Bio Enerjinin Dinimizdeki Yeri
Bio Enerji dinimizdeki yerini anlamadan önce, İslamda enerji kavramına bakmak daha faydalı olacaktır.
İslam’da Enerji
İslam dini, evrenin yaratılışını ve işleyişini anlamaya yönelik bir bakış açısı sunar. Bu bağlamda, enerji kavramı da İslam düşüncesinde önemli bir yer tutar.
İslam’da enerji kavramı, “kuvvet” (quwwa) ve “hareket” (haraka) olarak adlandırılır. Bu kavramlar, Kuran’da ve hadislerde birçok kez kullanılır.
Kuvvet, herhangi bir nesnenin hareket etmesine veya hareket etme potansiyeline sahip olan fiziksel bir özelliktir. İslam’da, kuvvet Allah’ın gücüne işaret eder ve evrende her şeyin O’nun gücüyle hareket ettiği kabul edilir.
Hareket, enerjinin varlığına işaret eder ve İslam düşüncesinde tüm varlıkların hareketi Allah’ın iradesine bağlıdır. Evrenin hareketi de Allah’ın gücü ve iradesi ile gerçekleşir.
İslam düşüncesinde, enerji sadece maddesel varlıklarda değil, aynı zamanda insanların ruhani dünyasında da bulunur. İnsan bedeni ve zihni, enerji akışı ve dengeleme prensiplerine dayalı olarak işlev görür. Bu nedenle, İslam’da meditasyon ve dua gibi uygulamaların da insanın enerji dengelemesine katkı sağladığına inanılır.
Sonuç olarak, İslam’da enerji kavramı evrenin işleyişinde ve insanın hayatında önemli bir rol oynar. Enerjinin kaynağı olarak Allah kabul edilir ve tüm varlıkların hareketi O’nun iradesi ve gücüne bağlıdır.
İslam’da Bio Enerji var mı?
İslam’da insan bedenindeki enerji akışı “Nefs” olarak adlandırılır ve insanın ruhani gelişimi için önemli bir konudur. İslam düşüncesinde, insanın Nefs’i, arzuları ve egosu tarafından etkilenebilir ve bu da insanın enerji dengesi üzerinde olumsuz etki yapabilir. Bu nedenle, İslam’da meditasyon, zikir ve dua gibi uygulamalar, insanın Nefs’ini dengelemek ve ruhani gelişimini sağlamak için kullanılır.
Konuyla yakından ilgili başka bir soru Diyanet İşleri Başkanlığına da sorulmuş ve şöyle bir cevap alınmıştır:
“İnsanda var olduğu iddia edilen bir enerji türünden yararlanma olarak tanımlanabilecek Bio Enerji yöntemiyle tedavi bilimsel olarak ispatlandığı takdirde dinen de böyle bir yöntemin kullanılmasında bir sakınca olmaz. Şu kadar var ki; Bio Enerji yöntemiyle tedavi olma konusu, bilimsel çevrelerin özellikle de sağlık bilimcilerin değerlendirmeleri gereken bir husustur.”
Bio Enerji Olduğunu Nasıl Anlarız?
Bio Enerji varlığını anlamak için birçok yöntem mevcuttur. Açıkcası Bio Enerji varlığına ilişkin iddialar, çoğunlukla gözlem, deneyim ve duyusal algılamalara dayanmaktadır.
Bio Enerji varlığını anlamak için kullanılan bazı yöntemler şunlardır:
Algılama yöntemleri: Bazı insanlar Bio Enerjiyi hissettiklerini iddia ederler. Bu enerjinin varlığına ilişkin gözlemleri, duyusal algılamaları ve deneyimleri kullanarak, Bio Enerji var olduğunu düşünürler.
Biyolojik ölçümler: Bio Enerji varlığına ilişkin bazı iddialar, insanların vücutlarında ölçülebilen fizyolojik değişikliklere dayanır. Örneğin, Bio Enerji varlığına ilişkin bazı iddialar, elektromanyetik alanlar gibi fiziksel ölçümlere dayanır.
