ÖNSÖZ

Selamünaleyküm Sevgili Okuyucularım.

Ebced İlminin kökü ta Hz.Adem as’a dayanmaktadır.Daha sıfır bulunmadan önce insanlar rakamları harflerle ifade ediyorlardı. Ve hemen hemen her kes tarafından bu Ebced ilmi biliniyordu . Sıfır bulunduktan sonra artık bu Ebced hesabı bir şifre haline geldi ve önemli mesajların iletilmesinde kullanıldı. Daha sonra Tevrat . incil ve Kuran’ın ince mesajları hep Ebced ilmiyle açığa çıktı. Ve bu ilim zamanla genişledi. Hz. Ali bu ilmin en önemli ustatlarındandır. Ve Eced ve Cifir ilminin önemi konusunda Hz. Ali şöyle buyurmuştur. “Ebcedleri ve tefsirlerini öğrenin, muhakkak Ebcedlerin tefsirlerinde acaib sırlar vardır.” Ama bu güne kadar Ebced ve cifir ilmiyle tesbit edilen bir çok sır ortaya çıktığı için itibar edilir bir ilim haline gelmiştir. Hakikatı Allah bilir.Kuran’a dönüp baktığımızda normal meallerde ulaşamadığımız bir çok sırra Ebced ilmi vasıtasıyla ulaşıyoruz ve O mucizeler karşısında şaşkın kalıyoruz ve bütün dünyayı Kuran’ı düşünmeye davet ediyoruz. Biz bu kitapta hem Tevrat ve incil’in bazı önemli sırlarını ve hem de Kuran’ın gelecekle ilgili sırlarını açığa çıkararak Kuran’ın ne kadar mucizeli bir kitap olduğunu açıklıyoruz. Ayrıca Ebced ilmi vasıtasıyla ulaşabileceğimiz günlük yaşantımızda , bize faydalı olabilecek Ebced sırlarını da açıklıyoruz. Dileğimiz odur ki bu Ebced ilmi sayesinde merak ettiğimiz bir çok bilgiye ulaşalım ve bu bilgiler sayesin de mutlu ,emniyetli huzur içinde bir yaşam sürdürelim . Bütün vefklerin , bütün tılsımların ve duaların sırrını Ebced ilmi çözer . Dolayısıyla Ebced ilmini bilmeyen biri bu tür gizli ve manevi ilimlere sahip olamaz.

Biz bu kitapta Kuran’dan geleceğe yönelik bir takım icatların olacağını haber veren ayetlerin Ebced sırrını açıklarken aynı zamanda bu ayetlerin gelecekte olacak önemli olayları haber vermesini de açıklıyoruz. Ve hakeza

insan oğlunun günlük yaşantısında ona lazım olan evlilik , ölüm, ayrılık gib önemli olayrında ona ışık olacak Ebced sırlarını açıklıyoruz. Bu konudaki kaynaklarımız hakikaten çok kuvvetli çünkü imamı Gazzali’nin Evfak adlı eserinin bu konuda rolü çok büyüktür.Bizim amacımız bir Müslüman olarak hem Kuran’a hizmet ve hem de insanlara hizmettir. Cenab-i Allah ‘tan muvaffak olmayı niyaz ederim.

 

Recep Kaplan

 

1.BÖLÜM

Ebced Hesabının Tarifi

Ebced düzeni alfabede, her harfin bir sayı değeri vardır. Harflerin bu sayı değerleriyle rakam gibi kullanılmasına Ebced hesabı, eski deyimi ile “cümel hesabı” denir.

Ebced hesabı 4 kısma ayrılır ancak bu kısımlarda kendi içlerinde değişik kısımlara ayrılıyorlar. Ama temelei 4 ‘tür

işte o kısımlar:

Küçük Ebced Hesabı

Ebcede ilk dokuz harf ( ELiF.... ten ....yeye kadar) 1-9’u, ikinci dokuz harf (yeden.... dan.......kafa kadar) 10-90 sayılarını ve son dokuz harf (kaftan .zaya.kadar.) 100-900 veson harf olan (gayn)1000 gösterir. Buna göre harflerin sayı değeri şöyledir:

 

BiRLER

A (elif) 1

Be 2

Cim 3

Dal 4

He 5

Vav 6

Ze 7

Ha 8

Tı 9

 

 

ONLAR

Ye 10

Kef 20

Lam 30

Mim 40

Nun 50

Sin 60

Ayn 70

Fe 80

Sad 90

 

 

 

YÜZLER

Kaf 100

Re 200

Şin 300

Te 400

Se 500

Hı 600

Zal 700

Dad 800

Zı 900

Ğayn 1000

 

Küçük Ebced Hesabında Harflere Verilen Sayıların Tablosu :

 

BiRLER

A (elif) 1

Be 2

Cim 3

Dal 4

He 5

Vav 6

Ze 7

Ha 8

Tı 9

 

ONLAR

Ye 10

Kef 20

Lam 30

Mim 40

Nun 50

Sin 60

Ayn 70

Fe 80

Sad 90

 

YÜZLER

Kaf 100

Re 200

Şin 300

Te 400

Se 500

Hı 600

Zal 700

Dad 800

Zı 900

Ğayn 1000

Tamamının Toplamı : 1000+4500+450+45 = 5995

Not: Hemze (elif) sayılır. (P)harfi (B) olarak sayılır, (Ç)harfi (C) olarak sayılır, (J) harfide (C) olarak sayılır (Fars kefi) ile (G)harfi arapçadaki (K) harfi olarak hesaplanır..

Harf ve Rakam:

Büyük Ebced Hesabı (Ebced-i Kebir)

Büyük Ebced, harflerin, adlarının sayı değerlerine göre hesaplanışıdır.

Örnek: (C) harfinin adı olan (CYM) üç harften meydana gelmiştir. (C:3), (Y:10), (M:40) Bu üç harfin sayı değerleri 3+10+40 = 53’tür.

Örnek: (K) harfinin adı olan (KAF)’in içindeki (K:100), (A:1) (F: 80) değerleri: 100+1+80+ = 181 harflerinin sayısı olan 181 büyük Ebcedte bu harfin sayı değeridir.

Büyük Ebced Hesabında Harflere Verilen Sayıların Tablosu

 

İlk Bölüm

A (elif) 111

Be 3 veya 4

Cim 53

Dal 35

He 6 veya 7

Vav 13

Ze 67

Ha 9 veya 10

Tı 10 veya 11

 

İkinci Bölüm

Ye 11 veya 12

Kef 101

Lam 71

Mim 90

Nun 106

Sin 120

Ayn 130

Fe 81 veya 82

Sad 95

 

 

Üçüncü Bölüm

Kaf 181

Re 201 veya 202

Şin 360

Te 401 veya 402

Se 501 veya 502

Hı 601 veya 602

Zal 731

Dad 805

Zı 901 veya 902

Ğayn 1060

 

 

İlk Bölüm

A (elif) 111

Be 3 veya 4

Cim 53

Dal 35

He 6 veya 7

Vav 13

Ze 67

Ha 9 veya 10

Tı 10 veya 11

 

İkinci Bölüm

 

Ye 11 veya 12

Kef 101

Lam 71

Mim 90

Nun 106

Sin 120

Ayn 130

Fe 81 veya 82

Sad 95

 

Üçüncü Bölüm

Kaf 181

Re 201 veya 202

Şin 360

Te 401 veya 402

Se 501 veya 502

Hı 601 veya 602

Zal 731

Dad 805

Zı 901 veya 902

Ğayn 1060

Bu tabloda dikkatinizi çeken bazı rakamların iki değerinin olmasıdır. Ve aklınıza neden bu harflerin iki rakamsal değeri vardır diye bir soru gelir. Cevabı şudur bazı harflerin isimleri konusuna iki görüş vardır . Birinci görüş herkes tarafından bilinen meşhur görüştür . ikinci görüş ise herkes tarafından değilde sadece bazı ilim adamları tarafından bilinen görüştür ki bizde o görüşü tabloda gördüğünüz gib veya tabiriyle açıklamışızdır. Mesela R bu adı konusunda iki görüş vardır . 1. görüşe göre R bu harfin adı Ra ‘dır ve bu harfin Büyük Ebced ilmindeki değeri 201 dir. 2.görüşe göre ise R bu harfin adı raun’dur ve bu harfin büyük Ebced ilmindeki değeri 202 dir. Bu kural iki rakamsal değerli bütün harflerde aynıdır.

EN BÜYÜK EBCED HESABI ( Ebced-i Ekber)

En büyük Ebced, harflerin küçük Ebcedteki sayılarının, Arapça adlarını meydana getiren harflerin sayı değerleri toplamıdır.

Örnek: (C)’nin küçük Ebceddeki sayı değeri 3’tür. 3’ün Arapçası (selase)’dir. Bu sözcüğü meydana getiren harflerinin toplamı: 1036’dır.

Örnek: (K) harfinin küçük Ebcedteki sayı değeri olan 100 rakamının Arapçası olan (mie) yi meydana getiren (M: 40) (A: 1) ve (H: 5) değeridir.

B Büyük Ebced Hesabında Harflere Verilen Sayıların Tablosu

İlk Bölüm

A (elif) 19

Be 602 veya611

Cim 1036

Dal 278

He 705

Vav 465

Ze 237

Ha 606

Tı 535

 

İkinci Bölüm

Ye 575

Kef 626 veya 630

Lam 1087 veya 1091

Mim 327 veya 331

Nun 756 veya 760

Sin 516 veya 520

Ayn 288 veya 292

Fe 647 veya 651

Sad 585 veya 590

 

 

Üçüncü Bölüm

Kaf 46

Re 501 veya 202

Şin 1082

Te 324

Se 751

Hı 511

Zal 283

Dad 652

Zı 581

Ğayn 111

 

 

İlk Bölüm

A (elif) 19

Be 602 veya611

Cim 1036

Dal 278

He 705

Vav 465

Ze 237

Ha 606

Tı 535

 

İkinci Bölüm

 

Ye 575

Kef 626 veya 630

Lam 1087 veya 1091

Mim 327 veya 331

Nun 756 veya 760

Sin 516 veya 520

Ayn 288 veya 292

Fe 647 veya 651

Sad 585 veya 590

 

Üçüncü Bölüm

Kaf 46

Re 501 veya 202

Şin 1082

Te 324

Se 751

Hı 511

Zal 283

Dad 652

Zı 581

Ğayn 111

Bu hesaplama formülündede yine bazı harflerin iki rakamasal değeri oluyor . Çünkü bazı harflerin sayısal değeri Arapçada iki şekilde telafuz ediliyor. Mesela 20 rakamına işrunda denilir. Ki bunun değeri626eder .işrin de denilir ki bunun değeri 630 eder.

En Küçük Ebced Hesabı (Ebced-i Asgar)

En küçük Ebced, küçük Ebcedteki sayıların 12’ye bölündükten sonra kalan kısmı, o harfin Ebced değeridir.

Örnek: Küçük Ebcede (L)’nin sayı değeri olan 30/12’ye bölündükten sonra, kalan 6 (L) harfinin sayı değeri olur.

Birler bölmesi ile onlar bölmesinin ilk sayısı olan 10, 12’ye bölünemedikleri için, ilk 10 harf küçük Ebcedtekine eşittir. Yüzler bölmesindeki rakamlar, birer sıfır atıldıktan sonra 12’ye bölünür

Örnek: (R) harfinin sayı değeri olan 200’ün önce bir sıfırı atılarak onlar bölmesine indirilir. Kalan 20, 12’ye bölünür. Bölme işlemi yapıldıktan sonra artan 6 (R) nin en küçük Ebcedteki sayı değeri olur.

Küçük Ebced Hesabında Harflere Verilen Sayıların Tablosu

BiRLER

A (elif) 1

Be 2

Cim 3

Dal 4

He 5

Vav 6

Ze 7

Ha 8

Tı 9

 

ONLAR

Ye 10

Kef 8

Lam 6

Mim 4

Nun 2

Sin 0

Ayn 10

Fe 8

Sad 6

 

 

YÜZLER

Kaf 2 veya 10

Re 8

Şin 0 veya 4

Te 4 veya 10

Se 2 veya 8

Hı 0

Zal 6 veya 0

Dad 8

Zı 6 veya 0

Ğayn 10 veya 2

 

BiRLER

A (elif) 1

Be 2

Cim 3

Dal 4

He 5

Vav 6

Ze 7

Ha 8

Tı 9

 

ONLAR

 

Ye 10

Kef 8

Lam 6

Mim 4

Nun 2

Sin 0

Ayn 10

Fe 8

Sad 6

 

YÜZLER

Kaf 2 veya 10

Re 8

Şin 0 veya 4

Te 4 veya 10

Se 2 veya 8

Hı 0

Zal 6 veya 0

Dad 8

Zı 6 veya 0

Ğayn 10 veya 2

Bu hesaplama formülündede gene bazı harflerin iki rakamsal değeri ortaya çıkmaktadır. Onun nedeni şudur: 100 ve 100’ün üzerinde sayısal değeri olan harflerde iki çeşit hesaplama yapıla bilir. Birincisi harfin rakamsal değeri ne ise o 12’ye bölünür . ikincisi 100 ve 100 ‘ün üzerindeki rakamsal değeri ifade eden harflerde bir tane sıfır atıldıktan sonra 12’ye bölünür. Onun veya diyerek her iki hesaplama biçimini de zikrediyoruz.

Ebced ilminin bu tabloları ilk defa bu kitapta bu kadar detaylı ve geniş açıklamalı zikredilmiştir.

Şimdi aklımıza şöyle bir soru geliyor bir hesaplamayı yaparken hangi Ebced değerini kullanacağız. Ve harflere hangi hesap üzerinden değer vereceğiz.? işte imam Caferi bu Ebced ilmini Cifr ilmiyle sistematize ederek nerede hangi değerin esas alınacağını bize tarif etmiştir. Ve bir takım kurallar koymuştur. Şimdi biz burada bu kuralları işleyeceğiz.

işte Ebced ve Cifir de uyulması gereken kurallar

Ebced ve cifr ile bir tarih tesbit edilirken, tarihi bulunacak olan konunun, tesbit edilmesi için, gerekli olan konu ile ayet yada hadisin bağlantılı olması, birbiri ile de anlam bütünlüğü içinde olması gerekir.

Tarihi çıkan cümlenin manasının Arapça dil edebiyatı kurallarının ve cifr kurallarının kaidelerine göre uygun olması gerekir. Ancak dil edebiyatı kurallarına göre, kelimeler değişik şekilde kullanılabilir. Değişik tarihler de çıkabilir. Bunun nedeni dil edebiyatındaki değişik mezheplerdir. Fakat, tarih hangi kişinin mezhebine göre çıkarsa çıksın o kişinin mezhebine itibar edilmesi gerekir.

Örneğin: (elif), ve (lam) nasıl hesaplanır?

Cevap: Bir görüşe göre “elif, lam” ikisi hesaplanarak 31 eder. Bu görüş nahiv ilminde Halil-i Basrinin görüşüdür. Onun görüşüne göre; “elif ve lam’ın” ikisi kelimenin aslındandır. Başka bir görüşe göre de, elif tek hesaplanır. Bu da, Nahv-i Meberred’in görüşüdür. Yine başka bir görüşe göre, lam ( L ) tek hesaplanır. Bu da; Allame Sibaveyhi’nin görüşüdür. Eğer bir ibarede elif, lam geçerse her 3 rakam da muhtemeldir. Olaya zaman ve mekan bakımından hangisi uygunsa o geçerlidir.

Şeddeli harfler bazı görüşlere göre iki harf sayılır, bazı görüşlere göre de bir harf sayılır. Hangisi o zaman ve tarihe uyarsa o geçerlidir.

Bazen “tenvinler” “nun”, bazen de “nun”lar “tenvin” sayılır. Eğer nun ( N ) olarak hesaplanırsa 50 çıkar. Tenvin olarak hesaplanırsa, tenvine bakılır. Eğer tenvin mensup ise 1 sayılır, mensup değilse, 0 sayılır. Hangisi çıkacak olan konuya uygun ise o sayılır.

Arap dil ve edebiyatının kaidelerinde, bazı kelimeler mahzuf hükmüne yani yok hükmüne girer. O kelimeler hesaplanabilir de, hesaplanmayabilir de.

Örneğin: “Bedel” ve “mubdeli minhu”. Bunların ikisi beraber okunursa, ikisinden biri fazla olur. Onlardan hangisi olaya uygun ise o kullanılır. Fakat ikisinden birinin sayılması şarttır. ikisi birden sayılmazsa olmaz.

Ebced hesabı dört tanedir. Bir cümledeki harfler bu dört metoda göre de sayılabilir. Ve bir tek cümlede bir çok tarih çıkabilir. Ve birçok olaya işaret edilebilir. Ve bir çok sır verilebilir. Onun için Hz. Ali şöyle söylemiştir: “Ebcedleri ve tefsirlerini öğrenin çünkü, Ebcedlerin tefsirlerinde acayip sırlar vardır”. Ancak, levhalara bakıldığında sadece küçük Ebced kullanılır. Diğer konularda dört Ebced de kullanılabilir. Bu kurallar “Ettarifatur Cifriye, Li Alili Buni” adlı eserde geçmektedir. “El Evfakil Gazai” ve “Değrebi ve Hazinetül Esrar”, gibi eserlere bakıldığında bu kuralların uygulandığı görülür.

Ebced ve cifr veren cümlelerde, eğer Arap alfabesinde olmayan bir harf kullanılırsa o harfin Arapça karşılığı hesaplanır.

Vefat Tarihi Veren Beyitlerin Hepsi Hicri Ve Küçük Ebcedle Hesaplanır

Allame Muhittin tüm beyitlerinde hem hicri, hem de küçük Ebcedi kullanmıştır. Muhittin’i Arabi ise on tane beyitinde bir tanesinde tarih vermemiş altı tanesinde miladi tarih vermiş üç tanesinde de hicri tarih vermiştir. Çünkü Muhittin’i Arabi her iki takvimi kullanmıştır. Ama çoğunlukla miladi takvimi kullanmıştır.

Ebced Hakkında

Bir kitabı okuyup anlamak için ilkönce: elif, be’yi bilmek, kelimeleri birleştirmek ve okuduğu kitapta yazılı dili anlamak şart olduğu gibi, bu manevi ve gizli ilimlerde de birtakım kuralları vardır ki, bunları mümkün mertebe öğrenmek ve uygulamak lazımdır.

ilkönce eski Arap harflerini bilir bu ilimlerle meşgul olanların bildiklerini Ebced ve menşeini açıklayacağım. Hz. Ali şöyle buyurmuştur:

“Değişik Ebced kaidelerini, rakamlarını ve kullanılış usullerini öğreniniz. Çünkü onlarla birçok acaip sır açığa çıkar.” Burada ilk olarak en çok kullanılan ve Ebced-i sagir denilen asıl ve ana Ebced ve menşeini açıklayacağım.

Ebcedin Menşei

Ebced’in menşei, “Fatiha Suresi”dir. Fatiha bilindiği üzere yedi ayettir.

Birden yediye kadar birbiri üzerine hesap edilirse toplamının (28) olduğu görülür.1+2+3+4+5+6+7=28

Bu rakam Fatiha Suresi’nin kelime toplamlarının sayısı ve Arap harflerinin asıl ve esasıdır.

1.BiSMi - 2. ALLAHi - 3. ERRAHMANi - 4. ERRAHiM 5.ELHAMDU - 6. LiLLAHi - 7. RABBiL - 8. ALEMiN -9.ERRAHMANi - 10. ERAAHiM - 11. MALiKi - 12.YEVMi- 13.EDDiN - 14.iYYAKE - 15. NABUDU - 16.VE iYYAKE -17.NESTEiN - 18.iHDiNA - 19. SiRATAL - 20.MÜSTEKiM –

21.SiRATA - 22. ELLEZiNE - 23.ENAMTA - 24. ALEYHiM –

25. GAYRiL -26. MAĞDUBi- 27.ALEYHiM - 28. VELEDALLiN.

Haccac-ı Zalim’in zamanına kadar bu yirmi sekiz harfin “B” harfinden başkasın da nokta yoktu. islam ülkesi fevkalade genişlediği için ve halkta Kur’an okumaya çalıştıkça, birtakım yanlışlıklar ve hataların sebep olduğu ve değişik manaların ortaya çıktığı görülmüştür. Bunu önlemek için “Sarf ve Nahiv” ilminde, ihtisas sahibi olan Haccac, şimdiki mevcud şekilde harfleri noktaladı ve harekeledi. Ve bunun için de Kur’an’a büyük ve önemli bir hizmet yapmış oldu.

Ebced’i Kebiri izaha girişken burada Hazreti Ali’nin bir kelam’ını örnek olarak verelim:

Manası: “Evvelce Allah tarafından indirilmiş ne kadar kitap varsa, hepsi Kur’an’da mevcuttur. Kur’an’da ne me-vcut ise hepsi de Fatiha’dadır. Fatiha’da ne varsa hepsi Bismillahirrahmanirrahim’dedir. Bismillahirrahmanirrahim’de ne varsa Be’dedir. Be’de ne kadar ilim ve esrar toplanmış ise hepsi Be’nin noktasındadır. Ve ben de Be’nin altındaki o noktayım, diye söylemiştir”.

Zuhruf Suresi’nin 4. Ayeti

Manası: “O ana kitapta, yani Fatiha Suresi’nde yazılı ve nezdimizde sabittir. Şanı yücedir . Hikmetle doludur”. Denilmiştir.

Bu ayette Hz. Ali’nin “Ben Be’nin altındaki noktayım.” Sözünü doğruladığı ve teşvik ettiği gibi Hz. Ali’nin sahip olduğu sınırsız kemal-i hikmetini doğrulayan apaçık bir delilidir.

Bu konuların daha iyi anlaşılabilmesi için devam edelim.

A’raf Suresi’nin 180. Ayeti

“Allah’ın güzel isimleri vardır. Onlarla kendisine dua ediniz.” Diye emir buyurmuştur. Allahın isimlerinin en büyüğü “Bismillahirrahmanirrahim” ism-i A’zam’dır. Burada besmele hakkında kısaca birkaç satır hatırlayalım:

Kur’an-ı Kerim Hz.Muhammed’e yirmi iki sene iki ay ve on iki günde indirilmiştir. Bu sene-i kameriye (ay hesabıyla hesaplanan yıl) 354 gün ve bir günün binde 367’si kadardır. Bunu 22 sene ile çarptığımızda elde ettiğimiz rakama iki ayın tutarı olan 59 ve bakiye 12 günüde ilave ettiğimiz zaman toplamının 7866 gün olduğu meydana çıkar.Bu adet 19 harfli Besmelei şerife nin mükerrer olmayan 10 harfi ile Besmelenin adedi olan 786 nın çarpımının yekunüne tekabül eder .

Besmele harflerinin yekunünün toplamı 406 eder.

Burada seneler neden şemsi sene olarak hesap edilmiyor da Arabi sene olarak hesap ediliyor diye düşünülebilir. Kur’an-ı Kerim’in

Tevbe Suresi’nin 36. Ayeti

Manası: “Ayların sayısı Allah’ın yanında da, Kitabında da, ilminde de, hükmünde de, göklerin ve yerlerin yaratıldığı günden beri on ikidir” Ve onların dördü de yani “Receb”, “Zilkade”, “Zilhicce” ve “Muharrem” aylarıdır. Bunlar muhterem olan aylardır, demektir.

Bu ayet Cenab’ı Hakk’ın ınd-i ilahisinde muteber olan senelerin Arabi seneler ve aylar olduğunu açıkça göstermektedir.

Bununla beraber şemsi seneler de Allahın yanında kendi taktir ve iradesi ile sabit ve makbuldur. Zira Allah, Ashab-ı Kehfi mağralarında yattıkları zaman bildirirken:

Kef Suresi’nin 25. Ayeti

Ayetin Anlamı: “Onlar mağaralarında üçyüz sene ve dokuz sene fazla yani üç yüz dokuz sene kaldılar.” Demektedir. Burada evvela şemsi seneyi, sonra da Arabi seneyi söylemiştir.

Yasin Suresi’nin 38. Ayeti

Manası: “Güneş de kudretimizin bir nişanıdır ki, karar tutacak yere kadar yani, alemin harabına kadar seyir ve cereyan eder, yahut yazın en yüksek yerine kışın da en aşağı yerine kadar seyir ve cereyan eder. işte bu yegane galip ve hakkı ile alim olan zatın taktiridir”.

