Günlük kısa Zikirler ve Anlamları Faziletli Tesbihler

Faziletli kısa zikirler ve anlamları ile kendinize günlük zikir programı hazırlayabilirsiniz. Bol bol sevap işlemek için ibadet defterinize ekleyebileceğiniz kısa zikirleri anlamları ile beraber sizler için araştırdık. İşte günlük zikirler ve faziletleri.

Cenabi Allah'ı anmanın en güzel yolu, fazileti ve derecesi yüksek olan zikirleri hem dil hem de kalp ile hissederek söylemekten geçer. Yaşadığı zamanlarda gününün her anında Allah'ı anmaktan kendini geri koymayan Peygamber Efendimiz (SAV), Allah (c.c)'u zikreden bir kalp ile zikretmeyen kalp arasındaki ilişkiyi ölü ile dirinin durumuna benzetmektedir. Günahların çoğaldığı şu ahir zamanda en azından günde 70 defa tövbe etmeyi alışkanlık haline getirmeliyiz. Efendimiz (SAV)'in sünnetine uygun bir yaşam şekline biraz olsun bürünmek için ibadetlerimizi O'nun yaptığı gibi yapmalı, nelerden kendini sakındıysa onlardan uzak durmalı, neleri yapmayı tercih etmişse onları yaparak izinden gitmeliyiz.

Zikirler içerisinde en faziletli sözün 'La ilahe illallah' olduğunu belirten Peygamberimiz, bir hadis-i şerifinde, Cabir (r.a), naklettiklerine göre: "En faziletli zikir 'La ilahe illallah', en faziletli dua da 'el-Hamdülillah'tır." (Tirmizi, Daavat 9) ifade edilmektedir. Tıpkı bu zikirde olduğu gibi amel defterimizi hayırla ve sevapla dolduracak olan zikirleri söylemeye günlük hayatımızda alışkanlık haline getirebiliriz.

Günlük kısa zikirler ve anlamları Faziletli tesbihler

İbadette bile olsa vücuda gereğinden fazla yüklenip sonrasında rahatsızlık duyacak kadar kendini kötü hissettiren yüklenmeler dinimizce önerilen bir durum değildir. Çünkü şuan da sahip olduğumuz gözlerimiz, kulaklarımız, ellerimiz, ayaklarımız gibi her bir uzvumuz Allah'ın bize bir emanetidir. Dolayısıyla da onlara çok iyi bakmamız gerekir. Bol bol sevap işlemek için gecesini gündüze katan bir kimsenin ibadet şekli ile gerektiği ölçüde hatta az ve öz yapılması önerilen ibadet şekli birbirinden çok ayrıdır.

Günlük zikirler

Az bile olsa devam yapılan ibadet

"Cenab-i Allah katında amellerin en makbul olanı hangisidir?" diye sorulunca; Efendimiz (SAV): "Az bile olsa devamlı olanıdır." buyurmuştur. Hz. Alkame şöyle demiş:  Hz. Aişe'ye sordum; "Resulüllah'ın günlerden birine özel yaptığı bir şey var mıydı?" Aişe, şu cevabı verdi:

"Hayır! Onun ameli devamlıydı. Resulüllah'ın yaptığı şeylere hanginiz güç yetirebilir ki."

Diğer bir rivayette de şöyle geçmektedir: "Allah Teala'ya amellerin en makbulü, az da olsa en devamlısıdır." Dolayısıyla günlük zikir programınızı da gücünüz yettiğince kendi durumunuza göre ayarlamalısınız.

Cenab-i Allah'ın en güzel 99 ismi sıralaması! Esmaü'l- Hüsna (Allah'ın 99 ismi) anlamı ve faziletleri

Zikir Kaça Ayrılır? Zikirler ve Çeşitleri

Zikir olarak tanımladığımız kavram esasında 3 çeşittir. Bunlar dil ile zikir, beden ile zikir ve kalp ile zikir olmak üzere 3 başlığa ayrılabilir. Dil ile zikir; Allah (c.c)'a birbirinden güzel isimleri ile hitap etmek, Beden ile zikir; Allah'ın yarattığı organlarımızla aykırı işler yapmamak ve emirlerini yerine getirmek, Kalp ile zikir; Allah (c.c)'u gönülden yani kalpten anmak ile olur.

