Ayetel Kürsi Okunuşu - Ayetel Kürsi Türkçe Anlamı Meali Tefsiri
Ayetel Kürsi Arapça, Türkçe okunuşu, anlamı, tefsiri ve fazileti nedir?
Ayetel Kürsi duası okunuşu ve anlamı nedir?
Ayetel Kürsi Kuranı Kerimde hangi ayette geçiyor ?
Ayetel Kürsi'nin konusu, özellikleri, faydaları, sırları neler?
“Kuran’ın en faziletli ayeti Bakara suresindeki Ayetel-kürsi’dir. Bu ayet bir evde okunduğu zaman şeytan oradan uzaklaşır. ” (Tirmizi, Fedailü’l-Kuran, 2) " Peygamber Efendimiz (S.A.V.) şöyle buyurdular: "Her şeyin bir şerefi var. Kuran-ı Kerim'in şerefesi de Bakara suresidir. Bu surede bir ayet vardır ki, Kuran ayetlerinin efendisidir." (Tirmizi, Sevabu'l-Kuran 2, (2881).
Ayetel Kürsi hakkında sizler için hazırladıklarımız:
Ayetel Kürsi Hakkında Kısaca Bilgi
Ayetel Kürsi Duası Arapça Yazılışı
Ayetel Kürsi Duası Okunuşu (Türkçe)
Ayetel Kürsi Anlamı (Meali Türkçe)
Ayetel Kürsi İniş Sebebi
Ayetel Kürsi Nasıl İndirildi?
Ayetel Kürsi Nerelerde Okunur?
Ayetel Kürsi’nin Özellikleri, Faydaları ve Fazileti İle İlgili Hadisler
Ayetel Kürsi Tefsiri
Ayete-l Kürsi’nin Öğrettiği Hakikatler
Ayetel Kürsi'yi Çok Önemli Yapan Hikmetler Nelerdir?
Ayetel Kürsi'nin Faziletleri Nelerdir?
Yatarken Ayete’l Kürsi’yi Okumanın Fazileti
Namazda Okunan Sureler
Ayetel Kürsi Hakkında Kısaca Bilgi
Ayetel Kürsi Bakara suresinin 255. ayetinde yer almaktadır. İçinde Allah’ın kürsüsü zikredildiği için “Ayetel-kürsi” adıyla anılan bu ayet hem muhtevası hem de üstün özellikleri sebebiyle dikkat çekmiş, hakkında hadisler varit olmuş, çok okunmuş, şifa ve korunmaya vesile kılınmıştır. Kelime-i şehadet ve İhlas sureleri nasıl İslam inancının özünü ihtiva ediyor ve insanlara Allah Teala’yı tanıtıyorsa Ayetel Kürsi de –onlardan daha geniş ve detaylı olarak- bu özelliği taşımaktadır.
Bakara suresi Mushafta ikinci, nüzul sıralamasında 87. suredir, Medine’de nazil olmuştur. Kuran’ın en uzun suresidir. Tamamının bir nüzul sebebi olmamakla birlikte birçok ayeti için özel iniş sebepleri vardır. O ayetler açıklanırken nüzul sebepleri hakkında da bilgi verilecektir.
Ayetel Kürsi Arapça
اَللّٰهُ لاَ إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ مَن ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلاَّ بِإِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِّنْ عِلْمِهِ إِلاَّ بِمَا شَاء وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَلاَ يَؤُودُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ
Ayetel Kürsi Türkçe Okunuşu
“Bismillahi’r-Rahmani’r-Rahim. "Allahü la ilahe illa hüvel hayyül kayyum, la te'huzühu sinetün vela nevm, lehu ma fissemavati ve ma fil'ard, men zellezi yeşfeu indehu illa bi'iznih, ya'lemü ma beyne eydiyhim vema halfehüm, vela yü-hitune bi'şey'in min ilmihi illa bima şae vesia kürsiyyühüssemavati vel'ard, vela yeudühu hıfzuhüma ve hüvel aliyyül azim." (Bakara suresinin 255)
Ayetel Kürsi Türkçe Anlamı
Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla. "Allah kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır. Diridir, kayyumdur. Onu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey onundur. İzni olmaksızın onun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar onun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. Onun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri koruyup gözetmek ona güç gelmez. O, yücedir, büyüktür." (Bakara suresinin 255)
Ayetel Kürsi İniş Sebebi
Müşrikler, tevhid inancını bir kenara bırakarak putlara tapıyor ve onların kendilerine şefaatçi olacaklarına inanıyor, Allah Teala’ya inandıklarını söylemekle birlikte, O’nun uluhiyetine ait sıfatlarını inkar ediyorlardı. Mekke devrinde tevhid inancını ispat eden pek çok ayet-i kerime nazil olmuşsa da Ayetel-Kürsi, Medine döneminin ilk yıllarında, Allah Teala’ya inanç konusundaki doğru itikadı adeta bir deklarasyon şeklinde beyan etmek ve Mekke’de inmiş olan tevhid ayetlerinin ortak manasını özetlemek üzere indirildi. (el-Mürşidi, vr:27/A)
Ayetel Kürsi Nasıl İndirildi?
Kur’an-ı Kerim, Peygamber Efendimize 23 yılda parça parça indirilmiş, her inen ayet-i kerime Peygamber Efendimiz tarafından vahiy katiplerine yazdırılmıştır. Tefsir kitaplarımızda kaydedildiğine göre bu ayet-i kerime indiğinde Peygamber Efendimiz, vahiy katiplerinin başında gelen Zeyd bin Sabit’i çağırarak bu ayet-i kerimeyi yazdırmıştır.
Hazreti Ali’nin oğlu Muhammed bin Hanefiyye’den aktarıldığına göre bu ayet-i kerime indiğinde yeryüzünde birtakım olağanüstü haller yaşanmış, dünyada bulunan putlar yere düşmüş, krallar da dengelerini kaybederek taçlarını düşürmüşlerdir.
Ayetel Kürsi Nerelerde Okunur?
Ayetel kürsi namaz içinde sure şeklinde okunduğu gibi, namazda tesbihden önce de okunur. Aynı zamanda bu ayeti namaz dışında dua olarak ihlas suresi, nas suresi ve felak sureleri ile birlikte okumanında iyi olduğu söylenmektedir.
Ayetel Kürsi'nin Fazileti İle İlgili Hadisler
Kuran-ın Şerefesi Ayet-el Kürsi'dir
Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdular: "Her şeyin bir şerefi var. Kuran-ı Kerim'in şerefesi de Bakara suresidir. Bu surede bir ayet vardır ki, Kuran ayetlerinin efendisidir." (Tirmizi, Sevabu'l-Kuran 2, (2881).)
Hangi Ayet Daha Büyük?
Übey İbnu Ka'b (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana:
"Ey Ebu'l-Münzir, Allah'ın Kitabından ezberinde bulunan hangi ayetin daha büyük olduğunu biliyor musun?" diye sordu.
Ben: "O Allah ki, O'ndan başka ilah yoktur, O, Hayy'dır, Kayyum'dur (yani diridir her şeye kıyam sağlayandır" (Bakara, 225) -ki buna Ayet'ü'l-Kürsi denir- dedim.
Göğsüme vurdu ve: "İlim sana mübarek olsun ey Ebu'l-Münzir!" dedi." (Müslim, Ebu Davud, Vitr, 17, (Salat 325, (1460).)
Okuyanı Muhafaza Eden Sure "Ayetel Kürsi"
Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Her kim akşam olunca Ha-mim el-Mü'min süresini baştan, 3. (dahil) ayetine kadar ve Ayete'l-Kürsiyi okuyacak olursa bu iki Kuran kıraati sayesinde sabaha kadar muhafaza olunur. Kim de aynı şeyleri sabahleyin okursa onlar sayesinde akşama kadar muhafaza edilirler." (Tirmizi, Sevabu'l-Kuran 2, (2882).)
Kuran'ın En Faziletli Ayeti
Muhammed b. İsa'dan nakledildiğine göre İbnü'l-Aska' şöyle der:
"Adamın biri Hz. Peygamber'e gelip, 'Kuran'ın en faziletli ayeti hangisidir?' diye sordu. Resulullah (asm.) şöyle buyurdu:
Allah'u Lailahe illa huve'l-Hayyu'l-Kayyum... " (Müslim, Müsafirin, 258; Ebu Davud, el-Huruf ve'l-Kiraa, 35; İbn Hanbel, V/142).
Başka bir hadisi şerifte şu şekilde geçmektedir:
"Kuran'ın en faziletli ayeti Bakara suresindeki Ayetel-kürsi'dir. Bu ayet bir evde okunduğu zaman şeytan oradan uzaklaşır. " (Tirmizi, Fedailü'l-Kuran, 2)
Ayetel Kürsi Şeytanı Evden Uzaklaştırır
"Kuran'ın en faziletli ayeti Bakara suresindeki Ayetel-kürsi'dir. Bu ayet bir evde okunduğu zaman şeytan oradan uzaklaşır. " (Tirmizi, Fedailü'l-Kuran, 2)
Ayetel Kürsi En Faziletli Ayetlerdendir
Peygamber Efendimiz (S.A.V.) şöyle buyurmuştur:
"Ayetel-kürsi Kur'an ayetlerinin şahıdır." (Tirmizi, Fedailü'l-Kuran, 2)
Bu ayet-i kerimede Cenab-ı Allah'ın yüceliği, sıfatları, kainatta meydana gelen büyük olayların tamamen onun iradesi doğrultusunda vuku bulduğu, onun isteği ve izni olmadan hiç bir kimsenin başkasına şefaat edemeyeceği, O'nun kürsüsü, göklerde ve yerdekilerin ona ait olduğu hakkında bilgi verilmektedir.
Ayetel Kürsi'nin Tefsiri
"İçinde “kürsi” kelimesi geçtiği için bu ayet-i kerimeye “Ayetel-Kürsi” denilmiştir. Fazilet itibariyle Kuran’ın en büyük ayetidir. Nitekim Allah Resulü (S.A.V.), Übey b. Ka‘b’a “Allah’ın kitabında en büyük ayet hangisidir?” diye sorup “Ayetel-Kürsi’dir” cevabını alınca onu tebrik etmiştir. (Müslim, Müsafirin 258; Darimi, Fezailü’l-Kur’an 14)
Peygamber Efendimiz ayrıca, “yatağına girerken Ayetel-Kürsi’yi okuyanı Allah Teala’nın koruyacağını ve şeytanın ona yaklaşamayacağını” (Buhari, Vekalet 10), “bu ayetin içinde Allah’ın en yüce isminin bulunduğunu” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 461) ve “bunun Kuran ayetlerinin efendisi olduğunu” (Tirmizi, Fezailü’l-Kur’an 2) haber vermektedir. Abdullah b. Mesud (r.a.) de şöyle der: “Kim Bakara suresinin ilk dört ayetini, Ayetel-Kürsi’yi ve peşinden gelen iki ayeti, bir de Bakara suresinin son üç ayetini okursa ona ve ailesine o gün şeytan yaklaşamaz ve hoşuna gitmeyecek bir durumla karşılaşmaz…” (Darimi, Fezailü’l-Kur’an 14)
Görüldüğü üzere Ayetel-Kürsi, ifade ettiği manalar itibariyle en büyük ayet ünvanını almıştır. Zira o, Allah’ın isimleri ve sıfatları hususunda, hiçbir ayette bulunmayan bilgiler içermektedir. Onda açık ve kapalı olarak tam on yedi yerde “Allah” ismi geçmektedir.
