَسَبِّحْهُ لَيْلًا طَوِيلًا

وَاللَّيْلِ وَمَا وَسَقَ

وَالْقَمَرِ إِذَا اتَّسَقَ

وَهُوَ الَّذِي يَتَوَفَّاكُم بِاللَّيْلِ وَيَعْلَمُ مَا جَرَحْتُم بِالنَّهَارِ ثُمَّ يَبْعَثُكُمْ فِيهِ لِيُقْضَى أَجَلٌ مُّسَمًّى ثُمَّ إِلَيْهِ مَرْجِعُكُمْ ثُمَّ يُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ

لَيْسُواْ سَوَاء مِّنْ أَهْلِ الْكِتَابِ أُمَّةٌ قَآئِمَةٌ يَتْلُونَ آيَاتِ اللّهِ آنَاء اللَّيْلِ وَهُمْ يَسْجُدُونَ

دَعْوَاهُمْ فِيهَا سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَتَحِيَّتُهُمْ فِيهَا سَلاَمٌ وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve ce'alna nevmekum subaten

Ve ce'alnelleyle libasen.

Hüvellezi ceale lekümül leyle li zalike le ayatil li kavmiy yesmeun

Ve hüvellezi ceale lekümül leyle libasev ven nevme sübatev ve cealen nehar nüşura

Kul eraeytüm in cealellahü aleykümül leyle sermeden ila yevmil kiyameti men ilahün ğayrullahi ye'tiküm bi diya' e fe la tesmeun

Ve minelleyli fescud lehu ve sebbihhu leylen taviylen.

Velleyli ve ma veseka.

Velkameri izetteseka

Ve hüvellezi yeteveffaküm bil leyli ve ya'lemü ma cerahtüm bin nehari sümme yeb'asüküm fihi li yukda ecelüm müsemma sümme ileyhi merciuküm sümme yünebbiüküm bi ma küntüm ta'melun

Leysu sevaa, min ehlil kitabi ümmetün kaimetüy yetlune ayatillahi anael leyli ve hüm yecüdun

Da'vahüm fiha sübhanekellahümme ve tehiyyetühüm fiha selam ve ahiru da'vahüm enil hamdü lillahi rabbil alemin 

Borç Ödeme  Duasının  Ebcet Sırrı

Borç  ödeme çok önemlidir. Çünkü Allah kendi  hakkından  vazgeçebilir  fakat  kulunun hakkından  vaz geçmez. Kuran’ı  Kerim de ki en uzun  ayet  borç  hakkındadır. Ve  borcun bütün hükümleri  ayette dile getirilmiştir.işte ayetin  meali:

Bakara 282. ayet.

Ey iman edenler! Belirlenmiş bir süre için birbirinize borçlandığınız vakit onu yazın. Bir kâtip onu aranızda adaletle yazsın. Hiçbir kâtip Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan geri durmasın; (her şeyi olduğu gibi) yazsın. Üzerinde hak olan kimse (borçlu) da yazdırsın, Rabbinden korksun ve borcunu asla eksik yazdırmasın. Şayet borçlu sefih veya aklı zayıf veya kendisi söyleyip yazdıramayacak durumda ise, velisi adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki de şahit bulundurun. Eğer iki erkek bulunamazsa rıza göstereceğiniz şahitlerden bir erkek ile -biri yanılırsa diğerinin ona hatırlatması için- iki kadın (olsun). Çağırıldıkları vakit şahitler gelmemezlik etmesin. Büyük veya küçük, vâdesine kadar hiçbir şeyi yazmaktan sakın üşenmeyin. Böyle yapmanız Allah nezdinde daha adaletli, şehadet için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha uygundur. Ancak aranızda yapıp bitirdiğiniz peşin bir ticaret olursa, bu durum farklıdır. Bu durumda onu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. (Genellikle) alışveriş yaptığınızda şahit tutun. Ne yazan, ne de şahit zarara uğratılsın. Eğer bunu yaparsanız (zarar verirseniz) şüphe yok ki bu, sizin yoldan çıkmanız demektir. Allah'tan korkun. Allah size gerekli olanı öğretiyor. Allah her şeyi bilmektedir.

Ebcet Sırrı

Borç  kelimesi Kuran ‘da Deyn              دَيْنٍ   olarak  geçiyor.Deyn         دَيْنٍ      kelimesinin ebcet değeri D 4+Y 10 +N 50=64 eder.

 Bir de 6 lı formülü  var. Çünkü  Deyn          دَيْنٍ kelimesi Kuran’da 6 ayette geçmektedir.

Birde  3 lü  formülü  var . Çünkü  Deyn                      دَيْنٍ   kelimesi  3harflidir.

Uygulama

1 . Formül

Eğer bir kişinin bir çok kişiye  çok  borcu varsa  ve ödeme imkanı yoksa aşağıda ki duayı günde 64 defa okusun .

 Allah  ona borcunu ödeme imkanı yaratır  ve bütün borçlarını çok kısa  bir zamanda ödeyecektir.

2. Formül

Eğer bir kişinin bir  kişiye  çok  borcu varsa  ve ödeme imkanı yoksa aşağıda ki duayı günde 6 defa okusun .

 Allah  ona borcunu ödeme imkanı yaratır  ve bütün borçlarını çok kısa  bir zamanda ödeyecektir.

3. formül

Eğer bir kişinin biraz   borcu varsa  ve bu borçtan  çok kısa bir  zaman kurtulmak isterse  aşağıda ki duayı  bir kağıda 3 defa yazacak ve o kağıdı üzerinde taşıyacaktır.

 Allah  ona borcunu ödeme imkanı yaratır.

 İşte borç ödeme duası

 

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِذَا تَدَايَنتُم بِدَيْنٍ إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى فَاكْتُبُوهُ وَلْيَكْتُب بَّيْنَكُمْ كَاتِبٌ بِالْعَدْلِ وَلاَ يَأْبَ كَاتِبٌ أَنْ يَكْتُبَ كَمَا عَلَّمَهُ اللّهُ فَلْيَكْتُبْ وَلْيُمْلِلِ الَّذِي عَلَيْهِ الْحَقُّ وَلْيَتَّقِ اللّهَ رَبَّهُ وَلاَ يَبْخَسْ مِنْهُ شَيْئًا فَإن كَانَ الَّذِي عَلَيْهِ الْحَقُّ سَفِيهًا أَوْ ضَعِيفًا أَوْ لاَ يَسْتَطِيعُ أَن يُمِلَّ هُوَ فَلْيُمْلِلْ وَلِيُّهُ بِالْعَدْلِ وَاسْتَشْهِدُواْ شَهِيدَيْنِ من رِّجَالِكُمْ فَإِن لَّمْ يَكُونَا رَجُلَيْنِ فَرَجُلٌ وَامْرَأَتَانِ مِمَّن تَرْضَوْنَ مِنَ الشُّهَدَاء أَن تَضِلَّ إْحْدَاهُمَا فَتُذَكِّرَ إِحْدَاهُمَا الأُخْرَى وَلاَ يَأْبَ الشُّهَدَاء إِذَا مَا دُعُواْ وَلاَ تَسْأَمُوْاْ أَن تَكْتُبُوْهُ صَغِيرًا أَو كَبِيرًا إِلَى أَجَلِهِ ذَلِكُمْ أَقْسَطُ عِندَ اللّهِ وَأَقْومُ لِلشَّهَادَةِ وَأَدْنَى أَلاَّ تَرْتَابُواْ إِلاَّ أَن تَكُونَ تِجَارَةً حَاضِرَةً تُدِيرُونَهَا بَيْنَكُمْ فَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَلاَّ تَكْتُبُوهَا وَأَشْهِدُوْاْ إِذَا تَبَايَعْتُمْ وَلاَ يُضَآرَّ كَاتِبٌ وَلاَ شَهِيدٌ وَإِن تَفْعَلُواْ فَإِنَّهُ فُسُوقٌ بِكُمْ وَاتَّقُواْ اللّهَ

وَيُعَلِّمُكُمُ اللّهُ وَاللّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

Ya eyyühellezine amenu iza tedayentüm bi deynin ila ecelim müsemmen fektübuh, vel yektüb beyneküm katibüm bil adli ve la ye'be katibün ey yektübe kema allemehüllahü fel yektüb, velyümlilillezi aleyhil hakku vel yettekillahe rabbehu ve la yebhas minhü şey'a, fe in kanellezi aleyhil hakku sefihen ev daiyfen ev la yestetiy'u eyyümille hüve felyümlil hakku sefihen ev daiyfen ev la yestetiy'u eyyümille hüve felyümlil veliyyühu bil adl, vesteşhidu şehideyni mir ricaliküm, fe il lem yekuna racüleyni fe racülüv vemraetani mimmen terdavne mineş şühedai en tedille ihdahüma fe tüzekkira ildahümel uhra, ve la ye'beş şühedaü iza ma düu, ve la tes'emu en tektübuhü sağiyran ev kebiran ila ecelih, zaliküm aksetu indellahi ve akvemü liş şehadeti ve edna ella tertabu illa en tekune ticaraten hadiraten tüdiruneha beyneküm fe leyse aleyküm cünahun ella tektübuha, ve şehidu iza tebaya'tüm, ve la yüdarra katibüv ve la şehid, ve in tef'alu fe innehu füsuküm biküm, vettekullah, ve yüallimükümüllah, vallahü bi külli şey'in alim

 

Ateşten korunma Korunma Duasının ebcet Sırrı

Ateşe Kuran’da Nar     نَارُ    denir. Nar        نَارُ    kelimesinin Ebcet değeri N 50+A 1+R 200=251  eder.