Faziletli Günlük Zikirler Neler? Kısa Zikirler Ve Anlamları

"Sübhanallahi ve bi-hamdihi, estağfirullahe ve etubü ileyh."

Hz. Aişe (ra)'un rivayetine göre, Efendimiz (SAV) sık sık şöyle derdi: “Sübhanallahi ve bi-hamdihi, estağfirullahe ve etubü ileyh. / Ben Allah’ı uluhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamd ederim. Allah’tan beni bağışlamasını diler ve günahlarıma tövbe ederim.” (Buhari, Ezan 123, 139; Müslim, Salat 218-220)

"La ilahe illallahü melikül Hakkul Mübin"

Hz. Ali (r.a)’dan rivayetine göre Peygamberimiz (SAV) şöyle buyurmuştur;n“Bir kimse günde 100 defa ‘La ilahe illallahü melikül Hakkul Mübin‘ derse, bu onun için fakirlikten eman ve kabir yalnızlığından kendisine yoldaş olur ve bununla zenginliği celb etmiş yani kendisine çekmiş ve Cennetin de kapısını çalmış olur” (Ramuz- elhadis)

"La ilahe illallahü vahdehu la şerike leh, lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve ala külli şey'in kadir"

Ebu Eyyub el-Ensari (r.a) rivayet edildiğine göre Efendimiz (SAV) şöyle buyurdu: "Bir kimse on defa, la ilahe illallahü vahdehu la şerike leh, lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve ala külli şey'in kadir, derse, İsmail aleyhisselam'ın soyundan dört kimseyi hürriyetine kavuşturmuş gibi sevap kazanır." Buhari, Daavat 64; Müslim, Zikir 30. Ayrıca bk. Tirmizi, Daavat 103.

"Sübhanallahi ve bi–hamdihi sübhanallahi’l–azim"

Sübhanallahi ve bi–hamdihi sübhanallahi’l–azim

Sübhanallahi ve bi–hamdihi sübhanallahi’l–azim

Ebu Hüreyre (ra)'dan nakledilenlere göre Peygamberimiz (SAV) şöyle buyurdu:

"Dile hafif, mizana konduğunda ağır gelen ve Rahman olan Allah’ı hoşnut eden iki cümle vardır: Sübhanallahi ve bi–hamdihi sübhanallahi’l–azim"(Buhari)

 La ilahe illallah  Resulullah (SAV) şöyle buyurdu:

"İman yetmiş (veya altmış) kadar daldan ibarettir. Bunların en yükseği la ilahe illallah demek, en aşağısı da insana zarar veren şeyleri yoldan kaldırmaktır. Utanmak da imanın dallarından biridir." (Buhari, İman 3; Müslim, İman 58)

Zikir, zakir ve mezkur ne demektir? Zikir nasıl çekilir? Peygamber (sav.) Efendimiz’in sünneti olarak okunması tavsiye edilen günlük zikirler.

Peygamber Efendimiz’in sünnetine uygun olarak tavsiye edilen günlük zikirler.

Estağfirullah.

La ilahe illallahu vahdehu la şerike lehu, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve ala külli şey’in kadir.

Sübhanallahi ve bihamdihi sübhanallahil azim.

Allahümme eınni ala zikrike ve şükrike ve hüsni ibadetike.

Sübhanallahi velhamdülillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber, vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim.

Sübhanallahi ve bihamdihi adede halkıhi ve rıza nefsihi ve zinete arşihi ve midade kelimatihi.

Sübhanallahi ve bihamdihi.

Allahümme Salli ala Seyyidina ve Nebiyyina Muhammed.

Zikir Ne Demek?

“Ze-ke-ra” kökünden gelen zikir kelimesi, lügatte; zihinde tutmak, ezberlemek, unutmaksızın hatırda kalmasını sağlamak, kadrini bilmek, mükafatlandırmak, övgü, sena, öğüt gibi manalara gelmektedir.