Ruhsal uygulamalar: Bio Enerji uygulamaları, meditasyon, yoga, tai chi gibi teknikler aracılığıyla Bio Enerji varlığına inanılır. Bu uygulamaların temel amacı, vücuttaki enerjiyi dengelemek ve fiziksel, zihinsel ve ruhsal sağlığı iyileştirmektir.
Bio Enerji Dinen Caiz Midir?
Bio Enerji caiz olup olmadığı, İslam alimleri ve hukukçuları arasında farklı görüşler bulunmaktadır. Bazı alimler, Bio Enerji bazı uygulamalarının caiz olabileceğini belirtirken, bazıları da buna karşı çıkmaktadır.
İslam dininde, insanların kendilerini veya başkalarını zarara uğratacak herhangi bir uygulamadan kaçınmaları gerektiği öğretilmektedir. Bu nedenle, bazı İslam alimleri, Bio Enerji bazı uygulamalarının, özellikle şifa amaçlı kullanımlarının caiz olabileceğini belirtirler. Ancak, uygulamanın herhangi bir şekilde insan sağlığına zarar vermesi halinde, bu uygulamaların caiz olmadığına inanırlar.
Öte yandan, bazı İslam alimleri, Bio Enerji bazı uygulamalarını şirk, büyü veya sihir olarak değerlendirirler ve bu nedenle caiz olmadığını düşünürler. Bu alimlere göre, Bio Enerji ile ilgili uygulamalar, insanları Allah’tan başka güçlere bağımlı hale getirebilir ve bu da İslam’ın temel prensiplerine aykırıdır.
Sonuç olarak, Bio Enerji caiz olup olmadığı konusu, İslam alimleri arasında farklı görüşlere sahip olduğu için tartışmalıdır. Ancak, insanların kendilerini veya başkalarını zarara uğratacak herhangi bir uygulamadan kaçınmaları, İslam dininde önemli bir ilkedir. Bio Enerji de herhangi bir zararlı yan yetkisi olmadığından dinen aykırılık teşkil etmediğini düşünmek daha mantıklı olacaktır.
İslam dininde dua ve zikir gibi ruhsal uygulamaların insanların ruh sağlığına olumlu etkileri olduğuna inanılır. Bu uygulamaların kişinin iç dünyasını dengelediği, stresi azalttığı ve huzur verdiği düşünülür. Şu kesinlikle söylenebilir ki; Bio Enerji dinimizde yeri vardır.
Anadoluda özellikle ocak geleneğine uygun okumalar yapan bazı kadın ve erkek hocaefendiler dikkat ederseniz şifa ayetleri okurken okuma yaptığı kişilerin başlarını yada ağrıyan bölgelerini mesh ederek okuma yaparlar.
Bio Enerji Kavramının İlk Ortaya Çıkışı
Bio Enerji kavramı, canlı organizmaların enerji dönüşümü ve kullanımını inceleyen bir bilim dalı olarak 19. yüzyılın ortalarında ortaya çıktı.
1830’larda, bitkilerin fotosentez yoluyla enerji ürettikleri keşfedildi ve bu keşif, biyokimya ve fizyoloji alanlarında araştırmaların artmasına yol açtı.
20. yüzyılın başlarında, Albert Einstein’ın özel görelilik teorisi ve E = mc² denklemi, enerjinin maddeyle ilişkisini açıklayarak Bio Enerji araştırmalarına yeni bir boyut kazandırdı. Günümüzde, Bio Enerji kavramı, canlı organizmaların enerji üretimi, depolanması ve kullanımı ile ilgili araştırmaları kapsayan birçok disiplinin bir parçasıdır.
Dinimizden çok daha sonları ortaya çıkmasından dolayı günümüzde, dinimizde Bio Enerji yeri tartışmaları süregelmektedir. Bu tartışmaların olması gayet normal ve makuldür. Dinimizin en temel kaynaklarından olan Kuran ve Hadislerde, Bio Enerjiyi kesinlikle reddebilecek bir argüman bulunmadığından, Bio Enerji dinimizde yeri yoktur demek çok da hakkaniyetli olmayacaktır.