Birde 146 frmülü  var . Çünkü  Nar   نَارُ kelimesi Kuran’da 146  defa geçmektedir.

Bir de 3 lü  formülü   var . çünkü  Nar     نَارُ   kelimesi 3 harflidir.

Uygulama

1. formül

Eğer bir kişi iş yerinin ateşten korunmasını isterse  aşağıda ki  duayı  bir kağıda yazacak  ve o duayı yazdıktan  sonra  o iş yeri  içinde 251  defa okuyacak artık o iş yeri  yanmaktan  emin olacak ve artık yanmayacak.

2. Formül

Eğer bir kişi evinin  ateşten korunmasını isterse  aşağıda ki  duayı  bir kağıda yazacak  ve o duayı yazdıktan  sonra  o  ev  içinde 146  defa okuyacak artık o ev  yanmaktan  emin olacak ve artık yanmayacak.

3. Formül

Eğer bir ev veye iş yerinde ateş çıkmışsa  veya yanmaya  başlamışsa bunu  dua metoduyla iki şekilde söndüre biliriz. 1. Esahbı isimlerini (Yemliha,Namernuş, Debernuş, Şazenuş,Kefeştatayuş,Mislina , Mekselina,Kıtmir)bir kağıda yazıp  o kağıdı oraya  atarsak  ateş hemen söner .2 .Aşağıda ki  duayı bir kağıda yazıp kağıdı yanan yere atıp üzerine yzaılı duayı üç defa okursak ateş söner.

 İşte ateşi söndüren duası

 

 

قَالَ بَل رَّبُّكُمْ رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ الَّذِي فَطَرَهُنَّ وَأَنَا عَلَى ذَلِكُم مِّنَ الشَّاهِدِينَ

وَتَاللَّهِ لَأَكِيدَنَّ أَصْنَامَكُم بَعْدَ أَن تُوَلُّوا مُدْبِرِينَ

فَجَعَلَهُمْ جُذَاذًا إِلَّا كَبِيرًا لَّهُمْ لَعَلَّهُمْ إِلَيْهِ يَرْجِعُونَ

قَالُوا مَن فَعَلَ هَذَا بِآلِهَتِنَا إِنَّهُ لَمِنَ الظَّالِمِينَ

قَالُوا سَمِعْنَا فَتًى يَذْكُرُهُمْ يُقَالُ لَهُ إِبْرَاهِيمُ

قَالُوا فَأْتُوا بِهِ عَلَى أَعْيُنِ النَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَشْهَدُونَ

قَالُوا أَأَنتَ فَعَلْتَ هَذَا بِآلِهَتِنَا يَا إِبْرَاهِيمُ

قَالَ بَلْ فَعَلَهُ كَبِيرُهُمْ هَذَا فَاسْأَلُوهُمْ إِن كَانُوا يَنطِقُونَ

فَرَجَعُوا إِلَى أَنفُسِهِمْ فَقَالُوا إِنَّكُمْ أَنتُمُ الظَّالِمُونَ

ثُمَّ نُكِسُوا عَلَى رُؤُوسِهِمْ لَقَدْ عَلِمْتَ مَا هَؤُلَاء يَنطِقُونَ

قَالَ أَفَتَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَنفَعُكُمْ شَيْئًا وَلَا يَضُرُّكُمْ

أُفٍّ لَّكُمْ وَلِمَا تَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ أَفَلَا تَعْقِلُونَ

قَالُوا حَرِّقُوهُ وَانصُرُوا آلِهَتَكُمْ إِن كُنتُمْ فَاعِلِينَ

قُلْنَا يَا نَارُ كُونِي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلَى إِبْرَاهِيمَ

مَا كَانَ لِلْمُشْرِكِينَ أَن يَعْمُرُواْ مَسَاجِدَ الله شَاهِدِينَ عَلَى أَنفُسِهِمْ بِالْكُفْرِ أُوْلَئِكَ حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ وَفِي النَّارِ هُمْ خَالِدُونَ

يَوْمَ يُحْمَى عَلَيْهَا فِي نَارِ جَهَنَّمَ فَتُكْوَى بِهَا جِبَاهُهُمْ وَجُنوبُهُمْ وَظُهُورُهُمْ هَـذَا مَا كَنَزْتُمْ لأَنفُسِكُمْ فَذُوقُواْ مَا كُنتُمْ تَكْنِزُونَ

أَلَمْ يَعْلَمُواْ أَنَّهُ مَن يُحَادِدِ اللّهَ وَرَسُولَهُ فَأَنَّ لَهُ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدًا فِيهَا ذَلِكَ الْخِزْيُ الْعَظِيمُ

وَعَدَ الله الْمُنَافِقِينَ وَالْمُنَافِقَاتِ وَالْكُفَّارَ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا هِيَ حَسْبُهُمْ وَلَعَنَهُمُ اللّهُ وَلَهُمْ عَذَابٌ مُّقِيمٌ

فَرِحَ الْمُخَلَّفُونَ بِمَقْعَدِهِمْ خِلاَفَ رَسُولِ اللّهِ وَكَرِهُواْ أَن يُجَاهِدُواْ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَقَالُواْ لاَ تَنفِرُواْ فِي الْحَرِّ قُلْ نَارُ جَهَنَّمَ أَشَدُّ حَرًّا لَّوْ كَانُوا يَفْقَهُونَ

أَفَمَنْ أَسَّسَ بُنْيَانَهُ عَلَى تَقْوَى مِنَ اللّهِ وَرِضْوَانٍ خَيْرٌ أَم مَّنْ أَسَّسَ بُنْيَانَهُ عَلَىَ شَفَا جُرُفٍ هَارٍ فَانْهَارَ بِهِ فِي نَارِ جَهَنَّمَ وَاللّهُ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ

 

Kale ber rabbüküm rabbüs semavati vel erdillezi fetarahünne ve ene ala zaliküm mineş şahidin

Ve tellahi le ekidenne asnameküm ba'de en tüvlelu müdbirin

Fe cealehüm cüzazen illa kebiral lehüm leallehüm ileyhi yarciun

Kalu men feale haza bi alihetina innehu le minez zalimin

Kalu semi'na fetey yezküruhüm yükalü lehu ibrahim

Kalu fe'tu bihi ala a'yünin nasi leallehüm yeşhedun

Kalu e ente fealte haza bialihetina ya ibrahim

Kale bel fealehu kebiruhüm haza fes'eluhüm in kanu yentikun

Fe raceu ila enfüsihim fe kalu inneküm entümüz zalimun

Sümme nükisu ala ruusihim lekad alimte ma haülai yentikun

Kale efeta'büdune min dunillahi ma la yenfeuküm şey'ev ve la yedurruküm

Üffil leküm ve li ma ta'büdune min dunillah efela ta'kilun

Kalu harrikuhü vensuru aliheteküm in küntüm failin

Kulna ya naru kuni berdev ve selamen ala İbrahim

Ma kane lil müşrikine ey ya'müru mesacidellahi şahidine ala enfüsihm bil küfr ülaike habitat a'malühüm ve fin nari hüm halidun

Yevme yuhma aleyha fi nari cehenneme fe tükva biha cibahühüm ve cünubühüm ve zuhuruhüm haza ma keneztüm li enfüsiküm fe zuku ma küntüm teknizun

E lem ya'lemu ennehu mey yühadidillahe ve rasulehu fe enne lehu nara cehenneme haliden fiha zalikel hizyül aziym

Veadellahül münafikiyne vel münafikati vel küffara nara cehenneme halidine fiha hiye hasbühüm ve leanehümüllah ve lehüm azabüm mükiym

Ferihal mühallefune bi mak'adihim hilafe rasulillahi ve kerehu ey yücahidu bi emvalihim ve enfüsihim fi sebilillahi ve kalu la tenfiru fil harr kul naru cehenneme eşddü harra lev kanu yefkahun

E fe men essese bünyanehu ala katva minallahi ve ridvanin hayrun em men essese bünyanehu ala şefacürufin harin fenhara bihi fi nari cehennem vallahü la yehdil havmez zalimin

 

 

 

Büyüyü Bozma Duasının Ebcet  Sırrı

Büyü  Kuran’a göre çok büyük  günahtır.  Büyüyle   Hz. Musa as çok mücadele etmiş.  Ve  büyücülerin bütün  büyülerini  boşa çıkarmış.  Kuran  büyü  batıl aldatma  diye  tanımlar.  Çünkü  büyücüler  büyüleriyle insanları  aldatıyorlar. 