Kur’an-ı Kerim’de ise; “hatırlamak, anmak, gereğini yapmakla birlikte hatıra getirmek, mükafatlandırmak, övmek, şükrünü eda etmek, tekbir getirmek, dua ve yakarışta bulunmak, söz, kıssa, haber, kitap, şan, şeref, vaaz, ibadet etmek, ibret almak, delil görmek, iman etmek, itaat etmek, kulluk yapmak, okumak, namaz kılmak, vahiy ve yol göstermek” gibi manalarıyla 290 yerde kullanılmıştır. Bunlardan birçoğu “zekera” kökünden türeyen kelimelerdir. Tezkire, tezekkür, mezkur ve zakir gibi…

Zikir, Alemlerin Rabbinin varlığını, emir ve nehiylerini, tesbihatını, günlük hayatın her anında canlı tutmak, dünyanın çekici bütün ihtişam, süs ve meşguliyetlerine rağmen yaratılış gayesinin şuurunda olmak, itaat ve teslimiyette bulunmaktır. Nitekim en büyük zikir olan Kitab/Kur’an-ı Kerim, Alemlerin Rabbinin “Kelamullah”ı ve “Kutlu mesajı”dır. Onunla kurulan kalbi beraberlik, yapılan çalışma, talim, tekrar, itaat ve ittiba; en büyük zikirdir. Bu zikir, hem kalbi beraberliği değerli, şanlı, şerefli kıldığı gibi; hem de zikrin sonunda ulaşılan ilim, terbiye ve kemalatla, insana kendisinden istenen başarıyı kazandırmış olmaktadır. Ayet-i kerimelerde:

“…Sana bu Zikr’i (Kur’an’ı) indirdik ki, kendilerine indirileni insanlara açıklayasın, ta ki düşünüp öğüt alsınlar.” (en-Nahl, 44)

“Sen ancak zikre (Kur’an’a) uyan ve görmeden Rahman’dan korkan kimseyi uyarabilirsin...” (Yasin, 11) buyrulmuştur.

Kitap, Alemlerin Rabbini tanıttığı, öğrettiği gibi; öğüt ve nasihat olarak dünya ve ahiretin mahiyetini, hesabı, haşri, ölümü ve hayatı anlatmakta; hatta geçmiş kavimlerin hayatlarından ve akıbetlerinden bilgiler vererek ikazlarda bulunmaktadır.

Zikirden Mahrum Olmak

Taha suresinde; “Benim zikrimden yüz çeviren kimseye dar bir geçim vardır…” (Taha, 124) şeklinde geçen “zikir” kelimesini müfessirler, genel olarak Allah’ı inkar etme, O’nun öğrettiği ve gösterdiği yola ittiba etmeme, emir ve nehiylerine itaat etmeme gibi manalarla açıklamaktadırlar. Ayetin devamında geçen “dar bir geçim vardır” ifadesini de Allah’ın hoşnutluğundan uzak düşme, mü’min olarak teslim olamamanın verdiği hüsran ve mahrumiyet olarak yorumlamaktadırlar.

Dolayısıyla zikirden uzak kalmak, nasipsiz olmak, mahrumiyet, hem dünyevi hem uhrevi dar bir geçim, sıkıntı ve sıklet olarak tasvir edilmektedir. Hatta müşrik ve münafıklara verilen refah, mal-mülk ve dünyevi nimetler dahi, dar geçimin sıkıntı ve sıkletin içine girmektedir. Nitekim dünya ve dünya nimetlerinin Allah Teala’nın indinde hiçbir değer ve kıymeti yoktur. Hatta Alemlerin Rabbi, bazı kullarına ahiret sorgusunu ve azabını daha fazla çetinleştirmek üzere -kahrından- verdiğini bildirmektedir. Zümer Suresi’nde:

“…Allah’ın zikrine karşı kalpleri katı olanların vay haline! İşte onlar açık bir sapıklık içindedirler.” (ez-Zümer, 22) ayetinde de vurgulandığı gibi, dünyevi başarı ve kazançlar kıstas değildir.