Resulullah Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) Hastalara Şifa Duaları ve Ayetleri okurken aynı zamanda ağrıyan bölgeye Mesh ederdi. Mesh etmek İslam Ansiklopedisinde “bir şey üzerinde eli gezdirmek, elle silmek ve sıvazlamak” anlamına gelen mesh kelimesi fıkıh literatüründe abdestte baş, boyun ve kulaklarla mest veya sargı üzerinde ıslak elle, teyemmümde ise yüz ve kollar üzerinde toprağa sürülmüş elle sıvazlamak şeklinde yapılan hükmi temizliği ifade eder. Diye açıklanıyor Yani Resulullah Efendimiz sadece dua etmekle kalmıyor aynı zamanda ağrıyan bölgeye Meshederek kendi vücudunda olan Enerjiyi karşı tarafa aktarıyordu.
Şifa Ayetleri ve Dualarıyla ilgili birkaç örnek vermem gerekirse
Şifa Duası Oku: Hastalara En Etkili, Tesirli, Güçlü Şifa Ayetleri Arapça Okunuşu ve Türkçe Anlamı
İnsan sağlığı dünyadaki en önemli şeydir. Ancak hastalığa yakalan kişiler sağlıklarına geri kavuşmak için doktora başvurur ve Allah'a şifa bulmak için dua ederler. Kur'an-ı Kerim'de hastaya okunabilecek pek çok şifa ayetleri ve şifa duası vardır. Ağır hastalık kapan kişiler için hastalığın geçmesi adına şifa duaları okunur. Hadis kaynaklarında yer alan bilgilere göre Peygamber Efendimizin en etkili ve en güçlü şifa duaları vardır. En etkili, güçlü şifa ayetleri Arapça okunuşu ve Türkçe anlamı ile ilgili bilgilere "Şifa Duası Okunuşu" içeriğimizden ulaşabilirsiniz.
Hastaların kısa sürede iyileşmesi için araştırılan şifa duası zaman zaman yoğun ilgilye karşılaşıyor. Hasta veya hasta yakınının büyük merakla araştırdığı şifa duası nedir?
İşte Şifa duası Arapça - Türkçe okuma ve dinleme sayfası, Şifa duası sözleri...
En Etkili ve En Güçlü Şifa Duası Arapça Okunuşu
Bismillahi turbetu ardina ve rikatu ba'dina yüşfe sakimuna bi-izni rabbina.
Şifa Duası Türkçe Anlamı
Allah’ın adıyla duaya başlarım. Bizim yerimizin toprağı ve birimizin tükürüğü vesilesiyle Allah’ın izniyle hastamız şifa bulur.»” (Buhari, Tıbb, 38; Müslim, Selam, 54; Ebu Davud, Tıbb, 19)
Peygamber Efendimizin Hastalara Okuduğu Şifa Duası
Yine Hz. Aişe’den -radıyallahu anh- rivayete göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz kendisine bir hastanın şifa bulması için dua talebedildiği zaman:
Türkçe Okunuşu: Ezhibil-be'se rabben'nasi eşfi ve enteş'şafi la şifae illa şifauke şifaen la yugadiru sekame.
Anlamı: Bu hastalığı gider ey insanların Rabbi! Şifa ver, çünkü şifa verici sensin. Senin vereceğin şifadan başka şifa yoktur. Öyle şifa ver ki hiç bir hastalık bırakmasın" (Buhari, Merda, 20; Müslim, Selam, 46; Ebu Davud, Tıbb, 18, 19)
İbn Abbas’dan -radıyallahu anh- rivayete göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e bir hatun müracaat edip:
“– Ya Resulallah, ben sar’a illetine duçar oluyorum. Hem de sar’a halinde açılıyorum. Allah Teala’ya dua ediniz ki, bu illeti benden izale eylesin” dedi. Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz kadına hitaben:
“– Dilersen sabret, bu illet mukabilinde sana cennet verilsin. Dilersen sıhhat ve afiyetin için Allah Tealaya dua edeyim,” buyurdu.
Sonra o hatun:
“– Ya Resulallah, böylece sabrederim. Yalnız sar’a halinde açılmamam için Allah Teala Hazretlerine dua ediniz” dedi.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz de, o halinde açılmaması için dua buyurdular. (Buhari, Merda, 6; Müslim, Birr, 54)
Anlamı: Ağrıyan dişinin üzerine şehadet parmağını koyup Yasin-i şerifin son tarafını nihayete kadar oku, biiznillah teala şifa bulur.” (Suyuti, el-Cami’us-Sağir, no: 5218)
Türkçe Okunuşu: Euzu bi izettillahi ve kudretihi min şerri ma ecidu.