Bu ayette anlaşıldığı üzere “Ashab-ı Kehfin” zamanında kullanılan senelerin sene-i şemsiye olduğu anlaşılıyor.

Fakat Araplar eskiden beri, gök aylarına itibar etmişler ve onunla vakitlerini, senelerini tayin ve tesbit etmişlerdir. Nitekim Kur’an-ı Kerimde:

Bakara Suresi, 189. Ayet

Manası: “Sana yeni aylardan soruyorlar. Onlara de ki: Bu yeni aylar insanlar için ve hac için evkat rehberidir”, demektir.

Şimdi asıl konuya dönecek olursak Allah’ın Kur’an’da geçen 99 ilahi isimleri vardır ki, bu isimlerin harflerinin sayısı 406 harftir.

786 ile 99 çarpınca çıkan sayı 77814’tür ki bu Kur’an-ı Kerim’in kelimelerinin sayısıdır. 786 sayısı 99 ilahi isimlerin harflerinin toplamı olan 406 ile çarpılınca çıkan 319116 da Kur’an-ı Kerim’deki mevcut harflerin toplamıdır.

786 yukarıda da işaret ettiğimiz gibi, Besmele-i Şerife’nin adedidir. 406 rakamı ise Bismillahirrahmanirrahim’de mükerrer olmayan on harfin toplamıdır.

406 rakamı ise 99 Allah’ın isimlerinin harflerinin toplamıdır.

406 rakamı birden 28’e kadar birbiri üzerine zam edilerek toplanan rakamdır. Hz. Muhammed Hadis-i Şerifinde şöyle buyurmuştur.

“Ben ilmin şehriyim, Ali de kapısıdır. Her kim ilim öğrenmek istiyorsa kapısına müracaat etsin.”

Bugün Hz. Ali’nin aramızda bulunmuyor diye kendisine ilim için müracaat edilemez anlamı çıkarılmasın. Hz. Ali’nin bu ilmini ve görüşlerini öğrenebilmek için onun bırakmış olduğu eserleri okuyarak bir sonuç elde edebiliriz

Şu birkaç satırlık yazım insanların içinden en bilgili olan kişilere işaretlerdir.

Alim insanlara gelince, onlara Hz. Muhammed (S.A.V.) Efendimiz’in ilim öğrenmek isteyen Kur’an’ı karıştırsın mealindeki hadis-i şerifini hatırlatırım.

Avam (az bilgisi olanlar) insanlara gelince Kur’an-ı Kerim’in 586’ncı sayfasında Sure-i

Abese Suresinin 37. Ayeti

Manası: “Hep bunlar sizin için ve davarlarınız içindir, yani Kur’an-ı Kerim’i, okuyup anlayana ve amel edenlerle, okuyup anlamayan ve amel edenlerle, okuyup anlayan ve amel etmeyenler için de kendilerine bir inayet ve nasip olarak gönderilmiştir”, demektir.

Şimdi birazda (B)’nin noktasına temas edelim.

Ali ismi şerifi Ebcedle hesap edilirse (110) çıkar. Bu rakam bütün Ebcedin toplamı (5995) rakamına ilave edilince (6105) olur ki bu rakam “Kur’an-ı Kerim”de mükerrer olmayan ayetlerin sayısıdır.

Ve yine birden itibaren yüz ona kadar birbiri üzerine zam edersek çıkan rakam (6105) olur.

Herhangi bir rakamın birden itibaren o rakama kadar toplamının kaç olacağını, bulmak için şu formüle müracaat olunur: Ulaşılmak istenen rakama 1 ilave edilir. 2’ye bölünür. Ana rakam o rakam ile çarpılır. Çıkan sayı aradığımızın toplamıdır.

Örneğin: aradığımız adet: 110+1 “hariçten zam” = 111

Yarısı 55.5’i 110’la çarparız. 55.5x 110 = 6105’i elde ederiz.

Yukarda da belirttiğim gibi, 6105 sayısı Kur’an-ı Kerim’de mükerrer olmayan ayetlerin miktarıdır. Buna mükerrer olan 15 ayeti kerimeyi ki bu ayetler 157 tekrarlanan ayeti meydana getirir bu rakama ilave edersek. 6262 sayısına ulaşırız. Bu da Kur’an-ı Kerim’deki tamamı olan ayetlerdir.

HULASA

Evet işte gördüğünüz gibi Ebced ilmi temel olarak 4 kısma ayrılır . ve bu kısımlarda kendi içlerinde iki kısma ayrılırlar. Ve Cifr ilmi Ebcedin sistemidir. Dolayısıyla bu ilim çok derin ve ince bir ilimdir. Detayları çoktur.

Ve bu ilim sayesinde bilinmeyen bir çok sırrı açığa çıkarıyoruz. Ebcedteki Şifrelerde 1000 lerce yıl önce yazılmış eserlerde bu güne ait bir çok bilgiye rastlamaktayız. Mesela 2003 ABD Irak savaşı , Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi vesaire gibi. Şimdi Kuran’da 1400 yıl önce günümüze dair Mucizeli bir şekilde haber verilen bazı olayları inceliyoruz

 

2. BÖLÜM

Kuran’da Ki Bilimsel icatları Haber Veren Ayetlerin Ebced Sırrı

 

Otomobilin icadı

Otomobile işaret Adiyat süresinin ilk 5 ayetinde vardır .işte Adiyat süresinin ilk 5 ayetinin Arapçası , Türkçe okunuşu ve meali:

 

وَالْعَادِيَاتِ ضَبْحًا

فَالْمُورِيَاتِ قَدْحًا

فَالْمُغِيرَاتِ صُبْحًا

فَأَثَرْنَ بِهِ نَقْعًا

فَوَسَطْنَ بِهِ جَمْعًا

 

 

Okunuş

Vel adiyati dabha

Okunuş

Fel muriyati kadha

Okunuş

Fel muğirati subha

Okunuş

Fe eserne bihi nak'a

Okunuş

Fe vesatne bihi cem'a

 

Adıyat Suresi 1. 2. 3. 4. 5. Ayetleri (42)

Ayetin Anlamı: “And olsun ki o harıl harıl koşular koşanlara”

2. Ayetin Anlamı: “O koşularında ateşler saçanlara”

3. Ayetin Anlamı: “Sabah vakti baskın basanlara”

4. Ayetin Anlamı: “Derken, savurup tozu dumana katanlara”

5. Ayetin Anlamı: “O anda bir derneği ortalayanlara (topluluğun ortasına dalanlara) ki.”

Hesabın açıklaması 

وَالْعَادِيَاتِ ضَبْحًاقَدْحًا صُبْحًانَقْعًا جَمْعًا

V 6 +L 30+ AYN 70+ A 1+ D 4+ Y 10+ A 1+ T 400+ DAD 800+ B 2+ HA 8+ AA 2+ KAF 100+ D 4+ HA 8+ AA 2+ SAD 90 + B 2+ HA 8+ AA 2+ N 50+ KAF 100+ AYN 70 +AA 2+ C 3 +M 40+ AYN 70 + A 1=1886

Bu ayetlerde Allah adiyatlara and içmiş ve adiyat’ın ne olduğunu şöyle tarif etmiş; onlar ki, hızlı hızlı giderlerken ateş yakarlar, sabahleyin çıkarlar. Gittiklerinde toz, duman meydana getirirler ve gidişlerinden dolayı çok büyük kalabalıklar, topluluklar hasıl olur.

Bu surenin ilk beş ayetinin sonunda, beş tane mastar olan kelime geçmektedir. “daphan, kadhan, subhan, nakan, ceman” Bu kelimelerin hepsinin son harfi “halk” harfidir. Yani gırtlaktan çıkan harftir.

Üç tanesinin sonu “ha” harfidir iki tanesinin sonu “ayn” harfidir. Bu beş kelime ve ilk ayetteki adiyat kelimesi tamamıyla otomobili vurgulamaktadır. Çünkü; otomobil ateş yakarak gider ve giderken toz, duman meydana getirir ve çoğunlukla otomobiller sabahleyin yola çıkar. Ve onlardan dolayı çok büyük kalabalıklar hasıl olur. Bu kelimeleri hesap ettiğimizde 1886 tarihini elde ediyoruz ki, buda otomobilin icat tarihidir.

Soru: Veladiyati kelimesi surenin başı olduğu için kasem harfi olan “vav” başka yerlerde hesaba dahil edilmediği halde burada neden hesap edilmiştir?

Cevap: Çünkü burada sure kasem harfiyle başlamıştır. Tarihi veren tüm kelimeler isim soylu kelimeler olduğu için ve kısa oldukları için Ebced hesabında esas olan ve en çok kullanılan küçük Ebced hesabıyla hesaplanmışlardır.

Dabhan, kathan, subhan, nakhan, ceman kelimelerinde fethalı (üstünlü) tenvin vardır. Tenvin genellikle “nun” olarak hesaplanır, ama fethalı tenvin her yerde elif olarak hesaplanır. Elif olarak hesaplansa bir değerine denk gelir. “Nun” olarak hesaplansa 50 değerine denk gelir. Tenvin’in fethalı olması elif olarak hesaplanmasını gerektirir, ama o kelimelerden sonraki “f” harfine tenvinin yapışık olması ise onun “nun” olarak hesaplanmasını girektirir. “Nun” olarak hesaplansa 50 rakamına denk gelir. Bu harf elif ve nun’un arasında kalır. Onun için biz bu harfi nun’un elif’in değerine en yakın olan değeriyle hesaplarız. Ki bu değer nun’un en küçük Ebced hesabındaki değeri olan 2 tekabul eder.

“Nun”u iki olarak hesapladığımızda, hem nun’un değeri ifade olmuş olur, hem de elif’in değerine en yakın değer hasıl olur. Elif’ten başlasaydık öyle bir yakınlığı bulamadığımız için nun’dan başlamak mecburiyetinde kalırız. Onun için bu tenvin’leri 2 olarak hesaplarız. Ancak ceman kelimesinin tenvin’inin arkasında “f” harfi olmadığı için o tenvini “elif” olarak hesaplarız.

Çünkü, orada harfin nun olarak hesaplanmasını gerektiren bir şey yoktur. Ve orakadaki fethalı tenvin diğer, fethalı tenvin’ler gibi “elif” olarak hesaplanır.

Otomobilin icadının bu beş kelime ile surede vurgulanması çok ilginçtir. Çünkü, ayette hızlı gitmekten bahs edilmiş, ondan sonra hızlı okunması gereken beş tane kelime sarf edilmiştir. Ve bu kelimelerde vakf edilemez (durulmaz) beşinci kelimede durulur.

Bu hızlı okunan beş kelimeden tarihin çıkması hızlı giden otomobillerin beş vitesli olacağına işaret olabilir. Her bir kelime bir vitese işaret olabilir. Ayetin okunuşunda da ve anlamında da olduğu gibi bir hız vardır ve bu hız bir ayetten başka bir ayete geçerken artar. Bu çok ilginç bir tevafuktur.

 

HULASA

Kuran’nın 1400 yıl önce Ebced ilminin sırları ve şifreleri ile 1400 yıl sonra meydana gelecek otomobili haber vermesi bu Kuran’ın sadece ve sadece Allah ‘ın kelamı olduğuna başkasının kelamı olamayacağına açıkça bir delildir. Var mı bunun başka bir örneği. Elbette ki Kuran ‘dan başka bir kitapta böyle bir mucizeye rastlamak mümkün değil.Kuran’ı kerimin bir çok mucizesi var ancak bu mucizelerin temeli 4 tanedir. işte o 4 mucize :

1. Mucizesi icazıdır: Yani bir ifadeyle yüzlerce amacı dile getirmesidir. Onun için, her bir ayetinden yüzlerce anlam çıkar. Bu Kur’an-ı Kerim’in maddi aleme bakan mucizelerindendir.

2. Mucizesi Selaset, Belagat, Fesahattir: Yani kelimelerinin kolay okunuşu, kelimelerin düzgün dizilimi ve kelimelerin fasih “herkesin anlaya bileceği bir ifadeyle olmasıdır. Buda Kur’an-ın maddi aleme bakan mucizelerindendir.

3. Zaman Gaybı: Zaman gaybından doğru emin bir şekilde haber vermesidir. Yani geçmiş ve geleceği haber verirken, her ikisini yaşamış görmüş biri gibi emin bir şekilde dile getirmesidir. Kur’an-ı Kerim’in “gaybı” bu şekilde dile getirmesinin nedeni geçmiş ve gelecek zamanının Allah yanında bir olmasıdır. Bu Kur’an-ı Kerim’in manevi aleme bakan mucizelerindendir.

4. Mucizesi Alemi Melekutu: Alemi Melekutu net bir dille anlatmasıdır. Yani melekler alemini “Allah’a Has Alemi”, gök, uzay alemini anlatırken o alemleri gezen, gören, seyreden biri gibi anlatmasıdır. Bu da Kur’an-ın Kerim’in manevi aleme bakan mucizelerindendir.

Biçer Döverin icadı

 

En’am Suresi 141. Ayetinden Biçer Döverin icat edileceği ve icat tarihi anlaşılıyor. işte o ayet veTürkçe okunuşu ve meali :

 

وَهُوَ الَّذِي أَنشَأَ جَنَّاتٍ مَّعْرُوشَاتٍ وَغَيْرَ مَعْرُوشَاتٍ وَالنَّخْلَ وَالزَّرْعَ مُخْتَلِفًا أُكُلُهُ وَالزَّيْتُونَ وَالرُّمَّانَ مُتَشَابِهًا وَغَيْرَ مُتَشَابِهٍ كُلُواْ مِن ثَمَرِهِ إِذَا أَثْمَرَ وَآتُواْ حَقَّهُ يَوْمَ حَصَادِهِ وَلاَ تُسْرِفُواْ إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُسْرِفِينَ

Okunuş

Ve hüvellezi enşee cennatim ma'ruşativ ve ğayra ma'ruşativ ven nahle vez zer'a muhtelifen ükülühu vez zeytune ver rummane müteşabihev ve ğayra müteşabih külu min semerihi iza esmera ve atu hakkahu yevme hasadihi ve la tüsrifu innehu la yühibbül müsrifin

 

 

Ayetin Anlamı: “Asmalı ve asmasız bahçeleri, hurmaları ve tadları farklı ekinleri, zeytinleri ve narları –birbirine benzer ve benzeşmez- yaratan O’dur. Ürün verdiğinde ürününden yiyin ve hasad günü hakkını verin; israf etmeyin. Çünkü o, israf edenleri sevmez.”

Bu ayetten açıkça biçerdöverin icadı anlaşılıyor. Ayet anlamıyla biçerdöveri tarif ederken cifri hesabıylada yapılış tarihine işaret etmektedir.

Çünkü; ayette şöyle bir ifade vardır. Mahsulatı (mahsul) biçtiğiniz gün zekatını verin, ve israf etmeyin. Allah israf edenleri sevmez.

Ayetten mahsulatın biçildiği gün zekatının verilebilmesinin mümkün olacağı vurgulanmıştır. Öyle emirvaki olmuştur.

Halbuki muhal (gücünün yetmediği) şeylerle insanın emir edilmesi caiz değildir. Eski zamanlara baktığımızda mahsulün biçildiği gün zekatın verilmesinin mümkün olmadığını görüyoruz.

Mesela buğdayı ele alalım: Biçilmesi günleri alır. Ondan sonra toplatılır, toplanması günleri alır, sonra kurutulur. Kurutulması günleri alır, ondan sonra boğalarla üzerinden geçilir, sonra samandan ayrılır ve en son zekatı verilirdi.

Bu işlemlerin yapılması haftaları, ayları alır. Dolayısıyla zekatın verilmeside ancak, haftalar sonra gerçekleşirdi. Halbuki bugün biçerdöver sayesinde birgünde binlerce dönüm buğday biçilir, temizlenir, samandan ayrılır ve hazır hale getirilerek zekatı verilebilir.

Onun için Allah biçtiğiniz gün zekatını verin demiştir. Eğer bu mümkün olmasıydı, Allah böyle bir emirde bulunmazdı. Çünkü Allah kuluna gücünün yetmediği şeyleri asla yüklemez. Ve bu ayettende şöyle bir sonuca gidilebilir; Allah’ın, Kur’an-ı Kerim’de Biçerdöver’in icat edileceğini açık bir şekilde beyan ettiğini görmekteyiz. Nasıl ki Bakara Suresinin son ayetinde buyurduğu gibi

Bakara Suresi 286. Ayeti

 

Ayetin Anlamı: “Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez. (Kişinin nefsinin) Kazandığı lehine, kazandırdıkları aleyhindedir. “Rabbimiz, unuttuklarımızdan veya yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma, Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ramimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma. Bizi affet. Bizi bağışla. Bizi esirge, Sen bizim mevlamızın. Kafirler topluluğuna karşı bize yardım et.”

 

Hesabın açıklaması

وَآتُواْ حَقَّهُ يَوْمَ حَصَادِهِ وَلاَ تُسْرِفُواْ إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُسْرِفِينَ

A1+ T 400 +HA 8 + KAF 100 +KAF 100+ HE 5 +Y 10+ V 6 +M 40+ HA 8 + SAD 90 +A1+ D 4+ HE 5 +L 30+ A 1 +T 400 +S 60 +R 200 +F 80 +A 1+N 50 +N50 +HE 5 +L 30+ A 1 +Y 10 +HA 8+ B 2 +L 30 +M 40 +Y 10+ N 50= 1836

Ayetteki tüm harfler küçük Ebcedle hesaplanmıştır. Sadece veatu’deki harfi atıf olan “vav” ve velatusrifu deki “vav” ve her iki fiildeki cemi zamiri olan “vav”lar hesaba dahil edilmemiştir.

Normal şartlarda zaten harfi atıf olan “vav” hesaba dahil edilmez. Olağan bir şart olmadığı için burada da hesaba dahil edilmemiştir.

Her iki fiildeki cemi zamiri olan “vav” birinde emir kipi sonunda ki veatu diğerinde de nehi kipindeki velatusrifu da mevcut olduğu için, emir ve nehi birbirinin zıddı olduğundan. “Emir bir şeyin olmasını, nehi ise bir şeyin olmamasını ister”.

Ve bu iki kipin başında sayılmayan harfi atıf olan “vav” var olduğu için, iki kipin sonunda da cemi zamiri olan “vav” mevcut olduğu için, bunlarda baştaki harf gibi hesaba dahil edilmez.

Elmüsrifin kelimesindeki “sin, ra, nun, fe,” harfleride hesaba dahil edilmemiştir. Çünkü bu harfler hem ismi fail olan elmüsrifin kelimesinde, hem de o kelimenin kökü olan fili muzari yani nehi kipi olan velatusrifuda aynı dizilişle mevcuttur. Bu yüzden fiilde hesaplanır. Her ikisinde hesaplanmaz.

Bunun benzeri aya gidiş ayetinde olduğu gibi. Biçerdöver’le biçilen mahsullerde saman çok telef olduğu için Allah, Kur’an’da velatusrifu yani: “israf etmeyin” demiştir. Bu sıraladığımız Ebced ve cifr kaidelerini uyguladığımızda biçerdöverin icat ediliş tarihi olan 1836’ya ulaşırız.

Biçerdöver ilk defa 1836 tarihinde Amerika Mişigın’da icat edilmiştir.

HULASA

Biçerdöver insanlık tarihinde çok önemli bir buluştur. Çünkü Biçer Döver sayesinde toprak artık makinelerle işlenmeye başladı . Ve dolayısıyla bu sayede çiftçilik çok kolaylaştı .Kuran ‘da böyle bir icada işaret edilmesi çok büyük bir mucizedir.

Biçer Döveri işledikten sonra yine Biçer Döver kadar önemli icatlardan olan sondaja geçiyoruz.

Sondajın icadı

Bakara Suresi 60. Ayetinden sondajın icadı anlaşılıyor ve icat tarihi ile beraber işte o ayet ve sırrı:

وَإِذِ اسْتَسْقَى مُوسَى لِقَوْمِهِ فَقُلْنَا اضْرِب بِّعَصَاكَ الْحَجَرَ فَانفَجَرَتْ مِنْهُ اثْنَتَا عَشْرَةَ عَيْناً قَدْ عَلِمَ كُلُّ أُنَاسٍ مَّشْرَبَهُمْ كُلُواْ وَاشْرَبُواْ مِن رِّزْقِ اللَّهِ وَلاَ تَعْثَوْاْ فِي الأَرْضِ مُفْسِدِينَ

Okunuş

Ve izisteska musa li kavmihi fe kulnadrib bi asakel hacer, fenfecerat minhüsneta aşrate ayna, kad alime küllü ünasim meşrabehüm, külu veşrabu mir rizkillahi ve la ta'sev fil erdi müfsidin

 

 

Ayetin Anlamı: “Hatırlayın; Musa kavmi için su aramıştı, o zaman biz ona: “Asanı taşa vur” demiştik de ondan oniki pınar fışkırmıştı, böylece her bir topluluk içeceği yeri bilmişti. Allah’ın verdiği rızıktan yiyin, için ve yeryüzünde bozgunculuk (fesad) yaparak karışıklık çıkarmayın.”

Bu ayetten Sondaş’ın icat edilişi anlaşılıyor. Çünkü Allah, Hz. Musa’ya ; “Asanı taşa vur demiş.” O da asasını taşa vurmuş ve taştan su çıkmış. Tabi bu bir mucizedir.

Fakat Peygamberlerin mucizelerinin çoğu fenni aletlerle de yapılacağına dair örnektir. Bugün Asa şeklinde sondaş vardır ve bu sondaş asa gibi taşa vurur, taşı deler ve suyu çıkartır. Sondaş özelikle taş olan yerlerden su çıkartır. Ayetteki, taşa vur tabiri de sondaşa işareti tekid (pekiştiriyor) ediyor.

Ayetteki, “biz ona asanla taşa vur dedik” tabirini ki sondaşı bu kelimeler tarif ediyor. Hesapladığımızda, cifri hesabı 1859’a tekabül ediyor.

Bu tarihte sondaj ilk defa icat edilmiştir.

Hesabın açıklaması

فَقُلْنَا اضْرِب بِّعَصَاكَ الْحَجَرَ

Oknuş: fe kulnadrib bi asakel hacer

Formül

Fekulna daki “f” harfi faitefriiye olduğu için, küçük Ebcedle hesaplanır. Kulna fiili mazi bundan sonra gelen idrip fiili emir olduğu için ve mazi fiili’nin başında da, feitefiiye olduğu için burada ki her iki fiilde büyük Ebcedle hesaplanır.

Çünkü; fiili emir ve fiili mazi, feitefriiyenin sayesinde birbirine bağlanmıştır. Bu bağlantı neticesinde fiili mazide, fiili emir gibi büyük Ebcedle hesaplanır.

Kulna daki elif ile idribdeki elif hesaba dahil edilmemiştir. Çünkü tecvit sarf ilmine göre iki elif’de yok hükmüne geçer. Kulna daki “nun” harfi okunuşta idrib deki “dat” harfine yapışır ve dolayısıyla her iki elif’de yok hükmüne geçer.

Yok hükmüne geçen harfler zaten sayılmazlar. idrib deki “b” harfi biasakedeki “ba” harfine dağım (içine girdiği için) oda, biassakedeki “ba” gibi küçük Ebcedle hesaplanır.

Çünkü; bu iki kelime hem birbirlerinde dağım edilir, hem de birbirinin aynı cinsindendir. Biasake kelimesinde ki, “k” harfi hitap zamiri olduğu için ve hitap zamiri, idrib fiilinde de olduğu için, bu zamir olan “k” harfini biasakedeki diğer harfler gibi hesap edemeyiz.

Onun için ya fiil olan idrib’in harfleri gibi büyük Ebcedle hesap etmeliyiz ki bu mümkün değil.

Çünkü; bu “k” harfi isim olan “asa” kelimesinin muzafıilehidir. Yani “asa” “k”ye izafe edilmiştir. Onun için fiildeki harfler gibi hesap edilemez.

Fiildeki zamirler gibi, zamiri hitap olduğu için, isim olan “asa” kelimesindeki harfler gibi de hesap edilemez. Onun için bunu en küçük Ebced hesabıyla hesap ederiz.

El hacer kelimesi de “asake” kelimesi gibi isim soylu bir kelimedir. Onun için o da küçük Ebcedle hesaplanır.