Eğer bir kişi pskolojikmen büyü bende tesir etmez  büyü bana zarar vermez dese  o zaman kişi kendini büyüye karşı kesinlikle  emniyete alır.

Ancak piskolojikmen çok kuvvetli olması lazım .

Ebcet  Sırrı

 Büyüye Kuran ‘da  Sihir      سِّحْرَ  denir. Sihir      سِّحْرَ   kelimesinin  Ebcet  değeri S 60+ H 8 + R200 =268 eder.

 Birde 60 lı  formülü  var  .  Çünkü sihir   سِّحْرَ   maddesi    Kuran’da  60 yerde geçmektedir. 

Uygulama 

  1. Formül  Eğer  bir kadın büyülenmişse o zaman  ve o büyüden kurtulmak istiyorsa  o kadın   bir çizgisiz kağıdın üzerine aşağıdaki   duayı yazarsa ve 60  defa o duayı kağıdın üzerine okursa  ve  o kağıdı suyun içinde eritip o suyu içerse bir kısmıyla da  yüzünü yıkarsa  o kadının   üzerinde ki bütün büyüler çözülür.

2. Formül  Eğer  bir erkek büyülenmişse o zaman  ve o büyüden kurtulmak istiyorsa  o erkek  bir çizgisiz kağıdın üzerine aşağıdaki   duayı yazarsa ve 60  defa o duayı kağıdın üzerine okursa  ve  o kağıdı suyun içinde eritip o suyu içerse bir kısmıyla da  yüzünü yıkarsa  o erkeğin  üzerinde ki bütün büyüler çözülür.

İşte büyüyü bozmak için kağıt üzerine yazılacak  ve okunacak dua

ثُمَّ بَعَثْنَا مِن بَعْدِهِم مُّوسَى بِآيَاتِنَا إِلَى فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ فَظَلَمُواْ بِهَا فَانظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُفْسِدِينَ

وَقَالَ مُوسَى يَا فِرْعَوْنُ إِنِّي رَسُولٌ مِّن رَّبِّ الْعَالَمِينَ

حَقِيقٌ عَلَى أَن لاَّ أَقُولَ عَلَى اللّهِ إِلاَّ الْحَقَّ قَدْ جِئْتُكُم بِبَيِّنَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ فَأَرْسِلْ مَعِيَ بَنِي إِسْرَائِيلَ

قَالَ إِن كُنتَ جِئْتَ بِآيَةٍ فَأْتِ بِهَا إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ

فَأَلْقَى عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعْبَانٌ مُّبِينٌ

وَنَزَعَ يَدَهُ فَإِذَا هِيَ بَيْضَاء لِلنَّاظِرِينَ

قَالَ الْمَلأُ مِن قَوْمِ فِرْعَوْنَ إِنَّ هَـذَا لَسَاحِرٌ عَلِيمٌ

يُرِيدُ أَن يُخْرِجَكُم مِّنْ أَرْضِكُمْ فَمَاذَا تَأْمُرُونَ

قَالُواْ أَرْجِهْ وَأَخَاهُ وَأَرْسِلْ فِي الْمَدَآئِنِ حَاشِرِينَ

يَأْتُوكَ بِكُلِّ سَاحِرٍ عَلِيمٍ

وَجَاء السَّحَرَةُ فِرْعَوْنَ قَالْواْ إِنَّ لَنَا لأَجْرًا إِن كُنَّا نَحْنُ الْغَالِبِينَ

قَالَ نَعَمْ وَإَنَّكُمْ لَمِنَ الْمُقَرَّبِينَ

قَالُواْ يَا مُوسَى إِمَّا أَن تُلْقِيَ وَإِمَّا أَن نَّكُونَ نَحْنُ الْمُلْقِينَ

قَالَ أَلْقُوْاْ فَلَمَّا أَلْقَوْاْ سَحَرُواْ أَعْيُنَ النَّاسِ وَاسْتَرْهَبُوهُمْ وَجَاءوا بِسِحْرٍ عَظِيمٍ

وَأَوْحَيْنَا إِلَى مُوسَى أَنْ أَلْقِ عَصَاكَ فَإِذَا هِيَ تَلْقَفُ مَا يَأْفِكُونَ

فَوَقَعَ الْحَقُّ وَبَطَلَ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ

فَغُلِبُواْ هُنَالِكَ وَانقَلَبُواْ صَاغِرِينَ

وَأُلْقِيَ السَّحَرَةُ سَاجِدِينَ

قَالُواْ آمَنَّا بِرِبِّ الْعَالَمِينَ

رَبِّ مُوسَى وَهَارُونَ

قَالَ فِرْعَوْنُ آمَنتُم بِهِ قَبْلَ أَن آذَنَ لَكُمْ إِنَّ هَـذَا لَمَكْرٌ مَّكَرْتُمُوهُ فِي الْمَدِينَةِ لِتُخْرِجُواْ مِنْهَا أَهْلَهَا فَسَوْفَ تَعْلَمُونَ

لأُقَطِّعَنَّ أَيْدِيَكُمْ وَأَرْجُلَكُم مِّنْ خِلاَفٍ ثُمَّ لأُصَلِّبَنَّكُمْ أَجْمَعِينَ

قَالَ رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَمَا بَيْنَهُمَا إِن كُنتُمْ تَعْقِلُونَ

قَالَ لَئِنِ اتَّخَذْتَ إِلَهًا غَيْرِي لَأَجْعَلَنَّكَ مِنَ الْمَسْجُونِينَ

قَالَ أَوَلَوْ جِئْتُكَ بِشَيْءٍ مُّبِينٍ

قَالَ فَأْتِ بِهِ إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ

فَأَلْقَى عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعْبَانٌ مُّبِينٌ

وَنَزَعَ يَدَهُ فَإِذَا هِيَ بَيْضَاء لِلنَّاظِرِينَ

قَالَ لِلْمَلَإِ حَوْلَهُ إِنَّ هَذَا لَسَاحِرٌ عَلِيمٌ

يُرِيدُ أَن يُخْرِجَكُم مِّنْ أَرْضِكُم بِسِحْرِهِ فَمَاذَا تَأْمُرُونَ

قَالُوا أَرْجِهِ وَأَخَاهُ وَابْعَثْ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ

يَأْتُوكَ بِكُلِّ سَحَّارٍ عَلِيمٍ

فَجُمِعَ السَّحَرَةُ لِمِيقَاتِ يَوْمٍ مَّعْلُومٍ

وَقِيلَ لِلنَّاسِ هَلْ أَنتُم مُّجْتَمِعُونَ

لَعَلَّنَا نَتَّبِعُ السَّحَرَةَ إِن كَانُوا هُمُ الْغَالِبِينَ

فَلَمَّا جَاء السَّحَرَةُ قَالُوا لِفِرْعَوْنَ أَئِنَّ لَنَا لَأَجْرًا إِن كُنَّا نَحْنُ الْغَالِبِينَ

قَالَ نَعَمْ وَإِنَّكُمْ إِذًا لَّمِنَ الْمُقَرَّبِينَ

قَالَ لَهُم مُّوسَى أَلْقُوا مَا أَنتُم مُّلْقُونَ

فَأَلْقَوْا حِبَالَهُمْ وَعِصِيَّهُمْ وَقَالُوا بِعِزَّةِ فِرْعَوْنَ إِنَّا لَنَحْنُ الْغَالِبُونَ

فَأَلْقَى مُوسَى عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ تَلْقَفُ مَا يَأْفِكُونَ

فَأُلْقِيَ السَّحَرَةُ سَاجِدِينَ

قَالُوا آمَنَّا بِرَبِّ الْعَالَمِينَ

رَبِّ مُوسَى وَهَارُونَ

قَالَ آمَنتُمْ لَهُ قَبْلَ أَنْ آذَنَ لَكُمْ إِنَّهُ لَكَبِيرُكُمُ الَّذِي عَلَّمَكُمُ السِّحْرَ فَلَسَوْفَ تَعْلَمُونَ لَأُقَطِّعَنَّ أَيْدِيَكُمْ وَأَرْجُلَكُم مِّنْ خِلَافٍ وَلَأُصَلِّبَنَّكُمْ أَجْمَعِينَ

قَالُوا لَا ضَيْرَ إِنَّا إِلَى رَبِّنَا مُنقَلِبُونَ

ثُمَّ بَعَثْنَا مِن بَعْدِهِم مُّوسَى وَهَارُونَ إِلَى فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ بِآيَاتِنَا فَاسْتَكْبَرُواْ وَكَانُواْ قَوْمًا مُّجْرِمِينَ

فَلَمَّا جَاءهُمُ الْحَقُّ مِنْ عِندِنَا قَالُواْ إِنَّ هَـذَا لَسِحْرٌ مُّبِينٌ

قَالَ مُوسَى أَتقُولُونَ لِلْحَقِّ لَمَّا جَاءكُمْ أَسِحْرٌ هَـذَا وَلاَ يُفْلِحُ السَّاحِرُونَ