Allah Teala, öyle bir Allah’tır ki, O’ndan başka ilahlığa layık hiçbir varlık yoktur. Kulluk edilmeye hak sahibi tek ilah, yalnızca O’dur. Çünkü O Hayy’dir; diridir, ezeli ve ebedi bir hayata sahiptir. Dolayısıyla ölmesi ve fena bulması mümkün değildir. Bu vasfıyla Allah, bilinmesi gereken her şeyi idraki altında toplayan ve bütün varlığı kendi fiili altında bulundurandır. Yine O Kayyum’dur; bütün varlıkları ayakta tutan, görüp gözeten, yöneten, onları bir an bile ilmi ve ilgisi dışında bırakmayandır. O’nun varlığı kendiliğinden olduğu gibi, diğer bütün varlıkların var oluşları ve varlıklarını devam ettirebilmeleri de O’na bağlıdır. Allah öyle Hayy ve öyle Kayyum’dur ki O’nu asla ne bir uyuklama ne de bir uyku tutabilir. Çünkü uyukluyan veya fiilen uyuyan birinin o kadar çok ve muazzam varlıkları koruması, yönetmesi, kollayıp gözetmesi mümkün olamaz. [Anlatıldığına göre, Musa (a.s.) rüyasında meleklere: “Rabbimiz uyur mu?” diye sordu. Bunun üzerine Allah Teala, meleklere onu uyku bastırınca üç kez uyandırmalarını ve uyumaya bırakmamalarını emretti. Sonra Musa’ya: “Eline iki dolu bardak almasını” emir buyurdu. O da aldı. Hemen Musa’yı uyku tuttu ve bardakların ikisi de elinden yere düşüp kırıldı. Sonra Allah Teala, Musa’ya: “Ben, kudretimle gökleri ve yeri ayakta tutmaktayım. Şayet bana uyku veya uyuklama arız olsa yer ve göklerin hali nice olurdu” diye vahyetti. (Zemahşeri, el-Keşşaf, I, 146)]
Yerde ve gökte olan her şey, bütün mahlukat yalnızca O’nundur. Başka hiçbir kimsenin onda bir ortaklığı, söz ve tasarruf sahibi olması düşünülemez. Şefaat meselesi de, kendilerine putlarının şefaat edeceğine inanan müşriklerin zannettiği kadar kolay bir durum değildir. Allah izin vermedikçe, O’nun yanında hiç kimse en küçük bir şefaatte bulunamaz. Ancak başta Peygamber Efendimiz olmak üzere, Allah’ın izin verdiği bazı kimseler, yine Allah’ın dilediği kişilere dilediği ölçüde şefaat edebileceklerdir. (bk. Müslim, İman 327; Tirmizi, Sıfatü’l-Kıyame 13)
Ayetin, “O, kullarının geleceğini de bilir, geçmişini de” (Bakara 2/255) kısmına şu şekilde mana vermek mümkündür: Allah, onların gelmiş ve geçmiş, gizli ve açık bütün hallerinden haberdardır. Allah onların önlerinde olan dünya işlerini ve arkalarındaki ahıret hallerini bilir. Veya önlerinde bulunan ve varacak oldukları ahıreti ve arkalarında bıraktıkları dünyayı bilir. Yahut gökten yere kadar önlerinde olan her şeyi ve bunların ötesindeki semalarda bulunanları bilir. Öldükten sonra karşılaşacakları her şeyi ve yaratılmalarından önceki durumlarını veya hayır ve şerden yapıp gönderdikleri ile bundan sonra yapacaklarını hakkıyla bilir. Bu ifade, aynı zamanda Allah Teala’nın, sevap veya ceza gerektiren bir durumda, şefaatçinin ve şefaat edilen kimsenin ahvalini çok iyi bildiğini de açıklamaktadır. Her şeyi bilen sadece Allah’tır. O’ndan başkası, ancak O’nun dilediği kadar bilgi sahibi olabilir. Yaratıkların herhangi birinin bilgisiyle ilahi bilginin kıyaslanması mümkün değildir.
Ayetin, “O’nun kürsüsü, gökleri ve yeri kuşatmıştır. Dolayısıyla her ikisini de koruyup gözetmek O’na asla ağır gelmez” (Bakara 2/255) kısmına gelince; Arapçada اَلْكُرْسِيُّ (kürsi) kelimesi, üzerine oturmak için tahtadan yapılan ve Türkçede sandalye, koltuk veya taht olarak ifade edilen bir ev eşyasıdır. Mecazi olarak saltanat, iktidar ve hükümranlık manasında da kullanılır. Burada Allah Teala’nın yüceliğini, azamet ve kibriyasını anlatmak için kullanılmıştır. Allah’ın azamet ve yüceliği, saltanat ve hükümranlığı gökleri, yeri ve bütün varlıkları kuşatmıştır. O’nun ihatası dışında bir varlık tasavvur etmek imkansızdır.
Şair der ki:
“Kürsi-i celalin ki semalarla zeminler,
Bir nokta kadar sahn-ı muhitinde tutar yer.” (Mehmet Akif Bey)
“Allahım! Senin Kürsün yani iktidar ve saltanatın o kadar büyük, o kadar muazzamdır ki, bütün gökler ve yerler o geniş saha içinde ancak bir nokta kadar yer tutabilir.”
Bu bakımdan gökleri ve yeri ayakta tutması, gözetmesi, koruyup kollaması Allah Teala’ya asla ağır gelmez. Bunu son derece kolay bir şekilde yapar. Çünkü O Aliyy’dir; yücedir, benzeri ve ortağı olmaktan münezzehtir. Yine O Azim’dir; büyüktür, O’na nispetle her şey küçücük kalır. Buradaki “yücelik” Allah’ın kadrinin, şerefinin ve kudretinin yüceliğini; “büyüklük” de yine Allah’ın mehabet, kahır ve kibriyasının büyüklüğünü ifade eder. Zira Allah, cisimlere ait sıfatlardan pak ve uzaktır." (Ömer Çelik Tefsiri)
Ayetel Kürsi İle İlgili Sorular
Hayyum ve Kayyum ne demek?
Allah'ın (c.c) isimlerinden olan el-Hayy: Daima diri; her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten anlamına gelmektedir. el-Kayyum: Gökleri, yeri, her şeyi ayakta tutan. Bir şeyin kıyamı, yani, bir varlık sahibi olarak durabilmesi neye bağlı ise, onu veren. Her şeyin varlığı kendisine bağlı olup kainatı idare eden. Her şey Hak ile kaimdir anlamındadır.
Allahu la ilahe illa hüvel hayyul kayyum ne demek?
"Allah kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır. Diridir, kayyumdur." demektir.
Ayet-el Kürsi nedir?
Allah’ın kürsüsü zikredildiği için “Ayetel-kürsi” adıyla Bakara suresi 255. ayetinde geçen Kuran'dan bir ayettir.
Ayetel Kürsi kaç kez okunmalı?
Ayetel Kürsi Allah'ın ayetlerinden bir ayettir. Her ayet ve surede olduğu gibi kişi dilediği kadar okuyabilir.
Allahu la ilahe illa hüvel hayyul kayyum hangi ayet?
Allahu la ilahe illa hüvel hayyul kayyum Bakara suresi 255. ayettir.
Ayetel Kürsi ile namaz kılınır mı?
Kuran'dan bir ayet olduğu için namaz kılarken Ayetel Kürsi'de diğer sureler gibi okunabilir. Ayetel Kürsi ile namaz kılınır.
Ayetel kürsi kuranda geçiyor mu?
Ayete Kürsi Kuran'ın Bakara suresi 255. ayetinde geçiyor.
Ayetel Kürsi neden bu adı almıştır?
Allah’ın kürsüsü zikredildiği için “Ayetel-kürsi” adıyla anılan bilinir.
Ayetel Kürsi hangi surededir?
Ayetel Kürsi Bakara suresindedir.
Namaz abdesti almadan Ayetel Kürsi okunur mu?
Abdesti olmayan birinin el dokundurmadan karşısında bulunan Kuran’dan okuması veya ezberinden bildiği ayet ve sureleri okuması caizdir.
Ayetel Kürsi kaç ayetten meydana gelmiştir?
Ayetel Kürsi bir ayettir.
Ayetel Kürsi nerede indirildi?
Medine’de inmiştir.
Büyü ve Sihirden Korunmak İçin Dualar
Büyü ve sihirden korunmak için okunacak dualar hangileridir? Peygamberimizin (S.A.V) tavsiye ettiği büyü ve sihirden korunmak için dualar hangileridir? Büyü ve sihirden kurtulmak için okunacak duaların Arapçası, okunuşu ve anlamı...
Sihir veya büyü literatürde el çabukluğu, göz boyama ve yaldızlı sözler söyleme yoluyla gerçekleştirilen hile ve aldatma işi ya da şeytanla yakınlık kurup ondan yardım alma ve nesnelerin şeklini değiştirme iddiası şeklinde tanımlanmıştır. Sihir faaliyetlerinin, dini değerlerle bir bağlantısı olmadığı gibi bu işlerle uğraşanlar ahlaki bir amaç da gözetmezler. Bu tür uğraşılardaki temel hedef, çıkar sağlamaktır.
Büyü Ve Sihir Yapanların Ahirette Nasibi Yoktur
İslam dini, büyük günahlar arasında saydığı sihri şiddetle yasaklamış, Kuran-ı Kerim’de sihir yapanların ahiretten nasibi olmadığı ve bunu yapanların şerrinden Allah’a sığınılması gerektiği vurgulanmıştır (Bakara, 2/102; Felak, 113/4). Hz. Peygamber (s.a.s.) de sihir yapmayı yedi büyük günah arasında saymıştır (Buhari, Vesaya, 23; Müslim, İman, 145).
Cahiliye devrinde sihir/büyü çok yaygındı. Cincilik, kahinlik, yıldızlardan hüküm çıkarmak, fal oklarına başvurmak, iplere düğüm atıp üflemek gibi işlemler yapılırdı. Müşrikler bu durumun da etkisiyle işi, Kuran’ın bir sihir eseri olduğunu ileri sürmeye kadar vardırmışlardı (Sad, 38/4; Zariyat, 51/52).
Büyü Ve Sihirden Korunmak İçin Okunacak Dualar
Sihire ve büyüye karşı en etkili çözüm, Allah’a sığınmak ve ona güvenmektir. Hz. Peygamber (s.a.s.), her şeyin şerrinden Allah’a sığınarak sürekli Felak ve Nas sureleri ile Ayete’l-kürsi’yi okumuştur (Buhari, Vekale, 10; Fezailü’l-Kuran, 10; Tirmizi, Fezailü’l-Kuran, 3).
Nazar, Büyü Ve Benzeri Olumsuzluklardan Korumak İçin Dua
Peygamberimiz (S.A.V) torunları Hz. Hasan ve Hüseyin’i (r.a.) nazar, büyü ve benzeri olumsuzluklardan korumak için şu duayı okumuştur:
أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللَّهِ التَّامَّةِ مِنْ كُلِّ شَيْطَانٍ وَهَامَّةٍ ، وَمِنْ كُلِّ عَيْنٍ لاَمَّة
“Her türlü şeytan ve zehirli hayvanlardan ve bütün kem gözlerden Allah’ın eksiksiz kelimelerine sığınırım.” (Buhari, Ehadisu’l-enbiya, 10; bkz: İbn Mace, Tıb, 36).
2- Felak Suresi
Felak Suresi Arapça
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِۙ ﴿١﴾ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَۙ ﴿٢﴾ وَمِنْ شَرِّ غَاسِقٍ اِذَا وَقَبَۙ ﴿٣﴾ وَمِنْ شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِۙ ﴿٤﴾ وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ اِذَا حَسَدَ ﴿٥
Felak Suresi’nin Türkçe Okunuşu
Bismillahi’r-Rahmani’r-Rahim.
1- Gul e’uzu bi-Rabbi’l-felak. 2- Min şerri ma halak.
3- Ve min şerri ğasikın iza vekab.
4- Ve min şerri’n-neffasati fi’l-ukad.
5- Ve min şerri hasidin iza hased.
Felak Suresi’nin Anlamı
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
1- De ki: ben, karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran Rabbe sığınırım,
2- Yarattığı şeylerin şerrinden,
3- Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden,
4- Düğümlere üfleyenlerin şerrinden,
5- Ve hased ettiği zaman hasedçinin şerrinden. (Allah’a sığınırım).
3- Nas Suresi
Nas Suresi Arapça
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِۙ ﴿١﴾ مَلِكِ النَّاسِۙ ﴿٢﴾ اِلٰهِ النَّاسِۙ ﴿٣﴾ مِنْ شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِۙ ﴿٤﴾ اَلَّذ۪ي يُوَسْوِسُ ف۪ي صُدُورِ النَّاسِۙ ﴿٥﴾ مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ ﴿٦
Nas Suresi’nin Türkçe Okunuşu
Bismillahi’r-Rahmani’r-Rahim.