Çünkü; isim soylu kelimeler asıl dır ve küçük Ebcedde asıl olan Ebcedtir. Aslı asla veririz. Ve bu kuralları uygulayarak ayeti hesap ettiğimizde 1859 tarihini elde ederiz.

Bu tarih sondaşın icat ediliş tarihidir. Ayet anlamı ile sondaşa işaret ederken harflerinin sayısal değeri olan Ebced ve cifr hesbıylada icat ediliş tarihine işaret etmektedir.

Sondaj ilk defa 1859’da Almanya’da icat edilmiştir.

HULASA

Sondajın icadı insanlık tarihindeki çok önemli gelişmelerden biridir. Çünkü insan hayatının can damarı sudur. Ve su hayattır. Yani su olmayınca hayat olamaz. Daha önce insanlar suyu kuyulardan çok meşakkatli bir çalışma sonrasında çıkara biliyorlardı. Ve bu yaşadığımız dönemde özellikle su kaynaklarının dibe inmesiyle artık kazma kürekle suyu toprak ltından 100 lerce metre kuyu kazarak çıkarmak mümkün değil ancak ve ancak suyu sondaj sayesinde çıkarabiliriz. Ve nitekim sondaj sayesinde 100 lerce metre altından bile su çıkarıla biliyor. Elbette ki bu sondaj çok önemli bir buluştur ve onunla ilgili Kuran’ın 1400 sene evvel haber vermesi Kuran’ın mucizeler bakımından eşinin ve benzerinin olmadığının isbatıdır.Sondajı işledikten sonra Ampul’e geçiyoruz. işte

Ampulün icadını mucizevi bir şekilde veren ayet

اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

 

Okunuş

Allahü nurus semavati vel ard meselü nurihi ke mişkatin fiha misbah elmisbahu fi zücaceh ezzücacetü ke enneha kevkebün dürriyyüy yukadü min şeceratim mübaraketin zeytunetil la şerkiyyetiv ve la ğarbiyyetiy yekadü zeytüha yüdiy'ü ve lev lem temseshü nar nurun ala nur yehdillahü li nurihi mey yeşa' ve yadribüllahül emsale lin nas vallahü bi külli şey'in alim

 

Nur Süresi 35. Ayetin Anlamı: “Allah göklerin ve yerin nurudur. Onun nuru içinde bir kandil bulunan bir oyma hücre misalidir. Kandil bir cam içindedir . Bu sırça sanki inciden bir yıldızdır; ne doğuya ne de batıya nisbet edilen mubarek bir zeytin ağacından tutuşturulur. onun yağı hemen hemen ateş dokunmasa bile ışık verir; nur nur Allah dilediğini kendi nuruna yöneltir ve insanlara bir çok misaller verir. Allah her şeyi bilendir”.

Bu ayet tam ampulu tarif ediyor. Ayeti dikkatle incelediğimizde şunu anlarız. Allah’ın nuru teşbih edilirken, nuru ışığın bir çıradan, çıranın bir cam parçasının içinde olduğunu ve camında bir odada ne doğuya, nede batıya yönelerek bir şekilde ışık dağıttığı ve çıranın ateşin teması olmadan ışığı verdiği anlatılmaktadır.

Bu tabirler tamamıyla ampulü kastediyor. Çünkü ampul cam içinde bir çıra ve o cam odanın içinde meyilsiz bir şekilde ışığı dağıtır.

Ampule ateş temas etmeden ışık verir. Ayetteki: “Onun nuru içinde bir kandil bulunan bir oyma hücre misalidir. Kandil bir cam içindedir.” tabirlerini ki ampulu bu tabirler vurguluyor, cifr ilmi ile hesapladığımızda 1299 tarihini buluruz ki bu tarih Edison’un ampulu bulmasının hicri olarak tarihidir.

كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ

Okunuş :’’ Ke mişkatin fiha misbah elmisbahu fi zücaceh’’

K 20+M 40+ Ş 300+ K 20+A 1+ T400+ F 80+Y 10+HE 5+A 1+M 40+ S 90+ B 2+A 1+ HA 8+ L 30+ A 1+M 40+ S 90+B 2+A 1+ H 8+ F 80+ Y 10+ Z 7+C 3 + A 1 +C 3+HE 5 = 1299 Hicri = Miladi 1878

Bu ayettin başındaki tabirleri incelediğimizde 1878 tarihini buluruz ki buda miladi olarak ampulun bulunmasıdır.

Bu ayetteki: “Allah göklerin ve yerin nuru’dur” tabirinden ampulun icadı anlaşılıyor.

Çünkü Allah göklerin ve yerin nuru’dur demek, yani nurlandırıcısıdır demektir. Işıklandırıcısıdır demektir. Yoksa Allah ışıktır anlamında Allah yerlerin ve göklerin nuru’dur denilemez. Çünkü ışık görünen ve onun sayesinde başka şeylerin görülmesine sebebiyet veren bir şeydir. Halbuki Allah öyle değildir.

Bu ayeti incelediğimizde Allah’ın gökte göğü yıldızlarla ışıklandırdığını ve yerde de evleri ampulle ışıklandırdığını görürüz.

Gökteki yıldızlar tavan olan semaya yapışık olduğu gibi yerdeki ampulde evdeki tavanlara yapışıktır. Bu ayetteki tabirleri hesapladığımızda 1878 tarihine ulaşırız. Bu tarih ampulun icat ediliş tarihidir.

Tarihi dört tane kelime vermektedir, ilk kelime olan Allah her yerde olduğu gibi burada da yine küçük Ebcedle hesaplanır. Çünkü bu kelime ismi camittir, asil bir isimdir.

Soru: Niçin ondan sonraki nur kelimesi de her yerde küçük Ebcedle hesaplandığı halde burada hem küçük, hem büyük Ebcedle hesaplanmıştır?

Cevap: Çünkü buradaki nur kelimesi mastar olduğu halde ismi fail anlamındadır. Hem mastar hem de ismifail olması yani iki halde olması hesaplanmasının iki şekilde yapılmasını gerektirir.

Onun için ilk iki harfini küçük Ebcedle, diğer harfini de hemzeli bir şekilde büyük Ebcedle hesaplarız. Çünkü büyük Ebcedle hesaplananan harfler hemzeli olursa genellikle hemzeli bir şekilde hesaplanır, onun için bu harfi büyük Ebcedle, diğer iki harfi de küçük Ebcedle hesaplarız.

Essemevati deki eliflam’dan sadece elif hesaplanır. Çünkü bu elif eliflamışemsiyedir. Eliflamışemsiye daima elif olarak ve 1 olarak hesaplanır.

Semevati kelimesi isim soylu bir kelime olduğundan ve cemi olduğu için küçük Ebcedle hesaplanır. Ancak kelimenin sonunda büyük Ebcedle hesaplanmasında kendisine hemze dakılan “t” harfi olduğu için daha evvelki kelimede de böyle bir durum olduğu için bu harfi de büyük Ebcedle ve hemzeli bir şekilde hesap ederiz.

Son kelime olan velardi kelimesi isim soylu bir kelimedir, ve dört harfli bir kelimedir. Bunda hem büyük Ebcedle hesaplandığında kendisine hemze takılan “r” harfi vardır, hem de “r” harfinden evvel hemze var olduğu için ve “r” ya da büyük Ebced hesabında hemze takıldığı için burada biz “r”ya hemzeyi takarak hesap ederiz.

Aslında buradaki tabirlerden Allah kelimesindeki “h” harfinin diğer kelimelerdeki son harfi gibi büyük Ebcedle hesaplanması lazımdı ve bu son harfinin hemze’li hesaplanması gerekirdi.

Ama Allah kelimesi heryerde aynı hesaplandığı için, burada da aynı hesaplanır, Allah kelimesindeki hemzeli harfin değerini velardi kelimesindeki hemze’li harfe verilir ve “r” harfini hemzeli bir şekilde hesap ederiz, “r” harfini büyük Ebced değeriyle hesapladığımızdan dolayı “dat” harfini de büyük Ebcedle hesaplamalıyız.

Çünkü eğer bir kelimede bir harf büyük Ebcedle diğer harfler küçük Ebcedle hesaplanırsa o büyük Ebcedle hesaplanan harfin, o kelimedeki en büyük rakamsal değeri ifade etmesi lazımdır.

“R” harfi bu kelimedeki en büyük rakamsal değeri ifade etmediği için, “dad” harfini de mecburi olarak büyük Ebcedle hasaplarız. Çünkü “dad” harfi bu kelimedeki en büyük rakamsal değeri ifade eden harftir.

Bu kaideleri uygulayarak harfleri hesapladığımızda 1878 tarihine ulaşırız ki bu tarih Edison’un ambulu bulma tarihidir.

اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ

Okunuş : ‘’Allahü nurus semavati vel ardi’’

A 1+L 30+ L 30+ HE 5+ N 50+ V 6 + R 202+ A 1+ S 60+ M 40+ V 6 +A 1+ T 402+V 6+ L 30+A 1+R 202+D 805 = 1878

Bu ayetin ampulla ilgili kasımlarında hem Hicri, hemde Miladi olarak ampulun icadının anlaşılması Kur’an-ı Kerim’in ne kadar hikmetli, ne kadar fesahatlı, ne kadar belagatlı bir dille maksatlarını dile getirdiğinin apaçık bir göstergesidir.

HULASA

Evet işte gördüğünüz gibi Kuran insan oğlunun can damarı olan su ve hayatı olan toprak ile ilgili ilginç buluşlardan 1400 yıl önce haber vermektedir. Aynı zamanda insan yaşamının en önemli faktörlerinden biri olan aydınlanma sisteminin de kolaylaşacağını haber vererek gelecekteki icatları birbir haber verir. Bunlar gibi nice icatları Kuran haber verir. Dolayısıyla bizim bu hikmetlere vakıf olmamız tamamıyla Ebced ilmini bilmemize bağlıdır.Şimdi Dünya tarihinde olacak bazı olayları 3. bölümde işleyeceğiz.

3.BÖLÜM

Dünya Tarihinde Ki Önemli Olayların Ebced Sırrı

incilden Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) in Doğum Tarihi 571’in Bulunması

işte incil’den son peygamber Hz. Muhammed’in geleceğini haber veren ayetler ve çözümleri:

Hz. İsa şöyle buyurmaktadır: “Ey israiloğulları, eğer sizler beni seviyorsanız vasiyetime kulak verin ve vasiyetimi ezberleyin. Ben, Cenab-ı Allah’tan size başka bir farıklit (peygamber) göndermesi için talepte bulunacağım, yalvaracağım. O peygamber sizinle kıyamete kadar kalacaktır (O peygamber çok hamd edendir, hak ve batılı birbirinden ayırandır.) O peygamber Hakk’ın ruhudur. Bu alem o’nu tanıyamaz ve kabul etmeye güç yetiremez. Ama siz o’nu görecek ve tanıyacaksınız”.

(Yuhanna’nın Mesih’ten Kaviller adlı eseri Fasıl:15, sayfa: 14 )

Aynı kitabın 5. fasıl ve 16. sayfasında;

Hz. isa şöyle buyuruyor: “Ben, beni gönderen rabbimin yanına gideceğim ve sizden herhangi biri, nereye gidiyorsun diye sormayacak. Çünkü; ben size gideceğimi söyledim. Kalbinizi hüzün doldurmuş. Fakat size hakkı söyleyeceğim, hak sizin için daha hayırlıdır. Eğer ben gidersem size daha hayırlıdır. Çünkü; ben gitmezsem size başka bir farıklit (peygamber) gelmeyecektir. Fakat gidersem Allah size başka bir peygamber gönderecektir. O peygamber geldiği zaman alemi hatasının üzerine kınar ve ikrar ettirir. Alemin hatası nedir? Bana iman etmeyişidir. O peygamber benim hak olduğumu söyleyecek. Alemi iyilik üzerine ikrar ettirir. Yani, ben gideceğim artık beni hiç göremeyeceksiniz. O bunu açıklayacaktır. Alemi üzerine Sükut ettirir ve alemin iyilik üzerine durmasını sağlar. Alemin dindar olmasını sağlar. Bu alemin sahibi, bu alemi dindar yapacaktır. Benim bildiğim çok şeyler var. Size söylemek isterim fakat siz kaldıramazsınız. Ama O hak ruhu geldiği zaman sizi hakka davet edecek. Zira O kendi nefsinden konuşmaz, konuştuğu her şey vahiydir. Size yeni emir ve kanunları bildirecek. Bu beni sevindiriyor. Çünkü; O benim emirlerimi çiğnemez,size hakikati haber verir.”

Farıklit kelimesi çok hamd eden anlamındadır. Bu, ibranice ve Keldanice bütün tefsir ve sözlüklerde böyle geçmektedir. Saf Suresi 6. Ayet. “Ben size benden sonra gelecek bir peygamberin müjdecisi olarak gönderildim. O peygamberin ismi Ahmed’dir.” Ahmed, çok hamdeden manasına gelir. Hz. isa’nın sözleri işaret ediyor ki kıyamete kadar dini baki kalacak peygamber Hz. Muhammed’dir. O’ndan sonra başka hiçbir peygamber gelmeyecektir.

Hz. Muhammed’in peygamberlerin en iyisi, en efdali olduğunu ve kendinden daha üstün olduğunu, ben gidersem onun gelmesi daha hayırlıdır diyerek söylemiştir.

Hz. Muhammed, Yahudi ve Hristiyan’ları Hz. isa’nın peygamberliğini inkar ettikleri ve O’na kötülük ettikleri için azarlamakta ve hatalarını bildirmektedir. Hz. Muhammed bütün insanları hakka davet için gönderilmiştir ve hakka davet etmiştir. Hz. Muhammed, hiçbir şeyi kendi nefsinden konuşmamış, herşeyi vahiyden, Allah’ın bildirdiklerinden konuşmuştur.

Ahkaf Suresi 9. Ayet:

“De ki: Ben peygamberlerin ilki değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyarım. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım”

Peygamber nefsinin hevasından konuşmaz anacak ve ancak ona gönderilen vahyi ispat eder. Hz. Muhammed’in yeni emirleri ihbar edeceği incil’den anlaşılıyor. “Ey Hristiyanlar ! eğer Farıklit; Hz. Muhammed değilse, bu işaretler Hz. Muhammed’e değilse, Hz. isa’dan sonra gelen peygamber kimdir? Başka bir peygamber var mı? Yoktur! Vahiyden başka birşeyle konuşmayan Hz. Muhammed’den başka kimdir? Elbette Hz. Muhammed’dir”.

incil’deki farıklit kelimesinin cifrini çözdüğümüzde 571 rakamına tekabül ettiğini görüyoruz. 571 Hz. Muhammed’in doğum tarihidir.

Farıklit gelecek diye incil’de geçiyor. Ve cifr ilmi ile bu kelimeyi tahlil ettiğimizde son Peygamberin doğum tarihini incil’de bulmaktayız.

FARIKLİT

F81+VAHiT 19+ R200+ KAF181+LAM 71+Y10+T9+ = 571

Hesabın Açıklanması: Bu kelime Arapça bir kelime olmadığı için üç türlü hesaplama ile hesaplanır. Bu tür kelimelerde genellikle en küçük Ebced kullanılmadığı için burada da kullanılmamıştır ve diğer üç hesaplada kelime işlenmiştir.

Bu kelime yedi harflidir. Onun için cifir matematiğinde en az kullanılan en büyük Ebced hesabıyla bir harf hesaplanır. Diğer altı harf ise ikiye bölünerek yarısı küçük Ebced, diğer yarısı da büyük Ebced hesabıyla hesaplanır.

En büyük Ebced hesabında en küçük değere elif tekabül ettiği için burada elif’i en büyük Ebced hesabıyla hesaplarız.

Çünkü; bu kelimede onun gibi hesaplanan başka bir harf yoktur. En büyük Ebced hesabında elif gibi hesaplanan başka harf olmadığı gibi, en büyük Ebced hesabında sadece elif iki basamaklı bir sayıyı verir, diğer tüm harflerde üç basamaklı sayıyı verirler.

Onun için elif’e şaz (yani diğer harflere muhalif) denilmiştir. Elif’ten önceki “f” harfi büyük Ebcedle sonraki “r” harfide küçük Ebcedle ve “r” dan sonra ki “kaf” ve “lam” harfleride büyük Ebcedle ve onlardan sonraki “ya”, “ta” harfleride küçük Ebcedle hesaplanır. Ve son peygamberin doğum tarihi olan 571’i buluruz.

Evet işte gördüğünüz gibi dünya tarihinin en önemli olayı Hz. Muhammed as. ın dünyaya gelmesi incil’de haber verildiği gibi Dünyaya gelme tarihide Ebced ilmiyle verilmiştir. Bu FARIKLiT kelimesi diğer kutsal metinlerdede vardır. Bu ilahi bir sırdır.

Hz. Muhammed’ as’ın doğumu gibi yine çok önemli sayılan bir olayda Mekke’nin fethidir. Ve Mekke’nin fethi önceden Kuran’da haber verilmiştir. işte Mekkenin fethini haber veren ayet ve yorumu:

Mekke’nin Fethi

Nasr Suresi 1. Ayet:

إِذَا جَاء نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ

Okunuş

iza cae nasrullahi velfeth

Ayetin Anlamı: “Allah’ın yardımı ve Mekke’in fethi geldiği zaman”

Ayetteki El feth kelimesi Mekke’in fethini vurgulayan kelimedir. O kelimeyi incelediğimizde 630 tarihini ki Mekke’nin fetih tarihi olduğunu buluruz.

Hesabın açıklaması

َالْفَتْحُ

Elif 111+L30+Fa 81+T400+H 8 = 630

Hesabın Açıklaması: Bu tarihi veren kelime, isim köklü bir kelime olduğu için ve beş harfli olduğundan tek bir Ebcedle ulaşılmak istenen tarihe ulaşılamaz. Ancak değişik Ebcedler kullanılarak ulaşılır. Bu beş harfli kelimenin iki tanesine büyük, üç tanesine de küçük Ebcedteki değerleri veriyoruz.

Çünkü küçük Ebced esastır, onun için üç tanesini küçük Ebcedle hesaplarız cifr kaidesi budur.

Elif isim olan bir kelimenin başında tarifi ifade etmek için geldiğinden büyük Ebcedle hesaplanır. Ondan sonra hemen lam var lam bazı yerlerde yok edildiği için büyük hesapla hesaplanamaz. Onu küçük hesapla hesaplarız. Ondan sonra f’yi görürüz hemen f’yi büyük hesapla hesaplarız. Büyük hesapla hesaplanan iki harfi bulduktan sonra, diğer harfleri küçük hesapla hesaplarız ve sonuca ulaşırız.

Nasr Suresi 2. Ayet:

 

وَرَأَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ فِي دِينِ اللَّهِ أَفْوَاجًا

Okunuş

Veraeytennase yedhulune fiy diynillahi efvace

Ayetin Anlamı: “insanları Allah’ın dinine bölük bölük girerlerken gördüğün zaman”.

Bu ayetteki Yedhuluna (girerlerken) kelimesi onların bölük bölük islama gireceklerini vurguluyor. Bu kelimeyi cifr ilmi kaidesine göre hesap ettiğimizde 630 tarihini görmekteyiz.

Hesabın açıklaması

يَدْخُلُونَ

Y10+D4+ĞE 602+LE6+V 6+Nün 2 = 630

Hesabın Açıklaması: Görüldüğü gibi bu kelimede üç tür hesap şekli uygulanmaktadır. Çünkü tarihi bir tek kelime veriyor ve bu kelime fiildir. Ve fiili muzari dir. Fiillerde üç şey düşünüldüğü için (hades, nisbet, zaman) tarihte birtek kelimeden çıkıyorsa ve o kelimede fiil ise o zaman üç hesap türü uygulanır.

Ama tarih bir tek kelimeden çıkarsa ve o kelimede isim ise o zaman iki hesap uygulanır. Çünkü isimlerde iki şey (nisbet, zaman) mülahaza olur. isimde zaman kavramı yoktur. Gösterdiğimiz El fetih kelimesi örneği gibi. Tarihi veren tek kelime fiili mazi olsa o zaman iki hesapda uygulanır üç hesapta uygulanır. Hangisi mantığa uygun ise o esas alınır.

Çünkü fiili mazideki zaman kavramı fiili muzarideki zaman kavramından daha azdır. Çünkü fiili mazide sadece geçmiş zaman kavramı vardır. Ama fiili muzaride ise şimdiki zaman ve gelecek zaman kavramları vardır. Bu kelime Mekke’nin fethinden birkaç ay sonra 630 tarihinde insanların cemaat kavimler halinde islam dinine girmelerini haber veriyor.

Soru: Niçin “y”, “dal”, “vav” harflerini küçük Ebcedle “g” harfini büyük Ebcedle, lam ve “n” harflerini de en küçük Ebcedle hesap ediliyor?

Cevap: Kelimeyi incelediğimizde “y” “dal” “vav” haflerinin en küçük Ebced hesaplarının yok olduğunu görürüz. Onun için bu harfleri küçük Ebced hesaplarıyla hesaplarız. “g” harfine baktığımızda ki bu harf en büyük rakamı ifade eden harftir bununda en küçük Ebced hesabı yoktur.

Çünkü bu harfin en küçük Ebced hesabındaki değeri sıfırdır. Bu harfin değeri olan 600, 12’ye tam bölünür elde hiçbir rakam kalmaz onun için bu harfinde en küçük Ebcedi yoktur deniliyor. Onun için en küçük Ebcedle bu harf hesaplanamaz çünkü sayı ifade etmez ve fazla harf olur.

Bu harfin rakamsal değeri büyük olduğu için en büyük Ebced hesabı ile hesaplanır. En küçük Ebced hesabı sadece “lam” ve “nun” harflerine olduğu için bu ikisi bu hesapla hesaplanır ve ulaşılmak istenen sayıya bu cifr ilminin derin kaidelerini uygulayarak ulaşıyoruz.

HULASA

Evet işte gördüğünüz gibi Mekke’nin Fethi çok önceden Kuran’da haber verilerek bu müjde verilmiştir. Çünkü Mekke’nin fethi çok önemli bir olaydır. Hem islam tarihinde ve hem de dünya tarihinde.Kuran’ın bu olayı olmadan önce haber vermesi büyük bir mucizedir. Ve bu olayın olma tarihini yine Ebced ilmi sayesinde buluyoruz.

Şimdi yine çok önemli bir olay olan Hz. Muhammed’in vefat tarihini Kuran’da buluyoruz.işte o bölüm:

Hz. Muhammed’in Vefat Tarihinin Kuran’da Ebced Hesabıyla Bulunması

Zümer Suresi 30 Ayet:

إِنَّكَ مَيِّتٌ وَإِنَّهُم مَّيِّتُونَ

Okunuş

inneke meyyitüv ve innehüm meyyitun

Ayetin meali:“Muhakkak sen ölüsün ve onlarda ölüdürler”.

Bu ayetteki sen muhakkak ölüsün tabirinden Peygamberin ölüm tarihi olan 632 çıkar. Çünkü; bu tabir peygamberin tam ölümünü göz önüne getirir ve cifr’le ölüm tarihini haber verir.

Hesabın açıklaması

إِنَّكَ مَيِّتٌ

A1+N50+N50+K 20+M40+Y10+Y10+TA401+N50 = 632

Hesabın Açıklanması: Bu iki kelime peygamberin vefat tarihini cifr hesabıyla veriyor. Burada tenvin nün sayılır ve 50 rakkamını sağlar.

Çünkü tenvin cümlenin ortasındadır sonunda değildir. inneke kelimesinin elif’le başlaması ve sonunda yine şekil ile elif olması bir rastlantı değildir. Bunun için o şekillede olsa sonunda mevcut olan elif rakamı harflerin içine dahil edilmiştir. Çünkü, cifr ilminde şekle görede sayıya ulaşılabilir. Ve bu ayette cifr ilminin iki önemli uygulaması gerçekleşmektedir. Hem şekle göre olan uygulama, hem de okunuşa göre olan uygulama metodu. Bu ayetin ne kadar fesahat belagat dolu olduğunu cifri hesabından da anlamaktayız.

HULASA

Hz. Muhammed’in vefatı da çok önemli olaylardan biridir. Ve bu olayın Kuran’da tarihinin verilmesi çok büyük bir mucizedir. Bu olayda Hz. Muhammet as’ın gaybı bildiği bilgileriyle çakışıyor.

istanbul’un Fethi

Fetih Suresi 1. Ayetinden istanbul’un fethi haber veriliyor. işte o ayet ve okunuşu ve meali:

Fetih suresi 1. (ayet)

إِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحًا مُّبِينًا

Okunuş

inna fetahna leke fetham mübina

Ayetin Anlamı: “Biz sana gerçekten açık bir fetih verdik”.