Kuran-ı Kerimde  Zikir İle İlgili Ayetler

“Kitaptan sana vahyedileni oku, namazı itinayla kıl. Kuşkusuz namaz, hayasızlıktan ve her türlü kötülükten alıkoyar. Allah’ı zikretmek, elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah ne yaparsanız hepsini bilir.” (el-Ankebut, 45)

“Artık siz Beni anın ki, Ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin.” (el-Bakara, 152)

“Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerinde yatarken Allah’ı zikrederler; göklerin ve yerin yaratılışını tefekkür ederler…” (Al-i İmran, 191)

“Allah’ı nefsinde, içinde huşu ve korku ile gece-gündüz, açık ve gizli zikret. Sakın gafillerden olma!” (el-A’raf, 205)

“Ey iman edenler! Allah’ı çokça zikredin.” (el-Ahzab, 41)

“…Münafıklar namaza üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, Allah’ı da pek az hatıra getirirler.” (en-Nisa, 142)

Peygamber Efendimiz (S.A.V.)

“-Size amellerinizin en hayırlısını ve Rabbiniz katında derecelerinizi en çok yükselteni, sizin için altın, gümüş vermenizden ve düşmanınızla sabahleyin karşılaşıp boyunlarını vurmanızdan ve onların da sizin boyunlarınızı vurmasından daha hayırlı olanı haber vereyim mi?” diye sordu. Sahabiler:

“-Evet, ya Rasulallah! Haber ver.” dediler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem-:

“-Alemlerin Rabbini zikretmektir!” buyurdu.

Anmak, gereğini yapmak suretiyle hatırda tutmak, dua ve yakarışta bulunmak, ibadet etmek, ibret almak, yol göstermek gibi manalara geldiğini söylediğimiz zikri, Ebu Nasr es-Serrac şöyle sınıflandırmıştır:

“Lisanla yapılan zikrin sevabı bire on, kalp ile yapılan zikrin sevabı bire yedi yüz misliyle verilmektedir. Bunun yanında, zikrin en ileri mertebesi olan Hakk’a yakınlık dolayısıyla muhabbet ve haya ile dolmanın sevabı ise sayılamayacak ve tartılamayacak derecede yüksektir.”

Nihayetinde yaratılış maksadı olan itaat ve zikir, doğumdan ölüme kadar süren hayatın mi‘yarı; yani ayar vereni, düzenleyicisi, kıymet verenidir.

Sufiler de makbul olan zikrin Allah’tan başka her şeyi unutmakla ve masivayı terk etmekle gerçekleşeceğini bildirmişlerdir.

Sehl bin Abdullah’a göre zikir, Allah’ın seni gördüğü hususunda kesin bilgiye ulaşmak, kalbinle O’nun sana senden daha yakın olduğunu görerek O’ndan haya etmek, bu durumu nefsine ve davranışlarına yansıtmaktır. Halis bir zikir için öncelikle takvanın gerçekleşmesi gerekir. Gerçek takva, haramlardan kaçınmak ve faydasız/gereksiz şeylerden uzaklaşmakla elde edilir

Bunu Fahruddin er-Razi şu şekilde açıklar:

“Zikir, lisanın zikri, kalbin zikri ve ruhun zikri olarak bölümlere ayrılır. Dilin zikri, tazim ve senaya delalet eden kelimeleri söylemektir. Kalbin zikri, Allah’ın zatına ve sıfatlarına dair hükümlere vakıf olmak için emir ve nehiyleri üzerinde düşünmek ve çalışmaktır. Uzuvların zikri ise, uzuvların ibadette, halka ve Hakk’a hizmette kullanılmasıdır. Bunun için Allah namaza zikir adını vererek, «Allah’ın zikrine koşunuz» buyurmuştur. Gözlerin zikri ağlamak, kulakların zikri dinlemek, dilin zikri hamd ü sena etmek, ellerin zikri Allah yolunda sadaka vermek, yardım ve hizmet etmektir. Bedenin zikri vefa, kalbin zikri Allah’tan korkmak ve rahmetini ummak (havf ve reca), ruhun zikri ise teslim ve rızadır.”