1- Gul e’uzu bi-Rabbi’n-nas. 2- Meliki’n-nas.
3- İlahi’n-nas.
4- Min şerri’l-vesvasi’l-hannas.
5- Ellezi yuvesvisu fi suduri’n-nas.
6- Mine’l-cinneti ve’n-nas.
Nas Suresi’nin Anlamı
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
1- De ki: İnsanların Rabbine sığınırım.
2- İnsanların malikine,
3- İnsanların (gerçek) ilahına;
4- İnsanlara kötü şeyler fısıldayan o sinsi vesvesecinin şerrinden.
5- O ki, insanların göğüslerine (kötü düşünce, şüphe) vesvese verir.
6- Gerek cin, gerekse insanlardan (olan vesvesecilerin şerrinden Allah’a sığınırım.)
4- Ayetel Kürsi
Ayetel Kürsi Arapça Okunuşu
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
اللّهُ لاَ إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ مَن ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلاَّ بِإِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِّنْ عِلْمِهِ إِلاَّ بِمَا شَاء وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَلاَ يَؤُودُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ
Ayetel Kürsi'nin Türkçe Okunuşu
“Bismillahi’r-Rahmani’r-Rahim.
1- Allahü la ilahe illa hüvel hayyül kayyum, la te'huzühu sinetün vela nevm, lehu ma fissemavati ve ma fil'ard, men zellezi yeşfeu indehu illa bi'iznih, ya'lemü ma beyne eydiyhim vema halfehüm, vela yü-hitune bi'şey'in min ilmihi illa bima şae vesia kürsiyyühüssemavati vel'ard, vela yeudühu hıfzuhüma ve hüvel aliyyül azim.
Ayetel Kürsi’nin Anlamı
Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla.
1- Allah kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır. Diridir, kayyumdur. Onu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey onundur. İzni olmaksızın onun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar onun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. Onun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri koruyup gözetmek ona güç gelmez. O, yücedir, büyüktür.
Büyü ve Cinlerden Korunmak İçin Okunacak Dualar
Cinlerin insanlara zararı olur mu, bunların zararını engellemek için hangi dualar okunur? Büyü ve cinlerden korunmak için neler yapmalıyız? Büyü ve cinlerden kurtulmak için okunacak ayetler nelerdir?
Cinlerin varlığı haktır. Ancak mahiyetleri konusunda fazla bir şey bilinmemektedir. Cinler, duyu organlarıyla algılanamayan varlıklar olduğu için, onlar hakkındaki tek bilgi kaynağı vahiydir. Kuran-ı Kerim ve sahih hadisler, cinlerden bahsetmektedir.
Cin Suresi (72/6,13) Meali
Allah’ın kudreti karşısında hiçbir varlığın gücü yoktur. (Bakara, 2/102) Allah’a sığınan bir kimseye O dilemedikçe hiçbir şey zarar veremez. (Cin, 72/13) Fakat Allah’a sığınma yerine cinlere sığınan, onlara boyun eğen kimseleri de cinlerin, vesvese vermek suretiyle etkileyebileceklerine, “Doğrusu insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazılarına sığınırlardı da, cinler onların taşkınlıklarını artırırlardı.” (Cin, 72/6) mealindeki ayet işaret etmektedir.
Büyü Ve Cinlerden Kurtulmak İçin Okunacak Ayetler
Cinler de insanlar gibi Allah’a kulluk görevi olan, ancak yaratılışları gereği insanlardan farklı yapıdaki varlıklardır. Cinler, Allah’ın izni olmadıkça kimseye zarar veremezler. Onlar gaybı bilmezler. İnsandan farklı yönleri, hızlı hareket kabiliyetleri ve kendilerini görmediğimiz halde bizi görebilmeleridir. Allah Teala, Felak ve Nas surelerinde, “karanlığı çöktüğünde gecenin”, “düğümlere üfleyenlerin” ve “cin ve insanlardan insanların kalbine vesvese veren sinsi vesvesecilerin şerrinden” Allah’a sığınılmasını istemiştir. Hz. Peygamber de hayatı boyunca her şeyin şerrinden Allah’a sığınarak sürekli Felak ve Nas surelerini ve Ayete’l-Kürsi’yi okumuştur. (Buhari, Vekale, 10; Fezailü’l-Kuran, 10; Tirmizi, Tıb, 16)
Büyü, Fal, Uğursuzluktan Korunma Yolları
Her türlü sihir, büyü, nazar ve benzeri zararlardan selamette olmak için tavsiye edilen dua ve sureler...
İnsanoğlu, tarih boyunca gerek hastalıklarına şifa bulmak, gerekse geleceği ile ilgili bilinmezliklerine çareler bulmak üzere, çeşitli yollar aramıştır. Bunun için akıl almaz metotlarla muhtelif madde ve görünmez varlıklardan destek almaya çalışmış, bazen de hadise ve kişilere farklı manalar yükleyerek onları istedikleri şekilde yorumlamayı tercih etmiştir. Hatta zaman içinde bunu “meslek” edinenler çıkmış, insanların saf ve masum duyguları istismar edilerek merak, hırs ve benzeri beşeri zaaflar, büyük bir sektörün önünü açmıştır.
Büyü (sihir), kahinlik, uğursuzluk ve nazar; her biri farklı özelliklerde olsa da insanlığın ilk devirlerinden itibaren var olagelmiştir. Hatta tarihte bazı dinlerde din adamlarının kahinlik yaptığı rivayet edilmektedir. Özellikle M.Ö. 4000 yıllarında Mısır’da, Çin’de, Babil’de ve Mezopotamya’da falcılık, kahinlik yapıldığı belgelerle açıklanmıştır. Geleceği bilmeye yönelik teknikler, daha çok Akkad’lar döneminde gelişmiş, daha sonra bütün Asya ve Akdeniz bölgelerine yayılmıştır. Falcılık ise, Türklerin Müslüman olmadan önceki Şamanizm dininde ve özel günlerinde görülmüştür. Suya ve aynaya bakma, kurşun dökme, köz tütsüsü, kürek kemiği, kahve ve bakla falları, Türklerde en yaygın olan fal çeşitleridir.
Büyücülük, Yahudiliğin tarihi kadar eskiye dayansa da, daha çok hıristiyan mistisizmiyle birlikte gelişmiş, Ortaçağ sonlarında artarak sistemleşmiştir. Kilise, buna büyük bir savaş açmış, bildiriler yayınlamış olsa da halk tepki göstermiş ve büyüyle uğraşmayı bırakmamıştır.
Büyünün geçmişinde Mısır’da yaygın olarak kullanılmasını da zikretmek gerekir. Kur’an-ı Kerim, Hazret-i Musa -aleyhisselam- ile Firavun’un sihirbazları arasında yapılan bir yarışmayı haber verir. Firavun, Hazret-i Musa’nın mucizeleriyle boy ölçüşmek üzere, sihirbazlara pek çok mükafat vaad etmiş ve onlarla Hazret-i Musa’yı halkın önünde yarıştırmak istemiştir. Bu hadise Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılır:
“Ve sihirbazlar gelip Firavun’a dediler ki:
«-Şayet biz kazanacak olursak her halde bize bir ödül verilir?» Firavun:
«-Kesinlikle!» dedi. «Üstelik siz (protokolde) maiyyetimiz arasındaki yerinizi de alacaksınız.» (Sihirbazlar dönüp:)
«-Ey Musa!» dediler. «Önce sen mi atacaksın (asanı), yoksa biz atalım mı?»
(Musa): «Siz atın.» dedi. Ve onlar attıkları anda, halkın gözünü büyüyle boyadılar ve onlara korku saldılar.” (el-A’raf, 113-116)
Büyüden (Sihir) Korunmak
Büyüyü, Ahmed bin Mustafa Taşköprülüzade, “Miftahü’s-Saadeh” adlı eserinde şu şekilde tarif eder
“Büyü, kainattaki münasebetleri, yıldızların pozisyonlarını ve bunların dünyevi hadiselerle alakasını hususi bir bakış açısıyla inceleyen ve bunların kaynağı olan sebepleri araştıran ve ortaya çıkaran bir ilimdir.”
Eskiden medreselerde, havas ilmi içerisinde bu ve benzeri konular okutulmuş, ama sözün sonunda, “Gaybı yalnızca Allah bilir.” denilerek mesele kapatılmıştır.
Buna rağmen bazı insanlar, görünmeyen varlıkların özelliklerinden -iyi veya ard niyetli olarak- destek almışlar, yorumlarda bulunmuşlardır. Peygamber Efendimiz -(S.A.V.)-:
“Kim düğüm yapar, sonra ona üflerse, sihir yapmış olur. Kim sihir yaparsa, şirk koşmuş olur. Kim de (kendisini koruması için nazarlık ve benzeri) bir şey takarsa, o taktığı şeyin korumasına havale edilir.” buyurmuştur. (Nesai, Muharabe, 19)
Cinci ve büyücülerin söylediklerine, yaptıklarına inanmak, bazen doğru çıksa dahi, Allah’tan başkasının her şeyi bildiğine ve her dilediğini yapacağına inanmak olduğu için şirktir. Büyü öğrenmek de, öğretmek de bu sebeple haram kılınmıştır. Hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz -(S.A.V.)-; “Büyü yapan ve yaptıran ve bunlara inanan bizden değildir.” buyurmuştur. (Bezzar)
Büyü yapmak, onlardan medet beklemek yanında; muhtelif taşlardan, objelerden yardım beklemek de doğru değildir. Cahiliye devrinde boyunlara fayda maksadıyla boncuklar, vahşi hayvanların tırnak ve kemiklerinden oluşan “muska”, “nazarlık” gibi kolyeler asılır, bunların insanı koruduğuna inanılırdı. Peygamber Efendimiz -(S.A.V.)-:
“Kim sihir yapmak maksadıyla bir düğüm vurur, sonra da onu üflerse sihir yapmış olur. Kim sihir yaparsa, şirke düşer. Kim bir şey asarsa, o astığı şeye havale edilir.” buyurur. (Nesai, Tahrim, 19)
Yani, yardımı veya şifayı Allah’tan değil de o astığı şeyden bekleyen kimse, o taşa-boncuğa bırakılır. Onlar da kendisine bile faydası ve zararı olmayan eşyalar olduğu için, o insan ilahi yardımdan da mahrum kalır.
Diğer hadis-i şeriflerinde Peygamber Efendimiz -(S.A.V.)- şöyle buyurmuştur:
“Büyücüye inanan kimse, Cennete giremez.” (İ. Hibban)
“Gaibden haber vermek maksadı ile yıldız ilmi ile uğraşan kimse, büyücü gibi günaha girer.” (İbn-i Mace)
Fal Çeşitleri Ve Faldan Korunmak
Fal, bazı alet, vasıta veya yöntemlerle tahminlerde bulunma, içinde bulunulan zamanla veya gelecekle ilgili yorumlar yapma işidir. Sihir ve büyüde mevcut durumu, iyi yahut kötü yönlendirme söz konusu iken falda şimdiki ve gelecekle ilgili tahmin ön plana çıkmaktadır.
Yıldız falı, el falı, kuş falı, kağıt falı, kahve falı, bazı hayvanların iç organlarına bakarak yapılan fallar bunlardan bazılarıdır. Peygamber Efendimiz -(S.A.V.)- hadis-i şeriflerinde, bunun son derece tehlikeli olduğunu bildirmiş ve:
“Her kim bir arrafa veya kahine gider de onun söylediklerini tasdik ederse, bana indirileni inkar etmiş olur.” buyurmuştur. (İbn-i Hanbel, Müsned, II, 429)
Halk arasında, fal tam olarak kendisine inanılmadığı halde, eskilerden kalan bir eğlence olarak uygulanmaktadır. Özellikle hanımlar arasında kahve falı, bu nevidendir. Peygamber Efendimiz -(S.A.V.)- şaka veya gerçek, eğlence veya realite ayırmadan:
“Fal baktıran, falcıya inanmasa bile, kırk gün namazı kabul olmaz.” buyurmaktadır. (Müslim, Selam, 125)
O halde falın, falcılığın her türlüsünden sakınmak gerekir.