Ayetteki innei tekidiye (pekiştirme) ve mübinem sıfatının fethan kelimesinden sonra gelmesi bu fetihin büyük bir fetih olduğunu bildiriyor. Cifrini hesapladığımızda 1453 tarihini buluyoruz.

Ve bunun işari manasının istanbul’un Fetihini haber verdiğini anlıyoruz. Ayeti teyit eden peygamber efendimizin şu hadisinide incelediğimizde aynı hesabı ve istanbulun fetihini haber verdiğini açıkça anlıyoruz.

‘’Le Tüftehannelkostantiniyetü fele nimel emiru emiruha vele nimel ceyşu zalikel ceyş’’

“Muhakkak Konstantin fetih edilecek o komutan ne güzel komutan o asker ne güzel asker”.

Hadisteki muhakkak Konstantin fetih edilecek ibaresinin ki fethi o kelime vurguluyor. Cifri 1453 ediyor ki bu tarih istanbulun fetih tarihidir. Baştaki lam harfikasem (yemin harfi) olduğu için hesaplanamaz. El Konstantin’iye dokuz harfli bir kelime olduğu için, ilk harfi olan elif lamı tüftehanne kelimesi gibi küçük Ebcedle hesaplarız. Diğer sekiz harfi ilk dördünü en küçük Ebced hesabıyla diğer dördünü de küçük Ebced hesabıyla hesaplarız. Çünkü uzun kelimeler cifr ilmine göre değişik hesaplarla hesaplanır.

Soru: ilk dört harfini niçin en küçük Ebcedle diğer dördünü küçük Ebcedle hesaplıyorsunuz. Tersini niçin yapmıyorsunuz?

Cevap: Arap dili ve edebiyatında Sanatı Terakki vardır. Yani küçükten büyüğe doğru gidilir. Görüldüğü gibi en küçük Ebced, küçük Ebcedten daha küçüktür. Onun için böyle hesaplamak gerekir. Birde küçük Ebced olan hesabın her iki yerde değeri 400 olan “t” harfiyle başlaması hesaplamanın ne kadar doğru ve hadisin ne kadar fesahat, belagat dolu olduğunu açıkça gösteriyor.

Ayetin Hesaplanması

إِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحًا مُّبِينًا

ELiF 111+N50+ELiF111+F 80+T 400+H 8+N50+A1+L30+K20+F 80+T400+H8+A1+M40+B2+Y10+N 50+A1= 1453

Ayete baktığımızda şunu görüyoruz.

Ayetin baş harfinin elif olduğunu ve ayetteki beş kelimenin hepsinin sonunun şeklinin elif ve üç kelimenin sonunun hem şeklinin hemde okuşunun elif olduğunu görmekteyiz.

Onun için elifleri değişik hesaplarla ele alırız. Ve iki hesaplamaya böleriz. Kef harfinin sonuna ilave edilen elifi başka şekillerde görünmediği için hesaplamıyoruz.

ilk iki elif’i büyük Ebcedle diğer iki elifide küçük Ebcedle hesaplarız. Ve böylece 1453 tarihini elde ederiz.

Çünkü bu fetih hakikaten çok önemli ve apaçık bir fetihtir. Bu fetihle ortaçağ kapanmış yeniçağ açılmıştır.

Ayetteki apaçık tabiri fetihin, istanbul’un fethi olduğunu beyan etmektedir. Ve hadisteki tabirde de ayet gibi kesin ifade kullanılması ikisinin bahsettiği fetihin aynı fetih olduğunu bildirmektedir.

Soru: Elif’leri niçin öyle hesaplıyorsunuz. Başka şekillerde hesaplamıyorsunuz.

Cevap: Cifr ilmine göre; Bir cümlede elif harfi dört defa veya dördün üzerinde tekrarlanırsa, kelimenin ya başında, yada kelimenin sonunda olursa değişik hesaplarla hesaplanır.

Bilindiği gibi elif için en küçük Ebced hesabı, küçük Ebced hesabının aynısıdır.

Çünkü elif’in sayısal değeri birdir birde, onikiye bölünemez. Onun için elifin en küçük Ebced hesabındaki değeri yine birdir. Elde diğer üç hesap kaldı. Küçük Ebced, büyük Ebced, en büyük Ebced elif’te ters bir durum vardır.

Elif’in büyük Ebced hesabı en büyük Ebced hesabından daha büyüktür. Çünkü, Elif’in en büyük Ebced’teki değeri 19, büyük Ebcedteki değeri ise 111’dir. Onun için elif’te en büyük Ebced kullanılmaz Sadece Tevrat ve incil’deki bazı şifrelerde ve şiirlerde kullanılır. Farıklit kelimesinde kullanıldığı gibi. Elde sadece iki hesap kalır. iki elif’i büyük diğer ikisinide küçük hesapla kullanılırız ve 1453 sonucuna ulaşırız.

Bazı alimler ayetteki fethin Mekke’nin fethi olduğunu ileri sürmüşler. Ancak ayetten bu fethin Mekke’nin fethi olduğu anlaşılmıyor. Çünkü fethi ifade eden “fethan” kelimesi eliflamla tarifi ifade eden harflerle zikredilmemiştir. Ama Nas suresinde fetih kelimesi eliflamla tarifi ifade eden harflerle zikredildiği için bunun Mekke’nin fetihi olduğu açıkça anlaşılıyor.

HULASA

Hem dünya tarihinde ve hem de islam tarihinde istanbul’un fethi çok önemli bir olaydır. Çünkü istanbul’un fethi ile Bizans imparatorluğu sona ermiş ve Orta Çağ kapanmış Yeni Çağ başlamış. Bu önemli olaya hem Kuran’da ve hem de hz.Peygamber as’ın hadislerinde işaret edilmesi çok büyük akıllara durgunluk verecek bir mucizedir.

Şimdi israil devletinin Kuruluşunu haber veren ayeti inceliyoruz.

İsrail Devletinin Kuruluşu

Şimdi israil devletinin kuruluşunu haber veren ayetin Ebced sırını açıklıyoruz.

işte o ayet ve sırrı:

isra Suresi 104. Ayet

وَقُلْنَا مِن بَعْدِهِ لِبَنِي إِسْرَائِيلَ اسْكُنُواْ الأَرْضَ فَإِذَا جَاء وَعْدُ الآخِرَةِ جِئْنَا بِكُمْ لَفِيفًا

Okunuş

Ve kulna mim ba'dihi li beni israiyleskünül erda fe iza cae va'dül ahirati ci'na biküm lefifa

Ayetin Anlamı: “Arkasından da israiloğullarına; “o topraklarda oturun! Ahiret vâdi tahakkuk edince, hepinizi değişik kabilelerden toplayıp bir araya getireceğiz dedik.”

Bu ayetteki Ahiret vâdi tahakkuk edince, hepinizi değişik kabilelerden toplayıp bir araya getireceğiz tabirlerinden: israil ülkesinin kıyamete yakın bir zamanda kurulacağına açıkça işaret vardır.

Ayet mealiyle israil ülkesinin kuruluşunu haber verirken, cifri hesabıyla da kuruluş tarihini verir. Bu ayette değişik kabilelerden tabirinin sarf edilmesi, dünyadaki değişik kıtalardaki Yuhudilerin bir araya gelip israil ülkesini kuracaklarını haber verir.

Böyle bir tabirin sarf edilmesi çok ilginçtir. Çünkü, israil devleti kurulurken birçok yabancı ülkeden Yahudi getirildi ve bir araya toplatıldı ve israil devleti kuruldu.

Hatta Rusya’dan bile bazı Yahudiler getirilmiştir. Bu ayetteki israil devletinin kuruluşunu vurgulayan kelimeleri hesapladığımızda: 1948 tarihine ulaşırız ki, bu tarih israil ülkesinin kuruluş tarihidir.

Ayetin hesaplanması

فَإِذَا جَاء وَعْدُ الآخِرَةِ جِئْنَا بِكُمْ لَفِيفًا

Okunuşu : ‘’fe iza cae va'dül ahirati ci'na biküm lefifa’

F 8+ A 1+Zal 700+ A 1+C 3+ A 1+V 6 +AYN 70 + D al 4 + A 1+ L 30 +Ğe 600+ R 200 + H 5 +C 3 + A 1 + N 50 + A 1 + B 2 + K 20 + M 40 +L 30 + F 80 +Y 10+ F 80 + A 1= 1948

Bu ayette sarf edilen; feiza, cee, vadul, ahireti kelimeleri isra suresi 6. ayetinde aynen geçtiği için ve orada işlendiği için, burada da aynen orası gibi hesap edilir ve bir daha işleme almaya gerek kalmaz.

Diğer üç kelime olan cina, biküm, lefifen kelimeleri de hepsi küçük Ebcedle hesaplanmıştır. Çünkü, değişik hesaplarla hesaplanmalarını gerektiren bir neden yoktur. Onun için sadece küçük Ebcedle hesaplanırlar. Küçük Ebced aslı olan Ebcedtir. Her hangi bir neden olmazsa her yerde küçük Ebced kullanılır.

HULASA

Evet işte gördüğünüz gibi Kuran’da israil devletinin kurulacağı mucizevi bir şekilde haber verilmektedir. Bu olay hakikaten çok önemlidir. Çünkü israil Devletinin kurulmasıyla Ortadoğu’nun seyri değişmiş ve Ortadoğu’da yeni bir dönem başlamış.

Şimdi ay’a insanlığın ayak basacağını ve dünya tarihinde önemli bir olay olacağını haber veren ayetin Ebced sırrını açığa çıkarıyoruz . işte ay’a gidişi haber veren ayetin Ebced sırrı:

inşikak Suresi: 18. ve 19. Ayet

وَالْقَمَرِ إِذَا اتَّسَقَ

لَتَرْكَبُنَّ طَبَقًا عَن طَبَقٍ

Okunuşu:

Okunuş

Velkameri izetteseka.

okunuş

Leterkebunne tabekan 'an tabekin.

18. Ayetin Anlamı : “Ondördüne girdiği zaman aya and içerim.”

19. Ayetin Anlamı : “Siz gerçekten tabakadan tabakaya bineceksiniz.”

Kasem olan vel kamer (ay’a yemin) ve cevabı kasem olan leterkebunne, tabakan, an tabakin kelimelerini Ebced ve cifr ilminin kaidelerini tatbik ederek hesapladığımızda 1390 tarihine ulaşıyoruz.

Bu hicri olarak ilk defa Amstrong, Alding ve Colins’in aya gidiş tarihidir. Hicri olan bu tarih, 1969 Miladiye tekabül ediyor.

1969’da ilk defa saydığımız üç kişi aya gitmişlerdir.

Hesabın açıklaması

وَالْقَمَرِ لَتَرْكَبُنَّ طَبَقًا عَن طَبَقٍ

Okunuşu : ‘’ Velkameri

okunuş

Velkameri Leterkebunne tabekan 'an tabekin.

 

V 6 + L 30+ KAF 100 + M 40 + R 202 + L 30 + T 402 + R 202 + 20 + Baa 4 + N 50+ N 50+ Taa 10 + B 2 + K af 100 + Ayn 70 +N 50 + Ta 9 + B 2 + Ka 10 = 1389

Kasem olan velkamer ile kasemin cevabı olan leterkebunnenin arasına, izeitteseka kelimeleri girmiştir. Ancak hesaplamaya alınmamıştır. Çünkü, muterizi bir cümledir.

Yani kasem ile cevabı arasında fazla olan bir cümledir. Hesaplamaya fazla cümleler daima alınmaz. Hesaplamaya sürekli, olayı vurgulayan kelimeler dahil edilir. Olayla alakası olmayan kelimeler veya araya giren cümleler hesaplamaya alınamaz. Bir tek ayette bazen birçok şeyden bahs edilebilir. Burada da aya and içilmiş ve göklerin tabakalarına insanın yükseleceği anlatılmıştır.

Bu ayetten aya gidiş, ay’la yemin içildiği için ve uzaya gidiş anlaşılıyor. Hesaplamada Velkamerideki “r” harfi büyük Ebcedle hesaplanır.

Çünkü, bu harften sonra muterizi yani, cümlenin yemini ile alakası olmayan bir cümle gelmiştir.

Onun için bu harf büyük Ebcedle hesaplanır. Muterizi cümleden önceki harf daima büyük Ebcedle hesaplanır. Leterkebünne ayetinde de dört tane harf büyük Ebcedle, bir tanesi en küçük Ebcedle, diğerleri de küçük Ebcedle hesaplanmıştır.

Çünkü, ayet 15 harflidir. Bu 15 harfin yedi tanesi sonuna büyük Ebcedle hemze takılan harflerdir. “Taa, raa, baa, taa, baa, taa, baa” leterkebbünne kelimesinde şeddelinun olduğu için, bu yedi harf yazılışta bu ayetin harflerinin yarısını teşkil etmektedir. Çünkü yazılışta şeddeli harf bir tane sayılır.

Hesaplamada bazen bir, bazen iki sayılır. Demek ki sonuna hemze takılan harfler cümlenin yarısını meydana getiriyorlar. Onun için bunların sonuna hemze’yi, yani küçük elif’i takarak hesap etmemiz lazım.

Ama yedi harfe baktığımızda “baa” harfinin üç tanesini ve “taa” harfinin de iki tanesini meydana getirdiğini görmekteyiz. Onun için bu tekrarlanan harflerden sadece her birinden bir tanesini hemze’yle, diğerlerini hemze’siz hesap ederiz.

Çünkü kaideye göre; büyük Ebcedte sonuna hemze takılan üç harf cümlenin yarısına tekabül ediyorsa, öyle hesaplanır. Ama bu harflerde tekrarlanma varsa her tekrarlanan harften bir tanesi alınır. Burada da aynen öyle yapıyoruz.

“Kaf” harfi kasem olan, “velkamer” de ve muterizi olan izaittesekada ve cevabı kasem olan cümlesinin sonu olan antabakinde son harf olarak var olduğu için değişik hesapla hesaplanır.

Onun için kasem olan velkamerde küçük Ebcedle hesaplanır. Çünkü, kasem ilk cümledir. ilk kelimeler daima kasem harfinden sonra, Ebced hesaplamasında temel olan küçük Ebcedle hesaplanır.

Kasem cevabı kasemden daha küçük olduğu için, kasemde var olan harf orada son harf olarak bulunursa en küçük Ebced hesabıyla hesaplanır.

Onun için burada da son harf olan “kaf”, en küçük Ebcedle hesaplanan tek harf olmuştur. Bu kaidelerin hepsini uyguladığımızda gerçek ve mucizevi tarihe ulaşıyoruz. inşikak suresinin bu ayetinde, bu tarih hicri olarak çıkıyor. Ama çok ilginç; aynı tarih Rahman Suresinin 33. Ayetinden aşağıda göstereceğimiz gibi miladi olarakta çıkıyor.

Aya Gidiş (Farklı Sureyle Bulunuşu)

Rahman Suresi 33. Ayet

يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْإِنسِ إِنِ اسْتَطَعْتُمْ أَن تَنفُذُوا مِنْ أَقْطَارِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ فَانفُذُوا لَا تَنفُذُونَ إِلَّا بِسُلْطَانٍ

Okunuş

Ya ma'şerelcinni vel'insi inisteta'tum en tenfusu min aktarissemavati vel'ardi fenfuzu la tenfizune illa bisultanin.

 

Ayetin Anlamı: “Ey cin ve insan toplulukları, eğer göklerin ve yerin bucaklarından aşıp geçmeye güç yetirebilirseniz, hemen aşın. Ancak ve ancak üstün bir delille bir güçle aşarsınız”.

Ayette, Allah şöyle buyurmuştur: “Ey cin ve insanlar topluluğu, eğer sizler yer ve göklerin tabakalarından kurtulmak istiyorsanız, haydi kurtulun. Ancak ve ancak bir delille bir sultanla kurtulabilirsiniz”.

Ayetten insanan yer ve gökelerin tabakalarına yükseleceği ve bunun bir delille bir makine ile olacağı vurgulanmıştır. Ayatteki fenfüzu kelimesinin füzeye işaret olması gayet mantıklıdır.

Çünkü, farucu kelimeside fenfuzu’nun yerine de kullanılabilirdi. Aynı maksat bu ifade ile de dile getirilebilirdi. Ve görüldüğü gibi farucu kullanılmamıştır; fenfüzu kullanılmıştır.

Burada Kur’an-ı Kerim’in mucizevi tarih vermesinin yanında bir makinenın yani, o sultan kelimesiyle ifade edilen makinenin isminin anlaşılması ve o ismin telafuz edilmesi Kur’an-ı Kerim’in mucize bir kitap olduğunun tam bir belirtisidir.

Bu ayet ince mealiyle, Aya gidişin füze sayesinde olacağını bildirirken, cifr hesabıylada o makinenın icat ediliş tarihine işaret etmektedir. Bu ayetteki; “Kurtulun, kurtulmazsınız ancak ve ancak bir sultan bir delil makine vasıtasıyla kurtulursunuz” ki, bu kelimeler tam tamıyla aya gidişi, uzaya gidişi vurguluyorlar.

Hesabın açıklaması

فَانفُذُوا لَا تَنفُذُونَ إِلَّا بِسُلْطَانٍ

Okunuş

fenfuzu la tenfizune illa bisultanin.

Faa 82 + Nun 106+ Faa 82 + Zal 731 + Vav 13+ Lam 71 +Elif 111+ Taa 402+ N 50 + A 1+ L 30 +L 30 +A 1 +Baa 4 +Sin 120 +Lam 71 +Taa 11+ A 1 +Naa 2 =1969

Bu ayetin Cifri hesabı; 1969 ediyor ki bu tarihte ilk defa aya gidilmiştir.

Ayette, olayı vurgulayan kelimeler; faiczaiye ve emir kipiyle yani fenfuzu kelimesiyle başladığı için, tarihi veren kelimelerin büyük Ebcedle hesaplanması gerekir.

Çünkü; emir kipi büyük kişinin buyruğudur. Onun için büyük Ebcedle hesaplanır. Fenfuzu kelimesinden sonra gelen tenfuzu kelimesindeki “nun, fa, zal ve vav” harfleri hesap edilmemiştir.

Hesap edilmemesinin nedeni; aynı harfler, aynı sıramayla fenfuzu kelimesinde de vardır. Fenfuzu kelimesi tenfuzu kelimesinden türemiştir.

Çünkü, emir kipi muzari kipinden türer. Buradaki fenfuzu emir kipidir. Tenfuzu ise; fiili muzari kipidir. Onun için ikisinin aynı sıradaki, aynı dizilişteki ortak harfleri her iki yerde sayılamaz. Sadece birinde sayılır.

Aslında fiili muzari kipinde sayılması daha iyi olur. Fakat emir faycezaiyeye yapışık ve önce geldiği için, o harfler emir kipindeki kelimede sayılır. Hangisinde sayılırsa sayılsın tarih açısından hiçbir fark yoktur.

Bunun benzeri biçer-döverin icad edilmesine işaret eden ayette görülmektedir. Çünkü; orada tusrifu ve müsrifin kelimelerinde tam aynı dizilişte tekrarlanan “sin, ra, fe,” harfleri ve ismifail ve fiili muzaride tekrarlanmıştır. Orada fiildekiler esas alınmıştır. ismifail, fiili muzariden türer. O bunun örneğidir. illa kelimeside küçük Ebcedle hesap edilmiştir. Nedeni; illa kelimesi harftir ve harfi istisnadır.

Onun aslı bazı görüşlere göre “la”dır. “La” zaten önceden geçmiştir. Ama bunların şekli okunuşu tamamen muhaliftir. Onun için, illa’yı yok edemeyiz, “la” gibide hesap edemeyiz. Onun için ancak küçük Ebcedle hesap ederiz.

Tenfuzunedeki “nun” küçük Ebcedle hesap edilmiştir. Çünkü hesap edilmeyen harflerden hemen sonra gelmiştir. Hesap edilmeyen harflerden sonra gelen harf daima; küçük Ebcedle hesaplanır.

Diğer örnekte görüldüğü gibi, “ila”dan sonraki kelime olan bisultanin büyük Ebcedle yoluna devam eder. “Ta” harfine kadar hep büyük Ebcedle hesaplanır.

Ancak “ta”dan sonra ki; “elif, nun ve tenvin” değişik değerlerle hesaplanır. Elif daha evvel üç yerde geçtiği için ve birinde büyük, diğer ikisinde de küçük Ebcedle hesaplandığı için, bu dördüncü yerde en küçük Ebcedle hesaplanır. Yine değeri bire denk olur. “Nun” ise hemen arkasında onun cinsinden olan tenvin olduğu için; “nun” en küçük Ebcedle, tenvin’de küçük Ebcedle hesaplanır.

Çünkü; cümlenin son harfi “nun” veya tenvin olursa ve “nun” cümlenin önceki kelimelerinde geçerse ve bazı yerde sayılsa bazı yerde yok hükmüne geçse o zaman “nun” en küçük tenvin küçük Ebced değerini alır. Bu kaideleri teker teker aksatmadan uyguladığımızda olayın gerçek tarihine ulaşırız.

HULASA

İşte gördüğünüz gibi Kuran ayetlerinde Ebced ilminin sırları vardır . ve çok mucizeli bir şekilde olacak olaylar ve icatlar Ebced hesabıyla haber verilmektedir. Dolayısıyla bu Ebced ilmini hiç kimse inkar edemez bu ilim sayesinde biz çok önemli sırlara ulaşa biliriz. Evet işte gördüğünüz gibi Kuran’da insanlığı ilgilendiren önemli olayların olacağı yazılmış ve bu bilgilere Ebced ilmi sayesinde ulaşıyoruz. Nasıl ki bu Ebced ilmi ile genel olaylar hakkında bilgi sahibi ola biliyorsak aynı şekilde herhangi biriyle ilgili özel bilgilere de ulaşa bilirirz. Şimdi o bölümü işleyeceğiz.

4. BÖLÜM

Kişilere Özel Bilgi Veren Levhaların Sırrı

Bu bölümde kişileri ilgilendiren özel bilgileri işleyeceğiz. Mesela biriyle evlenip evlenmeyeceğiniz ve ya rakibinizi

Yenip yenmeyeceğiniz ve ya hastanın iyleşip iyleşmemesi ve saire gibi konuları ele alacağız..

Aşağıda gördüğünüz Levha’da Galip rakamlar G simgesiyle ve mağluplarda M harfi simgesiyle aynı hanede yazılmışlar:

işte Galip ve Mağlup levhası

1G

2 G

3 G

4 M

5M

6M

7G

8M

9M

10 G

11 G

12M

13 G

14 M

15 G

16 M

17 G

18 M

19M

20 G

21G

22M

23G

24M

25G

26M

27G

28 M

29G

30M

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Rekabet Konusu

Eğer iki kişi birbiriy le rekbet ederse hangisinin rekabeti ve mücadeleyi kazanacağını aşağıdaki uygulamayla öğrenebiliriz.

Uygulama

Her iki rakibin isimlerinin Ebced değerini annelerinin isimlerinin Ebced değeriyle toplayarak ve 20 rakamınıda mevcut sayıya ilave ettikten sonra Arabi ay’ının kaçı ise onu da ilave ettikten sonra bu rakamın toplamını 30 böleceğiz en son bölünmeyen rakamı baz alarak levhaya bakacağız eğer birisinin ismi Galip levhasında ise diğerinin ismi Mağlup levhasında ise galip levhasın olan mücadeleyi kazanacak diğeri kaybedecek .

Eğer ikiside galip levhasında ise ikisi beraber olacak ve kayıpları olmayacak . Ve eğer ikiside mağlup levhasında olsa ikisi de kaybedecek bir başkası devreye girecek.

Evlenme Konusu

Eğer bir erkek bir kızla evlenmek isterse bunların kavuşup kavuşamayacağı şu şekilde belli olur.