İmam-ı Gazali -rahmetullahi aleyh- ise, zikreden “zakir”i; zikrullahın şerefinden dolayı şehadet rütbesiyle vasıflandırır ve şöyle söyler:

“Yaşamakta esas gaye, son nefestir. Yani kalp, masiva ile tamamen alakasız bulunarak Allah’a dalmış bir vaziyette dünyayı terk edip Allah’a yönelmelidir. Zakir kul, Allah’ta müstağrak olmaya gücü yeterse bu insan, savaş safında ölmüş gibidir. Çünkü canından, ailesinden, malından ve çocuklarından tamamen arzusunu kesmiştir. Hatta dünyadan tamamen vazgeçmiştir. Zira dünya, yaşamak için sevilir. Halbuki Allah’ın muhabbeti ve rızasını kazanmak çabası içerisinde olan zakir için dünya hayatının kıymeti yoktur. İşte bu, Allah indinde en büyük noktadır. Ve bundan dolayıdır ki şehadet, büyük mertebeyi haiz olmuştur.”

Namaz Ve Zikir

En büyük zikirlerden biri de hiç şüphesiz namazdır. Kudsi hadiste Alemlerin Rabbi:

“Ben namazı kulumla kendi aramda ikiye böldüm. Yarısı Bana, öbür yarısı kuluma aittir...” buyurmuştur. (Müslim, Salat, 38)

Namaz, hadis-i şeriflerde, “dinin direği, müminle müşriğin alamet-i farikası, en hayırlı ibadet” olarak bildirilmiştir. Namaz, diğer bütün ibadetleri içinde toplayan şamil bir ibadettir. Namazla yapılan zikir, Alemlerin Rabbi katında bizzat müşerref olunarak yapılan zikir gibidir. Namazla yapılan zikir, Alemlerin Rabbinin davetiyle kabul edilmiş bir zikirdir. Zira kulun Rabbine en yakın olduğu halde yaptığı bir zikirdir. Bu vesile ile namaza dururken en güzel kıyafetler giyilir, ağız kokusu yapan rahatsız edici yiyeceklerden sakınılır.

Tavsiye Edilen Günlük Zikirler

Peygamber Efendimiz (S.A.V.)

“Cenab-i Allah’ı anmaksızın çok konuşmayın. Allah’ın zikri dışında çok söz söylemek, kalbi katılaştırır. Katı kalpli olanların ise, Allah’tan en uzak kimseler olduğu kesindir.” buyurmuştur. (Tirmizi, Zühd, 62)

1. Estağfirullah.

Bakara suresinde; “…Allah çok tevbe edenleri ve içi dışı temiz olanları sever.” (el-Bakara, 222) buyrulmuştur.

Peygamber Efendimiz (S.A.V.) hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:

“Vallahi ben günde yetmiş kereden fazla bağışlanma diler, Allah’a tevbe ederim.” (Buhari, Deavat, 3)

“İstiğfara devam edeni, Allah umulmadık yerde ve zamanda rızıklandırır, her türlü sıkıntıdan kurtarır.” (Ebu Davud, Vitir, 26/1518; İbn-i Mace, Edeb, 57)

“(Kıyamet günü) amel defterinde çok istiğfar bulunan kimseye müjdeler olsun!” (İbn-i Mace, Edeb, 57)

2. “La ilahe illallahu vahdehu la şerike lehu, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve ala külli şey’in kadir.”

Peygamber Efendimiz (S.A.V.)

“Kim, «La ilahe illallahu vahdehu la şerike lehu, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve ala külli şey’in kadir: (Allah’tan başka ilah yoktur, O tektir, O’nun benzeri yoktur, mülk O’nundur. Hamd O’na mahsustur. O’nun her şeye gücü yeter.)» zikrini günde yüz kere söylerse; kendisine on köle azad etmiş gibi sevap verilir. Yüz sevap yazılır, yüz günahı silinir. Akşama karşı onu şeytana karşı muhafaza eder. Bundan daha fazlasını okumayan hiçbir kimse, o adamınkinden daha efdal bir amel getiremez.” buyurmuştur. (Buhari, Ezan, 155)

3. “Sübhanallahi ve bihamdihi sübhanallahil azim”

Peygamber Efendimiz (S.A.V.)