Kahinden Korunmak
Kahin ve medyum gibi isimlerle anılan kimseler, birtakım özel vasıtalarla, gök cisimlerinin hareketleriyle, kendilerine malum olmasıyla veya cinleri kullanarak gelecekten haber veren kimselerdir.
Bunlar; ateş, su, yağ gibi çeşitli maddelere bakarak karşısındaki kimseye gelecekle ilgili tahminlerde bulunur.
“Bir kimse, «Ben çalınanları, kaybolanları bilirim!» dese, diyen de, buna inanan da kafir olur. «Bana cin haber veriyor, onun için biliyorum.» derse, yine kafir olur. Çünkü cin de gaybı bilmez. Gaybı yalnız Allah bilir.” demektedir.
Peygamber Efendimiz -(S.A.V.)-:
“Fal bakmak, yazı ve çizgi ile gelecekten haber vermek, puta tapmak gibidir.” buyurmaktadır. (Ebu Davud)
Bir başka hadis-i şerifinde ise;
“İnsanı helake sürükleyen şu yedi şeyden sakının!” buyurmuş ve bu maddeleri şöyle sıralamıştır:
“1-Allah’a şirk koşmak,
2- Sihir yani büyü yapmak,
3- Haksız yere can almak,
4- Faiz yemek,
5- Yetim malı yemek,
6- Cihadda savaştan kaçmak,
7- Evli ve namuslu bir kadına, «Zina etti!» diye iftira etmek.” (Buhari, Vasaya, 23; Müslim, İman, 145)
Uğursuzluktan Korunmak
Eskiden, Arabistan’da yolculuğa çıkarken, bir kuş uçurulur; kuş sağ tarafa uçarsa, uğurlu sayıp yola devam edilir, kuş sol tarafa uçarsa uğursuz sayılıp geri dönülürdü. Peygamber Efendimiz -(S.A.V.)- bunu yasaklayıp şöyle buyurmuştur:
“Kuşlara dokunmayın, yuvalarında kalsın! Müslümanlıkta uğursuzluk -bir şeyi kötüye yorumlamak- yoktur.” (Maverdi, Mektubat-ı Rabbani, 3, 41)
Başka bir hadis-i şerifte ise şöyle buyrulur:
“Hastalığın kendiliğinden bulaşması yoktur. Uğursuzluk da yoktur. Eğer bir şeyde uğursuzluk olacak olsaydı; evde, kadında ve atta olurdu.” (Buhari, Cihad, 47; Nikah, 17)
Allah Teala, yaratmış olduğu hiçbir şeyi uğursuz olarak yaratmamıştır. İnsanları da, günleri de, ayları da... Bazı günler ve aylarda kötü hadiseler vuku bulmuş, çok fazla canlar yanmıştır. İnsanlar, zamanla bunları hatırladıkça uğursuz addetmişler, onlar hakkında yorumlarda bulunmuşlardır. Safer ayı da böyle bir aydır. Dinimizde uğursuz gün veya ay yoktur. Mektubat-ı Rabbani’de bildiriliyor ki:
“Günlerin uğursuzluğu, alemlere rahmet olan Muhammed -aleyhisselam-’ın gelmesi ile bitmiştir. Uğursuz günler, eski ümmetlerde vardı.”
Peygamber Efendimiz -(S.A.V.)- şöyle buyurmuştur:
“Günler, Allah’ın günleridir, kullar da, Allah’ın kullarıdır.” (Buhari)
Bir başka hadis-i şerifte ise şöyle buyurulur:
“Bir şeyi uğursuzluğa yorma, hayra yor! Sizden biriniz, hoşuna gitmeyen uğursuzluk zannettiği bir şey görünce, şöyle desin:
«-Ya Rabbi! İyilikleri veren, kötülükleri defeden ancak Sensin. La havle vela kuvvete illa billah.»” (Ebu Davud, Tıb, 25)
Hurafelere İnanmamak
Misyonerler, hurafelerle Müslümanları oyalamak, meşgul edip itikatlarını sarsmak için özellikle bazı totemler üretmişlerdir. Mesela,“Bu duayı yedi kişiye veya on üç kişiye gönderin, göndermezseniz başınıza şöyle bir bela gelir. Gönderen, bir sürprizle karşılaşacaktır.”
Ağaçlara çaput bağlama, dilek tutma gibi, siftah olarak alınan parayı çeneye sürmek, güvercine kağıt çektirmek, misafir giden evi üç gün süpürmemek, salı günü yola çıkmamak, sabunu elden ele vermemek, kötü bir şey söylendiği vakit eliyle bir yere tıklayarak:
“-Şeytan kulağına kurşun!” demek, cenazede küreği birinin eline vermeyip yere atmak, lohusa kadının kırkı çıkıncaya kadar dışarı çıkmaması, bazen yanına süpürge dahi olsa bir şey konulması, kırkı çıkmamış iki çocuğu birbirinin yanına getirmemek gibi batıl inançlar…
Peygamber Efendimiz -(S.A.V.)-:
“Bir şeyi uğursuzluk sayan veya kendisi için uğursuzluk saydıran, kehanette bulunan veya kendisi için kehanette bulunduran, büyü yapan veya yaptıran bizden değildir…” buyurmuştur. (Tirmizi)
Büyü, Fal, Uğursuzluk Ve Bunların Zararlarından Korunmak İçin
Allah Teala, Bakara Suresi’nde Allah’ın “Kitab”ı varken sihirbazların söylediklerine inanan ve tabi olan İsrailoğulları’nı uyararak şöyle buyurmuştur:
“Ve onlar, şeytanların Süleyman’ın hükümranlığı hakkında uydurdukları sözlere tabi oldular. Halbuki Süleyman, küfre gitmemişti. Fakat asıl o şeytanlar küfre girdiler. Halka sihri ve Babil’de Harut ve Marut adlı iki meleğe indirilen şeyleri öğretiyorlardı. Oysa o ikisi:
«Biz sırf imtihan için gönderildik, sakın kafir olma!» demedikçe hiç kimseye sihir öğretmezlerdi.
İşte bunlardan koca ile karısının arasını açacak şeyler öğreniyorlardı. Fakat Allah’ın izni olmadıkça, onlar bununla hiç kimseye zarar veremezlerdi. Onlar kendilerine zarar getirip fayda vermeyen şeyler öğreniyorlardı. Büyüye müşteri olan kimsenin ahiretten nasibi olmadığını pek iyi biliyorlardı. Karşılığında kendi varlıklarını sattıkları şey ne kötü! Keşke bunu anlasalardı!” (el-Bakara, 102)
Peygamber Efendimiz -(S.A.V.)-, hastalık veya sıkıntılar için falcı, kahin, sihirbaz ve bunun gibi kimselere giderek onlara bir şey sormayı, onları tasdik etmeyi şiddetle yasaklamış ve bunu yapanları cehennem azabıyla uyarmıştır. Hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır:
“ Her kim bir falcı veya kahine gider de ona bir şey sorar ve söylediklerini tasdik ederse, Muhammed’e indirileni inkar etmiş olur.” (Ebu Davud, Tıb, 21; İbn-i Mace, Taharet, 122)
Bunun yanında asr-ı saadette maddi-manevi hastalıklar, tıbbi müdahaleden sonra “rukye” ile (Kur’an okuyarak) tedavi edilmiştir.
Sihir, Büyü, Nazar Vb. Zararlardan Selamette Olmak İçin Tavsiye Edilen Dua Ve Sureler
Bizzat Allah Rasulü -(S.A.V.)-’e de büyü yapılmış, O da rukye ile tedavi olmuştur. Yine ashab-ı kiram, hastalanan bazı kimselere “rukye” yapmıştır. Her türlü sihir, büyü, nazar ve benzeri zararlardan selamette olmak için tavsiye edilen dua ve sureler şöyledir:
1- Farz namazların sonunda üçer defa İhlas, Felak ve Nas sureleri okunmalı, yatarken ise bu sureler avuca okunup bütün vücut sıvazlanmalıdır.
2- Evde özellikle yatsı namazından sonra, Bakara Suresi’nin son iki ayetini okumak. Peygamber Efendimiz -(S.A.V.)-:
“Her kim geceleyin Bakara Suresi’nin son iki ayetini (Amenerrasulü) okursa, o iki ayet, onu her türlü kötülükten korur.” buyurmuştur. (Buhari, Meğazi, 12)
3- Akşam eve girerken ve geceleyin yatağa yatarken ve farz namazlardan sonra Ayetel-Kürsi’yi okumak. Peygamber Efendimiz -(S.A.V.)-
“Her kim geceleyin Ayetel-Kürsi’yi okursa, Allah tarafından bir melek onu korur ve sabahlayıncaya kadar şeytan ona yaklaşamaz.” buyurmaktadır. (Ahmed bin Hanbel, Müsned, V, 142, 178)
4- Sabah namazından sonra, güne başlarken ve herhangi bir yerde konaklandığında:
“Yarattığı şeylerin şerrinden Allah’ın noksansız kelimelerine sığınırım.” duasını okumak. (Buhari, Enbiya, 10; Ebu Davud, Sünnet, 20)
Peygamber Efendimiz, “Her kim bu duayı okursa, ona hiçbir şey zarar veremez.” (Ebu Davud, 3898) buyurmaktadır.
5- Yine sabah namazından sonra, güne başlarken:
“Bismillahillezi la yedurru mea’smihi şey’un fil ardi vela fissema. Ve hüve’s-semiu’l-alim: Yerde ve gökte, adıyla hiçbir şeyin zarar veremediği Allah’ın adıyla. O her şeyi hakkıyla işiten ve bilendir.” duası okunur. (Ebu Davud, Edeb, 101/5088; Tirmizi, Deavat, 13)
6- Peygamber Efendimiz -(S.A.V.)- sihir ve benzeri hastalıkları, “rukye” yoluyla tedavi ettiği dualardan birisi de şudur:
“İnsanların Rabbi olan Allah’ım! Hastalığı gider, şifa ver. Çünkü ancak Sen şifa verirsin. Öyle bir şifa ver ki, hiçbir hastalık kalmasın.” (Buhari, Tıb, 38,40)
Peygamber Efendimiz, bu duayı üç defa tekrar ederdi.
7- Yine rukyelerden birisi de Cebrail -aleyhisselam-’ın Rasulullah -(S.A.V.)-’i rukye ile tedavi ederken, üzerine okuduğu duadır. O dua şudur:
“Allah’ın adıyla… Sana eziyet veren her şeyden, her kötü nefisten ve her haset eden gözden, Senin üzerine okurum. Allah Sana şifa versin. Allah’ın adıyla Senin üzerine okurum.”
Peygamber Efendimiz bu duayı üç defa tekrar ederdi. (Müslim, Selam, 40)
8-Bir başka şifa duası ise Yunus Suresi’ndeki şu ayet-i kerimelerdir:
“Firavun dedi ki: «Bilgili bütün sihirbazları bana getirin!» Sihirbazlar gelince Musa onlara, «Atacağınızı atın.» dedi. Onlar iplerini atınca, Musa dedi ki: «Sizin getirdiğiniz sihirdir. Allah onu boşa çıkaracaktır. Çünkü Allah bozguncuların işlerini düzeltmez. Suçluların hoşuna gitmese de Allah sözleriyle gerçeği açığa çıkaracaktır.»” (Yunus, 79-82)
Gayret bizden, şifa Allah’tandır.
La havle vela kuvvete illa billah.
Peygamber Efendimize Yapılan Büyü Nasıl Bozuldu?
Hz. Peygambere nasıl büyü yapıldı? Peygamberimize yapılan büyü nasıl bozuldu? Peygamberimize yapılan büyü kim tarafından nasıl yapıldı, belirtileri ne oldu, nereye gizlendi ve nasıl bozuldu?
Yahudilerin ileri gelenleri, Müslüman olduğunu açıkladığı halde münafıklık yapan ve sihirbazlıkta çok maharetli olan, Yahudilerle anlaşmalı Lebid bin A’sam’a: “Sen bizim en bilgili sihirbazımızsın! Muhammed erkeklerimizi ve kadınlarımızı sihirledi. Biz ona karşı hiçbir şey yapamadık. Sen onun bize neler yaptığını, dinimize nasıl aykırı davrandığını, bizden kimleri öldürdüğünü veya sürgün ettiğini gördün. Biz, bütün yaptıklarına karşı O’nu sihirleyip cezalandırmak üzere seni vazifelendiriyoruz!” dediler ve Varlık Nuru’na sihir yapması için de üç dinar (altın) verdiler.