Uygulama

Kızla kızın annesinin isminin Ebced değeri toplanır sonra 20 ilave edilir ve Arabi aynın kaçı ise oda toplanır ve sonra bu rakam 30 ‘a bölünür en son bölünmeyen rakam baz alınarak levhaya bakılır. Erkeğin ki de kadın gibi aynı şekilde toplanır ve bölünür ve sonra levhaya bakılır. Eğer kadının rakamı galipte ise ve erkeğin ki mağlupta ise bu iki kişi evlenemezler eğer evli iselerde boşanacaklar. Eğer kadının rakamı mağlupta ve erkeğin ki ise galipte ise bu iki kişi evlenecekler ve evli iseler evlilikleri hep devem edecek. Eğer ikisi galip levhasında iselerde yine beraberlik görünür . Ama eğer ikiside mağlup levhasında ise o zaman da ayrılık gözükür.

 

Ölüm Hayat Konusu

Eğer birisi kayıpsa ve uzun zamandan beri ondan haber alınamıyorsa hayatta mı yoksa ölümü olduğu belli değilse aşağıda ki formülle biline bilir.

Uygulama

Kayıp kişinin ismi ve annesinin isminin Ebced değeri toplanır Arabi ay’ının kaçı ise o ilave edilir sonra 20 de ilave edilir ve toplam 30 bölünür en son bölünmeyen rakam kaçsa o rakam baz alınarak levhaya bakılır . Eğer galip levhasında ise kayıp kişi hayattadır . Eğer Mağlup levhasında ise kayıp kişi ölüdür.

Şunu unutmayalım eğer toplam 30 ‘a bölünen rakam küsürat bırakmadan tam bölüne rakam ise o zaman 30 sayılır.

Hastalık iyleşme Ve Ölme Konusu

Eğer bir kişi hasta ise hastalığı uzayacak mı yada acil şifa bulup iyleşecek mi ya da ölecek mi ? Bu tür bilgilere Ebced ilmi sayesinde ulaşabiliriz. Öncelikle haftanın günlerinin isimlerinin ne olduğunu ve rakamsal değerlerinin kaç olduğunu bilmemiz lazım . Ondan sonra hasta hakkında bu bilgilere ulaşa biliriz.işte günlerin isimlerinin tablosu:

Günlerin imsilerinin tablosu

Cuma yevmülcum'a 199

Cumartesi yevmülahad 99

Pazar yevmüsebti 518

 

Pazartesi yevmülisneyn697

Salı yevmüsalis1087

Çarşamba yevmürabii329

   

Perşembe yevmül hamis 796

 
           

Evet bu levhayı gördünüz. Yapılması gereken şudur. Hasta kişinin ve annesinin adının Ebced değerleri toplanır bu işlem hangi gün yapılıyorsa o günün sayı değeri ilave edilir ve toplam rakam 3 bölünür küsüratı kaçsa o küsürat baz alınarak aşağıdaki levhaya bakılır ve ona göre karar verilir. işte Hastalık uzayacak mı veya hasta kişi iyleşecek mi veya hasta kişi ölecekmi bunların anahtar levhası:

Hastalık Ölüm Ve iyleşme Tablosu

Cumartesi 1 iyleşmek

2 hasalaık uzama

3 ölmek

 

Pazartesi

1 hastalık uzama

2 iyleşmek

 

ölmek

 

Salı

1 ölmek

2 iyleşmek

 

3hastalık uzama

 

Çarşamba

2ölmek

3 iyleşmek

1hastalık uzama

 

Perşembe belli olmaz

       

Cuma

1ölmek

2hastalık uzama

3 iyleşmek

 

Pazar

2ölmek

3 hastalık uzama

1iyleşmek

   
             
             

Açıklama

Evet işte gördüğünüz gibi eğer cumartesi bakım yapılırsa ve 3’e bölünen rakamın küsüratı 1 ise hasta kişi iyeleşecek. Eğer kusurat iki ise hasta kişinin hastalığı bayağı uzayacak. Ve eğer rakam 3’ e tam bölünük küsürat yoksa 3 baz alınır ve oda hastanın ölümüdür.

Levhada açıkladığımız gibi diğer günleri baz alın.

5.BÖLÜM

 

Hz. Muhammed isminin Şifresinin Çözümü

Şimdi bazı allamelerin kullandıkları cifri şifrelerei çözüyorum. Hz. Muhammed’in ismiyle ilgili çok ilginç; belağat, fesahat dolu bir şifreyi çözerek başlıyorum:

Ela Huz Vade Musa Marrateyni

Ey muhatab Musa’nın miadını iki defa al. Yani Hz. Musa’nın miadını (yani turu sinada geçirdiği 40 günü) 40’ını ele al. 40 cifrde “m, mim” harfine tekabul ediyor. Yani 2 tane “mim” ele al.

Ve Da Asla Tabaii Tahte Zeyni

Tabiatların kökünü bu 2 “mim”in altına koy. Tabiatlar 4’tür. Hararet (sıcaklık), burudet (soğukluk), rutubet (yaşlık), yubuset (kuruluk). 4 cifirde “d, dal” harfine tekabul ediyor. “d, dal” harfini bu 2 “mim”in altına yani sonuna tak o, zaman memed olur.

Ve Ahsip Hiza Şatranci Fehuzhu Ve Edric Beyne Zakelmevideyni

Satrancın karelerini say ve eline al. Ve o 2 miadi Musa’nın arasına koy. Satrancın kareleri 8’dir. 8 cifrde “ha” harfine tekabul ediyor. O zaman Muhammed ismi çıkar.

Fehaza ismu Men Yahvahu Kalbi Ve ismu Men Hüve Fil Hafikayni

Bu isim kalbimin arzu ettiği ve sevdiği kişinin ismidir. Hafi kainda (batı ve doğu) bulunan kişinin ismidir. Büyük islam allamesi Muhittin bir caminin inşa tarihini şu beyitlerle dile getiriyor:

Limen Saa Filmescidil Bariğafer Min Sebebin Ev Mutin Ev Men Kat Amer

“Allah’ın camisinin inşasında çalışan için Allah mağfirette bulunur. Bu kişi ister çalışan olsun, ister para veren olsun, ister sebep olan olsun hangisi olursa olsun.

Fil Cenneti Bi Misli Zal Bina Zafer Tarihuhu Büşra Lehu Caelhaber

O kişiye cennette bu cami gibi bir bina verilir. Tarihi ona müjdeler olsun. Hadiste varid olmuştur.” Beytinin Ebcedi 1375 eder ki, bu cami’nin inşa tarihidir. Büyük allame bu ibariyle hem hadisin varid olduğunu, hem de tarihi söylemiştir. Yani Arapça’nın icazını ortaya koymuştur.

Büyük islam düşünürü Ahmed Haznevi’nin vefatının tarihinide büyük islam allamesi Muhittin şu beytle dile getiriyor.

Ve in Rumte Tarihel Vefati Fehuzhumin Şevelhemmü Ahşai Ve Kalbi Bi Cümleti

Eğer Ahmet Haznevi’nin vefatının tarihini istersen şu beytten al:

“Kalbimi ve ciğerlerimi tamamıyla hüzün yakmıştır”. Bu cümlenin cifri 1366 eder ki, bu tarihte Ahmed Haznevi vefat etmiştir. Büyük allame hem tarihi vermiş, hem de hüznünü, üzüntüsünü dile getirmiştir.

Büyük islam allamesi Halil Siirt’linin vefatının tarihini büyük islam allamesi Hamid şu beytlerle vermektedir:

Min Samimil Kalbi Hakkan Kile Fi Tarihihi Tacu Ehlil ilmi Ha Hüveddürülmasun

Kalbten vefatının tarihi hakkında şöyle denilmiş: O ilim ehlinin tacıdır. O muhafaza edilen bir incidir.” Bu cümlenin Ebcedi 1241’dir. Demek ki Ebced ve cifr vefat tarihlerini şifreyle vermede, isimleri şifreyle dile getirmede, doğum tarihlerini vermede, bazı olayların vuku tarihini vermede, islam bilginleri tarafından kullanılmıştır.

Hulasa

Evet işte gördüğünüz gibi ebecet ilmiyle Hz. Muhammed as’ın ismi şifreyle verilmiş ve bir caminin yapılış tarihide ve iki büyük alimin vefat tarihleride Ebced hesabıyla verilmiş. Dolayısıyla Ebced ilmini kimse inkar edemez ve bu ilim her sahada vardır . Her sahada faydalı olur .

 

6.BÖLÜM

 

Gelecekle ilgili Bilgiler

Hz. isa Dünyaya Tekrar Gelecek

Zuhruf suresinin 61. ayetinden hz. isa’nın tekrar dünyaya döneceği çıkmaktadır.

işte Zuhruf Suresi 61. Ayet:

وَإِنَّهُ لَعِلْمٌ لِّلسَّاعَةِ فَلَا تَمْتَرُنَّ بِهَا وَاتَّبِعُونِ هَذَا صِرَاطٌ مُّسْتَقِيمٌ

Okunuş

Ve innehu le ilmül lissaati fe la temterunne biha vettebiun haza siratum müstekiym

Diyanet Açıklamalı

Şüphesiz ki o (isa), kıyametin (ne zaman kopacağının) bilgisidir. Ondan hiç şüphe etmeyin ve bana uyun; çünkü bu, dosdoğru yoldur.

Hz isa’nın gökten inmesini bir çok ayet haber veriyor. Bunların en belirgini aşağıdaki bu iki ayettir.

Zuhruf Suresi 61. Ayetinde şöyle söylenmektedir.

“Şüphesiz ki o (isa ), kıyamet için (onun yaklaştığını gösteren) bir bilgidir. Sakın onda şüpheye düşmeyin ve bana uyun, çünkü bu (yol), dost doğru yoldur.”

Bu ayette Hz. isa’nın kıyamet için bir bilgi olduğu bildirilmiştir. Bundan maksat, ahir zamanda Hz. isa’nın tekrar dünyaya döneceğini haber vermektir. Onun için Hz. isa’nın nuzulu Kıyamet Alametlerindedir.

2059 Yılında Hz. isa Tüm Hıristiyan Ve Yahudileri Müslüman Yapacak

Nisa Suresi 159. Ayet:

Zuhruf Suresinin 61. Ayetinden Hz. isa’nın Tekrar Dünyaya Döneceği Çıkmaktadır

Zuhruf Suresi 61. Ayet:

Hz isa’nın gökten inmesini bir çok ayet haber veriyor. Bunların en belirgini aşağıdaki bu iki ayettir.

Zuhruf Suresi 61. Ayetinde şöyle söylenmektedir.

“Şüphesiz ki o (isa ), kıyamet için (onun yaklaştığını gösteren) bir bilgidir. Sakın onda şüpheye düşmeyin ve bana uyun, çünkü bu (yol), dost doğru yoldur.”

Bu ayette Hz. isa’nın kıyamet için bir bilgi olduğu bildirilmiştir. Bundan maksat, ahir zamanda Hz. isa’nın tekrar dünyaya döneceğini haber vermektir. Onun için Hz. isa’nın nuzulu Kıyamet Alametlerindedir.

2038 Yılında Hz. isa Tüm Hıristiyan Ve Yahudileri Müslüman Yapacak

Nisa Suresi 159. Ayet:

وَإِن مِّنْ أَهْلِ الْكِتَابِ إِلاَّ لَيُؤْمِنَنَّ بِهِ قَبْلَ مَوْتِهِ وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ يَكُونُ عَلَيْهِمْ شَهِيدًا

Okunuş

Ve im min ehlil kitabi illa le yü'minenne bihi kable mevtih ve yevmel kiyameti yekunü aleyhim şehida

Diyanet Açıklamalı

Ehl-i kitaptan her biri, ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir. Kıyamet gününde de o, onlara şahit olacaktır.

Hz. isa’nın gökten inmesini haber verdiği gibi bütün Yahudi ve Hıristiyan aleminin kendisine iman edeceği tarihide cifr hesabıyla veriyor.

Hesabın açıklaması

وَإِن مِّنْ أَهْلِ الْكِتَابِ إِلاَّ لَيُؤْمِنَنَّ بِهِ قَبْلَ مَوْتِهِ

Okunuş: Ve im min ehlil kitabi illa le yü'minenne bihi kable mevtih

V6 +A1+N40+ M40 +N 50+ A1 +H 5+ L 30+ L 30+ K 20+ T 400+ A1 + B2+ A 1 +L 30+ L30+ A 1+ L 30+ Y 10+ A1+ M 40+ N50 +N50 + B2+ H5+ KA 100 +B2 +L30 +M 40+ V6+ T400 +H5 = 1459

Bu Nisa Suresinin 159. Ayeti Hicri 1459 veya Miladi 2038 tarihini veriyor ki bu tarihte Hz. isa’nın vefatından evvel Yahudi ve Hıristiyanların tümünün imanının gerçekleşmesi ifade ediliyor.

Hz. isa Çarmıha Gerilerek Öldürülmemiştir.

İşte bu konuyla ilgili Nisa Suresindeki ayetler suresi 157. (ayet)

وَقَوْلِهِمْ إِنَّا قَتَلْنَا الْمَسِيحَ عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ رَسُولَ اللّهِ وَمَا قَتَلُوهُ وَمَا صَلَبُوهُ وَلَـكِن شُبِّهَ لَهُمْ وَإِنَّ الَّذِينَ اخْتَلَفُواْ فِيهِ لَفِي شَكٍّ مِّنْهُ مَا لَهُم بِهِ مِنْ عِلْمٍ إِلاَّ اتِّبَاعَ الظَّنِّ وَمَا قَتَلُوهُ يَقِينًا

Okunuş

Ve kavlihim inna katelnel mesiha iysebne meryeme raulellah ve ma kateluhü ve ma salebuhü ve lakin şübbihe lehüm ve innellezinahtelefu fihi le fi şekkim minh ma lehüm bihi min ilmin illettibaaz zann ve ma kateluhü yekiyna

Diyanet Açıklamalı

Ve "Allah elçisi Meryem oğlu isa'yı öldürdük" demeleri yüzünden (onları lânetledik). Halbuki onu ne öldürdüler, ne de astılar; fakat (öldürdükleri) onlara isa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilâfa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler; bu hususta zanna uymak dışında hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler

 

Nisa suresi 158. (ayet

بَل رَّفَعَهُ اللّهُ إِلَيْهِ وَكَانَ اللّهُ عَزِيزًا حَكِيمًا

Okunuş

Ber rafeahüllahü ileyh ve kanellahü azizen hakima

Diyanet Açıklamalı

Bilâkis Allah onu (isa'yı) kendi nezdine kaldırmıştır. Allah izzet ve hikmet sahibidir.

 

Yorum

Allah peygamberi isa’yı Yahudilerden korumuş, öldürmelerine de mani olmuştur; bu kesindir. Onu kendi katına kaldırmış bulunduğu da şüphesizdir. Ancak bunun şekli ve zamanı üzerinde farklı açıklamalar ve anlayışlar vardır. Çoğunluğa göre Allah onu, kudretiyle manevi semalarda ki hususi mevkiine kaldırmıştır. Kıyametten önce tekrar dünyaya gönderecektir. O zaman ehli kitap onun peygamber olduğuna inanacak batıl inançlarından kurtulacaklardır.

Hz. isa dünyada kaldığı müddetçe Kur’an ile hükmedecek, haç, domuz, v.b. ile ilgili batıl uygulamalara son verecektir.Bir başka anlayışa göre Allah onu Yahudi’lerden korumuş, eceli gelince onu vefat ettirmiş ve ruhunu semadaki yerine kaldırmıştır. Kıyametten önce gelecek olanda onun ruhudur. Ehli kitaptan olanlar ölümlerinden önce gerçeği öğrenip inanacaklar, fakat bunun faydası olmayacaktır. Bu anlayış üçüncü surenin 54-56. ayetlerine dayandırılmıştır.

Nisa Suresi 54 – 56. Ayeti

Yoksa onlar, Allah’ın kendi fazlından insanlara verdiklerini mi kıskanıyorlar? Doğrusu biz, ibrahim ailesine kitabı ve hikmeti verdik; onlara büyük bir mülk de verdik

Ayetlerimize karşı inkara sapanları şüphesiz ateşe sokacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tadımaları için onları başka derilerle değiştireceğiz. Gerçekten, Allah, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

HULASA

Hz. isa’nın gökte inmesi dünya tarihinde çok önemli bir olaydır. Ve bütün insanlığı ilgilendiren bir olaydır. Hz. isa’nın gökten inmesini hem Hristiyan alemi ve hem de islam alemi beklemektedir. Ancak nerede ineceği konusunda ihtilaf vardır.2038 tarihi çok önemli bir tarihtir. Hz. isa’nın gökten inmesi kıyametin büyük alametlerinden biridir. işte diğer kıyamet alametleri:

Hadislerde Rastladığımız Bazı Kıyamet Alametleri Şunlardır :

1- Çocukların anne ve babalarını dinlememeleri , onlara karşı çıkmaları. Bu asrın evlatlarının yüzde sekseni anne ve babalarına isyankardırlar.

2- Fakir, ayakkabısız, aç kişilerin binaları inşa etmede yarışmaları. Yani bunların birden zengin olup apartmanları inşa etmede yarışa girmeleridir.

3- Faizin meşru sayılması.

4- Şefkatin , merhametin azalması.

5- Cinayeti gerektiren nedenler olmadığı halde bir çok cinayetin işlenmesi.

6- Borçla para vermenin ortadan kalkması.

7- Savaşların çoğalması.

8- Depremlerin çoğalması.

9- Yer yarılmalarının çoğalması.

10- Hayanın kalkması.

11- ilmin azalması.

12- Uzak yerlerden haberin anında duyulması.

13- Demirin birbiriyle kaynaklaşması ve bunun neticesinde her türlü kılığa girmesi.

Bu alametlerin hepsi yaşadığımız bu zamanda meydana geldiği için, bu asrın ahir zaman olduğu kesinlik kazanıyor.

Kıyametin Büyük Alametleri

Mehdi’nin zuhuru.

Deccal’ın çıkışı.

Hz. isa nüzülü,

Yecüc ve Mecüc’ün çıkışı.

Dabbetul Arz’ın yerden çıkışı.

Güneşin batıdan doğması.

Bunlara kıyametin büyük alametleri deniliyor. Yukarıda söylediklerimize de, Kıyametin Küçük Alametleri deniliyor.

Kıyametin büyük alametlerini güzel bir şiirle nazım ettim, o nazımla başlayalım.

Saat için çok alamet var da hep inanması

Farz olur kübraların dan dinle bir kaç tanesi

Evvela Mehdi gelir sonra Mesih Deccal çıkar

Sonra isa’yı Mesih iner onu hem katleder.

Hem bizim peygamberin dini ile amil olur

Hem Hıristiyan dinine hem cizyeye karşı olur

Tam yedi yıl bu Resul islam a hizmetçi olur

İrtihal eyler o sonra Revdada medfun olur

Hem de Yecuc ile Mecucler gelir her şey yiyer

Dabbetul arz da çıkar hem batıdan güneş doğar

Batıdan güneş doğarken bil ki tevbe kapısı

Kapanır olmaz kabul aslada mahluk tevbesi

Bahsi Deccali eden cümle hadis ezberleyin

Her zaman siz fitnesinden Rabbe taviz eyleyin.

Açıklama: Saat yani kıyamet, kübralardan yani büyüklerinden, onu katl yani öldürür.

Büyük kıyamet alametlerinin ilki Mehdi’nin çıkmasıdır. irtihal eyler yani vefat eder, medfun olur yani defn edilir. (gömülür). Tevbe yani günahlardan pişman olmak günahları terk etme. Cümle hadis yani tüm hadisleri, Rabbe taviz eyleyin, yani sığının .

“Mehdi’nin çıktığı tarihte Ramazan ayının başında ay tutulması, ortasında da güneş tutulması olacaktır. Dünya yaratıldığından bu güne böyle bir olay olmamıştır”. (Kaynak Fetava hadisiye shf 28)

Mehdi çıktıktan yıllar sonra Deccal çıkar. O bir Yahudi’dir önce kendini peygamber ilan eder sonra kendini ilah ilan eder onun askerleri de Yahudi’lerdir .O bir çok şehri istila edecektir.

  1. Hz. isa Emevilerin Şam’daki camilerinin beyaz minaresinin üzerine gökten inecek ve Deccal’ı öldürecektir. Hz. isa’ya da Mesih deniliyor Deccal’lada Mesih deniliyor .

Çünkü: Mesih kelimesi iki anlama gelir biri şekli çok güzel olan, diğeri şekli çok kötü olan. Hz. isa’ın şekli çok güzel olduğu için ona Mesih deniliyor. Deccal’lada şekli çok kötü olduğu için Mesih deniliyor. Bir de Hz. isa hastların gözlerini mesh (elleyip) iyileştirdiği için kendisine mesih deniliyor.

Deccal’ın gözlerinden bir tanesi memsuh (düz) yani olmadığı için kendisine Mesih deniliyor. Birde hastaları büyüsüyle iyileştirmek isterken onları eliyle mesh (ellediği) ettiği için ona Mesih denilir.

Deccal kelimesinin anlamı: Çok yalan söyleyen.

İsa kelimesinin anlamı: Mübarek olan

Hz. İsa gökten inince bütün Hiristiyanları islam dinine davet eder ve islam lideri olur. islam dinini bütün dünyaya hakim kılar ve Ravdai Mutaharrada “Resulullahın Yanındaki kendine bırakılmış boş yere” defin edilir.

Yecüc Mecüc Ve Dabbetul Arz Hakkındaki Rivayetler

Saidi Nursi, Muhakemat adlı eserinde bunların Çinliler olduklarını ve Kur’an-ı Kerim’deki seddin de, Çin seddi olduğunu söylüyor.

Dabbetul Arzın çıkışı konusunda da çeşitli rivayetler vardır: Bir görüşe göre Safa dan çıkar. Bir görüşe göre de Merva dan çıkar. Diğer bir görüşe göre de, ikisinin arasından çıkar.

Sahih görüşde şöyledir. Mekke’ye yakın bir çölden çıkar. Dabbetul Arz, çok acaib bir hayvandır. Tüm hayvanların şekli ve rengi içinde vardır. “Musa’ın Asası” ve “Süleyman’ın Yüzüğü” yanındadır. Musa’nın asasıyla Müslümanların yüzlerini beyaz eder onları belli eder. Süleyman’nın yüzüğüyle de kafirlerin yüzlerini mühürleyerek Siyah eder kafir olduklarını belli eder.:

Neml Suresi 82. Ayet:

“O söz başkalarına geldiği (Kıyamet yaklaştığı) zaman onlara yerden bir dabbe (Mahluk) çıkarırız da bu onlara insanların ayetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler”.

Kıyamet alametleri arasında sayılan ve Dabbetül Arz denen yaratık hakkında Elmalı Muhammed Hamdi Yazır’ın “Hak Dini Kur’an Dili” isimli tefsirinin 5. cild 3701-3704 sahifelerine bakınız.

Dabetül Arz’ın cessase (teftiş eden hayvan) olduğu hadiste varit olmuştur. Bu hayvan Hz. Adem’in “Zira ile ölçüldüğünde 60 zira uzunluğundadır, ona ulaşmak isteyen ulaşamaz ondan kaçan da kurtulamaz. Onun iki kanadı var tüyleri var”.

İbni Cüreyh’den şöyle rivayet edilmiştir:

“Dabbetül Arz’ın Başı öküzün başıdır, gözü domuzun gözüdür, kulağı filin kulağıdır, boynuzu devenin boynuzudur. Ensesi Namet kuşunun ensesidir, Göğsü aslanın göğsüdür, rengi kaplan rengidir, kuyruğu koç kuyruğudur, ayakları deve ayağıdır, onun iki omzunun arası Hz. Adem’in zira ile 12 ziradır”.

Ebu Hüreyyedün rivayet edildiğine göre:

“Dabbetül Arz’ın içinde bütün renkler vardır. iki boynuzunun arası ata binen bir kişinin gitmesiyle bir fersahtır”.

Hz. Muhammed Peygamberimizden rivayet edildiğine göre:

“Dabbe nereden çıkacak diye sorduklarında?

Peygamberimiz şöyle buyuruyor: “Allah’ın yanında en değerli olan camiden çıkacak, yani Mescidi Haram’dan çıkacak.”

Yine rivayet edilmiştir ki: Dabbetül Arz üç defa çıkacak. Yemen’in en uzağından çıkacak sonra gizlenecek, sonra çölden çıkacak sonra uzun bir zaman yine gizlenecek, insanlar Allah’ın yanındaki en değerli camideyken Dabbetül Arz’ın Mahzun’un evinin karşısından ve Rükün arasından çıkması insanları korkutacak. Caminin dışının sağ tarafından çıkacak. Bir kavle göre de Safa’dan çıkacak.