Anlamı: Sağ elini vücudunda rahatsız olduğun mahalle koyup yedi defa mesh eyle ve her meshte: «Hissettiğim bu hastalığın şerrinden Allah’ın izzetine ve kudretine sığınırım!» de. Biiznillahi Teala şifa bulursun.” (İbn Hanbel, IV, 217)
Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz rahatsızlandıkları zaman onu Cibril -aleyhisselam- tedavi eder ve:
Türkçe Okunuşu: Bismillahi arkıyke min kulli şeyin yu'zike min şerri kulli nefsin ev aynin hasidin, Allahu yeşfike bismillahi arkıyke.
Anlamı: Allah’ın ismiyle seni rahatsız eden her şeyden sana okurum. Her nefsin veya hasetçi her gözün şerrinden Allah sana şifa versin. Allah’ın adıyla sana okurum.»” derdi.(Müslim, Selam 40)
Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bir rahatsızlıkları olduğu zaman Muavvizeteyn surelerini okur, kendi üzerine üfler ve onu eliyle üzerinden silerdi. Ve şöyle buyururlardı:
Türkçe Okunuşu: Bismillahi Allahümme davini bi devaike veşfini bi şifaike ve ağnini bi fadlike ammen sivak vahzer anni ezake.
Anlamı: Allah’ın ismiyle. Ey Rabbim! Beni kendi devan ile tedavi et, bana kendi şifan ile şifa ver ve beni kendi fazlınla Senden başkalarından müstağni kıl ve beni ezalardan uzak tut.»” (Heysemi, X, 180)
Henüz eceli gelmemiş bir hastayı ziyaret eden bir mü’min yedi defa:
Türkçe Okunuşu: Es-elullahil-azime rabbel arşil aziim en yeşfiyeke.
Anlamı: Büyük Allah’tan, büyük Arş’ın Rabbi Allah’tan sana şifa vermesini istiyorum!»” derse muhakkak afiyet bulur. (Ebu Davud, Cenaiz, 8; Tirmizi, Tıbb, 32; İbn Hanbel, I, 239)
Yüce Kitabımız Kuran-ı Kerimde Geçen Şifa Ayetleri
Tevbe Suresi, 14. Ayet
Okunuşu: "...Ve yeşfi sudura kavmin mu'minin. (mu'minine)."
Anlamı: “Allah, mümin bir topluluğun kalplerine şifa versin/gönüllerini ferahlatsın!” (et-Tevbe, 14)
Yunus Suresi, 57. Ayet
Okunuşu: "...Ve şifaun lima fis suduri. (sudurin)"
Anlamı: “…Gönüllerdeki dertlere şifadır...” (Yunus, 57)
Nahl Suresi, 69. Ayet
Okunuşu: "...Yahrucu min butuniha şarabun muhtelifun elvanuhu fihi şifaun lin nas(nasi), inne fi zalike le ayeten li kavmin yetefekkerun. (yetefekkerune)..."
Anlamı: “…Onların (arıların) karınlarından renkleri çeşitli bir şerbet (bal) çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır…” (en-Nahl, 69)
İsra Suresi, 82. Ayet
Okunuşu: "Ve nunezzilu minel kur’ani ma huve şifaun ve rahmetun lil mu’minine (mu’minin)...."
Anlamı: “Biz, Kur’an’dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, mü’minler için şifa ve rahmettir…” (el-İsra, 82)
Şuara Suresi, 80. Ayet
Okunuşu: "Ve iza maridtu fe huve yeşfini."
Anlamı: “Hastalandığım zaman bana şifa veren O’dur.” (eş-Şuara, 80)
Fussilet Suresi, 44. Ayet
Okunuşu: "Kul huve lillezine amenu huden ve şifaun (şifa')..."
Anlamı: “…De ki: O, (Kur’an) inananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuzdur ve şifadır…” (Fussılet, 44)