Peygamber Efendimize Nasıl Büyü Yapıldı?
Lebid, Peygamber Efendimiz’in saçlarından birkaç tel elde etme yolları aramaya başladı. İstediğini elde edince, ona birtakım düğümler attı ve üfledi. Bu düğümlenmiş ve üflenmiş saçları erkek hurmanın kurumuş çiçek kapcığının içine koydu. Sonra, onu götürüp bir kuyunun içindeki basamak taşının altına yerleştirdi.
Lebid sihir yaptıktan sonra Resulullah -(S.A.V.)- hastalandı. Gözlerinin feri de azaldı. Hastalığı günlerce sürdü. Yemeden-içmeden kesildi.
Peygamberimize Yapılan Büyü Nasıl Bozuldu?
Allah Teala, Resulü’ne, bu sihrin kim tarafından, nasıl yapıldığını ve nereye gizlendiğini gösterdi. Allah Resulü -(S.A.V.)- Hazret-i Ali ile Ammar’ı Zervan kuyusuna gönderdi. Kuyunun suyu kına rengine dönmüş, yanındaki hurma ağaçlarının başları da şeytan başı gibi olmuştu. Hazret-i Ali ile Ammar, kuyunun suyunu çekip boşalttılar, içindeki basamak taşını kaldırdılar ve sihri buldular.
Büyü Bozma Duası
Rivayete göre bu esnada Cebrail -aleyhisselam- Felak ve Nas surelerini getirdi. Her bir ayeti okudukça bir düğüm çözülüyordu. En son düğüm çözüldüğü zaman, Peygamber Efendimiz, bağdan kurtulmuş gibi açılıverdi. Yemek yemeye, su içmeye başladı. Allah Resulü Zervan kuyusunu kapattırdı. Sihir yapan Yahudi Lebid’in de ne yüzünü gördü ne de bu suçunu anıp başına kaktı. Hayatına kastetmiş bulunan Lebid’i ve onun mensub olduğu Beni Zurayk kabilesinden hiç kimseyi de öldürtmedi.
Büyü İle İlgili Hadisler
Peygamber Efendimiz S.A.V.)- bir gün:
“−Yedi helak edici şeyden kaçının!” buyurdu.
Sahabiler:
“−Ey Allah’ın Resulü! Bunlar nelerdir?” diye sordular.
Fahr-i Kainat Efendimiz:
“−Allah’a ortak koşmak, sihir (büyü) yapmak, Allah’ın (dokunulmasını) haram kıldığı bir canı haksız yere öldürmek, faiz yemek, yetim malı yemek, savaş meydanından kaçmak, namuslu ve masum kadınlara zina isnad etmektir.” buyurdu. (Buhari, Vasaya, 23; Müslim, İman, 145)
Bağlama Büyüsü
Efendimiz -(S.A.V.)-, diğer hadis-i şeriflerinde de şöyle buyurmuşlardır:
“Kim bir düğüm atar, sonra da ona üflerse sihir yapmış olur. Kim sihir yaparsa şirke düşer...” (Nesai, Tahrim, 19)
Fal ile İlgili Hadis
“Kim, çalıntı veya yitik bir malın yerini haber veren kimseye (arrafa) gidip ondan bir şey sorar, söylediğini de tasdik ederse, o kişinin kırk gün hiçbir namazı kabul olunmaz.” (Müslim, Selam, 125)
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Kur'an-ı Kerim Işığında Nebiler Silsilesi 1, 2, Erkam Yayınları
Büyü Nedir?
Büyü; Olağan üstü gizli güçlerin yardımı ile olaylara, diledikleri sonucu elde edecek şekilde yön vermek isteyenlerin başvurdukları birtakım işlemler, sihir, tılsım, göz bağı, efsun demektir.
Sıkıntıdan Kurtulmak İçin Okunacak Dualar
Sıkıntıdan kurtulmak için okunacak sıkıntı duası Arapça, Türkçe okunuşu ve anlamı. Sıkıntıdan kurtulmak için hangi dualar okunur? Sıkıntıda okunacak dualar (sıkıntı duası) neler? Peygamberimizin okuduğu ve tavsiye ettiği sıkıntı duası hangisidir?
İnsanın uğradığı sıkıntı, keder, bela ve musibetlere karşı Allah korusun isyana düşmeyip Rabbine dua etmelidir. Kendi için Allah'tan hayırlı olanı dilemelidir. Bela ve musibetlerin defi için duada bulunmalıdır.
Kuran'da, Peygamber Efendimiz (s.a.v) ve nice Allah dostları bela ve sıkıntılara karşı dualar tavsiye etmişlerdir. Bu duaları okumalı ve Allah'a (c.c) tam bir bağlılık ile teslime olmalıyız. "Şüphesiz Allah Teala sabredenlerle beraberdir." (Bakara, 2/153, 155)
Peygamber Efendimiz (s.a.v) zor ve sıkıntılı zamanlarda sahabi efendilerimize sıkıntıdan kurtulmak için hangi duaları tavsiye etmiştir? Kuran'da geçen sıkıntıdan kurtulmak için okunacak ayet hangisidir? İşte sizler için hazırladığımız sıkıntıdan kurtulmak için okunacak tesirli dualar...
Sizler için hazırladığımız dualar:
Kuran'da geçen sıkıntıdan kurtulmak için dualar
Sıkıntıda okunacak dua İnşirah Suresi
Peygamberimizin (s.a.v) tavsiye ettiği sıkıntı duası
Şiddetli sıkıntılı zamanda okunacak tesirli sıkıntı duası
Hz. Yunus'un (a.s) sıkıntılı zamanda okuduğu dua
Gam ve sıkıntı basınca okunacak dua
Sıkıntıdan kurtulmak için sabah akşam 7 defa okunacak dua
Belaya uğrayınca okunacak dua
Peygamberimizin (s.a.v) sıkıntılı ve üzüntülü zamanlarda okuduğu dua
Gam keder musibet zamanında okunacak dualar
Helal rızık ve bereket duası
Sürekli üzüntüye uğrayan kimsenin okuyacağı dua
Üzüntü, keder, hastalık veya zorluk isabet eden kimsenin okuyacağı dua
Rızkın artması ve borçtan kurtulmak için okunacak dualar
Salat-ı tefriciyye (nariye) ve salat-ı münciye duaları
Hastalara şifa veren dualar
Nazara karşı okunacak dualar
Kuran'da Geçen Sıkıntıdan Kurtulmak İçin Dualar
Sıkıntılı zamanlarda edilecek Kuran' geçen duanın Arapçası, Türkçesi ve anlamı
Türkçe okunuşu: "...Rabbena atina min ledunke rahmeten ve heyyi' lena min emrina raşeda(raşeden). (Kehf Suresi 10. Ayet)
Anlamı: “Ey Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve içinde bulunduğumuz şu durumda bize kurtuluş ve doğruluğa ulaşmayı kolaylaştır.” (Kehf Suresi 10. Ayet)
Türkçe okunuşu: "...Rabbena efriġ ‘aleyna sabran veteveffena muslimin(e)"
Anlamı: "Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır ve bizi Müslüman olarak öldür." (A'raf, 7/126)
Sıkıntıda Okunacak Dua - İnşirah Suresi
Türkçe Okunuşu: Bismillahirrahmanirrahim ﴾1﴿ Elem neşrah leke sadrek. ﴾2-3﴿ Ve vada’na ’anke vizrek. Elleziy enkada zahrek. ﴾4﴿ Ve refa’na leke zikrek. ﴾5-6﴿ Feinne me’al’usri yüsra. İnne me’al’usri yüsra. ﴾7-8﴿ Feiza ferağte fensab. Ve ila Rabbike ferğab.
İnşirah Suresi’nin Anlamı Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla ﴾1﴿ Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi? ﴾2-3﴿ Belini büken yükünü senden alıp atmadık mı? ﴾4﴿ Senin şanını ve ününü yüceltmedik mi? ﴾5-6﴿ Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır. ﴾7-8﴿ Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul ve yalnız Rabbine yönel.
Peygamberimizin Tavsiye Ettiği Sıkıntı Duası
Peygamber Efendimiz’in Hz. Ali'ye (r.a) tavsiye ettiği her türlü sıkıntıyı gideren dua...
Hz. Ali (r.a.) şöyle der: “Resulullah Efendimiz, başıma bir sıkıntı geldiğinde bana şöyle demeyi öğrettiler:
Türkçe Okunuşu: "La ilahe illallahül halimül kerimü sübhanellahi ve tebarekellahu rabbül-‘arşil-‘azim vel hamdulillahi rabbil alemin."
Anlamı: «Halim ve Kerim olan Allah’tan başka ilah yoktur. Yüce Arş’ın Rabbi olan Allah’ı her türlü noksan sıfatlardan tenzih ederim, O ne yüce bir varlıktır. Hamd, Alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur».” (Ahmed, I, 91, 92, 94)
Şiddetli Sıkıntılı Zamanda Okunacak Tesirli Sıkıntı Duası
19. asrın en büyük alim ve ariflerinden Ahmed Zıyaeddin Gümüşhanevi -kuddise sırruh- Hazretlerinin büyük eseri "Mecmuatü'l Ahzab"da yer verdiği bu dua şiddetli sıkıntılara maruz kalındığında bunlardan kurtulmak için okunması tavsiye edilen çok tesirli bir duadır.
Ağır Ve Şiddetli Sıkıntıda Okunacak Dua
Türkçe Okunuşu: "İlahi bi ehassı sıfatike ve bi 'izzi celalike ve bi a'zami esmaike ve bi 'ismeti enbiyaike ve bi nuri evliyaike ve bi demi şühedaike es'elüke ziyadeten fi'l 'ilm ve tevbeten kable'l mevt ve rahaten 'inde'l mevt ve mağfireten ba'de'l mevt ve necaten mine'n-nar ve duhulen fi'l cenneh ve 'afiyeten fi'd-dünya ve'l ahirah bi rahmetike ya erhame'r-rahimin...İlahi bi hakkı Huseyn ve ahihi ve ceddihi ve ebihi ve ümmihi ve benihi hallısni mimma ene fih bi rahmetike ya erhame'r-rahimin..."
Anlamı: "Allahım! En özel sıfatın hakkı için, celalinin yüceliği hakkı için, en büyük ismin (ism-i a'zam) hakkı için, peygamberlerinin ma'sumiyeti hakkı için, velilerinin nuru hakkı için, şehidlerinin kanı hakkı için, bilgimi arttırmanı, ölmeden evvel tövbe nasib etmeni, kolaylıkla can verebilmeyi, öldükten sonra affına uğramayı, cehennemden kurtulmayı, cennete girebilmeyi, dünya ve ahiret rahatını, senden rahmetin hürmetine istiyorum...Ey merhametlilerin en merhametlisi! Allahım! Hüseyin, dedesi, kardeşi, babası, annesi ve çocukları hürmetine, beni içinde bulunduğum bu durumdan rahmetinle kurtar. Ey merhametlilerin en merhametlisi!"
Hz. Yunus'un (A.S) Sıkıntılı Zamanda Okuduğu Dua
Rasulullah -(S.A.V.)- Efendimiz şöyle buyurmuştur: “– Ben bir söz bilirim ki, büyük bir üzüntüye, sıkıntıya düşmüş bir kul söylerse, Allah Teala ona muhakkak bir çıkış yolu açar. Bu, kardeşim Yunus’un sözüdür: Karanlık içinde kaldığı vakit:
Türkçe Okunuşu: "...La ilahe illa ente subhaneke inni kuntu minez zalimin(zalimine)." (Enbiya, 87)
Anlamı: «Senden başka ilah yoktur. Seni tenzih ederim, muhakkak ki ben zalimlerden oldum.» (Enbiya, 87) demişti. (Bkz. Tirmizi, Deavat, 81/3505)
Gam Ve Sıkıntı Basınca Okunacak Dua
Gam ve sıkıntı basınca okunacak duanın Arapçası ve anlamı...