“Dile hafif, mizana konduğunda ağır gelen ve Rahman olan Allah’ı hoşnut eden iki cümle vardır: «Sübhanallahi ve bihamdihi sübhanallahil azim» (Ben, Allah’ı uluhiyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamd ederim. Ben, Yüce Allah’ı uluhiyet makamına yakışmayan sıfatlardan tekrar tenzih ederim)” buyurmuştur. (Buhari, Tevhid, 58)

4. “Allahümme eınni ala zikrike ve şükrike ve hüsni ibadetike.”

Peygamber Efendimiz (S.A.V.) Muaz bin Cebel’in elinden tutarak:

“-Ey Muaz, her namazdan sonra şu duayı okumanı tavsiye ediyorum.” buyurmuş ve şöyle demiştir:

«Allahümme eınni ala zikrike ve şükrike ve hüsni ibadetike»

(Allah’ım, Seni zikredebilmem, Sana şükredebilmem ve Sana güzelce ibadet edebilmem için bana yardım et.)” (Ebu Davud, Vitir, 26)

5. “Sübhanallahi velhamdülillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber, vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim.”

Peygamber Efendimiz (S.A.V.)

«Sübhanallahi velhamdü lillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber, vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim.» (Allah bütün noksanlıklardan münezzehtir. Bütün hamdler O’na mahsustur. Allah’tan başka söz sahibi yoktur. Allah en büyüktür, azamet sahibi Yüce Allah’tan başka güç ve kudret sahibi yoktur.) demek, benim için üzerine Güneş doğan her şeyden daha kıymetlidir.” buyurmuştur. (Müslim, Zikir, 32)

6. “Sübhanallahi ve bihamdihi adede halkıhi ve rıza nefsihi ve zinete arşihi ve midade kelimatihi.”

Peygamber Efendimiz (S.A.V.) sabah namazından kuşluk vaktine kadar zikir yapan Cüveyriye Validemize:

“-Sabah namazından sonra üç kez söylemiş olduğun şu tesbih, bütün onların sevabına eşittir.” buyurmuş[11] ve zikri şöyle talim etmiştir:

“Sübhanallahi ve bihamdihi adede halkıhi ve rıza nefsihi ve zinete arşihi ve midade kelimatihi.”

(Yarattıkların adedince, razı olduğun nefisler adedince, Arşının güzellikleri sayısınca ve kelimelerin adedince Sana hamd ederek Seni bütün noksanlıklardan tenzih ederim.)

7. “Sübhanallahi ve bihamdihi”

Peygamber Efendimiz (S.A.V.)

“Kim günde yüz kere «Sübhanallahi ve bihamdihi» (Allah’a hamd ederek, O’nu bütün noksanlıklardan tenzih ederim.) derse, hataları dökülür, hatta denizin köpüğü kadar çok olsa bile.” buyurmuştur. (Buhari, Deavat, 54)

8. “Allahümme Salli ala Seyyidina ve Nebiyyina Muhammed”

Cenab-i Allah  “Ey iman edenler! Allah ve melekleri Peygamber’e çok salavat getirirler. Siz de O’na salavat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin.” buyurmuştur. (el-Ahzab, 56)

Peygamber Efendimiz (S.A.V.) “Kıyamet günü insanların bana en yakını, bana en çok salavat okuyanıdır.” buyurmuştur. (Tirmizi, Vitr, 21)

O halde dilimiz döndüğünce Peygamber Efendimize, aline, ehl-i beytine ve ashabına salat ü selam getirerek onlarla dünyevi ve uhrevi birlikteliğimizi artırmaya çalışalım. Zira bu fani dünyada onlardan daha yakın ve vefalı bir dost bulmamız zordur.

no image

Bültene Katılın

Gelişmelerden haberdar olmak için bültene katılabilirsiniz.