قَالُواْ أَجِئْتَنَا لِتَلْفِتَنَا عَمَّا وَجَدْنَا عَلَيْهِ آبَاءنَا وَتَكُونَ لَكُمَا الْكِبْرِيَاء فِي الأَرْضِ وَمَا نَحْنُ لَكُمَا بِمُؤْمِنِينَ

وَقَالَ فِرْعَوْنُ ائْتُونِي بِكُلِّ سَاحِرٍ عَلِيمٍ

فَلَمَّا جَاء السَّحَرَةُ قَالَ لَهُم مُّوسَى أَلْقُواْ مَا أَنتُم مُّلْقُونَ

فَلَمَّا أَلْقَواْ قَالَ مُوسَى مَا جِئْتُم بِهِ السِّحْرُ إِنَّ اللّهَ سَيُبْطِلُهُ إِنَّ اللّهَ لاَ يُصْلِحُ عَمَلَ الْمُفْسِدِينَ

وَيُحِقُّ اللّهُ الْحَقَّ بِكَلِمَاتِهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُجْرِمُونَ

فَمَا آمَنَ لِمُوسَى إِلاَّ ذُرِّيَّةٌ مِّن قَوْمِهِ عَلَى خَوْفٍ مِّن فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِمْ أَن يَفْتِنَهُمْ وَإِنَّ فِرْعَوْنَ لَعَالٍ فِي الأَرْضِ وَإِنَّهُ لَمِنَ الْمُسْرِفِينَ

وَقَالَ مُوسَى يَا قَوْمِ إِن كُنتُمْ آمَنتُم بِاللّهِ فَعَلَيْهِ تَوَكَّلُواْ إِن كُنتُم مُّسْلِمِينَ

فَقَالُواْ عَلَى اللّهِ تَوَكَّلْنَا رَبَّنَا لاَ تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِّلْقَوْمِ الظَّالِمِينَ

وَاتَّبَعُواْ مَا تَتْلُواْ الشَّيَاطِينُ عَلَى مُلْكِ سُلَيْمَانَ وَمَا كَفَرَ سُلَيْمَانُ وَلَـكِنَّ الشَّيْاطِينَ كَفَرُواْ يُعَلِّمُونَ النَّاسَ السِّحْرَ وَمَا أُنزِلَ عَلَى الْمَلَكَيْنِ بِبَابِلَ هَارُوتَ وَمَارُوتَ وَمَا يُعَلِّمَانِ مِنْ أَحَدٍ حَتَّى يَقُولاَ إِنَّمَا نَحْنُ فِتْنَةٌ فَلاَ تَكْفُرْ فَيَتَعَلَّمُونَ مِنْهُمَا مَا يُفَرِّقُونَ بِهِ بَيْنَ الْمَرْءِ وَزَوْجِهِ وَمَا هُم بِضَآرِّينَ بِهِ مِنْ أَحَدٍ إِلاَّ بِإِذْنِ اللّهِ وَيَتَعَلَّمُونَ مَا يَضُرُّهُمْ وَلاَ يَنفَعُهُمْ وَلَقَدْ عَلِمُواْ لَمَنِ اشْتَرَاهُ مَا لَهُ فِي الآخِرَةِ مِنْ خَلاَقٍ وَلَبِئْسَ مَا شَرَوْاْ بِهِ أَنفُسَهُمْ لَوْ كَانُواْ يَعْلَمُونَ

İşte duanın  Latin harfleriyle okunuşu:

Sümme beasna mim ba'dihim musa bi ayatina ila fir'avne ve meleihi fe zalemu biha fenzur keyfe kane akibetül müfsidin

Ve kale musa ya fir'avnü inni rasulüm mir rabbil alemin

Hakiykun ala el la ekule alellahi illel hakk kad ci'tümü bi beyyinetim mir rabbiküm fe ersil meiye beni israil

Kale in künte ci'te bi ayetin fe'ti biha in künte mines sadikiyn

Fe elka asahü fe iza hiye su'banüm mübin

Ve nezea yedehu fe iza hiye beydaü lin nazirin

Kalel meleü min kavmi fir'avne inne haza le sahirun alim

Yüridü ey yuhriceküm min erdiküm fe maza te'mürun

Ye'tuke bi külli sahirin alim

Ve caes seharatü fir'avne kalu inne lena le ecran in künna nahnül ğalibin

Kale neam ve inneküm le minel mükarrabin

Kalu ya musa imma en tülkiye ve imma en nekune nahnül mülkiy

Kale elku fe lemma elkav seharu a'yünen nasi vesterhebuhüm ve cau bi sihrin aziym

Ve evhayna ila musa en elki asak fe iza hiye telkafü ma ye'fikin

Fe vekaal hakku ve betale ma kanu ya'melun

Fe ğulibu hünalike venkalebu sağirin

Ve ülkiyes seharatü sacidin

Kalu amenna bi rabbil alemin

Rabbi musa ve harun

Kale fir'avnü amentüm bihi kable en azene leküm inne haza le mekrum mekertümuhü fil medineti li tuhricu minha ehleha fe sevfe ta'lemun

Le ükattianne eydiyeküm ve ercüleküm min hilafin sümme le üsallibenneküm ecmeiyn

Kale rabbül mesriki vel mağribi ve ma beynehüma in küntüm ta'kilun

Kale leinittehazte ilahen ğayri le ec'alenneke minel mescunin

Kale e ve lev ci'tüke bi şey'im mübin

Kale fe'ti bihi in künte mines sadikiyn

Fe elka asahü fe iza hiye sü'banüm mübin

Ve nezea yedehu fe iza hiye beydaü lin nazirin

Kale lil melei havlehu inne haza lesahirun alim

Yüridü ey yuhriceküm min erdiküm bi sihrihi fe maza te'mürun

Kalu ercih ve ehahü veb'as fil medaini haşirin

Ye'tuke bi külli sehharin alim

Fe cümias seharatü li mikati yevmim ma'lun

Ve kiyle lin nasi hel entüm müctemiun

Leallena nettebius seharate in kanuhümül ğalibin

Fe lemma caes seharatü kalu li fir'avne einne lena le ecran in künna nahnül ğalibin

Kale neam ve inneküm izel le minel mükarrabin

Kale lehüm musa elku ma entüm mülkun

Fe elkav hibalehüm ve isiyyehüm ve kalu bi izzeti fir'avne inna le nahnül ğalibun

Fe elka musa asahü fe iza hiye telkafü ma ye'fikun

Fe ülkiyes seharatü sacidin

Kalu amenna bi rabbil alemin

Rabbi musa ve Harun

Kale amentüm lehu kable en azene leküm innehu le kebirukümüllezi allemekümüs sihr fe le sevfe ta'lemun le ükattianne eydiyeküm ve ercüleküm min hilafiv ve la üzallibenneküm ecmeiyn

Sümme beasna mim ba'dihim musa ve harune ila fir'avne ve meleihi bi ayatina festekberu ve kanu kavmem mücrimin

Fe lemma caehümül hakku min indina kalu inne haza le sihrum mübin

Kale musa e tekulune lil hakki lemma caeküm e sihrun haza ve la yüflihus sahirun

Kalu e ci'tena li telfitena amma vecedna aleyhi abaena ve tekune lekümel kibriyaü fil ard ve ma nahnü leküma bi mü'minin

Ve kale fir'avnü'tuni bi külli sahirin alim

Felemma caes seharatü kale lehüm musa elku ma entüm mülkun

Fe lemma elkav kale musa ma ci'tüm bihis sihr innellahe seyübtilüh innellahe la yuslihu amelel müfsidin

Ve yühikkullahül hakka bi kelimatihi ve lev kerihel mücrimun

Fe ma amene li musa illa zürriyyetüm min kavmihi ala havfim min fir'avne ve meleihim ey yeftinehüm ve inne fir'avne lealin fil ard ve innehu le minel müsrifin

Ve kale musa ya kavmi in küntüm amentüm billahi fealleyhi tevekkelu in küntüm müslimin

Fe kalu alellahi tevekkelna rabbena la tec'alna fitnetel lil kavmiz zalimin

Vettebeu ma tetlüş şeyatiynü ala mülki süleyman, ve ma kefera süleymanü ve lakinneş şeyatiyne keferu yüallimunen nasas sihra ve ma ünzile alel melekeyni bi babile harute ve marut, ve ma yüallimani min ehadin hatta yekula innema nahnü fitnetün fe la tekfür, fe yeteallemune minhüma ma yüferrikune bihi beynel mer'i ve zevcih, ve ma hüm bi darrine bihi min ehadin illa bi iznillah, ve yeteallemune ma yedurruhüm ve la yenfeuhüm, ve le kad alimu le menişterahü ma lehu fil ahirati min halakiv ve le bi'se ma şerav bihi enfüsehüm, lev kanu la'lemun 

Zeka ve Hafıza Duasının Ebcet Sırrı

Zeka  ve  hafızanın sağlam  olması  Kuran’da Şerh      شَرَحَ   olarak  tabir  edilmektedir.Şerh     شَرَحَ     bir   şeyin  açıklanması demektir. Dolıyısıyla  Allah kalbi ,  beyini , aklı  açıyor  ve  bilgiyle dıolduruyor. Kuran ‘da nşirah  suresi  var.  Allah  bu  surede  Hz.  Peygamberin as göğsünü  açtıklarını  anlatıyor.  Yani  göğsü  vahiyle  imanla  dolmuş. 