Çünkü Hz. isa Müslümanlarla birlikte beyti tavaf ettiği bir zamanda aniden yer sarsılır ve Safa yarılır. Mesa dan sonraki parça ayrılır. (Mesa yani sa’i yeri) Dabbetül Arz, Safa’dan çıkar Onda Süleyman Yüzüğü ve Musa Mührü vardır.

Asasını müminlerin alnına değdirir. Orada beyaz bir nokta yapar. O beyaz nokta yayılır. Bütün yüzü onunla nurlanır ve müminin gözlerinin arasında mümin yazılır.

Müslüman olmayanları Hz. Süleyman’ın Mührü ile mühürler, burunlarında bir nokta yapar. O nokta bütün yüzlerini kaplar. Ve onların iki gözü arasına kafir yazılır. Sonra onlara sen filan kişi Cennet ehlindensin, yada filan kişi cehennem ehlindensın der.

Rivayet edildiğine göre, Huruç olarak çıkacak ilk kıyamet alameti, Güneşin batıdan doğuşudur. Ve Dabbe’nin insanlar üzerine Duha (güneşin doğmasından öğlene kadar olan zaman) zamanında çıkmasıdır. Hangisi evvel olsa diğeri hemen arkasındadır. Bu dabbenin tayininde ihtilaf vaki olmuştur.

Çok önemli bir görüşe göre de ki, bu en sahih görüştür.

“Salih peygamberin devesinin buzağısıdır. O buzağın annesi kesilince kaçtı taş ona açıldı,taşın içine girdi, sonra taş kapandı. O taşın içindedir. Allah’ın izniyle çıkıncaya kadar. Bunun dışında da görüşler vardır”. (Allame savi cilt: 3 sayfa: 204 - 205)

Aynı rivayetler ve görüşler Kanevi, Şiap, Şehzade, Kazı Bey Dav’i gibi tefsirlerde geçmektedir. Bu rivayetler Akide kitaplarından (Nehcün en am sayfa 28) (Nihavetül Bidaye 160) (Fetava hadisiye 28-31) geçmektedir.

Ayetteki Minelarz kelimesi Dabetül Arz’ın yerden çıkacağı yani yer yarılarak çıkacağını açıkça haber vermektedir.

Çünkü Minel Arz demek, yani yerin içinden çıkacağı demektir. Bunun başka bir anlamı yoktur.

Peygamberimiz Deccal dan söz ederken şöyle der:

“Ademden kıyamete kadar Deccal dan daha büyük bir fitne yoktur.”

Bir başka hadiste şöyle diyor:

“Başı Yılanın başı gibidir. Deccal çıkmadan evvel yağmur yağmaz ve kıtlık olur. Deccal Mekke ve Medine dışında tüm şehirlere girecektir”.

Nasıl ki Enes Resülüllah den şöyle rivayet ediyor:

“Deccalın girip basmayacağı hiç bir şehir yoktur. Yalnız Mekke ve Medine’ ye girmeyecektir. Çünkü Mekke ve Medine’ye giden hiçbir yol yoktur ki başında koruyan saf halinde melekler olmasın”.

Melekler o iki şehri koruyorlar. Bu sebeple Deccal Medine’nin dışındaki çorak arazide konaklayacak ve Medine üç defa sarsılacak ve içindeki kafir ve münafıklar çıkıp Deccal’a koşacaklardır. (Kaynak: Taç 5 cilt kıyamet faslı.) “Batıdan güneşin doğmasıyla tevbe kapısı kapanır”.

Bazı islam alimleri şöyle diyor:

“Yani kafirlerin tevbe edip Müslüman olmaları kabul olmaz, müslümanların pişman olup tevbe etmeleri her zaman kabul olunur”.

Bazı alimler de; “ister kafir, ister müslüman olsun hiç kimsenin tevbesi kabul olmaz diyor”.

Yukarıdaki beyitlerin açıklamasını yaptıktan sonra bu olayların gerçekleşeceği zamana geçiyoruz. Zaten mehdi penceresiyle içeriye girmiştik şimdi mehdiden önce meydana gelecek bazı olayları inceleyelim. Afganistan’dan başlayalım.

Hz Ali’nin rivayet ettiğine göre peygamber şöyle buyurmuştur: “Mehdi’den evvel Horasan’ın doğu muhitinde (o muhit iran’ın bir kısmı, Afganistan bölgesi, Tacikistan’ın bir bölümü ve Pakistan’ın bir bölümünü içine alır.) Haşimi bir Genc’in 5000 civarında askeri olacak , savaşacak ve mağlub olacak. Mağlup olduktan sonra Küme’ye gidecek ve savaşın başlamasından onsekiz ay sonra öldürülecek”.

Bazı rivayetlere göre bu Mehdi’nin amcasıdır veya kardeşidir yada amca oğludur. ibni Hacer üçünü de rivayet ediyor.

Bazı rivayetlere göre de: “Bu Mehdi’nin hiçbir şekilde yakını değildir. Ve ondan sonra Mehdi’yi bulmak üzere yedi allame (ilimde neticeye ulaşmış kişi) Mekke’ye giderler. Onların her birinin 313 tane talebesi vardır. Ve Mekke’de Mehdi’yi bulurlar ve onunla biat ederler. Ve ondan sonra bütün islam alemi Mehdi’nin bayrağı altında birleşirler”.

Hz. Ali’nin naklettiği bir başka hadiste peygamber şöyle buyurmuştur: “Talikana (Afganistan’a) yazık oldu. Orada Allah’ın altın ve gümüş dışında madenleri vardır. Ve onlar Mehdi’nin yardımcılarıdır”.

Hz. Mehdi zuhur etmeden evvel Afganistan’ın başına büyük bir felaketin gelmesi hadisteki Talikan’a yazık oldu ifadesinden açıkça anlaşılıyor.

Bir başka hadiste: “Horasan’ın doğusundaki olaydan sonra Horasan’dan Şuayıb Bin Salih Temimi ( Mehdi’nin en büyük kumandanı) çıkıp Kudüs’e gidecek ve Kudüs’te mağlup olacak. Ancak birkaç ay kayıplara karışacak daha sonra Mehdi gelince gizlendiği yerden çıkacak ve Mehdi’yle birleşecek”.

Davudi Antakin’in Sırrıl Mahşer adlı eserinde şu hadiste vardır:

“Ahir zamanda Mehdi çıkmadan evvel, Pakistan ve Hindistan arasında Keşmir eyaleti üzerinde çok büyük bir savaş çıkacak ve bu savaş her iki ülkeyi mahvedecek”.

Bu hadisten şu sonuç ortaya çıkıyor: Mehdi çıkmadan önce bu savaşın 2004 ile 2005 arasında başlayacağı anlaşılıyor.

Bir başka kıyamet alameti de Fırat nehrinden definelerin ortaya çıkarılmasıdır.

Peygamberimiz Ebu Hüreyren’in rivayet ettiği bir hadiste şöyle buyurmaktadır:

“Fırat’ın bir altın define ortaya çıkarması yakındır. Kim buna hazır olursa, o zamana yetişirse bundan bir şey almasın”. Hadisi Buhari, Müslüm, Ebu Davut Tirmizi rivayet etmişlerdir. ( Kaynak Taç 5. Cilt.)

Bu çok önemli bir hadistir.

Çünkü bazı gazeteler Amerika Birleşik Devletleri’nin uydudan Fırat nehrinde Sümer, Babil gibi eski uygarlıklara ait hazinelerin resmini çektiğini yazdılar. Ayrıca bu nehirde altın rezervlerinin de Uydudan tesbit edildiğini yine aynı gazeteler yazdılar.

Basra Körfezi’nde ahir zamanda bir savaşın olacağı şu hadisten anlaşılıyor.

Ebi Bekre Peygamber’in şöyle söylediğini Rivayet ediyor:

“Ümmetimden bazı kimseler Dicle denilen bir nehrin kenarında Basra Körfezi adını verdikleri çukur bir yere ineceklerdir. O nehir üzerinde bir köprü bulunur. Halkı çoğalır ve bu Müslümanların şehirlerinden olur. Ahir zaman olunca, geniş çehreli, küçük gözlü Kantura oğulları gelecekler ve nehrin kenarında konaklayacaklar.

O anda Basra’nın halkı 3 Bölüme ayrılacak:

1. Bölüm: Hayvanlarına yapışıp, toprak işiyle ölünceye kadar meşkul olacak.

2. Bölüm: Kantura oğullarından aman dileyecek ve onların hükmüne uyarak kafir olacaklardır.

3. Bölüm: Çoluk çocuklarını bırakıp Kantura oğullarıyla savaşacaklardır. (işte şehitler bunlardır.) Bu hadisi Ebu Davut rivayet ediyor.

Mehdi Ve Hz. isa ile ilgili Tarihler

Şimdi Mehdi ve Hz. isa ile ilgili bazı nakiller ve tarihlere değiniyoruz.

EL-işaa adlı eserin 112. sayfasında şöyle denilmektedir.

Hz. Muhammed hadislerinde; Mehdi’nin geleceğini ve dünyada 40 yıl hüküm süreceğini söylemektedir.

Hz. isa gökten nüzul ile 45 yıl hüküm süreceğini, hem önce Hz. Mehdi’nin geleceğini, 33 yıl halife ünvanıyla islama ait hükümleri ihya etmek ve Kur’an hükümlerini, kanunlarını, islam alimlerinin birlik ve beraberliğini temin edecektir. islam birliğini kurma vazifesini yapacaktır, daha sonrada Mehdi gökten inen Hz. isa ile beraber 7 veya 9 yıl islama hizmet edip vazifesini tamamlayıp vefat edecektir. Hz. isa ise 36 veya 38 yıl islam dinine hizmet edecektir.

Bu hadis meallerinden anlaşılıyor ki, Hz. Mehdi ile Hz. isa’nın toplam hizmet süreleri 85 yıldır. Bunun 7 veya 9 yılında beraber hizmet ettikleri için, 7 veya 9 yılı toplam hizmet süreleri olan 85 yıldan çıkarırsak 78 veya 76 yıl kalır.

Saidi Nursi’nin Eserlerinden Mehdi ile ilgili Görüşleri

Saidi Nursi “Sırr-ı inna Ateyna” Adlı eserinde açık ifade ile, 1300’den bir asır sonra Deccal ve Mehdi’nin geleceğini haber vermiştir. Yani 1400’den 1500’e kadar olan tarihler arasında gelecekleri bekleniliyor ki bu tarihlerde, yani 1400 ile 1500 tarihleri arasında Hz. isa’nın nuzulu bekleniliyor.

Saidi Nursi bir başka ibaresinde şöyle söylemektedir:

hatıra geldi ki şeddeli lâm’lar ve mim ikişer sayılsa bundan bir asır sonra zulumatı dağıtacak zatlar ise, Hz. Mehdi’nin şakirdleri olabilir. ( Kaynak: Sikke-i Tasdiki Gaybi, Sy.: 103 )

Bediuzzaman Said Nursinin “Sırrı inna Ateyna”, “Sikke-i Tasdiki Gaybi” Ve Kastamonu Lahikası gibi bazı eserlerinden açıkça anlaşılıyor ki: Mehdi’yi azam, Deccal ve Hz. isa’nın nüzulu 1400 ile 1500 tarihleri arasında bekleniliyor ve henüz gerçekleşmemiştir.

Saidi Nursi’nin esrlerinden şunuda anlıyoruz:

Mehdi’yet islam ülkerinde adaletle hüküm edilmedir. Ve Mehdi’ler 40 tanedir. Mehdi’lerin başlangıcı Emevi’lerin halifesi Ömer Bin Abdul Aziz’dir. Bunların arasında Abbasi’lerin halifesi Mehdi ve Osmanlı’ların halifesi Fatih Sultan Mehmet’te vardır. Bunların en büyüğü ahir zaman Mehdi’sidir bu kıyamet yaklaştığı zaman son Mehdi olarak çıkacaktır. şudur: Hıristiyan veya Yahudi ülkelerinde Tevrat ve incil’le hükmün edilmemesidir.

Onlarda 40 tanedir. Deccaliyetin başlangıcı Fransız ihtilalidir. Deccallerin sonuncusu ve büyüğü ahir zaman Deccalidir.

Süfyaniyet şudur: islam ülkelerinde adalet dışında başka kanunlarla hüküm etmektir. Süfyaniyetin başlangıcı yeniçeri ocağıdır. Onlarda 40 tanedir. Sonuncusu iran’ın isfahan kentinden Mehdi çıkmadan birkaç ay önce çıkacaktır.

2064 Dabbetül Arz’ın Çıkış Tarihi

Neml Suresi 82. Ayet:

وَإِذَا وَقَعَ الْقَوْلُ عَلَيْهِمْ أَخْرَجْنَا لَهُمْ دَابَّةً مِّنَ الْأَرْضِ تُكَلِّمُهُمْ أَنَّ النَّاسَ كَانُوا بِآيَاتِنَا لَا يُوقِنُونَ

Okunuş

Ve iza vekaal kavlü aleyhim ahracna lehüm dabbetem minel erdi tükellimühüm ennen nase kanu bi ayatina la yukinun

Diyanet Açıklamalı

O söz başlarına geldiği (kıyamet yaklaştığı) zaman, onlara yerden bir dâbbe (mahlûk) çıkarırız da, bu onlara insanların âyetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler.

Neml Suresinin 82. Ayetin cifri hesaplamasından 2064 tarihi çıkıyor ki, bu Dabbetül Arz’ın çıkış tarihine işaret ediyor.

Dabbetül Arz’ın bu tarihte çıkması diğer rivayetlerle tam muvafıktır.

Bu ayetteki onlara yerden bir Dabbe çıkarırız kelimelerinin cifri hesabı ki Dabbe’nin çıkışını bu kelimeler vurguluyor 2064ediyor ki bu tarihte Dabbe çıkacaktır. Diğer hesaplamalar Dabbe’nin bu tarihte çıkmasını pekiştiriyor

Hesabın açıklaması

أَخْرَجْنَا لَهُمْ دَابَّةً مِّنَ الْأَرْضِ

Okunuş:Ahracna lehüm dabbetem minel erdi

A1 +ĞE 600 +R 200+ C3+ N 50+ A1 +L 30 +H 5 +M40 +D 4 +B2 +B2+ H5 +M 40 +N50+ L30+ A1+ R200+ DAD 800=2064

Hesaplamada tamamıyla küçük Ebced kullanılmıştır.

Çünkü büyük veya başka Ebced hesaplamalarının yapılmalarını gerektiren herhangi bir şey yoktur. Ayetteki şeddeli “b” harfi bir sayılmıştır. Genellikle şeddeli har bir sayılır. “t” harfide yuvarlak olduğu için üç “h” olarak hesaplanmıştır. Bu harfin üzerinde her yerde vakf edilir.

Diğer örneklerde böyle “t” hep “h” olarak hesaplanmıştır. Sadece ampul ayetindeki “t” harfi “t” olarak hesaplanmıştır. Çünkü oradaki “t” hem yuvarlak hem de uzantılı bir şekilde yazılabilir.

Kıyamet alametleri arasında sayılan ve Dabbetül Arz denen yaratık hakkında Elmalılı Muhammet Hamdi Yazır’ın “Hak Dini Kur’an Dili” isimli tefsirinin 5.cilt 3701 – 3704 Sy. bakınız.

Bu ayetteki onlara yerden bir Dabbe çıkaracağız ibaresi Ebcede göre 2063 tarihi ediyor ki, bu tarihte Dabbe’nin çıkması mümkündür. Dabbe’nin çıkması gayet makuldur. Gösterdiğimiz başka kıyamet alametleri ile bağdaştığı ve uyuştuğunu görüyoruz. Zamanda ve tarihte bir çelişki yoktur. Bu tarih ayet ve hadislerle mutabıktır. Dabbetul Arz’ın çıkmasını gidişatı alem gösteriyor. Hakikatı Allah bilir.

Dabbetül arzla ilgili geniş açıklamaı yukarıda yaptık .

Güneşin Batıdan Doğması 2093

Güneşin batıdan doğması da kıyametin büyük alametlerinden biridir.Çünkü Kuran’da buna işaret edilmiştir. işte Kran ‘da ki güneş’in batıdan doğacağına işaret eden ayetini inceliyoruz. işte o ayet ve muhtelif meallerdeki yorumu :

Enam suresi 158. (ayet)

هَلْ يَنظُرُونَ إِلاَّ أَن تَأْتِيهُمُ الْمَلآئِكَةُ أَوْ يَأْتِيَ رَبُّكَ أَوْ يَأْتِيَ بَعْضُ آيَاتِ رَبِّكَ يَوْمَ يَأْتِي بَعْضُ آيَاتِ رَبِّكَ لاَ يَنفَعُ نَفْسًا إِيمَانُهَا لَمْ تَكُنْ آمَنَتْ مِن قَبْلُ أَوْ كَسَبَتْ فِي إِيمَانِهَا خَيْرًا قُلِ انتَظِرُواْ إِنَّا مُنتَظِرُونَ

Okunuş

Hel yenzurune illa en te'tiyehümül melaiketü ev ye'tiye rabbüke ev ye'tiye ba'du ayati rabbik yevme ye'ti ba'du ayati rabbike la yenfeu nefsen imanüha lem tekün amenet min kablü ev kesebet fi imaniha hayra kulinteziru inna müntezirun

Diyanet Açıklamalı

Onlar ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini yahut Rabbinin bazı alâmetlerinin gelmesini bekliyorlar. Rabbinin bazı alâmetleri geldiği gün, önceden inanmamış ya da imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye artık imanı bir fayda sağlamaz. De ki: Bekleyin, şüphesiz biz de beklemekteyiz!

Diyanet Vakfı

Onlar ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini yahut Rabbinin bazı alâmetlerinin gelmesini bekliyorlar. Rabbinin bazı alâmetleri geldiği gün, önceden inanmamış ya da imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye artık imanı bir fayda sağlamaz. De ki: Bekleyin, şüphesiz biz de beklemekteyiz!

Elmalılı Orijinal

Onlar ancak şunu gözetiyorlar: ki kendilerine Melekler geliversin veya rabbın geliversin veya rabbının ba'zı alâmetleri geliversin, rabbının ba'zı alâmetleri geldiği gün, evvelce iyman etmemiş veya iymanında bir hayır kazanmamış bir nefse o günkü iymanı hiç bir fâide vermez, de ki gözetin, çünkü biz şüphesiz gözetiyoruz

Elmalılı Sade. 1

Onlar, ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini ya da Rablerinin bir takım alametlerinin gelmesini gözetliyorlar. Rabbinin bazı alametleri geldiği gün, önceden iman etmemiş veya imanında bir hayır kazanmamış bir kimseye o günkü imanı hiçbir yarar sağlamaz. De ki: «Gözetin! Çünkü biz de şüphesiz gözetiyoruz.

Elmalılı Sade. 2

(inanmak için) ille meleklerin gelmesini, yahut Rabbinin gelmesini, ya da Rabbinin bazı âyetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Ama Rabbinin (azab) işaretlerinin geldiği gün, daha önce iman etmemiş, yahut imanında bir hayır kazanmamış kimseye, artık inanması bir fayda sağlamaz. De ki: «Bekleyin; biz de beklemekteyiz.»

Ö. N. Bilmen

Onlar başka değil, kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbin gelmesini veya Rabbin bazı âyetlerinin gelmesini bekliyorlar. Rabbin bazı âyetlerinin geleceği gün evvelce imân etmemiş veya imânında bir hayır kazanmamış olan şahsa imân faide bahş olmaz. De ki: «Bekleyiniz, ve biz de şüphe yok ki bekleyicileriz.»

S. Ateş

(inanmak için) ille meleklerin gelmesini, yahut Rabbinin gelmesini ya da Rabbinin bazı âyetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Ama Rabbinin bazı âyetleri geldiği gün, daha önce inanmamış, ya da imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye, artık inanması, fayda sağlamaz. De ki: "Bekleyin,biz de beklemekteyiz."

Tefhimü-l Kuran

Onlar, kendilerine meleklerin gelmesini mi, ya da Rabbinin gelmesini mi veya Rabbinin bazı ayetlerinin gelmesini mi gözlüyorlar? Rabbinin ayetlerinden bazılarının geleceği gün, daha önce iman etmemişse, veya imanıyla bir hayır kazanmamışsa hiç kimseye imanı yarar sağlamaz. De ki: «Bekleyin, biz de şüphesiz beklemekteyiz.»

Fizilalil Kuran

Onlar kendilerine meleklerin gelmesini mi yoksa Rabbinin gelmesini mi, yoksa Rabbinin bazı mucizelerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin bazı mucizeleri geldiği gün, daha önce iman etmemiş ya da imanı doğrultusunda bir hayır kazanamamış olan kimseye o günkü imanı bir fayda sağlamaz. Onlara de ki; Bekleyin bakalım, biz de bekliyoruz.»

i. Kesir

Onlar; hala kendilerine meleklerin gelmesini, yahut Rabbının gelmesini veya Rabbının ayetlerinden birinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbının ayetleri geldiği gün; kişi daha önceden inanmamış veya imanından bir hayır kazanmamışsa; imanı, ona hiç fayda vermez. De ki: Bekleyin, doğrusu biz de bekleyenlerdeniz.

Mevdudi

Onlar, kendilerine meleklerin gelmesini mi, ya da Rabbinin gelmesini mi veya Rabbinin bazı ayetlerinin gelmesini mi gözlüyorlar? Rabbinin ayetlerinden bazılarının geleceği gün, daha önce iman etmemişse, veya imanıyla bir hayır kazanmamışsa hiç kimseye imanı yarar sağlamaz. De ki: «Bekleyin, biz de şüphesiz beklemekteyiz.»

A. Gölpınarlı

Hâlâ kendilerine meleklerin inmesini, yahut Rabbinin, yahut da Rabbinden bâzı delillerin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin bâzı delilleri geldiği gün hiç kimseye, önceden iman etmemişse, yahut inancından bir hayır kazanmamışsa o günkü inanması fayda etmez. De ki: Bekleyin ve biz de beklemekteyiz zâten.

Y.N. Öztürk

Neyi bekliyorlar? Kendilerine meleklerin gelmesini mi, Rabbinin gelmesini mi, yoksa Rabbinin bazı mucizelerinin gelmesini mi? Rabbinin bazı mucizeleri geldiği gün, daha önce iman etmemiş yahut imanında bir hayır sahibi olamamış kişiye imanı hiçbir yarar sağlamayacaktır. De ki: "Bekleyin! Doğrusu biz de bekliyoruz."

H. S. Yeter

Onlar ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini yahut Rabbinin bazı alâmetlerinin gelmesini bekliyorlar. Rabbinin bazı alâmetleri geldiği gün, önceden inanmamış ya da imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye artık imanı bir fayda sağlamaz. De ki: Bekleyin, şüphesiz biz de beklemekteyiz!

A. Bulaç

Onlar, kendilerine meleklerin gelmesini mi, ya da Rabbinin gelmesini mi veya Rabbinin bazı ayetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin ayetlerinden bazılarının geleceği gün, daha önce iman etmemişse veya imanıyla bir hayır kazanmamışsa hiç kimseye imanı yarar sağlamaz. De ki: "Bekleyin, biz de şüphesiz beklemekteyiz."

S. Yıldırım

Onlar imana gelmek için ne bekliyorlar? Meleklerin inmesini mi? Rabbinin imha eden azabının veya Rabbinin kıyamet alâmetlerinden birinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin alâmetlerinden biri geldiği gün, daha önce iman etmeyen yahut imanıyla hayır kazanmayan hiçbir kimseye o günkü imanı asla fayda vermez. De ki: "Bekleyin, biz de beklemekteyiz."

A. Uğur

Onlar ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini yahut Rabbinin bazı alâmetlerinin gelmesini bekliyorlar. Rabbinin bazı alâmetleri geldiği gün, önceden inanmamış ya da imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye artık imanı bir fayda sağlamaz. De ki: Bekleyin, şüphesiz biz de beklemekteyiz!

G. Onan

Onlar, kendilerine meleklerin gelmesini mi, ya da rabbinin gelmesini mi veya rabbinin bazı ayetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin ayetlerinden bazılarının geleceği gün, daha önce inanmamışsa veya inancıyla bir hayır kazanmamışsa hiç kimseye inancı yarar sağlamaz. De ki: "Bekleyin, biz de şüphesiz beklemekteyiz."