Rasulullah -(S.A.V.)- gam ve sıkıntı basınca şöyle derdi:
“Kullara karşı Allah bana yeter, mahluklara karşı Halik bana yeter, rızk yiyenlere karşı rızık veren bana yeter. Bana O yeter ki O bana kafi gelir. Bana Allah yeter, O ne güzel bir vekildir. Bana Allah yeter, O’ndan başka ilah yoktur. O’na tevekkül ettim. O yüce Arşın sahibidir.” (Suyuti, el-Camiu’s-Sağir, no: 6580)
Belaya Uğrayınca Okunacak Dua
Belaya uğramış bir kimsenin okuayacağı duanın Arapçası ve anlamı...
“Bir belaya duçar olmuş bir kimseyi görünce -kendi haline şükrederek-:
«Seni mübtela kıldığı şeyden beni afiyette kılıp, yarattıklarından pek çoğuna beni tafdil eden Allah’a hamd ederim» derse bu bela ne olursa olsun ondan afiyette kılınır.” (bkz. İbn Mace, Dua, 22; Tirmizi, Deavat, 37; Tuhfetü’z-Zakirin, 198 vd.)
Peygamberimizin Sıkıntılı Ve Üzüntülü Zamanlarda Okuduğu Dua
Peygamberimizin (S.A.V) sıkıntılı ve üzüntülü zamanlarda okuduğu Dua
İbn-i Abbas -radıyallahu anhüma- der ki: Rasulullah -(S.A.V.)- Hazretleri üzüntülü ve sıkıntılı halinde şöyle dua ederlerdi:
Türkçe Okunuşu: "La ilahe illallahül’azim-ül-halim la ilahe illallahü Rabbül-Arş-il’azim la ilahe illallahü Rabbüs-semavati ve Rabbül-Erdı Rabbül’Arş-il-kerim."
Anlamı: “el-Azim, el-Halim Allah’tan başka bir ilah yok! Arş-ı Azim’in sahibi Allah’tan başka ilah yok! Bütün semaların ve arzın ve çok şerefli Arş’ın sahibi Allah’tan başka ilah yok!” (Buhari, Deavat, 27; Müslim, Zikr, 83) Ya Rabb! Bütün alemlerin ve Arş’ın sahibi ve yegane hükümranı Sen’sin! Başımıza gelen şu sıkıntı ve belayı izaleye ancak sen kadirsin. Bu sebeble senden istiyoruz. Kaffe-i mahlukat; yani bütün yaratılmışlar senin kudret elindedir. Bilcümle mahlukatın şerrinden bizi muhafaza ile himaye eyle demektir.
Gam Keder Musibet Zamanında Okunacak Dualar
Gam keder musibet zamanında okunacak duanın Arapçası, Tükçe okunuşu ve anlamı...
Arapçası: Peygamber Efendimiz (S.A.V.)- şöyle buyurmuşlardır: “Sizden birinize bir düşünce yahud üzüntü geldiği zaman yedi defa:
"Allah, Allahü Rabbi, la üşriku bihi şey'en."
«Allah! Rabbim Allah’tır! O’na hiç bir şeyi şerik koşmam ben!» desin.” (Ebu Davud, Edeb, 36; İbn Mace, Dua, 17) Kul: “Ey yedi göklerin ve büyük Arş’ın Rabbi olan Rabbim! Beni her üzüntü verici şeyden, dilediğin şekilde ve dilediğin yerden kurtar” derse Allah Teala onun üzüntüsünü giderir. (Ali el-Müttaki, no: 3433)
Sıkıntıdan Kurtulmak İçin Sabah Akşam 7 Defa Okunacak Dua
Sıkıntıdan kurtıulmak için sabah akşam 7 defa okunacak dua
Her sabah ve her akşam yedi defa:
“Hasbiyallahü la ilahe illa hu aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbül arşil azim.”
“Allah bana yeter, O’ndan başka ilah yoktur, O’na tevekkül ettim. O, yüce Arş’ın Rabbidir.” diyen kimsenin dünya ve ahirete aid ne üzüntüsü varsa Allah giderir, bunda ister sadık ister kazib olsun.” (Ebu Davud, Edeb, 100-101/5081)
Sürekli Üzüntüye Uğrayan Kimsenin Okuyacağı Dua
Sürekli üzüntüye uğrayan kimsenin okuyacağı dua
“Üzüntüye mübtela olan kimsenin edeceği dua şudur:
"Allahümme rahmeteke ercu fela tekilni ila nefsi tarfate ‘aynin ve aslih li şe'ni küllehü la ilahe illa ente."
«Rahmetini umuyorum ey Allah’ım! Beni göz açıp yumuncaya kadar da olsa kendime bırakma (nefsime bırakma). Benim her halimi düzelt. Senden başka ilah yoktur.» (Ebu Davud, Edeb, 100-101/5090; Tuhfetü’z-Zakirin, 195 (İbn Hıbban’dan)
Üzüntü, Keder, Hastalık Veya Zorluk İsabet Eden Kimsenin Okuyacağı Dua
Kendisine bir üzüntü, bir keder, bir hastalık ve zorluk isabet eden kimsenin okuyacağı dua
“Kendisine bir üzüntü, bir keder, bir hastalık ve zorluk isabet eden kimse:
"Allahu rabbi la şerike leh." “Allah Rabbimdir, O’nun hiç şeriki yoktur.” derse bütün bunlardan kurtarılır.” (Ramüzu’l-ehadis, 404 (Teberani’den)
Cin ve Şeytanlardan Korunma Yolları
Cin ve şeytanlardan korunmanın yolları nelerdir? Allah’a nasıl sığınılır? Peygamber Efendimiz cinlerin şerrinden ve göz değmesinden nasıl korunurdu? İşte cin ve şeytandan korunma duaları...
Ehl-i sünnet alimlerine göre insanlarla cinlerin birbirlerine tesir etmeleri mümkündür. Zira Kur’an’da, faiz yiyenlerin kıyamet günü şeytanın çarptığı kimselerin kalkışı gibi kalkacakları ifade edilmiştir. (Bakara, 275)
Yine Kur’an’da şöyle buyrulur:
“Allah, onların hepsini bir araya topladığı gün, «Ey cinler (şeytanlar) topluluğu! Siz insanlarla çok uğraştınız» der. Onların insanlardan olan dostları ise: «Ey Rabbimiz! Biz birbirimizden faydalandık ve bize verdiğin sürenin sonuna ulaştık» derler. Allah da buyurur ki: «Allah’ın dilediği zamanlar hariç, içinde ebedi kalacağınız yer ateştir.» Şüphesiz Rabbin hikmet sahibidir, bilendir.” (En‘am, 128)
Bir hadis-i şerifte de şeytanın insan bedeninde kanın dolaştığı gibi dolaştığı bildirilmiştir. (Buhari, Ahkam, 21; Bed’ü’1-halk, 11)
Şeytanlardan veya kötü cinlerden korunmanın birinci ve en sağlam yolu, Allah ve Resulü ile çok iyi bir münasebet kurmak, Kur’an ve Sünnet’i hayatımızın her alanına tatbik etmek, gönülde derinleşerek iffetli ve nezih bir hayat yaşamaktır.
Bir taraftan bunları yaparken, diğer taraftan da şeytanların sızabileceği hiç bir boşluk ve günah penceresi bırakmamak gerekir. Maneviyat alemimizde açılan bir gedik, onların sızmasına zemin hazırlayabilir. Zira cinler ve şeytanlar, insanların günah işleyerek açtıkları menfezlerden girerler ve onları çepeçevre kuşatırlar. Bu sebeple, işlenen her günah, şeytan ve habis cinlere açılan kapı ve pencere durumundadır.
Günümüzde bir kısım gazete, televizyon, gayr-i meşru eğlence yerleri ve internet siteleri adeta şeytanın yayın organları gibi çalışmaktadır. Bunlar insanları devamlı günahlara sevk etmekte, yaratılış maksadına zıt mecralara sürüklemektedirler. İnsan bu tür vasıtalara ne kadar yakın olursa imtihanı o derece şiddetlenir, saatleri günahlarla dolu olarak veya en azından boş ve faydasız bir şekilde geçer.
Diğer bir husus da yalnız kalmamaktır. İnsan, günaha meyilli bir varlıktır. Bilhassa yalnız kaldığında şeytan bu fırsatı değerlendirir, vesveseleriyle onu yoldan çıkarır. Diğer insanlarla beraberken yapamadığı günahları yalnızken daha kolay yaptırır. O halde, cemaat halinde bulunmak, insanların kendilerini kontrol edip birbirleriyle yardımlaşmalarını sağlar. Tabii ki bu beraberlik salih kimselerle olmalıdır. Zira kötü insanlarla beraber olmak, etrafımızdaki şeytanları artırmaktan başka bir işe yaramaz.
Şeytanlardan korunmak için Kur’an-ı Kerim okumalıyız.
Peygamberimiz Cinlerin Şerrinden Ve Göz Değmesinden Nasıl Korunurdu?
Ebu Said (r.a) şöyle demiştir:
“Resulullah (S.A.V) (çeşitli dualar okuyarak) cinlerin şerrinden ve göz değmesinden Allah’a sığınırdı. Muavvizeteyn sureleri (Felak ve Nas) nazil olunca bunları okumaya başladı ve diğer okuduğu duaları bıraktı.” (Tirmizi, Tıbb 16/2058; İbn-i Mace, Tıbb, 33; Nesai, İstişare, 37; Ahmed, IV, 144)
Yine yatağına giren kişi Ayetel-Kürsi’yi[1] okuduğunda Cenab-ı Hakk’ın ona bir muhafız vereceği ve sabaha kadar şeytanın kendisine yaklaşamayacağı haber verilir. (Buhari, Vekalet, 10)
Resulullah (S.A.V) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Evlerinizi kabristana çevirmeyiniz. Şüphesiz şeytan, içinde Bakara suresi okunan evden kaçar.” (Müslim, Müsafirin, 212)
Fiili ve kavli dua ile Cenab-ı Hakk’a iltica etmeliyiz. Ayet-i kerimede şöyle buyrulur:
“Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın! Çünkü O işitendir, bilendir.” (A‘raf, 200; Fussılet, 36)
Şeytandan Korunma Duası
Yüce Rabbimiz şeytandan korunmamız için bizlere şu duayı öğretmektedir:
وَقُلْ رَبِّ اَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاط۪ينِ. وَاَعُوذُ بِكَ رَبِّ اَنْ يَحْضُرُونِ
“De ki: Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından ve vesveselerinden sana sığınırım! Onların yanıma gelmelerinden de sana sığınırım ey Rabbim!” (Mü’minun, 97-98)
Allah Resulü’nün, hayatın akışı içinde yaptığı günlük dualara devam etmek gerekir. Sabah kalkınca, akşam yatarken, eve girip çıkarken, yemek yerken ve bitirince, tuvalete girip çıkarken… devamlı dua halinde olup Cenab-ı Hak ile irtibatımızı kuvvetlendirmeliyiz.