Zeka  ve hafıza haram  nazarla  çok azalır. Çünkü  zeka  ve hafıza  boş  şeylerle  meşkul olmakla  ölür.

Dualarla  güçlenmesi  mümkündür.

Ebcet  Sırrı

 Şerh  شَرَحَ  kelimesinin  Ebcetteki değeri Ş 300 +R 200+H 8=508 eder.

Uygulama

Her kimki zeka düzeyi düşük  ve  hafızası  zaifse aşağıdaki  duayı  beyaz bir  kağıda misk  ve  amberle  yazsın  ve onu sütün içinde  eritsin  sonra  o sütün üstüne 508 defa  bu  ayetleri okuyup  üflesin  ve o sütü   10  gün  boyunca sabah , akşam  içsin  o kişinin  zakası  yüksek  ve  hafızası  kuvvetlenecektir.  Bu arada bol bol tatlı şeyler yemeye özen göstersin.İşte zeka ve hafıza duası:

 

فَمَن يُرِدِ اللّهُ أَن يَهْدِيَهُ يَشْرَحْ صَدْرَهُ لِلإِسْلاَمِ وَمَن يُرِدْ أَن يُضِلَّهُ يَجْعَلْ صَدْرَهُ ضَيِّقًا حَرَجًا كَأَنَّمَا يَصَّعَّدُ فِي السَّمَاء كَذَلِكَ يَجْعَلُ اللّهُ الرِّجْسَ عَلَى الَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ

وَهَـذَا صِرَاطُ رَبِّكَ مُسْتَقِيمًا قَدْ فَصَّلْنَا الآيَاتِ لِقَوْمٍ يَذَّكَّرُونَ

لَهُمْ دَارُ السَّلاَمِ عِندَ رَبِّهِمْ وَهُوَ وَلِيُّهُمْ بِمَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ

أَفَمَن شَرَحَ اللَّهُ صَدْرَهُ لِلْإِسْلَامِ فَهُوَ عَلَى نُورٍ مِّن رَّبِّهِ فَوَيْلٌ لِّلْقَاسِيَةِ قُلُوبُهُم مِّن ذِكْرِ اللَّهِ أُوْلَئِكَ فِي ضَلَالٍ مُبِينٍ

اللَّهُ نَزَّلَ أَحْسَنَ الْحَدِيثِ كِتَابًا مُّتَشَابِهًا مَّثَانِيَ تَقْشَعِرُّ مِنْهُ جُلُودُ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ ثُمَّ تَلِينُ جُلُودُهُمْ وَقُلُوبُهُمْ إِلَى ذِكْرِ اللَّهِ ذَلِكَ هُدَى اللَّهِ يَهْدِي بِهِ مَنْ يَشَاء وَمَن يُضْلِلْ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ هَادٍ

أَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ

وَوَضَعْنَا عَنكَ وِزْرَكَ

الَّذِي أَنقَضَ ظَهْرَكَ

 وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَ                                                

فَإِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا

إِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا

فَإِذَا فَرَغْتَ فَانصَبْ

            وَإِلَى رَبِّكَ فَارْغَبْ

قَالَ رَبِّ اشْرَحْ لِي صَدْرِي

وَيَسِّرْ لِي أَمْرِي

وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِّن لِّسَانِي

يَفْقَهُوا قَوْلِي

اشْدُدْ بِهِ أَزْرِي

كَيْ نُسَبِّحَكَ كَثِيرًا

وَنَذْكُرَكَ كَثِيرًا

إِنَّكَ كُنتَ بِنَا بَصِيرًا

Fe mey yüridillahü ey yehdiyehu yeşrah sadrahu lil islam ve mey yürid ey yüdilehu yec'al sadrahu dayyikan haracen ke ennema yessa'adü fis sema' kezalike yec'alüllahür ricse alellezine la yü'minun

Ve haza siratu rabbike müstekiyma kad fessalnel ayati li kavmiy yezzekkerun

Lehüm darus selami inde rabbihim ve hüve veliyyühüm bima kanu ya'melun

E fe men şerahallahü sadrahu lil islami fe hüve ala murim mir rabbih fe veylül lil kasiyeti kulubühüm min zikrillah ülaike fi dalalim mübin

Allahü nezzele ahsenel hadisi kitabem müteşebihem mesaniye takşeirru minhü ccüludüllezine yahşevne rabbehüm sümme telinü cüludühüm ve kulubühüm ila zikrillah zalike hüdellahi yehdi bihi mey yeşa' ve mey yudlilillahü fe ma lehu min had

Elem neşrah leke sadrek

Ve vada'na 'anke vizreke

Elleziy enkada zahreke

Ve refa'na leke zikreke

Feinne me'al'usri yüsren

İnne me'al'usri yüsren

Feiza ferağte fensab

Ve ila rabbike ferğab

Kale rabbişrah li sadri

Ve yessir li emri

Vahlül ukdetem mil lisani

Yefkahu kavli

Key nüsebbihake kesira

Ve nezkürake kesira

İnneke künte bina besiyra

Kalbi  Güçlendirme  Duasının  Ebcet  Sırrı

Kalb  çok  aşırı  gülmekle  kahkaha  atmakla  ölür.  Yada  eğer kişinin  kalbi  zaifse  güçlü  değilse  cinsel ilişkiye fazla  girmesin  çünkü  cinsel ilişki zaif  kalplileri öldürüyor.Kalbin  güçlenmesi  cinsel  gücün artmasıdır. 

Kalbi  zaif  olanlar  fazla yükseklerden  uçmamalıdırlar .  Çünkü  yükseklilkte kalbi  öldürüyor. Göğsü  daraltıyor.

Bu konuda Kuran’da ayet var

Ebcet  Sırrı

Kalb        ِقَلْبٍ     kelimseinin  Ebcet  değeri K 100+L 30+ B 2=132 eder.

Birde 19  lu  formülü  vardır.    Çünkü kalb  kelimesi  Kuran’ da 19 yerde geçmektedir.

Uygulama

1. Formül

Eğer bir kişinin  kalbi çok aşırı    zaifse  ve daha önce kalp  krizi  geçirmişse aşağıdaki  duayı beyaz bir kağıda yazacak  ve o kağıdı  suda eritecek ve o duayı 132 defa  üzerinde okuyacak  sonra o suyu içecek kalbi  güçlenecek. 

2. Formül

Eğer bir kişinin  kalbi     zaifse  ve daha önce kalp  krizi  geçirmemişse aşağıdaki  duayı beyaz bir kağıda yazacak  ve okağıdı  suda eritecek  ve o duayı 19 defa  üzerinde okuyacak  sonra o suyu içecek kalbi  güçlenecek. 

 

İşte Kalbi  Güçlendirme Duası

فَبِمَا رَحْمَةٍ مِّنَ اللّهِ لِنتَ لَهُمْ وَلَوْ كُنتَ فَظًّا غَلِيظَ الْقَلْبِ لاَنفَضُّواْ مِنْ حَوْلِكَ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاسْتَغْفِرْ لَهُمْ وَشَاوِرْهُمْ فِي الأَمْرِ فَإِذَا عَزَمْتَ فَتَوَكَّلْ عَلَى اللّهِ إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ الْمُتَوَكِّلِينَ

إِلَّا مَنْ أَتَى اللَّهَ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ

وَإِنَّهُ لَتَنزِيلُ رَبِّ الْعَالَمِينَ

نَزَلَ بِهِ الرُّوحُ الْأَمِينُ

عَلَى قَلْبِكَ لِتَكُونَ مِنَ الْمُنذِرِينَ

إِذْ جَاء رَبَّهُ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ

مَنْ خَشِيَ الرَّحْمَن بِالْغَيْبِ وَجَاء بِقَلْبٍ مُّنِيبٍ

إِنَّ فِي ذَلِكَ لَذِكْرَى لِمَن كَانَ لَهُ قَلْبٌ أَوْ أَلْقَى السَّمْعَ وَهُوَ شَهِيدٌ

قُلْ مَن كَانَ عَدُوًّا لِّجِبْرِيلَ فَإِنَّهُ نَزَّلَهُ عَلَى قَلْبِكَ بِإِذْنِ اللّهِ مُصَدِّقاً لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ وَهُدًى وَبُشْرَى لِلْمُؤْمِنِينَ

وَمِنَ النَّاسِ مَن يُعْجِبُكَ قَوْلُهُ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيُشْهِدُ اللّهَ عَلَى مَا فِي قَلْبِهِ وَهُوَ أَلَدُّ الْخِصَامِ

وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ أَرِنِي كَيْفَ تُحْيِـي الْمَوْتَى قَالَ أَوَلَمْ تُؤْمِن قَالَ بَلَى وَلَـكِن لِّيَطْمَئِنَّ قَلْبِي قَالَ فَخُذْ أَرْبَعَةً مِّنَ الطَّيْرِ فَصُرْهُنَّ إِلَيْكَ ثُمَّ اجْعَلْ عَلَى كُلِّ جَبَلٍ مِّنْهُنَّ جُزْءًا ثُمَّ ادْعُهُنَّ يَأْتِينَكَ سَعْيًا وَاعْلَمْ أَنَّ اللّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ

 

 

 

 

Fe bi ma rahmetim minellahi linte lehüm, ve lev künte fezzan ğalizal kalbi lenfeddu min havlike fa'fü anhüm vestağfir lehüm ve şavirhüm fil emr, fe iza azemte fe tevekkel alellah, innellahe yühibbül mütevekkilin

İlla men etellahe bi kalbin selim

Ve innehu le tenzilü rabbil alemin

Nezele bihir ruhul emin

Ala kalbike li tekune minel münzirin

İz cae rabbehu bi kalbin selim

Men haşiyer rahmane bil ğaybi ve cae bi kalbim munib

İnne fi zalike le zikra li men kane lehu kalbun ev elkas sem'a ve huve şehid

Kul men kane adüvvel licibrile fe innehu nezzelehu ala kalbike bi iznillahi müsaddikal lima beyne yedeyhi ve hüdev ve büşra lil mü'minin

Ve minen nasi me yu'cibüke kavlühu fil hayatid dünya ve yüşhidüllahe ala ma fi kalbih, ve hüve eleddül hisam

Ve iz kale ibrahimü rabbi erini keyfe tuhyil mevta, kale e ve lem tü'min, kale bela ve lakil li yatmeinne kalbi, kale fe huz erbeatem minet tayri fe surhünne ileyke sümmec'al ala külli cebelim minhünne cüz'en sümmed'uhünne ye'tineke sa'ya, va'lem ennellahe azizün hakim

 

Vucudu Tehlikeli Ölümcül Hastalıklardan Koruma Duasının Ebcet Sırrı

Hastalığa  marad  denir.Kuran ‘da  hep  manevi  hastalıklardan bahsedilir.  Ve Kuran anevi  haslıklara şifa olduğu gibi  fiziki  hastalıklarada şifadır.  Çünkü   Kuran’da her şey  var.

 Allah hastalıkları Şafi ismiyle iyleştirir ve insanlara şifa verir.  Onun için  anahtar kelime  Şafi  ve  şifa  kelimesidir.

Ebcet Sırrı

Şifa  kelimesinin Ebcet  değeri Ş 300+F 80+AA 2=382 eder.

Şafi  kelimesinin Ebcet değeri Ş 300+ A 1+ F 80 + Y 10 =391 eder.

Uygulama

 1. Formül

Eğer bir kişi  ölümcül  bir hastalığa  yakalanmamışsa  ve ileride öyle bir  hastalığın  kendisine  erişmesini engellemek isterse  o kişi aşağıdaki  duayı  misk  ve amberle  bir kağıda yazacak o kağıdı suda eritecek  ve  kağıdın üstüne 382  defa aşağıdaki duayı üstüne okuyup üfürecek  ve o suyu içecek  o hastalığa rtık  yakalanmayacak.

 2. Formül

Eğer bir kişi  ölümcül  bir hastalığa  yakalanmışsa  ve o hastalıktan kurtulmak istiyorsa   o kişi aşağıdaki  duayı  misk  ve amberle  bir kağıda yazacak o kağıdı suda eritecek  ve  kağıdın üstüne 391 defa aşağıdaki duayı üstüne okuyup üfürecek  ve o suyu içecek  o hastalıktan  kurtulacak.

İşte Şifa Duası

 

 

يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءتْكُم مَّوْعِظَةٌ مِّن رَّبِّكُمْ وَشِفَاء لِّمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ

قُلْ بِفَضْلِ اللّهِ وَبِرَحْمَتِهِ فَبِذَلِكَ فَلْيَفْرَحُواْ هُوَ خَيْرٌ مِّمَّا يَجْمَعُونَ

ثُمَّ كُلِي مِن كُلِّ الثَّمَرَاتِ فَاسْلُكِي سُبُلَ رَبِّكِ ذُلُلاً يَخْرُجُ مِن بُطُونِهَا شَرَابٌ مُّخْتَلِفٌ أَلْوَانُهُ فِيهِ شِفَاء لِلنَّاسِ إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَةً لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ

وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرْآنِ مَا هُوَ شِفَاء وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ وَلاَ يَزِيدُ الظَّالِمِينَ إَلاَّ خَسَارًا

وَإِذَآ أَنْعَمْنَا عَلَى الإِنسَانِ أَعْرَضَ وَنَأَى بِجَانِبِهِ وَإِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ كَانَ يَؤُوسًا

وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الرُّوحِ قُلِ الرُّوحُ مِنْ أَمْرِ رَبِّي وَمَا أُوتِيتُم مِّن الْعِلْمِ إِلاَّ قَلِيلاً

قُل لَّئِنِ اجْتَمَعَتِ الإِنسُ وَالْجِنُّ عَلَى أَن يَأْتُواْ بِمِثْلِ هَـذَا الْقُرْآنِ لاَ يَأْتُونَ بِمِثْلِهِ وَلَوْ كَانَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ ظَهِيرًا

وَلَوْ جَعَلْنَاهُ قُرْآنًا أَعْجَمِيًّا لَّقَالُوا لَوْلَا فُصِّلَتْ آيَاتُهُ أَأَعْجَمِيٌّ وَعَرَبِيٌّ قُلْ هُوَ لِلَّذِينَ آمَنُوا هُدًى وَشِفَاء وَالَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ فِي آذَانِهِمْ وَقْرٌ وَهُوَ عَلَيْهِمْ عَمًى أُوْلَئِكَ يُنَادَوْنَ مِن مَّكَانٍ بَعِيدٍ

وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ فَاخْتُلِفَ فِيهِ وَلَوْلَا كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِن رَّبِّكَ لَقُضِيَ بَيْنَهُمْ وَإِنَّهُمْ لَفِي شَكٍّ مِّنْهُ مُرِيبٍ

Ya eyyühen nasü kad caetküm mev'izatüm mir rabbiküm ve şifaül lima fis suduri ve hüdev ve rahmetül lil mü'minin

Kul bi fadlillahi ve bi rahmetihi fe bi zalike felyefrahu hüve hayrum mimma yecmeun

Sümme küli min külles semarati feslüki sübüle rabbiki zülüla yahrucü mim butuniha şerabüm muhtelifün elvanühu fihi şifaül linnas inne fi zalike le ayatel li kavmiy yetefekkerun

Ve nünezzilü minel kur'ani ma hüve şifaüv ve rahmetül lil mü'minine ve la yezidüz zalimine illa hasara

Ve iza en'amna alel insani a'rada ve nea bi canibih ve iza messehüş şerru kane yeusa

Ve yes'eluneke anir ruh kulir ruhu min emri rabbi ve ma utitüm minel ilmi illa kalila

Kul leinictemeatil insü vel cinnü ala ey ye'tu bi misli hazel kur'ani la ye'tune bi mislihi ve lev kane ba'duhüm li ba'din zahira

Ve lev cealnahü kur'anen a'cemiyyüv ve arabiyy kul hüve lillezine amenu hüdev ve şifa' vellezine la yü'minune fi azanihim vakruv ve hüve aleyhim ama ülaike yünadevne mim mekanim beiyd

Ve le kad ateyna musel kitabe fahtülife fih ve lev la kelimetün sebekat mir rabbike le kudiye beynehüm ve innehüm lefi şekkim minhü mürib

 

1-Kur’an-I  Kerim’de Kullanılan Hesaplama Yöntemleri Ebced Hesabı Nedir?

Ebced düzeni alfabede, her harfin bir sayı değeri vardır. Harflerin bu sayı değerleriyle rakam gibi kullanılmasına ebced hesabı, eski deyimi ile “cümel hesabı” denir.

Küçük Ebcet Hesabı

Ebcede ilk dokuz harf ( ELİF.... ten ....yeye kadar) 1-9’u, ikinci dokuz harf (yeden.... dan.......kafa kadar) 10-90 sayılarını ve son dokuz harf  (kaftan        .zaya.kadar.) 100-900    veson harf olan (gayn)1000   gösterir. Buna göre harflerin sayı değeri şöyledir:

Ebced Hesabında Harflere  Verilen Sayıların Tablosu

 

BiRLER

A (elif) 1

Be 2

Cim 3

Dal 4

He 5

Vav 6

Ze 7

Ha 8

Tı 9

 

ONLAR

Ye 10

Kef 20

Lam 30

Mim 40

Nun 50

Sin 60

Ayn 70

Fe 80

Sad 90

 

 

YÜZLER

Kaf 100

Re 200

Şin 300

Te 400

Se 500

Hı 600

Zal 700

Dad 800

Zı 900

Ğayn 1000

Tamamının Toplamı :  1000+4500+450+45 = 5995

Not:  Hemze (elif) sayılır. (P)harfi (B) olarak sayılır, (Ç)harfi (C) olarak sayılır, (J) harfide (C) olarak sayılır (Fars kefi) ile (G)harfi arapçadaki (K) harfi  olarak hesaplanır..