Ş. Piriş

Onlar, illâ da kendilerine meleklerin gelmesini ya da Rabbinin gelmesini veya Rabbinin bazı mucizelerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin bazı mucizeleri geldiği gün, daha önceden iman etmemiş ya da imanıyla bir iyilik kazanmamış kimseye imanı fayda sağlamayacaktır. De ki: -Bekleyin, biz de bekliyoruz!

E. Yüksel

Kendilerine meleklerin gelmesini mi, yoksa Rabbinin, yahut Rabbinin bazı işaretlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin bazı işaretleri geldiği gün, daha önce inanmamış veya imanında bir hayır kazanmamış kişiye bir yarar sağlamaz. De ki: "Bekleyin, biz de beklemekteyiz."

i.H. Baltacıoğlu

Yoksa onlar kendilerine melekler gelecek, ya çalabın gelecek, ya da çalabının bir nice belgesi gelecek. Diye mi bekliyorlar?Eğer bir kimse bu belgeler gelmeden önce inanmış, ya da bu inancıyla iyilik işlemiş değilse, onun o inancı onun işine yaramaz. De ki: “Bekleyin. işte biz de bekliyoruz.”

Yorum

Evet işte gördüğünüz gibi Allah Kuran’da ‘’Rabbinin bazı alâmetleri geldiği gün, önceden inanmamış ya da imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye artık imanı bir fayda sağlamaz. ‘’diyerek Allah tarafından bir alamet gelecek ve tevbe kapısı kapanacak diyor. işte o alamet güneşin batıdan doğmasıdır. Alimler arasında bu konuda ihtila vardır. Bazı ları güneş batıdan doğunca artık hiç kimsenin tevbesinin kabul olmayacağını söylerken bazıları güneş batıdan doğunca sadece gayri Müslimlerin islama girmeleri kabul olmaz diye ayeti yorumlamışlar. Bu ayeti dikkatle incelediğimizde güneş’in batıdan doğma tarihi olan 2093 elde ederiz.

Hesabın açıklaması

يَوْمَ يَأْتِي بَعْضُ آيَاتِ رَبِّكَ

Okunuş: yevme ye'ti ba'du ayati rabbike

Y10 +V6+ M 40 +Y 10+ A 1 +T 400+ Y 10+ B 2 +AYN 70 +DAD 800 +ELiF 111+ Y10+ A1 +T 400 +R200 +B2+ KE20=2093

İşte gördüğünüz gibi güneşin batıdan doğmasıyla bir çok şey tersine dönecek örneğin pusulalar yön değiştirecek kuzey güneyi güney kuzeyi doğu batıyı batı doğuyu göserecek. Pusulanın yön değiştirmesine manyetik takla derler.

Bu manyetik taklanın olacağını astronomi bilim adamları da kabul etmekteler.

Dünyayı Kaplayan Duman Konusu 2054

Kuran’da Duhhan süresi vardır. Bu Duhhan kelimesi duman anlamındadır. Çünkü bu surede bütün dünyayı kapalayacak bir dumandan bahsedilmektedir. Yani önümüzdeki yıllarda uzayda büyük bir patlama olacak ve o patlamadan büyük bir duman bütün dünyayı kaplayacak.işte Duhhan süresi ve Duman konusu:

Duhan suresi 10. -11-12-13-14-15-16-ayetler)

فَارْتَقِبْ يَوْمَ تَأْتِي السَّمَاء بِدُخَانٍ مُّبِينٍ

Okunuş

Fertekib yevme te'tis semaü bi dühanim mübiyn

Diyanet Açıklamalı

Şimdi sen, göğün, açık bir duman çıkaracağı günü gözetle.

يَغْشَى النَّاسَ هَذَا عَذَابٌ أَلِيمٌ

Okunuş

Yağşen nas haza azabün eliym

Diyanet Açıklamalı

Duman insanları bürüyecektir. Bu, elem verici bir azaptır.

رَبَّنَا اكْشِفْ عَنَّا الْعَذَابَ إِنَّا مُؤْمِنُونَ

Okunuş

Rabbenekşif annel azabe inna mü'minun

Diyanet Açıklamalı

(işte o zaman insanlar:) Rabbimiz! Bizden azabı kaldır. Doğrusu biz artık inanıyoruz (derler).

أَنَّى لَهُمُ الذِّكْرَى وَقَدْ جَاءهُمْ رَسُولٌ مُّبِينٌ

Okunuş

Enna lehümüz zikra ve kad caehüm rasulüm mübiyn

Diyanet Açıklamalı

Nerede onlarda öğüt almak? Oysa kendilerine gerçeği açıklayan bir elçi gelmişti.

ثُمَّ تَوَلَّوْا عَنْهُ وَقَالُوا مُعَلَّمٌ مَّجْنُونٌ

Okunuş

Sümme tevellev anhü ve kalu muallemüm mecnun

Diyanet Açıklamalı

Sonra ondan yüz çevirdiler ve: Bu, öğretilmiş bir deli! dediler.

إِنَّا كَاشِفُو الْعَذَابِ قَلِيلًا إِنَّكُمْ عَائِدُونَ

Okunuş

inna kaşifül azib kaliylen inneküm aidun

Diyanet Açıklamalı

Biz azabı birazcık kaldıracağız, ama siz yine (eski halinize) döneceksiniz.

يَوْمَ نَبْطِشُ الْبَطْشَةَ الْكُبْرَى إِنَّا مُنتَقِمُونَ

Okunuş

Yevme nebtişül batşetel kübra inna müntekimun

Diyanet Açıklamalı

Fakat biz büyük bir şiddetle yakalayacağımız gün, kesinlikle intikamımızı alırız.

Yorum

Evet işte gördüğünüz gibi yukarıdaki ayetlerde her tarafı kaplayacak bir dumandan bahsedilmektedir.

Tefsir bilginlerinin çoğunluğu, bu dumanın, kıyametin alametlerinden biri olarak göğü kaplayacak olan duman olduğunu ifade etmişlerdir.

Ve bu duman çıktıktan sonra dünyanın ekolojik dengesi bozulacak ve Kıyamet kopacaktır.

Bu ayetin Ebced değerini hesap ettiğimizde bu Duman’ın ortaya çıkacağı tarihi olan 2054 bulmaktayız.

Buda çok ibret verici bir olaydır. Hem ayetin anlamının dumandan bahsetmesi ve Ebced hesabıyla da tarihinin verilmesi Kuran’ın bir mucizesidir. Hesabın açıklanması:

يَوْمَ تَأْتِي السَّمَاء بِدُخَانٍ مُّبِينٍ

Okunuş:yevme te'tis semaü bi dühanim mübiyn

Y 10 +V 6 +M 40 +T400 +A 1+ T 400 +Y 10 +SiN 120+ SiN 120+ M 40 + A1 +ELiF111 +B 2+ D4 + ĞE 600 + A1+ N50 M40+M40+ B2 +Y10 + N 50= 2054

Hulasa

Bu duman dünya dengesi için çok önemli bir olaydır. Çünkü gökteki patlamadan oluşacak bu duman sayesinde iklimler özelliklerini kaybedecek dünyanın dengesi bir anda değişecek ve yeryüzünün çoğu bölgegesi yaşanmaz hale gelecek. insanlar bu olay karşısında şaşkın kalacaklar ve bu olayı bir türlü çözemeyecekler . Bu patlama yeryüzünü çok ciddi bir şekilde etkilediği gibi gök yüzünüde etkileyecektir. Ve bir çok n gezegen bu patlamadan çok büyük yara alacak. Bu olayda kıyametin alametlerindendir. Astronomi uzmanları gök yüzünde büyük bir patlamanın ola bileceğine işaret etmekteler.

 

7.BÖLÜM

Ebced ilminde Dua Uygulamarı

Manevi ilme Sahib Olmanın Ebced Sırrı

Manevi ilme mevhibe ilim denilir. Mevhibe ilim kelimesinin ebce değeri :

M40+V6+H5 +B2+ Ayn 70+L 30+ M40=193 eder.

Her kim ki aşağıdaki duayı 193 defa 193 gün boyunca okursa o kişi bu Ebced ilmine mazhar olur.işte okuncak dua:

اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ

فَإِن تَوَلَّوْاْ فَقُلْ حَسْبِيَ اللّهُ لا إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ

وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ نُوحٍ إِذْ قَالَ لِقَوْمِهِ يَا قَوْمِ إِن كَانَ كَبُرَ عَلَيْكُم مَّقَامِي وَتَذْكِيرِي بِآيَاتِ اللّهِ فَعَلَى اللّهِ تَوَكَّلْتُ فَأَجْمِعُواْ أَمْرَكُمْ وَشُرَكَاءكُمْ ثُمَّ لاَ يَكُنْ أَمْرُكُمْ عَلَيْكُمْ غُمَّةً ثُمَّ اقْضُواْ إِلَيَّ وَلاَ تُنظِرُونِ

فَإِن تَوَلَّيْتُمْ فَمَا سَأَلْتُكُم مِّنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلاَّ عَلَى اللّهِ وَأُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْمُسْلِمِينَ

إِنِّي تَوَكَّلْتُ عَلَى اللّهِ رَبِّي وَرَبِّكُم مَّا مِن دَآبَّةٍ إِلاَّ هُوَ آخِذٌ بِنَاصِيَتِهَا إِنَّ رَبِّي عَلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ

قَالَ يَا قَوْمِ أَرَأَيْتُمْ إِن كُنتُ عَلَىَ بَيِّنَةٍ مِّن رَّبِّي وَرَزَقَنِي مِنْهُ رِزْقًا حَسَنًا وَمَا أُرِيدُ أَنْ أُخَالِفَكُمْ إِلَى مَا أَنْهَاكُمْ عَنْهُ إِنْ أُرِيدُ إِلاَّ الإِصْلاَحَ مَا اسْتَطَعْتُ وَمَا تَوْفِيقِي إِلاَّ بِاللّهِ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَإِلَيْهِ أُنِيبُ

إِن يَنصُرْكُمُ اللّهُ فَلاَ غَالِبَ لَكُمْ وَإِن يَخْذُلْكُمْ فَمَن ذَا الَّذِي يَنصُرُكُم مِّن بَعْدِهِ وَعَلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكِّلِ الْمُؤْمِنُونَ

قَالَتْ لَهُمْ رُسُلُهُمْ إِن نَّحْنُ إِلاَّ بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ وَلَـكِنَّ اللّهَ يَمُنُّ عَلَى مَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ وَمَا كَانَ لَنَا أَن نَّأْتِيَكُم بِسُلْطَانٍ إِلاَّ بِإِذْنِ اللّهِ وَعلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ

وَمَا لَنَا أَلاَّ نَتَوَكَّلَ عَلَى اللّهِ وَقَدْ هَدَانَا سُبُلَنَا وَلَنَصْبِرَنَّ عَلَى مَا آذَيْتُمُونَا وَعَلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُتَوَكِّلُونَ

الَّذِينَ صَبَرُواْ وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ

إِنَّهُ لَيْسَ لَهُ سُلْطَانٌ عَلَى الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ

إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَإِذَا تُلِيَتْ عَلَيْهِمْ آيَاتُهُ زَادَتْهُمْ إِيمَانًا وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ

وَمَن يَهْدِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِن مُّضِلٍّ أَلَيْسَ اللَّهُ بِعَزِيزٍ ذِي انتِقَامٍ

وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ قُلْ أَفَرَأَيْتُم مَّا تَدْعُونَ مِن دُونِ اللَّهِ إِنْ أَرَادَنِيَ اللَّهُ بِضُرٍّ هَلْ هُنَّ كَاشِفَاتُ ضُرِّهِ أَوْ أَرَادَنِي بِرَحْمَةٍ هَلْ هُنَّ مُمْسِكَاتُ رَحْمَتِهِ قُلْ حَسْبِيَ اللَّهُ عَلَيْهِ يَتَوَكَّلُ الْمُتَوَكِّلُونَ

وَيُنَجِّي اللَّهُ الَّذِينَ اتَّقَوا بِمَفَازَتِهِمْ لَا يَمَسُّهُمُ السُّوءُ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ

اللَّهُ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ وَكِيلٌ

فَمَن يُرِدِ اللّهُ أَن يَهْدِيَهُ يَشْرَحْ صَدْرَهُ لِلإِسْلاَمِ وَمَن يُرِدْ أَن يُضِلَّهُ يَجْعَلْ صَدْرَهُ ضَيِّقًا حَرَجًا كَأَنَّمَا يَصَّعَّدُ فِي السَّمَاء كَذَلِكَ يَجْعَلُ اللّهُ الرِّجْسَ عَلَى الَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ

يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالإِنسِ أَلَمْ يَأْتِكُمْ رُسُلٌ مِّنكُمْ يَقُصُّونَ عَلَيْكُمْ آيَاتِي وَيُنذِرُونَكُمْ لِقَاء يَوْمِكُمْ هَـذَا قَالُواْ شَهِدْنَا عَلَى أَنفُسِنَا وَغَرَّتْهُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَشَهِدُواْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَنَّهُمْ كَانُواْ كَافِرِينَ

وَرَبُّكَ الْغَنِيُّ ذُو الرَّحْمَةِ إِن يَشَأْ يُذْهِبْكُمْ وَيَسْتَخْلِفْ مِن بَعْدِكُم مَّا يَشَاء كَمَآ أَنشَأَكُم مِّن ذُرِّيَّةِ قَوْمٍ آخَرِينَ

Okunuş

Ütlü ma uhiye ileyke minel kitabi ve ekimis salah innes salate tenha anil fahşai vel münker ve lezikrullahi ekber vallahü ya'lemü ma tasneun

 

 

 

 

 

Okunuş

Fe in tevellev fe kul hasbiyallahü la ilahe illa hu aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbül arşil aziym

Okunuş

Vetlü aleyhim nebee nuh iz kale li kavmihi ya kavmi in kane kebüra aleyküm mekami ve tezkirii bi ayatillahi fe alellahi tevekkeltü fe ecmiu emraküm ve şürakaeküm sümme la yekün emruküm ve şürakaeküm sümme la yekün emruküm aleyküm ğummeten sümmakdu ileyye ve la tünzirun

Okunuş

Fe in tevelleytüm fe ma seeltüküm mir ecrv in ecriye illa alellahi ve ümirtü en ekune minel müslimin

Okunuş

inni tevekkeltü alellahi rabbi ve rabbiküm ma min dabbetin illa hüve ahizüm binasiyetiha inne rabbi ala siratim müstekiym

Okunuş

Kale ya kavmi eraeytüm in küntü ala beyyinetim mir rabbi ve razekani minhü rizkan hasena ve ma üridü en ühalifeküm ila ma enhaküm anh in üridü illel islaha mesteta't ve ma tevfikiy illa billah aleyhi tevekkeltü ve ileyhi ünib

Okunuş

iy yensurkümüllahü fe la ğalibe leküm, ve iy yahzülküm fe min zellezi yensuruküm mim ba'dih, ve alellahi felyetevekkelil mü'minun

Okunuş

Kalet lehüm rusülühüm in nahnü illa beşerum mislüküm ve lakinnellahe yemünnü ala mey yeşaü min ibadih ve ma kane lena en ne'tiyeküm bi sültanin illa bi iznillah ve alellahi fel yetevekkelil mü'minun

Okunuş

Ve ma lena ella netevekkele alellahi ve kad hedana sübülena ve lenasbiranne ala ma azeytümuna ve alellahi fel yetevekkelil müteveklkilun

Okunuş

Ellezine saberu ve ala rabbihim yetevekkelun

Okunuş

innehu leyse lehu sültanün alellezine amenu ve ala rabbihim yetevekkelun

Okunuş

innemel mü'minunellezine iza zükirallahü vecilet kulubühüm ve iza tüliyet aleyhim ayatühu zadethüm imanev ve ala rabbihim yetevekkelun

Okunuş

Ve mey yehdillahü fema lehu mim müdill e leysellahü bi azizin zintikam

Okunuş

Ve lein seeltehüm men halekas semavati vel erda le yekulünnellah kul eferaeytüm ma ted'une min dunillahi in eradeniyellahü bi durrin hel hünne kaşifatü durrihi ev eradeni bi rahmetin hel hünne mümsikatü rahmetih kul hasbiyellah aleyhi yetevekkelül mütevekkilun

Okunuş

Ve yüneccillahüllezinettekav bi mefazetihim la yemessühümüs suü ve la hüm yahzenun

Okunuş

Allahü haliku külli şey'iv ve hüve ala külli şey'iv vekil

Okunuş

Fe mey yüridillahü ey yehdiyehu yeşrah sadrahu lil islam ve mey yürid ey yüdilehu yec'al sadrahu dayyikan haracen ke ennema yessa'adü fis sema' kezalike yec'alüllahür ricse alellezine la yü'minun

Okunuş

Ya ma'şeral cinni vel insi e lem ye'tiküm rusülüm minküm yekussune aleyküm ayati ve yünziruneküm likae yevmiküm haza kalu şehidna ala enfüsina ve ğarrathümül hayatüd dünya ve şehidu ala enfüsihim ennehüm kanu kafirin

Okunuş

Ve rabbükel ğaniyyü zür rahmeh iy yeşa' yüzhibküm ve yestahlif mim ba'diküm ma yeşaü kema enşeeküm min zürriyyeti kavmin aharin

Başka bir uygulama :

Her kimki 193 gün boyunca günde 1 defa bu duayı orijinal haliyle bir kağıda yazıp o kağıdı suda eritip o sudan içse o kişide Ebced ilminin sırlarına vakıf olacaktır.

Zeka Ve Hafızanın Kuvvetli Olmasının Ebced Sırrı Konusu

Eğer bir kişinin zekası düşük ise ve bunun Ebced ilmi sayesinde yükselmesini isterse o kişi zeka kelimesinin Ebced sırrını bilmeli ve ona göre dua uygulaması yapmalı. Bunu yaparsa zekası yükselir.

işte zeka kelimesinin Ebced sırrı:

Zeka kelimesinin Ebced değeri Z 7 + K 20 + A1 + A1=29eder.

Her kim ki zeka düzeyi düşük ise aşağıdaki duayı 29 günde her gün 29 defa okursa 29 .günün sonunda o kişinin zekası yükselir.işte okunacak dua:

 

إِنَّ الَّذِينَ قَالُوا رَبُّنَا اللَّهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ

وَمَا بِكُم مِّن نِّعْمَةٍ فَمِنَ اللّهِ ثُمَّ إِذَا مَسَّكُمُ الضُّرُّ فَإِلَيْهِ تَجْأَرُون

َثُمَّ إِذَا كَشَفَ الضُّرَّ عَنكُمْ إِذَا فَرِيقٌ مِّنكُم بِرَبِّهِمْ يُشْرِكُونَ

لِيَكْفُرُواْ بِمَا آتَيْنَاهُمْ فَتَمَتَّعُواْ فَسَوْفَ تَعْلَمُونَ

وَيَجْعَلُونَ لِمَا لاَ يَعْلَمُونَ نَصِيبًا مِّمَّا رَزَقْنَاهُمْ تَاللّهِ لَتُسْأَلُنَّ عَمَّا كُنتُمْ تَفْتَرُونَ

وَيَجْعَلُونَ لِلّهِ الْبَنَاتِ سُبْحَانَهُ وَلَهُم مَّا يَشْتَهُونَ

وَيَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللّهِ مَا لاَ يَمْلِكُ لَهُمْ رِزْقًا مِّنَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ شَيْئًا وَلاَ يَسْتَطِيعُونَ

ضَرَبَ اللّهُ مَثَلاً عَبْدًا مَّمْلُوكًا لاَّ يَقْدِرُ عَلَى شَيْءٍ وَمَن رَّزَقْنَاهُ مِنَّا رِزْقًا حَسَنًا فَهُوَ يُنفِقُ مِنْهُ سِرًّا وَجَهْرًا هَلْ يَسْتَوُونَ الْحَمْدُ لِلّهِ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لاَ يَعْلَمُونَ

مَنْ عَمِلَ صَالِحًا مِّن ذَكَرٍ أَوْ أُنثَى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيَاةً طَيِّبَةً وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ أَجْرَهُم بِأَحْسَنِ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ

فَإِذَا قَرَأْتَ الْقُرْآنَ فَاسْتَعِذْ بِاللّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

شَاكِرًا لِّأَنْعُمِهِ اجْتَبَاهُ وَهَدَاهُ إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ

وَآتَيْنَاهُ فِي الْدُّنْيَا حَسَنَةً وَإِنَّهُ فِي الآخِرَةِ لَمِنَ الصَّالِحِينَ

وَضَرَبَ اللّهُ مَثَلاً قَرْيَةً كَانَتْ آمِنَةً مُّطْمَئِنَّةً يَأْتِيهَا رِزْقُهَا رَغَدًا مِّن كُلِّ مَكَانٍ فَكَفَرَتْ بِأَنْعُمِ اللّهِ فَأَذَاقَهَا اللّهُ لِبَاسَ الْجُوعِ وَالْخَوْفِ بِمَا كَانُواْ يَصْنَعُونَ

أَلا إِنَّهُمْ يَثْنُونَ صُدُورَهُمْ لِيَسْتَخْفُواْ مِنْهُ أَلا حِينَ يَسْتَغْشُونَ ثِيَابَهُمْ يَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ

وَمَا مِن دَآبَّةٍ فِي الأَرْضِ إِلاَّ عَلَى اللّهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَا كُلٌّ فِي كِتَابٍ مُّبِينٍ

وَوَصَّيْنَا الْإِنسَانَ بِوَالِدَيْهِ إِحْسَانًا حَمَلَتْهُ أُمُّهُ كُرْهًا وَوَضَعَتْهُ كُرْهًا وَحَمْلُهُ وَفِصَالُهُ ثَلَاثُونَ شَهْرًا حَتَّى إِذَا بَلَغَ أَشُدَّهُ وَبَلَغَ أَرْبَعِينَ سَنَةً قَالَ رَبِّ أَوْزِعْنِي أَنْ أَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّتِي أَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلَى وَالِدَيَّ وَأَنْ أَعْمَلَ صَالِحًا تَرْضَاهُ وَأَصْلِحْ لِي فِي ذُرِّيَّتِي إِنِّي تُبْتُ إِلَيْكَ وَإِنِّي مِنَ الْمُسْلِمِينَ

قُلْ آمَنَّا بِاللّهِ وَمَا أُنزِلَ عَلَيْنَا وَمَا أُنزِلَ عَلَى إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَقَ وَيَعْقُوبَ وَالأَسْبَاطِ وَمَا أُوتِيَ مُوسَى وَعِيسَى وَالنَّبِيُّونَ مِن رَّبِّهِمْ لاَ نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِّنْهُمْ وَنَحْنُ لَهُ مُسْلِمُونَ

وَمَن يَبْتَغِ غَيْرَ الإِسْلاَمِ دِينًا فَلَن يُقْبَلَ مِنْهُ وَهُوَ فِي الآخِرَةِ مِنَ الْخَاسِرِينَ

وَلاَ تَكُونُواْ كَالَّذِينَ تَفَرَّقُواْ وَاخْتَلَفُواْ مِن بَعْدِ مَا جَاءهُمُ الْبَيِّنَاتُ وَأُوْلَـئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ

آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مِن رَّبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ كُلٌّ آمَنَ بِاللّهِ وَمَلآئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ لاَ نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِّن رُّسُلِهِ وَقَالُواْ سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ

شَرَعَ لَكُم مِّنَ الدِّينِ مَا وَصَّى بِهِ نُوحًا وَالَّذِي أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ وَمَا وَصَّيْنَا بِهِ إِبْرَاهِيمَ وَمُوسَى وَعِيسَى أَنْ أَقِيمُوا الدِّينَ وَلَا تَتَفَرَّقُوا فِيهِ كَبُرَ عَلَى الْمُشْرِكِينَ مَا تَدْعُوهُمْ إِلَيْهِ اللَّهُ يَجْتَبِي إِلَيْهِ مَن يَشَاء وَيَهْدِي إِلَيْهِ مَن يُنِيبُ

وَمَا تَفَرَّقُوا إِلَّا مِن بَعْدِ مَا جَاءهُمُ الْعِلْمُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ وَلَوْلَا كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِن رَّبِّكَ إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى لَّقُضِيَ بَيْنَهُمْ وَإِنَّ الَّذِينَ أُورِثُوا الْكِتَابَ مِن بَعْدِهِمْ لَفِي شَكٍّ مِّنْهُ مُرِيبٍ

فَلِذَلِكَ فَادْعُ وَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاءهُمْ وَقُلْ آمَنتُ بِمَا أَنزَلَ اللَّهُ مِن كِتَابٍ وَأُمِرْتُ لِأَعْدِلَ بَيْنَكُمُ اللَّهُ رَبُّنَا وَرَبُّكُمْ لَنَا أَعْمَالُنَا وَلَكُمْ أَعْمَالُكُمْ لَا حُجَّةَ بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمُ اللَّهُ يَجْمَعُ بَيْنَنَا وَإِلَيْهِ الْمَصِيرُ

قُولُواْ آمَنَّا بِاللّهِ وَمَآ أُنزِلَ إِلَيْنَا وَمَا أُنزِلَ إِلَى إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَقَ وَيَعْقُوبَ وَالأسْبَاطِ وَمَا أُوتِيَ مُوسَى وَعِيسَى وَمَا أُوتِيَ النَّبِيُّونَ مِن رَّبِّهِمْ لاَ نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِّنْهُمْ وَنَحْنُ لَهُ مُسْلِمُونَ

فَإِنْ آمَنُواْ بِمِثْلِ مَا آمَنتُم بِهِ فَقَدِ اهْتَدَواْ وَّإِن تَوَلَّوْاْ فَإِنَّمَا هُمْ فِي شِقَاقٍ فَسَيَكْفِيكَهُمُ اللّهُ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ

قُلْ أَتُحَآجُّونَنَا فِي اللّهِ وَهُوَ رَبُّنَا وَرَبُّكُمْ وَلَنَا أَعْمَالُنَا وَلَكُمْ أَعْمَالُكُمْ وَنَحْنُ لَهُ مُخْلِصُونَ

Okunuş

innellezine kalu rabbünellahü sümmestekamu fe la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun

Okunuş

Ve ma büküm min ni'metin fe minellahi sümme iza messekümüd durru fe ileyhi tec'erun

Okunuş

Sümme iza keşefed durra anküm iza ferikum minküm bi rabbihim yüşrikun (49.ayet secde ayetedir.)