Allah’ın zikrinden gafil kalmamalıyız. Cenab-ı Hak şöyle buyurur:
“Takva sahibi mü’minler, kendilerine şeytandan bir vesvese dokunduğunda Allah’ı hatırlar, durup düşünürler. Bir de bakarsın ki derhal gerçeği görüvermişlerdir.” (A‘raf, 201)
Resulullah Efendimiz’in haber verdiğine göre Cenab-ı Hak, Yahya’ya (a.s), insanlara şöyle söylemesini emretmiştir:
“…Allah Teala size, kendisini çokça zikretmenizi emretti. Bunun misali şudur: Bir kişi düşünün, düşmanları peşinden süratle geliyor ve onu yakalamak istiyorlar. O zat ancak sağlam bir kaleye sığınınca kendisini onlardan koruyabiliyor. Kul da böyledir. Kendisini şeytandan ancak Allah’ın zikri ile koruyabilir...” (Tirmizi, Edeb 78/2863; Ahmed, IV, 130, 202)
“Kul Allah’ı zikretmeye devam ederse şeytana karşı, bu adamdan daha iyi korunmuş, daha muhkem bir yere sığınmış olur.” (Ahmed, IV, 130, 202)
Besmelenin Faziletleri
Şeytanlar bir eve girmek, orada gecelemek, evdeki nimetlerden faydalanmak, orada insanları aldatmak ve günahlar işletmek isterler. Buna mani olan şey, kişinin eve girerken Besmele çekmesidir. Bir kimse evine girerken Besmele çekerse, bunu duyan şeytanların lideri, adamlarına, büyük bir üzüntüyle, o gece bu evde kalamayacaklarını söyler. Bununla birlikte onlar, yemekten faydalanabilecekleri ümidiyle yemek vaktini beklerler. Şayet o evde yemek yenirken Besmele çekilmezse, şeytanlar büyük bir zevkle karınlarını doyurur ve yemeğin bereketini alıp götürürler. İnsanın zikrullahı terk etmesi, onlar için bir gıda, bir beslenme ve güçlenme vesilesi olur. Sonra da ev halkını aldatmaya çalışırlar. Eğer yemek yenirken Besmele çekilirse, o evden hiçbir şekilde istifade edemeyeceklerini anlayarak orayı terk etmek mecburiyetinde kalırlar.[2]
Hadis-i şeriflerde, şeytanın, ezan ve kameti işitince büyük bir korku ve dehşete kapılarak kaçtığı haber verilir.[3] Fakat şeytanın vazifesi insanları saptırmak ve yoldan çıkarmak olduğu için, tekrar tekrar dönüp geri gelir.
Abdestli bulunmaya ve temizliğe dikkat etmek icab eder. Cinler insanlara daha çok cünüplük, hayız ve nifas hallerinde musallat olup, onları farklı şekil ve seviyelerde baştan çıkarabilirler.
Allah’ın salih kullarından dua almak gerekir.
İcab ettiğinde inançlı psikiyatrist ve hekimlere gidilmelidir.
Şeytanın Hilesi
Aslında şeytan, niyetini bozmayan kişiye zarar veremez. Çünkü “şeytanın hilesi cidden zayıftır.”[4] Ona güç veren, insan nefsinin heva ve hevesleridir. Nitekim Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyurur:
“Kadı zulmetmediği müddetçe Allah Teala onunla beraberdir (yardımcısıdır). Zulme yer verdiği zaman Allah onu terk eder ve şeytan yanına gelerek kendisinden hiç ayrılmaz.” (Tirmizi, Ahkam, 4/1330)
Ayet ve hadislerden, Allah Teala’nın şeytanları büsbütün serbest bırakmadığı, onların da belli kaidelere uymak mecburiyetinde olduğu anlaşılmaktadır. Allah’ı zikretmeyi unutan ve kötü niyet besleyen kişilerin işlerine ortak olabilmeleri hususunda şeytanlara izin verildiği görülüyor. Fakat gönlü uyanık olan, her zaman Allah’ı zikreden, evine Besmele’yle giren, sofrasına Besmele’yle oturan ve Allah’ın emirlerine riayet eden kimselerin ne evlerinden ne de işlerinden şeytanın faydalanması mümkün değildir. Cenab-ı Hak şöyle buyurur:
“Gerçek şu ki, iman edip de yalnız Rab’lerine tevekkül edenler üzerinde onun (şeytanın) bir hakimiyeti yoktur. Onun hakimiyeti, ancak kendisini dost edinenlere ve onu Allah’a ortak koşanlaradır.” (Nahl, 99-100)
Sınav duası okunuşu ve Türkçe anlamı: Sınava girmeden önce hangi dualar okunur?
Sınav duası okunuşu ve Türkçe anlamı
Sınav Duası
Sınavlarda başarı ve huzur arayışında olan öğrenciler ve bireyler için sıkça tercih edilen sınav duası, İslam inancında güçlü bir manevi destek olarak kabul edilir. Bu dua, sınav anında karşılaşılan stres ve kaygıyı hafifletmeye yardımcı olabilir ve kişinin odaklanmasına destek olur. İşte sıkça başvurulan sınav duaları okunuşu ve anlamları:
"Rabbi yessir ve la tu'assir, Rabbi temmim bi'l hayr." Türkçe Anlamı: Rabbim, işimi kolaylaştır ve zorlaştırma, Rabbim, işimi hayırla tamamla.
"Allah'ım, senin ilminle başladığım bu yolda, sınavımı kolaylaştır. Beni unutkanlık ve heyecandan koru. Bana öğrendiklerimi hatırlat, bilgimle hareket etmemi sağla. Rızan doğrultusunda başarılı kılmayı nasip eyle. Kendime olan güvenimi arttır, yanılgılardan uzak tut. Karşılaştığım zorlukları aşmamda bana yardımcı ol. Senin rızanı kazanmamı ve hayırlı bir sonuç almayı nasip eyle. Amin."
Ve kul rabbi edhılni mudhale sıdkın ve ahricni muhrace sıdkın vec'al li min ledunke sultanen nasira(nasiran). Türkçe Anlamı: Ya Rabbi! Beni doğru giriş ile girdir ve doğru çıkış ile çıkar. Ya Rab, katından bana yardımcı kuvvet nasip eyle.
Fetih Suresi: "İnna fatahna leke fethan mubina.". Türkçe Anlamı: "Şüphesiz biz sana apaçık bir fetih verdik."
Sınava Girmeden Önce Okunacak Dualar
Sınav öncesi okunabilecek dualar, kişisel tercih ve inançlara göre değişiklik gösterebilir. Önemli olan, duanın içten ve samimi bir şekilde yapılmasıdır. Dualar, sadece sınavlarda değil, hayatın her alanında bireye manevi destek sağlar ve zorluklar karşısında güç verir. Kalem Suresi de sınava girmeden önce okunacak dualar arasında yer almaktadır.
Aşağıda Kalem Suresi okunuşu yer almaktadır.
Nun velkalemi ve ma yesturune.
Ma ente binı'meti rabbike bimecnunin.
Ve inne leke leecren ğayre memnunin.
Ve inneke le'ala hulukın ‘azıymin.
Fesetubsıru ve yubsırune.
Bieyyikumulmeftunu.
İnne rabbeke huve a'lemu bimen dalle'an sebiylihi ve huve a'lemu bilmuhtediyne.
Fela tutı'ılmukezzibiyne
Veddu lev tudhinu feyudhinune.
Ve la tutı' kulle hallafin mehiyni.
Hemmazin meşşain binemiymin.
Menna'ın lilhayri mu'tedin esiymin.
‘utullin ba'de zalike zeniymen.
En kane za malin ve beniyne.
İza tutla ‘aleyhi ayatuna kale esatıyrulevveliyne.
Senesimuhu ‘alelhurtumi.
İnna belevnahum kema belevna ashabelcenneti iz aksemu leyasri munneha musbihıyne.
Ve la yestesnune.
Fetafe ‘aleyha taifun min rabbike ve hum naimune.
Feasbehat kessariymi.
Fetenadev musbihıyne.
Eniğdu ‘ala harsikum in kuntum sarimiyne.
Fentaleku ve hum yetehafetune.
En la yedhulennehelyevme ‘aleykum miskiynun.
Ve ğadev ‘ala hardin kadiriyne.
Felemma reevha kalu inna ledallune.
Bel nahnu mahrumune.
Kale evsetuhum elem ekul lekum levha tusebbihune.
Kalu subhane rabbina inna kunna zalimiyne.
Feakbele ba'duhum ‘ala ba'dın yetelavemune.
Kalu ya veylena inna kunna tağıyne.
‘asa rabbuna en yubdilena hayren minha inna ila rabbina rağıbune.
Kezalikel'azabu ve le'azabul'ahıreti ekberu lev kanu ya'lemune.
İnne lilmuttekıyne ‘ınde rabbihim cennatin ne'ıymi.
Efenec'alulmuslimiyne kelmucrimiyne.
Ma lekum keyfe tahkumune.
Emlekum kitabun fiyhi tedrusune.
İnne lekum fiyhu lema tehayyerune.
Em lekum eymanun ‘aleyna baliğatun ila yevmilkıyameti inne lekum lema tahkumune.
Selhum eyyuhum bizalike ze'ıymun.
Emlehum şureka'u felye'tu bişurekaihim in kanu sadikıyne.
Yevme yukşefu ‘an sakın ve yud'avne ilessucudi fela yestetıy'une.
Haşi'aten ebsaruhum terhekuhum zillefun ve kad kanu yud'avne ilessucudi ve lum salimune.
Fezerniy ve men yukezzibu bihazelhadiysi senestedricuhum min haysu la ya'lemune.
Ve umliy lehum inne keydiy metiynun.
Em tes'eluhum ecren fehum min mağremin muskalune.
Em ‘ındehumulğaybu fehum yektubune.
Fasbir lihukmi rabbike ve la tekun kesahıbilhuti iz nada ve huve mekzumun.
Levla en tedarekehu nı'metun min rabbihi lenubize bil'arai ve huve mezmumun.
Fectebahu rabbuhu fece'alehu minessalihıyne.
Ve in yekadulleziyne keferu leyuzlikuneke biebsarihim lemma semi'uzzikre ve yekulune innehu lemecnunun.
Ve ma huve illa zikrun lil'alemiyne.
Kalem Suresi Türkçe Anlamı
1.Nun. Kaleme ve (kalem tutanların) yazdıklarına andolsun ki,
Sen -Rabbinin nimeti sayesinde- mecnun değilsin.
Hiç şüphesiz senin için bitip tükenmeyen bir mükafat vardır.
Ve sen elbette yüce bir ahlak üzeresin.
(Sen de) göreceksin, onlar da görecekler,
Hanginizde delilik olduğunu yakında .
Doğrusu Rabbin, kendi yolundan sapan kişiyi en iyi bilendir, hidayete erenleri de en iyi bilen O'dur
O halde, (hakikati) yalan sayanlara boyun eğme!
Onlar isterler ki, sen yumuşak davranasın da onlar da sana yumuşak davransınlar.
Şunların hiçbirine itaat etme :yemin edip duran,aşağılık,
(Herkesi) kötüleğen,söz götürüp getiren,
Hayra engel olan, mütecaviz ve saldırgan günahkar,
Kaba ve kötülükle damgalı,
Mal ve oğullar sahibi olmuş diye (böyle yolunu şaşırmış)
Ona ayetlerimiz okunduğu zaman o, "Öncekilerin masalları!" der.
Biz yakında onun burnuna damga vuracağız (kibirini kırıp rezil edeceğiz).
Biz, vaktiyle "bahçe sahipleri" ne bela verdiğimiz gibi, onlara da bela verdik. Hani onlar (bahçe sahipleri), sabah olurken (kimse görmeden) onu (mahsullerini) devşireceklerine yemin etmişlerdi.
Onlar istisna da etmiyorlardı.
Fakat onlar daha uykudayken Rabbinin katından (gönderilen) kuşatıcı bir afet (ateş) bahçeyi sarıverdi de,
Bahçe kapkara kesildi.
Sabah olurken birbirlerine seslendiler.
"Madem devşireceksiniz, hadi erkenden mahsülünüzün başına gidin!" diye.
Derken yürüyorlardı; fısıldaşıyorlardı.
"Sakın bugün hiçbir yoksul bahçeye girip yanınıza sokulmasın"diye.
(Evet yoksullara yardıma) güçleri yettiği halde, onları yardımdan mahrum etmek niyet ve azmi ile erkenden yola düştüler.
Fakat bahçeyi gördüklerinde: Mutlaka yolumuzu şaşırmış olmalıyız! dediler.
Yok yok, doğrusu biz mahrum bırakılmışız!
İçlerinden en makul olanı şöyle dedi: Ben size "Rabbinizi tesbih etsenize" dememiş miydim?
Rabbimizi tesbih ederiz; doğrusu biz (kendi kendimize) yazık etmişiz, dediler.
Ardından, kabahati birbirlerine yüklemeye başladılar.
(Nihayet) şöyle dediler: Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz azgın kişilermişiz.
Belki Rabbimiz bize bunun yerine daha iyisini verir. Çünkü biz (artık) Rabbimizi(O'nun hoşnutluğunu) arzuluyoruz.
İşte azap böyledir. Ahiret azabı ise elbette daha büyüktür. Keşke bilselerdi!