Harf ve Rakam:

Büyük Ebced Hesabı  (Ebced-İ Kebir)

Büyük ebced, harflerin, adlarının sayı değerlerine göre hesaplanışıdır.

Örnek: (C) harfinin adı olan (CYM) üç harften meydana gelmiştir. (C:3), (Y:10), (M:40) Bu üç harfin sayı değerleri 3+10+40 = 53’tür.

Örnek: (K) harfinin adı olan (KAF)’in içindeki (K:100), (A:1) (F: 80) değerleri: 100+1+80+ = 181 harflerinin sayısı olan 181 büyük ebcette bu harfin sayı değeridir.

En Büyük Ebced Hesabı ( Ebced-İ Ekber)

En büyük ebced, harflerin küçük ebcetteki sayılarının, Arapça adlarını meydana getiren harflerin sayı değerleri toplamıdır.

Örnek: (C)’nin küçük ebceddeki sayı değeri 3’tür. 3’ün Arapçası (selase)’dir. Bu sözcüğü meydana getiren harflerinin toplamı: 1036’dır.

Örnek: (K) harfinin küçük ebcetteki sayı değeri olan 100 rakamının Arapçası olan (mie) yi meydana getiren (M: 40) (A: 1) ve (H: 5) değeridir.

En Küçük Ebced Hesabı (Ebced-İ Asgar)

En küçük ebced, küçük ebcetteki sayıların 12’ye bölündükten sonra kalan kısmı, o harfin ebced değeridir.

Örnek: Küçük Ebcede (L)’nin sayı değeri olan 30/12’ye bölündükten sonra, kalan 6 (L) harfinin sayı değeri olur.

Birler bölmesi ile onlar bölmesinin ilk sayısı olan 10, 12’ye bölünemedikleri için, ilk 10 harf küçük ebcettekine eşittir. Yüzler bölmesindeki rakamlar, birer sıfır atıldıktan sonra 12’ye bölünür

Örnek: (R) harfinin sayı değeri olan 200’ün önce bir sıfırı atılarak onlar bölmesine indirilir. Kalan 20, 12’ye bölünür. Bölme işlemi yapıldıktan sonra artan 6 (R) nin en küçük ebcetteki sayı değeri olur.

Ebced Ve Cifr De Uyulması Gereken Kurallar

Ebced ve cifr ile bir tarih tesbit edilirken, tarihi bulunacak olan konunun, tesbit edilmesi için, gerekli olan konu ile ayet yada hadisin bağlantılı olması, birbiri ile de anlam bütünlüğü içinde olması gerekir.

Tarihi çıkan cümlenin manasının Arapça dil edebiyatı kurallarının ve cifr kurallarının kaidelerine göre uygun olması gerekir. Ancak dil edebiyatı kurallarına göre, kelimeler değişik şekilde kullanılabilir. Değişik tarihler de çıkabilir. Bunun nedeni dil edebiyatındaki değişik mezheplerdir. Fakat, tarih hangi kişinin mezhebine göre çıkarsa çıksın o kişinin mezhebine itibar edilmesi  gerekir.

Örneğin: (elif), ve (lam) nasıl hesaplanır?

Cevap: Bir görüşe göre “elif, lam” ikisi hesaplanarak 31 eder. Bu görüş nahiv ilminde Halil-i Basrinin görüşüdür. Onun görüşüne göre; “elif ve lam’ın” ikisi kelimenin aslındandır. Başka bir görüşe göre de, elif tek hesaplanır. Bu da, Nahv-i Meberred’in görüşüdür. Yine başka bir görüşe göre, lam  (  L ) tek hesaplanır. Bu da;  Allame Sibaveyhi’nin görüşüdür. Eğer bir ibarede elif, lam geçerse her 3 rakam da muhtemeldir. Olaya zaman ve mekan bakımından hangisi uygunsa o geçerlidir.

Şeddeli harfler bazı görüşlere göre iki harf sayılır, bazı görüşlere göre de bir harf sayılır. Hangisi o zaman ve tarihe uyarsa o geçerlidir.

Bazen “tenvinler” “nun”, bazen de “nun”lar “tenvin” sayılır. Eğer nun ( N  ) olarak hesaplanırsa 50 çıkar. Tenvin olarak hesaplanırsa, tenvine bakılır. Eğer tenvin mensup ise 1 sayılır, mensup değilse, 0 sayılır. Hangisi çıkacak olan konuya uygun ise o sayılır.

Arap dil ve edebiyatının kaidelerinde, bazı kelimeler mahzuf hükmüne yani yok hükmüne girer. O kelimeler hesaplanabilir de, hesaplanmayabilir de.

Örneğin: “Bedel” ve “mubdeli minhu”. Bunların ikisi beraber okunursa, ikisinden biri fazla olur. Onlardan hangisi olaya uygun ise o kullanılır. Fakat ikisinden birinin sayılması şarttır. İkisi birden sayılmazsa olmaz.

Ebced hesabı dört tanedir. Bir cümledeki harfler bu dört metoda göre de sayılabilir. Ve bir tek cümlede bir çok tarih çıkabilir. Ve birçok olaya işaret edilebilir. Ve bir çok sır verilebilir. Onun için Hz. Ali şöyle söylemiştir: “Ebcedleri ve tefsirlerini öğrenin çünkü, ebcedlerin tefsirlerinde acayip sırlar vardır”. Ancak, levhalara bakıldığında sadece küçük ebced kullanılır. Diğer konularda dört ebced de kullanılabilir. Bu kurallar “Ettarifatur Cifriye, Li Alili Buni” adlı eserde geçmektedir. “El Evfakil Gazai” ve “Değrebi ve Hazinetül Esrar”, gibi eserlere bakıldığında bu kuralların uygulandığı görülür.

Ebced  ve cifr veren cümlelerde, eğer Arap alfabesinde olmayan bir harf kullanılırsa o harfin Arapça karşılığı hesaplanır.

Vefat Tarihi Veren Beyitlerin Hepsi  Hicri Ve Küçük Ebcedle Hesaplanır

Allame Muhittin tüm beyitlerinde hem hicri, hem de küçük ebcedi kullanmıştır. Muhittin’i Arabi ise on tane beyitinde bir tanesinde tarih vermemiş altı tanesinde miladi tarih vermiş üç tanesinde de hicri tarih vermiştir. Çünkü Muhittin’i Arabi her iki takvimi kullanmıştır. Ama çoğunlukla miladi takvimi kullanmıştır.

Ebced Hakkında

Bir kitabı okuyup anlamak için ilkönce: elif,  be’yi bilmek, kelimeleri birleştirmek ve okuduğu kitapta yazılı dili anlamak şart olduğu gibi, bu manevi ve gizli ilimlerde de birtakım kuralları vardır ki, bunları mümkün mertebe öğrenmek ve uygulamak lazımdır.

İlkönce  eski Arap harflerini bilir bu ilimlerle meşgul olanların bildiklerini ebced ve menşeini açıklayacağım.  Hz. Ali şöyle buyurmuştur:

“Değişik ebced kaidelerini, rakamlarını ve kullanılış usullerini öğreniniz. Çünkü onlarla birçok acaip sır açığa çıkar.” Burada ilk olarak en çok kullanılan ve ebced-i sagir denilen asıl ve ana ebced ve menşeini açıklayacağım.

Ebcedin Menşei

Ebced’in menşei, “Fatiha Suresi”dir. Fatiha bilindiği üzere yedi ayettir.

Birden yediye kadar birbiri üzerine hesap edilirse toplamının (28) olduğu görülür.1+2+3+4+5+6+7=28

 Bu rakam Fatiha Suresi’nin kelime toplamlarının sayısı ve Arap harflerinin asıl ve esasıdır.

1.BİSMİ -  2. ALLAHİ - 3. ERRAHMANİ -  4. ERRAHİM       5.ELHAMDU - 6. LİLLAHİ - 7. RABBİL - 8. ALEMİN -9.ERRAHMANİ - 10. ERAAHİM - 11. MALİKİ - 12.YEVMİ- 13.EDDİN - 14.İYYAKE - 15. NABUDU - 16.VE İYYAKE -17.NESTEİN - 18.İHDİNA - 19. SİRATAL - 20.MÜSTEKİM –

21.SİRATA - 22. ELLEZİNE - 23.ENAMTA - 24. ALEYHİM –

25. GAYRİL  -26. MAĞDUBİ- 27.ALEYHİM - 28. VELEDALLİN.

Haccac-ı Zalim’in zamanına kadar bu yirmi sekiz harfin “B” harfinden başkasın da nokta yoktu. İslam ülkesi fevkalade genişlediği için ve halkta Kur’an okumaya çalıştıkça, birtakım yanlışlıklar ve hataların sebep olduğu ve değişik manaların ortaya çıktığı görülmüştür. Bunu önlemek için “Sarf ve Nahiv” ilminde, ihtisas sahibi olan Haccac, şimdiki mevcud şekilde harfleri noktaladı ve harekeledi. Ve bunun için de Kur’an’a büyük ve önemli bir hizmet yapmış oldu. 