Okunuş

Li yekfüru bima ateynahüm fe temetteu fe sevfe ta'lemun

Okunuş

Ve yec'alune li ma la ya7lemune nasiybem mimma razaknahüm tellahi le tüs'elünne amma küntüm tefterun

Okunuş

Ve yec'alune lillahil benati sübhanehu ve lehüm ma yeştehun

Okunuş

Ve ya'büdune min dunillahi ma la yemlikü lehüm rizskam mines semavati vel erdi şey'ev ve la yestetiy'un

Okunuş

Darabellahü meselen abdem memlukel la yakdiru ala şey'iv ve mer razaknahü minna zirkan hasenen fe hüve yünfiku minhü sirrav ve cehra hel yestevun elhamdü lillah bel ekseruhüm la ya'lemun

Okunuş

Men amile saliham min zekerin ev ünsa ve hüve mü'minün fe le nuhyiyennehu hayaten tayyibeh ve la necziyennehüm ecrahüm bi ahseni ma kanu ya'melun

Okunuş

Fe iza kara'tel kur'ane festeiz billahi mineş şeytanir racim

Okunuş

Şakiral li en'umih ictebahü ve hedahü ila siratim müstekiym

Okunuş

Ve ateynahü fid dünya haseneh ve innehu fil ahirati le mines salihiyn

Okunuş

Ve darabellahü meselen karyeten kanet aminetem mutmeinnetey ye'tiha rizkuha rağadem min külli mekanin fe keferat bi en'umillahi fe ezakahallahü libasel cui vel havfi bima kanu yasneun

Okunuş

E la ninehüm yesunu sudurahüm li yestahfu minh e la hiyne yestağşune siyabehüm ya'lemü ma yüsirrune ve ma yu'linun innehu alimüm bi zatis sudur

Okunuş

Ve ma min dabbetin fil erdi illa alellahi rizkuha ve ya'lemü müstekarraha ve müstevdeaha küllün fi kitabim mübin

Okunuş

Ve hüvellezi halekas semavati vel erda fi sitteti eyyamiv ve kane arşühu alel mai li yeblüveküm eyyüküm ahsenü amela ve le in kulte inneküm meb'usune mim ba'dil mevti le yekulennellezine keferu in haza illa sihrum mübin

Okunuş

Ve vessaynel insane bi valideyhi ihsana hamelethü ümmühu kürhev ve vedaathü kürha ve hamlühu ve fisalühu selasune şehra hatta iza beleğa eşüddehu ve belğa erbeiyne seneten kale rabbi evzi'ni en eşküra ni'metekelleti en'amte aleyye ve ala valedeyye ve en a'mele salihan terdahü ve aslih li fi zürriyyeti inni tübtü ileyke ve inni minel müslimin

Okunuş

Kul amenna bilbillahi ve ma ünzile aleyna ve ma ünzile ala ibrahime ve ismaiyle ve ishaka ve ya'kube vel esbati ve ma utiy musa ve iysa ven nebiyyune mir rabbihim, la nüferriku beyne ehadim minhüm ve nahnü lehu müslimun

Okunuş

Ve mey yebteği ğayral islami dinen fe ley yukbele minh, ve hüve fil ahirati minel hasirin

Okunuş

Ve la tekunu kellezine teferraku vahtelefu mim ba'di ma caehümül beyyinat, ve ülaike lehüm azabün aziym

Okunuş

Amener rasulü bi ma ünzile ileyhi mir rabbihi vel mü'minun, küllün amene billahi ve melaiketihi ve kütübihi ve rusülih, la nüferriku beyne ehadim mir rusülih, ve kalu semi'na ve eta'na ğufraneke rabbena ve ileykel masiyr

Okunuş

Şeraa leküm mined dini ma vessa bihi nuhav vellezi evhayna ileyke ve ma vessayna bihi ibrahime ve musa ve iysa en ekiymüd dine ve la teteferraku fih kebüra alel müşrikine ma ted'uhüm ileyh allahü yectebi ileyhi mey yeşaü ve yehdi ileyhi mey yünib

Okunuş

Ve ma teferraku illa mim ba'di ma caehümül ilmü bağyem beynehüm ve lev la kelimetün sebkat mir rabbike ila ecelim müsemmel le kudiye beynehüm ve lev la kelimetün sebekat mir rabbike ila ecelim müsemmel le kudiye beynehüm ve innellezine urisül kitabe mim ba'dihim lefi şekkim minhü mürib

Okunuş

Fe li zalike fed'u vestekim kema ümirt ve la tettebi' ehvaehüm ve kul amentü bima enzelellahü min kitab ve ümirtü li a'dile beyneküm allahü rabbüna ve rabbüküm lena a'malüna ve leküm a'malüküm la huccete beynena ve beyneküm allahü yecmeu beynena ve ileyhil mesiyr

Okunuş

Kulu amenna billahi ve ma ünzile ileyna ve ma ünzile ila ibrahime ve ismaiyle ve ishaka ve ya'kube vel esbati ve ma utiye musa ve iysa ve ma utiyen nebiyyune mir rabbihim, la nüferriku beyne ehadim minhüm ve nahnü lehu müslimun

Okunuş

Fe in amenu bi misli ma amentüm bihi fe kadihtedev, ve in tevellev fe innema hüm fi şikak, fe seyekfikehümüllah, ve hüves semiul alim

Okunuş

Kul etühaccunena fillahi ve hüve rabbüna ve rabbüküm, ve lena amalüna ve leküm a'malüküm, ve nahnü lehu muhlisun

Başka uygulama:

Eğer bir kişinin zekası düşükse o kişi o kişi yukarıda ki duanın Arapça orjinalini bir kağıda yazıp o kağıdı suda eritip o suyu 29 gün boyunca her sabah bir bardak içerse o kişi yüksek düzeyde zekaya sahip olacak.

HAFIZA KONUSU

Eğer bir kişinin hafızası kuvvetli değilse ve kuvvetli olmasını isterseniz . Hafızanın Ebced değerini bilmeniz lazım ve ona göre uygulama yapmalısınız.hafıza kelimesinin Ebced değeri: Ha8+ A1+F80+ Za 800+H 5 =893eder.

Her kimki aşağıdaki duayı beyaz bir kağıda yazıp o duayı o kağıt üzerine 893 defa okursa ve o kağıdı suda ertip o suyu içerse o kişinin hafızası çok kuvvetli olur ve okuduğu her şeyi ezberler ve ezberlediklerini unutmaz. işte yazılacak ve okunacak dua:

وَمِن قَبْلِهِ كِتَابُ مُوسَى إِمَامًا وَرَحْمَةً وَهَذَا كِتَابٌ مُّصَدِّقٌ لِّسَانًا عَرَبِيًّا لِّيُنذِرَ الَّذِينَ ظَلَمُوا وَبُشْرَى لِلْمُحْسِنِينَ

إِنَّ الَّذِينَ قَالُوا رَبُّنَا اللَّهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ

قَالَ بَل رَّبُّكُمْ رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ الَّذِي فَطَرَهُنَّ وَأَنَا عَلَى ذَلِكُم مِّنَ الشَّاهِدِينَ

وَتَاللَّهِ لَأَكِيدَنَّ أَصْنَامَكُم بَعْدَ أَن تُوَلُّوا مُدْبِرِينَ

فَجَعَلَهُمْ جُذَاذًا إِلَّا كَبِيرًا لَّهُمْ لَعَلَّهُمْ إِلَيْهِ يَرْجِعُونَ

قَالُوا مَن فَعَلَ هَذَا بِآلِهَتِنَا إِنَّهُ لَمِنَ الظَّالِمِينَ

قَالُوا سَمِعْنَا فَتًى يَذْكُرُهُمْ يُقَالُ لَهُ إِبْرَاهِيمُ

قَالُوا فَأْتُوا بِهِ عَلَى أَعْيُنِ النَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَشْهَدُونَ

قَالُوا أَأَنتَ فَعَلْتَ هَذَا بِآلِهَتِنَا يَا إِبْرَاهِيمُ

قَالَ بَلْ فَعَلَهُ كَبِيرُهُمْ هَذَا فَاسْأَلُوهُمْ إِن كَانُوا يَنطِقُونَ

فَرَجَعُوا إِلَى أَنفُسِهِمْ فَقَالُوا إِنَّكُمْ أَنتُمُ الظَّالِمُونَ

ثُمَّ نُكِسُوا عَلَى رُؤُوسِهِمْ لَقَدْ عَلِمْتَ مَا هَؤُلَاء يَنطِقُونَ

قَالَ أَفَتَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَنفَعُكُمْ شَيْئًا وَلَا يَضُرُّكُمْ

أُفٍّ لَّكُمْ وَلِمَا تَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ أَفَلَا تَعْقِلُونَ

قَالُوا حَرِّقُوهُ وَانصُرُوا آلِهَتَكُمْ إِن كُنتُمْ فَاعِلِينَ

قُلْنَا يَا نَارُ كُونِي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلَى إِبْرَاهِيمَ

مَا كَانَ لِلْمُشْرِكِينَ أَن يَعْمُرُواْ مَسَاجِدَ الله شَاهِدِينَ عَلَى أَنفُسِهِمْ بِالْكُفْرِ أُوْلَئِكَ حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ وَفِي النَّارِ هُمْ خَالِدُونَ

يَوْمَ يُحْمَى عَلَيْهَا فِي نَارِ جَهَنَّمَ فَتُكْوَى بِهَا جِبَاهُهُمْ وَجُنوبُهُمْ وَظُهُورُهُمْ هَـذَا مَا كَنَزْتُمْ لأَنفُسِكُمْ فَذُوقُواْ مَا كُنتُمْ تَكْنِزُونَ

أَلَمْ يَعْلَمُواْ أَنَّهُ مَن يُحَادِدِ اللّهَ وَرَسُولَهُ فَأَنَّ لَهُ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدًا فِيهَا ذَلِكَ الْخِزْيُ الْعَظِيمُ

وَعَدَ الله الْمُنَافِقِينَ وَالْمُنَافِقَاتِ وَالْكُفَّارَ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا هِيَ حَسْبُهُمْ وَلَعَنَهُمُ اللّهُ وَلَهُمْ عَذَابٌ مُّقِيمٌ

فَرِحَ الْمُخَلَّفُونَ بِمَقْعَدِهِمْ خِلاَفَ رَسُولِ اللّهِ وَكَرِهُواْ أَن يُجَاهِدُواْ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَقَالُواْ لاَ تَنفِرُواْ فِي الْحَرِّ قُلْ نَارُ جَهَنَّمَ أَشَدُّ حَرًّا لَّوْ كَانُوا يَفْقَهُونَ

أَفَمَنْ أَسَّسَ بُنْيَانَهُ عَلَى تَقْوَى مِنَ اللّهِ وَرِضْوَانٍ خَيْرٌ أَم مَّنْ أَسَّسَ بُنْيَانَهُ عَلَىَ شَفَا جُرُفٍ هَارٍ فَانْهَارَ بِهِ فِي نَارِ جَهَنَّمَ وَاللّهُ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ

Okunuş

Ve min kablihi kitabü musa imamev ve rahmeh ve haza kitabüm müsaddikul lisanen arabiyyel li yünzirallezine zalemu ve büşra lil muhsinin

Okunuş

innellezine kalu rabbünellahü sümmestekamu fe la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun

Okunuş

Kale ber rabbüküm rabbüs semavati vel erdillezi fetarahünne ve ene ala zaliküm mineş şahidin

Okunuş

Ve tellahi le ekidenne asnameküm ba'de en tüvlelu müdbirin

Okunuş

Fe cealehüm cüzazen illa kebiral lehüm leallehüm ileyhi yarciun

Okunuş

Kalu men feale haza bi alihetina innehu le minez zalimin

Okunuş

Kalu semi'na fetey yezküruhüm yükalü lehu ibrahim

Okunuş

Kalu fe'tu bihi ala a'yünin nasi leallehüm yeşhedun

Okunuş

Kalu e ente fealte haza bialihetina ya ibrahim

Okunuş

Kale bel fealehu kebiruhüm haza fes'eluhüm in kanu yentikun

Okunuş

Fe raceu ila enfüsihim fe kalu inneküm entümüz zalimun

Okunuş

Sümme nükisu ala ruusihim lekad alimte ma haülai yentikun

Okunuş

Kale efeta'büdune min dunillahi ma la yenfeuküm şey'ev ve la yedurruküm

Okunuş

Üffil leküm ve li ma ta'büdune min dunillah efela ta'kilun

Okunuş

Kalu harrikuhü vensuru aliheteküm in küntüm failin

Okunuş

Kulna ya naru kuni berdev ve selamen ala ibrahim

Okunuş

Ma kane lil müşrikine ey ya'müru mesacidellahi şahidine ala enfüsihm bil küfr ülaike habitat a'malühüm ve fin nari hüm halidun

Okunuş

Yevme yuhma aleyha fi nari cehenneme fe tükva biha cibahühüm ve cünubühüm ve zuhuruhüm haza ma keneztüm li enfüsiküm fe zuku ma küntüm teknizun

Okunuş

E lem ya'lemu ennehu mey yühadidillahe ve rasulehu fe enne lehu nara cehenneme haliden fiha zalikel hizyül aziym

Okunuş

Veadellahül münafikiyne vel münafikati vel küffara nara cehenneme halidine fiha hiye hasbühüm ve leanehümüllah ve lehüm azabüm mükiym

Okunuş

Ferihal mühallefune bi mak'adihim hilafe rasulillahi ve kerehu ey yücahidu bi emvalihim ve enfüsihim fi sebilillahi ve kalu la tenfiru fil harr kul naru cehenneme eşddü harra lev kanu yefkahun

Okunuş

E fe men essese bünyanehu ala katva minallahi ve ridvanin hayrun em men essese bünyanehu ala şefacürufin harin fenhara bihi fi nari cehennem vallahü la yehdil havmez zalimin

 

 

8.BÖLÜM

 

Kutsal Kitapların isimlerinin Ebced’i Ve O Kitapların Sahibi Olan Peygamberlerin isimlerinin Ebced’inin Hesaplanışı

Kur’an kelimesinin ve incil kelimesinin En Küçük Ebcedteki Değerleri Birbirine Eşittir.

Kur’an’ın kelime anlamı: En çok okunan kitaptır. Gerçektende Kur’an-ı Kerim kitaplar içinde en çok okunanıdır. Bunu küçük cifrle hesapladığımızda 22’yi bulmaktayız.

KURAN

K10+R8+AA2+N2 = 22

Hesabın Açıklanması Bu kelimeyi en küçük Ebcedle hesapladığımızda 22 rakkamını bulmaktayız. Bir başka kutsal kitap olan incil’ide en küçük Ebcedle hesapladığımızda yine 22 rakamını bulmaktayız.

İncil kelime anlamı: Müjdeci demektir.

Çünkü incil kendisinde geçen hükümleri uygulayan kişilere cennet müjdesi vermektedir. incil kitabında devamlı müjdeler güzel sözler vardır. Tehditler ve korkutmalar yoktur.

İNCİL

A1+N2+C3+Y10+L6 = 22

Hesabın Açıklanması Bu kelimeyide en küçük Ebcedle hesapladığımızda yine 22’yi bulmaktayız.

Çok ilginç bir tevafuk ki Kur’an kelimeside incil kelimesi gibi beş harflidir ve her ikisinin en küçük Ebced’deki değerinin 22 olduğunu görmekteyiz.

Bu iki Kitabın Gönderildiği iki Peygamberin ismininde

En Küçük Ebceddeki Değerleri Birbirine Eşittir.

Muhammed kelimesi en küçük Ebcedle 20 rakamını veriyor.

Muhammed isminin anlamı: En çok övülen kişi

MUHAMMED

M4+H8+M4+D4 = 20

İsa kelimesi en küçük Ebcedle 20 rakamını veriyor.

İsa kelimesinin anlamı: Mübarek olan.

İSA

AYN 10+Y 10 = 20

Soru: İsa kelimesi dört harften oluşmaktadır. Ancak sizin yaptığınız hesaplamada iki tane rakamın toplamı vardır. Niçin dört tane harfin toplamını almıyorsunuz.

Cevap: İsa kelimesinin son harfi elif olduğu için ve elif’de harfiille olduğu için, harfiillelerde vakıf halinde hazf (yok) edildiğinden, hesaplamaya dahil olmuyor.

Gelelim “sin” harfine. Bu harfinde en küçük Ebced hesabındaki değeri sıfırdır. Çünkü “sin” harfinin değeri olan 60, 12’ye tam bölünür ve elde hiçbir rakam kalmaz. Onun için sadece isa kelimesinden iki harf hesaplanır.

Tevrat ve Zebur Kelimelerinin En Küçük Ebcedteki

Değerleri Birbirine Eşittir.

Tevrat Kelimesini inceliyelim:

Tevrat kelimesinin, en küçük Ebced hesabıyla değeri 23’tür.

Tevrat kelimesinin anlamı: Korkutucu demektir. Çünkü Tevrat genellikle insanları cehennemle tehtit eder.

TEVRAT

T4+V6+R8+A1+T4 = 23

Hesabın Açıklanması Bu kelimenin en küçük Ebcedle hesabı görüldüğü gibi 23’e denk gelmektedir.

Zebur Kelimesini inceliyelim:

Yahudilerin bir başka kitabı olan Zebur’da en küçük Ebcedle 23 rakamına denk gelmektedir.

Zebur kelimesinin anlamı: Satırlar demektir. Çünkü Zebur hikayelerden, kısaslardan ibarettir.

ZEBUR

Z 7+B2+V6+R8 = 23

Hesabın Açıklaması Görüldüğü gibi Zebur kelimesinin en küçük Ebcedle hesaplanmasıda 23’ü göstermektedir. Sonuç olarak bu kutsal kitapların isimlerini hesapladığımızda 2 rakamı (22 ve 23) elde ediyoruz.

Bu iki Kitabın Gönderildiği iki Peygamberin isimlerinin de En Küçük Ebceddeki Değerleri Birbirine Eşittir.

Tevrat ve Zebur’un gönderildiği peygamberler olan Musa ve Davud’un en küçük Ebcedle hesaplanmasıda birbirlerine denk rakamları göstermektedir.

Musa: Bu kelime Musa olarak hesaplanmaz. Çünkü Hz. Musa’nın asıl ismi Muşa’dır.

Muşa kelimesi Arap dilinde olmadığı için Musa’ya çevrilmiştir.

Ancak hesaplamalarda asıl isim esas alınır.

Muşa kelimesinin anlamı: Sandıktaki çocuk. Çünkü Hz. Musa çocukken bir sandıkta bulunmuştur. Onun için o isim ona takılmıştır.

MUŞA

M4+V6+Ş6 = 16

Bu kelimenin en küçük Ebcedle hesaplanması 16’yı gösteriyor. Zebur’un gönderildiği peygamber olan Davut isminide hesapladığımızda yine 16 rakamını görmekteyiz.

Davut kelimesinin anlamı: Güzel sesli. Çünkü rivayet edildiğine göre Davut peygamber gelmiş geçmiş en güzel sesli insandır.

DAVUD

D4+A1+A1+V6+D4 = 16

Görüldüğü gibi Davut kelimeside en küçük Ebcedle hesaplandığında 16 rakamına tekabul ediyor.

Soru: Davut kelimesi dört harfli bir kelimedir. Ancak hesaplamada beş harfliymiş gibi görülür. Niçin böyledir.

Cevap: Davut kelimesinde yazılmayan ancak okunuşunda uzatılan bir med harfi vardır. O harf hiç yazıda görülmediği için, sadece 1 rakamına tekabül eder. Onun için o 1’i hesaplamaya ilave ederiz.

Kutsal kitapların isimlerini ve peygamberlerinin isimlerini hesapladığımızda Kur’an ve incil’in, Muhammed ve isa’nın, Tevrat ve Zebur’un, Musa ile Davut’un birbirine eşit olduğunu görüyoruz.

Bu çok ilginç bir sırdır. Çünkü; Davut peygamber Musa Peygamberin dinini yayın bir peygamberdir. Ondan yüzyıllar sonra Museviliği insanlara anlatan ve Musevi devletini kurandır.

Muhammed ile isa’nın isimlerinin ve kitaplarının isimlerinin aynı hesabı vermeside şuna işaret olabilir: Hz. isa ahir zamanda inecek Hz. Muhammed’in dinini yayacak ve Hıristiyanlığı islamiyete kalb edecek ve islam devletinin başkanı olacaktır. Bu isimleri en küçük Ebcedle hesapladığımızda bu ince bağlantıyı görüyoruz.

Şimdi Kuranda Adı Geçen Peygamberlerin isimlerinin Ebced Değerini Zikrediyoruz.

İşte O isimlerin Ebced Değerleri:

İBRAHiM Ebced değeri .A1+R200+A1+ He 5 +Y 10 +M 40 =257

ADEM Ebced değeri.a1 +D 4+ M40 = 45

NUH Ebced değeri :N50 + V6 +H 8=64

Salih Ebced değeri:SAD 90+ A1+ L30 +H8=129

Şuayb Ebced değeri:Ş300+AYN 70 +Y 10 + B2=382

Hüd Ebced değri: H8+ V 6 + D4=18

İsmail Ebced değeri:A 1+S 60+ M 40 + Ayn 70 + Y10 +L 30=211

İlyas Ebced değeri : A1 + L30+Y 10+ A1+S60=102

Elyasa Ebced değeri: A1 + L30 + Y10 + S 60 + Ayn 70=171

Yusuf Ebced değeri: Y10 +V6 + S 60 + F 80 =156

Yunus Ebced değeri:Y10 + V6 + N 50 +S 60=126

Zül kifl Ebced değeri:Zal 600 + V6+ L30 + K 20 +F 80 + L30=766

Lut Ebced değeri:L 30 + V 6 + Ta 9=45

Yakup Ebced değeri:Y10 + Ayn 70 + K 100 + V 6 + B 2 = 188

Süleyman Ebced değeri:S 60 + L30 + Y 10 + M40 +A1 + N 50 =191

Yuşa Ebced değeri: Y10 + V 6 +Ş 300 + Ayn 70 =386

İdris Ebcede değeri: A 1+ D 4+ R 200 + Y 10 + S 60 = 275

Şit Ebced değeri: Ş 300 + Y 10 + T 400 = 710

İshak Ebced değeri: A1 + S 60 + H 8 +A1+ K 100=170

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

no image

Bültene Katılın

Gelişmelerden haberdar olmak için bültene katılabilirsiniz.