Şu da muhakkak ki, takva sahipleri için Rableri katında nimetleri bol cennetler vardır.
Öyle ya, (Allah'a) teslimiyet gösterenleri, (o) günahkarlar gibi tutar mıyız hiç?
Size ne oluyor? Ne biçim hüküm veriyorsunuz?
Yoksa size ait bir kitap var da, (bu batıl inanışları) onda mı okuyorsunuz?
Onda, beğendiğiniz her şey sizin için mutlaka vardır (diye mi yazılı)?
Yoksa, "Ne hükmederseniz mutlaka sizindir" diye sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var?
Sor onlara: Bu iddiayı onların hangisi savunacak?
Yoksa ortakları mı var onların? Sözlerinde doğru iseler, hadi getirsinler ortaklarını!
O gün incikten açılır ve secdeye davet edilirler; fakat güç getiremezler.
Gözleri horluktan aşağı düşmüş bir halde kendilerini zillet bürür. Halbuki onlar, sapasağlam iken de secdeye davet ediliyorlardı (fakat yine secde etmiyorlardı).
(Resulüm!) Sen bu sözü (Kur'an'ı) yalan sayanı bana bırak (kendini üzme). Biz onları, bilmedikleri bir yönden yavaş yavaş azaba yaklaştırıyoruz.
Onlara mühlet veriyorum. Doğrusu benim fendim çok sağlamdır!
Yoksa sen onlardan bir ücret istiyorsun da bu yüzden onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar?
Yahut gaybın bilgisi onların nezdinde de, onlar mı (istedikleri gibi) yazıyorlar?
Sen Rabbinin hükmünü sabırla bekle. Balık sahibi (Yunus) gibi olma. Hani o, dertli dertli Rabbine niyaz etmişti.
Şayet Rabbinden ona bir nimet yetişmemiş olsaydı o, mutlaka, kınanacak bir halde ıssız bir diyara atılacaktı.
Fakat ardından, Rabbi onu seçti (vahiy verdi) ve onu salihlerden kıldı.
O inkar edenler Zikr'i (Kur'an'ı) işittikleri zaman, neredeyse seni gözleriyle devirivereceklerdi. Hala da (kin ve hasetlerinden:) "Hiç şüphe yok o bir delidir" derler.
Oysa o (Kur'an), alemler için ancak bir öğüttü.
Sınavdan Önce Hangi Dualar Okunur?
Sınavdan önce okunacak dualar sınava girecek kişiyi manevi olarak rahatlatmak ve motivasyonunu arttırmak üzerine kuruludur. Bu bağlamda sınavdan önce okunacak dualardan bazıları şöyledir:
Salavatı Şerife Okunuşu:
“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin salaten tüncina biha min cemii’l-ehvali ve’l-afat. Ve takdi lena biha cemia’l-hacat ve tutahhirüna biha min cemii’s-seyyiat ve terfeuna biha a’le’d-derecat ve tübelliğüna biha aksa’l-ğayat. Min cemii’l-hayrati fi’l-hayati ve ba’de’l-memat. Amin ya mücibe’t-da’vat ve’l-hamdülillahi Rabbi’l-alemin.”
Salavatı Şerife Türkçe Anlamı:
“Allah’ım! Efendimiz Muhammed Mustafa’ya rahmet et. Öyle bir rahmet et ki, o rahmetinle bizi bütün korku ve belalardan kurtar. Bütün ihtiyaçlarımızı o rahmetinin hürmetine yerine getir. Bütün günahlarımızı o rahmetinle temizle. O rahmetin hürmetine bizi en yüce derecelere çıkar. O rahmetin hürmetine hayatta iken de, öldükten sonra da düşünülebilecek bütün hayırların en yücesine ulaştır. Duamızı kabul et, ey dualara cevap veren Allah’ım! Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.”
Ayetel Kursi Okunuşu:
Bismillahirrahmanirrahim.
Allahü la ilahe illa hüve’l-hayyü’l-kayyum, la te’huzühu sinetün ve la nevm, lehu ma fi’ssemavati ve ma fi’l-ard, men-ze’l-lezi yeşfe’u ‘indehu illa bi-iznih, ya’lemü ma beyne eydihim ve ma halfehüm, ve la yuhitune bi-şey’in min‘ılmihi illa bima şae, vesi’a kürsiyyühü’s-semavati ve’l-ard ve la yeudühu hifzuhuma ve hüve’laliyyü’l-azim.
Ayetel Kürsi Türkçe Anlamı
Esirgeyen ve Bağışlayan Allah’ın adıyla.
Allah, O’ndan başka ilah yoktur; diridir, her şeyin varlığı O’na bağlı ve dayalıdır. Ne uykusu gelir ne de uyur. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. O’nun izni olmadıkça katında hiçbir kimse şefaat edemez. Onların önlerinde ve arkalarında olanları O bilir. O’nun ilminden hiçbir şeyi -dilediği müstesna- kimse bilgisi içine sığdıramaz. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri içine almıştır. Onları korumak kendisine zor gelmez. O yücedir, mutlak büyüktür.
Bu sınav duaları, sadece sınavlarda değil, hayatın herhangi bir zorlu anında veya yeni bir başlangıç yaparken de okunabilir. Önemli olan, duanın kalpten gelmesi ve samimi bir şekilde Cenab-i Allah'a yöneltilmesidir.
Kaybolan Çalınan eşya için dua, hangi dua okunur?
Kaybolan eşyayı bulmak, herkesin yaşayabileceği bir durumdur. Değer verilen bir eşyanın kaybedilmesi ya da nereye konulduğunu unutmak, zaman zaman hepimizin başına gelebilir.
Bu gibi anlarda kayıp eşyayı bulmak adına çeşitli dualar okunmaktadır. Bu yazıda, kayıp eşyanızın olması durumunda bulunması için okuyabileceğiniz bazı duaları derledik.
Hz. Ömer'in Kayıp Duası
Hz. Ömer'in oğlunun bulunması için okuduğu bu dua, 'Kayıp Duası' olarak bilinir. Duayı şu şekilde okuyabilirsiniz:
"Bismillahillezi la yedurru mea ismihi şey'un fil ardı ve la fis semai ve hüvessemiul alim."
Türkçe anlamı: "Yeryüzünde ve gökte ismiyle beraber hiçbir şeyin zarar vermediği Allah'ın adıyla."
"Allahümme rabbe'd-dalleti ve hadiye'd-dalleti, rudde aleyye dalleti bi kudretike ve sultanike. Fe in-neha min fadlike ve ataike."
Türkçe anlamı: "Ey kaybolan kişilere yolunu gösterebilen Allah'ım. Bana da doğru bir kılavuz (yol) göster. Kudretin ile birlikte bana kaybetmiş olduğum şeyi geri ver çünkü bu ancak senin fazlındır."
Duayı okuduktan sonra kaybolan eşyanın bulunması için Allah'a dua edebilirsiniz.
Kaybolan eşya için dua, hangi dua okunur?
Kayıp Eşya Duasının Anlamı Nedir?
Bu dua, kaybolanlara Allah'ın rehberlik etmesini ve kaybedilen şeyin geri verilmesini dilemektedir. İçerisinde güven ifadesi barındıran dua, kişinin kaybolan eşyasının bulunması için Allah'a yönelik bir yakarıştır.
Kaybolan Eşya Duası Nasıl Okunur?
Kayıp eşya duası, eşyasını kaybeden kişi tarafından okunmalıdır. İlk olarak kişi, iki rekatlık bir şükür namazı kılmalıdır. Bu namazın ardından dua, bir bardak suya okunmalı ve daha sonra bu su içilmelidir.
Eğer eşyanız hala bulunmazsa, dualar tekrarlanabilir. Dua, içtenlik ile edilmelidir. Duaların kabulü için sabırlı olmak da önemlidir. Kaybolan eşyanın bulunması, Allah'ın izni ile gerçekleşecektir.
Kaybolan eşya için dua, hangi dua okunur?
Kayıp Duası Kaç Kere Okunur?
Kayıp duası, kaybettiğimiz şeyi bulmak ve bulana dek çözüm almak için her gün 25 defa okunması gereken bir duadır. Ancak, duanın etkili olabilmesi için öncelikle abdest almak ve Allah rızası için iki rekat namaz kılmak da önerilmektedir.
Bu önemli dua okunduktan sonra, kaybedilen eşyanın ya da canlının adının zikredilmesi de oldukça önemlidir. Bu adım, kayıp duasının tesirini artıracaktır. Ayrıca eşyayı ararken sürekli olarak "Subhanallah" demek de faydalıdır.
Kayıp duası, eşyasını kaybetmiş olan birey tarafından okunmalıdır. Bu duanın etkili olması için önce şükür namazı kılınmalıdır. İki rekat olan şükür namazını kılmadan önce mutlaka abdest alınmalıdır. Tüm bu hazırlıkların ardından dua okunabilir. Dua, namazın hemen ardından veya bir bardak suya okunup içilerek gerçekleştirilebilir.
Kaybolan Eşya İçin Salavat-ı Şerife
Salavat, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'i (s.a.v) anmak ve O'na selam göndermek anlamına gelir. Kısaca, "Allahümme salli ala Muhammed'in ve ala ali Muhammed" ya da "Sallallahü aleyhi ve sellem" olarak ifade edilir. Bu dualar, Peygamberimize sevgi ve saygı göstermek, O'na selam göndermek amacıyla müminler tarafından sıkça okunur. Salavat, "salat" kelimesinin çoğuludur ve dua anlamına gelir.
Ayetel Kürsi
Kaybolan eşya için Ayetel Kürsi okunması da tavsiye edilmiştir.
Ayetel Kürsi’nin okunuşu:
Bismillahirrahmanirrahim.
Allahü la ilahe illa hüve’l-hayyü’l-kayyum,
la te’huzühu sinetün ve la nevm,
lehu ma fi’ssemavati ve ma fi’l-ard,
men-ze’l-lezi yeşfe’u ‘indehu illa bi-iznih,
ya’lemü ma beyne eydihim ve ma halfehüm,
ve la yuhitune bi-şey’in min‘ılmihi illa bima şae, vesi’a kürsiyyühü’s-semavati ve’l-ard
ve la yeudühu hifzuhuma ve hüve’laliyyü’l-azim.
Ayetel Kürsi'nin anlamı:
Allah, O’ndan başka ilah yoktur; diridir, her şeyin varlığı O’na bağlı ve dayalıdır.
Ne uykusu gelir ne de uyur.
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur.
O’nun izni olmadıkça katında hiçbir kimse şefaat edemez.
Onların önlerinde ve arkalarında olanları O bilir.
O’nun ilminden hiçbir şeyi -dilediği müstesna- kimse bilgisi içine sığdıramaz.
O’nun kürsüsü gökleri ve yeri içine almıştır.
Onları korumak kendisine zor gelmez.
yücedir, mutlak büyüktür.Kaybolan eşya için dua, hangi dua okunur?
Kaybolan eşya için Duha Suresi okumak
Kaybolan eşyanız için Duha Sure’sini de okuyabilirsiniz.
Bismillahirrahmanirrahim.
Ved duha. Vel leyli iza seca. Ma veddeake rabbuke ve ma kala.
Ve lel ahıratu hayrun leke minel ula.
Ve le sevfe yu'tike rabbuke fe terda.
E lem yecidke yetimen fe ava.
Ve vecedeke dallen fe heda.
Ve vecedeke ailen fe agna.
Fe emmal yetime fe la takher.
Ve emmas saile fe la tenher.
Ve emma bi ni'meti rabbike fe haddis.
Duha Suresi’nin Türkçe anlamı:
Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle.
And olsun kuşluk vaktine ve dindiği zaman o geceye ki,
Rabbin sana veda etmedi ve darılmadı!
Ve kesinlikle senin için sonu önünden (ahiret dünyadan) daha hayırlıdır.
İleride Rabbin sana verecek de hoşnut olacaksın!
O, seni bir yetim iken barındırmadı mı?
Seni, yol bilmez iken (doğru) yola koymadı mı?
Seni bir yoksul iken zengin etmedi mi?
Öyle ise, sakın yetime kahretme (onu horlama)!
El açıp isteyeni de azarlama!
Fakat Rabbinin nimetini anlat da anlat!