Ebced’i Kebiri izaha girişken burada Hazreti Ali’nin bir kelam’ını örnek olarak verelim

Manası: “Evvelce Allah tarafından indirilmiş ne kadar kitap varsa, hepsi Kur’an’da mevcuttur. Kur’an’da ne me-vcut ise hepsi de Fatiha’dadır. Fatiha’da ne varsa hepsi Bismillahirrahmanirrahim’dedir. Bismillahirrahmanirrahim’de ne varsa Be’dedir. Be’de ne kadar ilim ve esrar toplanmış ise hepsi Be’nin noktasındadır. Ve ben de Be’nin altındaki o noktayım, diye söylemiştir”.

Zuhruf Suresi’nin 4. Ayeti

Manası: “O ana kitapta, yani Fatiha Suresi’nde yazılı ve nezdimizde sabittir. Şanı yücedir . Hikmetle doludur”. Denilmiştir.

Bu ayette Hz. Ali’nin “Ben Be’nin altındaki noktayım.” Sözünü doğruladığı ve teşvik ettiği gibi Hz. Ali’nin sahip olduğu sınırsız kemal-i hikmetini doğrulayan apaçık bir delilidir.

Bu konuların daha iyi anlaşılabilmesi için devam edelim.

A’raf Suresi’nin 180. Ayeti “Allah’ın güzel isimleri vardır. Onlarla kendisine dua ediniz.” Diye emir buyurmuştur. Allahın isimlerinin en büyüğü “Bismillahirrahmanirrahim” İsm-i A’zam’dır. Burada besmele hakkında kısaca birkaç satır hatırlayalım:

Kur’an-ı Kerim Hz.Muhammed’e yirmi iki sene iki ay ve on iki günde indirilmiştir. Bu sene-i kameriye (ay hesabıyla hesaplanan yıl)  354 gün ve bir günün binde 367’si kadardır. Bunu 22 sene ile çarptığımızda elde ettiğimiz rakama iki ayın tutarı olan 59 ve bakiye  12 günüde  ilave  ettiğimiz zaman toplamının 7866 gün olduğu meydana  çıkar.Bu adet  19 harfli Besmelei  şerife nin  mükerrer olmayan  10  harfi ile    Besmelenin  adedi olan 786  nın çarpımının   yekunüne   tekabül eder .

Besmelenin harflerinin tablosu ve mükerrer olmayan harflerin tablosu girece

Toplamı 406 eder.

Burada seneler neden şemsi sene olarak hesap edilmiyor da Arabi sene olarak hesap ediliyor diye düşünülebilir. Kur’an-ı Kerim’in

Tevbe Suresi’nin 36.  Ayeti 

Manası: “Ayların sayısı Allah’ın yanında da, Kitabında da, ilminde de, hükmünde de, göklerin ve yerlerin yaratıldığı günden beri on ikidir” Ve onların dördü de yani “Receb”, “Zilkade”, “Zilhicce” ve “Muharrem” aylarıdır. Bunlar muhterem olan aylardır, demektir.

Bu ayet Cenab’ı Hakk’ın ınd-i ilahisinde muteber olan senelerin Arabi seneler ve aylar olduğunu açıkça göstermektedir.

Bununla beraber şemsi seneler de Allahın  yanında  kendi taktir ve iradesi ile sabit ve makbuldur. Zira Allah, Ashab-ı Kehfi mağralarında yattıkları zaman bildirirken:

Kef Suresi’nin 25. Ayeti

Ayetin Anlamı: “Onlar mağaralarında üçyüz sene ve dokuz sene fazla yani üç yüz dokuz sene kaldılar.” Demektedir. Burada evvela şemsi seneyi, sonra da Arabi seneyi söylemiştir.

Yasin Suresi’nin 38. Ayeti

Manası: “Güneş de kudretimizin bir nişanıdır ki, karar tutacak yere kadar yani, alemin harabına kadar seyir ve cereyan eder, yahut yazın en yüksek yerine kışın da en aşağı yerine kadar seyir ve cereyan eder. İşte bu yegane galip ve hakkı ile alim olan zatın taktiridir”.

Bu ayette anlaşıldığı üzere “Ashab-ı Kehfin” zamanında kullanılan senelerin sene-i şemsiye olduğu anlaşılıyor.

Fakat Araplar eskiden beri, gök aylarına itibar etmişler ve onunla vakitlerini, senelerini tayin ve tesbit etmişlerdir. Nitekim Kur’an-ı Kerimde:

Bakara Suresi, 189. Ayet

Manası: “Sana yeni aylardan soruyorlar. Onlara de ki: Bu yeni aylar insanlar için ve hac için evkat rehberidir”, demektir.

Şimdi asıl konuya dönecek olursak Allah’ın Kur’an’da geçen 99 ilahi isimleri vardır ki, bu isimlerin harflerinin sayısı 406 harftir.

786 ile 99 çarpınca çıkan sayı 77814’tür ki bu Kur’an-ı Kerim’in kelimelerinin sayısıdır. 786 sayısı 99 ilahi isimlerin harflerinin toplamı olan 406 ile çarpılınca çıkan 319116 da Kur’an-ı Kerim’deki mevcut harflerin toplamıdır.

786 yukarıda da işaret ettiğimiz gibi, Besmele-i Şerife’nin adedidir. 406 rakamı ise Bismillahirrahmanirrahim’de mükerrer olmayan on harfin toplamıdır.

406 rakamı ise 99 Allah’ın isimlerinin harflerinin toplamıdır.

406 rakamı birden 28’e kadar birbiri üzerine zam edilerek toplanan rakamdır. Hz. Muhammed Hadis-i Şerifinde şöyle buyurmuştur.

“Ben ilmin şehriyim, Ali de kapısıdır. Her kim ilim öğrenmek istiyorsa kapısına müracaat etsin.”

Bugün Hz. Ali’nin aramızda bulunmuyor diye kendisine ilim için müracaat edilemez anlamı çıkarılmasın. Hz. Ali’nin bu ilmini ve görüşlerini öğrenebilmek için onun bırakmış olduğu eserleri okuyarak bir sonuç elde edebiliriz

Şu birkaç satırlık yazım insanların içinden en bilgili olan kişilere işaretlerdir.

Alim insanlara gelince, onlara Hz. Muhammed Efendimiz’in ilim öğrenmek isteyen Kur’an’ı karıştırsın mealindeki hadis-i şerifini hatırlatırım.

Avam (az bilgisi olanlar) insanlara  gelince Kur’an-ı Kerim’in 586’ncı sayfasında Sure-i

Abese  Suresinin 37. Ayeti

Manası: “Hep bunlar sizin için ve davarlarınız içindir, yani Kur’an-ı Kerim’i, okuyup anlayana ve amel edenlerle, okuyup anlamayan ve amel edenlerle, okuyup anlayan ve amel etmeyenler için de kendilerine  bir inayet ve nasip olarak gönderilmiştir”, demektir.

Şimdi birazda (B)’nin noktasına temas edelim.

Ali ismi şerifi ebcetle hesap edilirse (110) çıkar. Bu rakam bütün ebcedin toplamı (5995) rakamına ilave edilince (6105) olur ki bu rakam “Kur’an-ı Kerim”de mükerrer olmayan ayetlerin sayısıdır.

Ve yine birden itibaren yüz ona kadar birbiri üzerine zam edersek çıkan rakam (6105) olur.

Herhangi bir rakamın birden itibaren o rakama kadar toplamının kaç olacağını, bulmak için şu formüle müracaat olunur: Ulaşılmak istenen rakama 1 ilave edilir. 2’ye bölünür. Ana rakam o rakam ile çarpılır. Çıkan sayı aradığımızın toplamıdır.

Örneğin: aradığımız adet: 110+1 “hariçten zam” = 111

Yarısı 55.5’i  110’la çarparız. 55.5x 110 = 6105’i elde ederiz.

Yukarda da belirttiğim gibi, 6105 sayısı Kur’an-ı Kerim’de mükerrer olmayan ayetlerin miktarıdır. Buna mükerrer olan 15 ayeti kerimeyi ki bu ayetler 157 tekrarlanan ayeti meydana getirir bu rakama ilave edersek. 6262 sayısına ulaşırız. Bu da Kur’an-ı Kerim’deki   tamamı olan ayetlerdir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

no image

Bültene Katılın

Gelişmelerden haberdar olmak için bültene katılabilirsiniz.